“Atelier Rebul, exclusive mağazacılık markasıdır. 123 yıl öncesinden ilham alınarak, eski bir kozmetik atölyesi olarak hayal edilmiştir. Atelier Rebul ürünleri sadace kendi butik mağazalarında bulunur.
Pera, bugünkü adıyla Beyoğlu; orta çağlardan günümüze kültürün, sanatın, modanın, zarafetin, doğunun ve batının buluştuğu en önemli semtlerden biridir. Atelier Rebul hikayesi de 1895 yılında Grande Rue de Pera’da başlar; bir süre sonra İstanbul’luların beğenisine sunulan ve kısa sürede Pera Beyfendilerinin vazgeçilmezi olan kolonyalarıyla günümüze kadar uzanan bir efsaneye imza atar. Atelier Rebul Pera Koleksiyonu, Atelier Rebul’un da doğum yeri olan Pera’ya övgü olarak hazırlanmıştır; kalbindeki zengin baharatlar beş duyunuzu ele geçirir.
İçeriğindeki gül, paçuli ve saf amber algılarınızla oynayıp, baş döndürücü bir deneyim yaşamanızı sağlar. Binbir çeşit kokuyu, tadı ve dokuyu içinde barındıran fakat kendini hep yenileyen ve asaletini hiç kaybetmeyen Pera’nın küçük sokaklarında doğu ve batının gizemli buluşmasına tanıklık etmeye hazır olun!”
Yukarıdaki tanıtım cümleleri, Türkiye merkezli parfüm markası Rebul’un yeni konseptle pazara çıkardığı parfümlerden Pera’yı anlatıyor. Harika şişesi, güzel ismi ve merak uyandıran kokusuyla Pera, yakından incelenmeyi hakediyor bana göre.
Pera’nın başlangıcı bir parça turunçgillere eşlik eden baharatlarla gerçekleşiyor. Üst notalarda tozlu sayılabilecek kakule algılıyorum. Yapaylığın hissedilmediği başlangıcı fena değil. Orta kısma geçildiğinde çiçekler ön plana çıkıyor. Sabunsu, yeşil ve yaprağımsı sayılabilecek çiçeklerden yasemin ve orkide kokuyu domine ediyor adeta. Son kısımda çiçeksilik devam ederken sandal ağacı alt notalara yerleşiyor. Biraz da kremsi vanilya var sanki kapanışta.
Pera, baharatlarla başlayan, kadınsı tarafa yakın çiçeklerle devam eden ve sandal ağacı-vanilyayla biten bir parfüm izlenimi veriyor. Parfümün kutusunun üzerinde yazan ‘Pera, doğu ve batının gizemli buluşması’ cümlesi aklımın bir köşesinde duruyor. Resmin bütününe baktığımda kadınsı tarafa yakın bir sabunsu çiçeksilik var diyebilirim. Yapaