27 Haziran 2020 Cumartesi

Narciso Rodriguez For Him Bleu Noir (2015)

Son yılların en başarılı kadın parfümlerinden bazılarını yaratan Narciso Rodriguez’in 2007 yılındaki ilk erkek parfümü For Him, fena tepkiler almadı. Artık erkek parfümlerinde de yer edinmek isteyen markanın, Narciso Rodriguez For Him’in ardından devam kokuları geldi. 2020 yılı itibariyle yedi parfümlük seriye ulaşan erkek koku koleksiyonu, 2015’te Bleu Noir ile genişlemesini sürdürdü.

Narciso Rodriguez For Him Bleu Noir kendi internet sitesinde “rafine ve saf Bleu Noir, şık ve gizemli Eau de Toilette’dir. Parfümün merkezinde bulunan belirgin misk, küçük hindistan cevizi ve mavi sedir ağacı dokunuşuyla yoğunlaşır. Baştan çıkarıcı zeki kokusu, daima zamansız bir Eau de Toilette olacaktır” cümleleriyle tanıtılmış.

Bleu Noir’in açılışı baharatlı turunçgillerle gerçekleşiyor. Üst notalarda portakalı andıran canlı ve neredeyse metalik tozlu-tuzlu turunçgillerle kakule-küçük hindistan cevizi-kimyon karışımı buruk baharatlar çok iyi iş çıkarıyor. Başlangıcı için ferah diyemeyiz fakat müthiş bir dinamizm, pozitif karakter ve çarpıcılık mevcut. Başlangıcı çok güzel. Orta kısımda turunçgiller artık ortada yok. Baharatlar da geri plana çekilirken, nemli vetiver ve sedir ağacı ikilisi orta kısmı domine etmeye başlıyor. Yapay ve sahte vetiver-sedir ağacının karışımının hiç de iyi sonuç vermediğini söyleyebilirim. Sonlarda yapay-sahte-iç gıcıklayıcı vetiver-sedir ağacı ikilisine eşlik eden misk, sonları kurtarmaya yetmiyor.

Bleu Noir’i büyük umutlarla kullanmaya başlamıştım çünkü birçok yorumcu kokusunu Cartier’in başarılı parfümü Declaration’a benzetmiş. Hatta hatırı sayılır derecede kişinin Terre d’Hermes’e benzettiğini daha önceden bildiğim Bleu Noir, sadece ilk yarım saatlik kısımda Declaration’a oldukça benziyor. Orta kısımdan itibarense kendisine farklı yol çiziyor.

Bleu Noir, buruk baharatların ve odunsu-vetiver tabanın hakimiyetinde ilerliyor. Başlangıçtaki harika turunçgilleri kimi kullanıcılar terli vücut kokusuna benzetse de kirli davranmıyor. Tuzlu ama sucul olmayan üst kısımdaki turunçgiller keşke sonlara kadar etkili olsaydı ama ne yazık ki ilk yarım saatin sonunda sıkıcı ve vsdst bir kokuya dönüşüyor. Vetiver ve odunsuluğun en sevmediğim haliyle verildiği orta ve son bölüm, Bleu Noir’den kolayca uzaklaşmama neden oldu.

Bleu Noir’in ismindeki mavi vurgusuna bakıp onun çok ferah ve deniz temalı olduğunu sanmayın. Bleu Noir, ne sucul ne okyanus gibi kokuyor ne de sahil kasabalarının iyotlu meltemlerini çağrıştırıyor.

Bleu Noir’i bazı kullanıcıların Terre d’Hermes’e benzetmelerini pek anlayamadım. Belki ilk on beş dakika hafiften Terre d’Hermes’in mineralimsi temasını andırdığından bahsedebiliriz ama bütüne bakıldığında Terre d’Hermes’e büyük benzerlik taşımıyor. Bleu Noir, daha çok Declaration’u güçlü şekilde hatırlatıyor. Hatta ilk yarım saat Declaration’un modern kopyası gibi davranıyor.

Eau de Toilette formunda olan Bleu Noir’in kalıcılığı harika, etrafa yayılımı ise ortalamanın biraz altında kalıyor. Serin ilkbahar döneminde kullanmak iyi fikir olabilir. Günlük kullanıma rahatlıkla uyum sağlayacaktır. Kokusunu sektörün tanınmış isimlerinden Sonia Costant tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5

22 Haziran 2020 Pazartesi

Franck Boclet – Icon (2018)

Franck Boclet’in Rock&Riot Black serisine ait Icon isimli parfümü zarif çiçeksi olarak sınıflandırılmış. Markanın internet sitesinde Icon şu cümlelerle tanıtılmış: “Kahraman kadına övgü gibi, 1980’li yılların Rock müzik ikonları gibi, çıplaklığa ve saflığa sahip kadının heykeli gibi Icon, üst notalarda misket limonu ve greyfurt notalarıyla tensel harmoniye sahiptir. Sonrasında çok çiçeksi notalardan süsen (iris), menekşe, gül ve nemli meyveler bulunur. Misk, vanilya gibi oryantal notalarla baharatları çağrıştıran karanfil temasıyla alt notalar yüceltilmiştir.”

Icon’un açılışı şekerli turunçgiller ve pudralı tozlu yapıyla gerçekleşiyor. Tatlı meyvelerin devamında kendisini hissettirdiği parfümün orta kısmında menekşe-süsen çiçekleri başrole geçiyor. Bir parça pudralı gülün de hissedildiği orta kısım kadınsı denebilir. Sonlarda vanilya ve miske eşlik eden tatlı çiçekler parfümün en sevdiğim yeri oluyor.

Icon, kimi kaynaklarda uniseks olarak sunulsa da resmi tanıtımındaki kadınlara yönelik güçlü vurgudan anlıyoruz ki o kadın parfümü. Sadece tanıtımından değil, kokusundan da anlaşılıyor onun feminen tarafı. Parfümün genelinin şekerli, pudralı meyveli-çiçeksi temaya yakın durduğunu düşünebiliriz. Kimi kullanıcıların meyveli sakızlara benzettiği Icon’un kokusu, menekşe-gül-süsen çiçeği etrafında dolanıyor. Tabii ki şekerli meyveleri de unutmamak gerekiyor.

Icon bu haliyle kimi zaman eski-tozlu pudralı kadın parfümlerini çağrıştırırken, bazen de modern şekerli genç kız parfümlerini anımsatıyor. Franck Boclet’in Rock&Riot serisindeki birçok parfümün benzer tozlu-pudralı temayı yansıttığını biliyoruz. Icon da bu geleneği bozmuyor. Kör alışa uygun olmayacak tarzıyla, herkese hitap etme olasılığı düşük denebilir. Hele ki benim için fazlaca kadınsı ve pudralıydı. Pek anlaşamadık Icon ile.

Exrait de Parfum formundaki Icon, kalıcılık olarak iyi ama etrafa yayılımı beklediğim kadar güçlü değil. Sonbahar-kış dönemine yakın duruyor. Üst yaş grubu kadınlar kullansa daha iyi olabilir.

Kokusunu Bruno Herve tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5

17 Haziran 2020 Çarşamba

Calvin Klein – Truth (2000)

Calvin Klein’in 2000 yılı çıkışlı kadın parfümü Truth, aynı zamanda markanın yeni nesil modern kokularının da ilk temsilcilerindendi. İki yıl sonra Truth’un erkek versiyonu raflardaki yerini almıştı. Calvin Klein’in büyük ses getiren parfümlerinden olamadı bir türlü Truth. Ve zamanla artan rekabetle birlikte artık unutulmaya yüz tutmuş kadın parfümlerinden birisi haline geldi.

Truth’un açılışı ferah ve yeşil temayla gerçekleşiyor. Suyun içinde duran yeni kesilmiş çimen ve bambunun kokusunun karışımıyla gerçekleşen üst notalar doğal, taze, duru ve gayet güzel. Orta kısımda biraz sabunsu çiçeklerin tarafına kayıyor. Serin beyaz çiçeklerden algılanabilenler şakayık ve zambak denebilir. Orta bölümde, başlangıcı gibi ıslak odunsu hissiyat devam ediyor. Açılışı kadar kaliteli ve taze kokmasa da idare eder orta kısım. Kapanışta nemli odunsulara misk eşlik ediyor fakat parfümün en sıradan yeri gibi duruyor.

Truth, orta kısımdan itibaren kadınsı yönünü gösteren, canlı, sabunsu çiçeksi, odunsu hoş bir arkadaşa benziyor. Başlangıcında bambuyu anımsatan kokuyu sevdim hatta parfümün en güzel kısmı diyesim var. Orta bölümde beyaz çiçeklerin ağırlığını arttırmasıyla, başlangıçtaki dinamik ve pozitif tema geri çekiliyor.

Truth, zaman zaman çiçekçi mağazasına girdiğinizde etraftan yayılan birçok farklı çiçek tozunun birleşimini çağrıştırıyor. Birkaç dakika önce çiçeklerle dolu bahçeye yağan yağmurun sonrasındaki kokuyu anımsatıyor. Başlangıcındaki yeşil temanın gerçekçi verildiğini düşünürsek, Truth’un ortalama olduğunu düşünebiliriz.

Oysa sonlarındaki kararsız yapının, odunsuluğun oldukça cansız verilişinin, performansının zayıflığının, orta kısımdan itibaren yapaylık sınırında dolaşmasının, onun puanının düşmesi için yeterli sebepler olduğu belirtilebilir. Muhteşem ve yaratıcı değil Truth. Hoş, basit, iddiasız, temiz, duru, sakin ve dişi davranıyor. Tatlılık neyse ki abartılı şekilde verilmemiş.

Truth, havadar-sucul tarafa yakın dursa da çok sıcak yaz günlerinde bir parça fazla gelebilir mi emin değilim. İlkbahar döneminde kullanmaya çok yakıştırıyorum. Eau de Parfum olmasına rağmen hem kalıcılık hem de etrafa yayılımı zayıf. Günlük kıyafetlere ve her ortama uyabilecek kokusuyla ağır parfümlerden bıkmış kadınlar için ortalama bir seçenek Truth. Ondan mucizeler beklemeyin.

Truth’un kokusunu dünyaca ünlü üç parfümör Alberto Morillas, Jacques Cavallier ve Thierry Wasser birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

12 Haziran 2020 Cuma

Perris Monte Carlo – Arancia Di Sicilia (2019)

Perris Monte Carlo’nun 2018 yılından itibaren karşımıza çıkardığı yeni bir parfüm serisi var: Italy Collection. 2020 yılı itibariyle dört parfümden oluşan Italy Collection’a ilerleyen günlerde yeni üyeler eklenir mi bilinmez. Arancia Di Sicilia, İtalya koleksiyonunun en bilinen parfümü gibi görünüyor. Perris Monte Carlo’nun internet sitesinde Arancia Di Sicilia’nın kan portakalından ilham aldığı vurgulanmış. Sicilya bölgesinin en ikonik narenciyesi olarak gösterilmiş kan portakalı ve parfümün kokusunda önemli rol oynadığından bahsedilmiş.

Etna Dağı’nın eteklerinde yetişen ve o yöreye ait kan portakalı cinsinin, kendisine özgü yoğun kırmızı rengi ve karmaşık aromatik tatlılığının Arancia Di Sicilia’nın kokusuna ilham verdiği söylenebilir. Açıklanan notalarında yaz parfümlerinde fazla rastlamadığımız badem, tarçın, vanilya gibi öğelerin olması ilginç geliyor kulağa. Biraz daha detaya inelim.

Arancia Di Sicilia’nın başlangıcı buruk, leziz ve yüksek kaliteli turunçgillerle gerçekleşiyor. Tatlı portakal ve mandalinanın harika karışımı rüya gibi adeta. Üst notaları nefis. Orta kısımda tatlı turunçgiller devam ediyor. Geri plana metalik amber yerleşiyor. Orta kısımda keskin olmayan tarçın da algılanıyor. Parfümün orta bölümü de kaliteli ve ağız sulandırıcı denebilir. Sonlarda ana tema değişmiyor. Yumuşacık portakala misk ekleniyor ve kısa sürede tenden ayrılıyor.

Karşımızda şahane bir turunçgil parfümü var. İlk saniyelerdeki enfes portakal-mandalina benzeri yapının sonlara kadar devam etmesi sevindirici. Tabii portakal temasının en usta ismi Jean-Claude Ellena’nın portakal yorumundan biraz farklı Perris’in narenciyesi. Olgun, mayhoşluk sınırında ve buruk turunçgil kokteylerini andıran Arancia Di Sicilia, yaz parfümü ama Ellena’nın narenciyesi kadar ferah durmuyor tende.

Gerçekçilik anlamında iyi iş çıkarmış Perris Monte Carlo. Turunçgil merkezli çoğu parfümün kaderi kalitesizlik, yapaylık, özensizlik ve piyasa işi olma merakı yüzünden kötü oluyor. Arancia Di Sicilia bu anlamda kötü kaderi paylaşmıyor çoğu rakibiyle. Neyse ki “Ben niş markayım, portakala semiz otu ekleyeyim, alt notalara da kabak tatlısı koydum mu amma ilginç olurum” kafasında parfüm tasarlamamış Perris. Çoğu zaman, hayatımızdaki ve dünyadaki birçok şey gibi başarı basitlik ve sadelik sayesinde geliyor. Belki de dünyayı minimalizm kurtaracak.

Şu da var ki, çok basit, düz ve derinliksiz Arancia Di Sicilia. Tabii bir yaz parfümünden üç katman beklemek anlamsız olabilir. Yine de kokusunun zayıf kalması, performans sorunu olması ve geri plandaki metalik amber-tarçının verilişi puan kırmama vesile oluyor.

Bu parfümü ilk kullandığım gün bir parfüme çok benzettim ve bu sefer buldum. Hermes’in sevilen kadın parfümü Elixir des Merveilles’e bir parça benzettim özellikle açılışını. Keşke Elixir des Merveilles gibi güçlü ve kalıcı olabilseydi Arancia Di Sicilia.

Son olarak açıklanan notalarından bahsedeyim. Perris’in internet sitesinde bademden bahsedilmiş. Ayrıca alt notalarında kahve ve iris görünüyor. Kullanım döneminde ne badem ne de kahve-irisi baskın şekilde hissettim. Arancia Di Sicilia, safkan taze meyve aromalı bir parfüm.

Eau de Parfum formundaki Arancia Di Sicilia’nın kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı zayıf. Uniseks kullanıma rahatlıkla uyacaktır. Sıcak yaz günlerinde sahillerde, akşamlara ve her türlü ortama uyum sağlayabilecek konpakt kokusuyla yüksek kaliteli arkadaşınız olarak size eşlik edebilir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Niche&Co. mağazasına teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7.5

7 Haziran 2020 Pazar

Jean Charles Brosseau – Ombre Rose (1981)

“Paris Yüksek Moda okulundan mezun olan Jean-Charles Brosseau kendi markasını yarattı ve 1955’te Paris’te Rive Gauche’de modaevini kurdu. 1970 yılında Paris’teki salonunu, moda tasarımcılarının yeni trendi haline gelen Place des Victoires’a taşıdı. 1981’de Fransa, ABD, Orta Doğu ve Uzak Doğu’da hızla en çok satan haline gelen ilk parfümü Ombre Rose’u yarattı.

Ombre Rose, artık yüksek parfümerinin klasiklerinden kabul ediliyor ve haklı olarak şimdiye kadar ki en iyi kokuların arasında kendisine yer buluyor: Chanel – No.5 , Guerlain – Samsara, Yves Saint- Laurent, Dior – Diorissimo, Nina Ricci – L’Air du Temps ve Balenciaga – Le Dix.”

Jean-Charles Brosseau markasının internet sitesinde, kısa tarihi böyle anlatılıyor ünlü modaevinin. Ombre Rose isimli parfüm, markanın en önemli eseri olarak öne çıkıyor. Ayrıca parfüm endüstrisinde kadın kokuları arasında klasikleşmiş eserlerden olduğu söylenebilir. Ombre Rose, yine markanın internet sitesinde basit, sade ve zamansız olarak tanıtılmış. Bu tozlu, şehvetli kombinasyonun ilk kısmı, kibar, orijinal tavrıyla kadınları büyülediğinden bahsedilmiş. İncelik ve klasik zarafetin kişisel cazibeyle rekabet ettiği yaşam tarzına aşina olan tüm kadınları memnun ettiğinden de dem vurulmuş.

Ombre Rose’nin açılışı tatlı, tozlu ve nostaljik pudramsı hissiyatla gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında bulunan aldehitler, ilk dakikalardaki pudralı, orta yaş üzeri kadın kokusu temasını güçlüce hissettiriyor. Orta bölümde tozlu ve eski yapı devam ediyor. Orta notalarda kremsi ve tatlı gül ile iris çiçeği partiye katılıyor. Orta kısımdan itibaren tozlu, pudralı gül kokusuna doğru evriliyor. Sonlarda gül yine algılanıyor. Pudramsılık neyse ki kapanışta azalıyor. Misk burada daha etkili. Bir parça sandal ağacının algılandığı alt notalarda tatlılık azalıyor. İris çiçeğinin artmasıyla şık ve olgun kadın parfümüne dönüşüyor.

Ombre Rose’nin ismine binaen, gül kokan kadın parfümü olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Buradaki gül yeni nesil modern kadın parfümlerindeki gül temasına hiç benzemiyor. Ombre Rose’nin gülü, ağır derecede pudralı, fazlasıyla süslü, modası geçmiş ve başlarda fazlaca tatlı denebilir. Bugün Ombre Rose’u denettiğiniz çoğu kadının onu kendisine yakın bulamayacağı iddia edilebilir. Oldukça baskın pudralı, makyaj malzemesi algısı yaratan ana yapı, büyük değişim geçirmeden sonlara kadar geliyor. Bu anlamda tekdüze koktuğunu söyleyebilirim.

Ombre Rose, elli yaşın üzerindeki kadınlara hitap edebilecek, modern olmayan, 1970’li yılların trendlerini çağrıştıran, kaliteli, süper-feminen, nostaljik, anaç, frapan bir parfüm. Günlük spor kıyafetler onun için uygun olmayabilir. Kullanım alanı dar olmasına rağmen eğer Chanel – No.5, Guerlain – Samsara veya L’Heure Bleue gibi parfümleri seviyorsanız Ombre Rose çok sağlam bir seçenek. Her ne kadar genel tarzı bana uymasa da, tarihi öneme sahip klasik ve ikonik kadın parfümleri arasında Ombre Rose her zaman olacaktır, buna şüphe yok.

Kullandığım Eau de Parfum versiyonuydu. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı güçlü değil ne yazık ki. Sonbahar-kış dönemi için düşünülebilir. Kokusunu Francoise Caron tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6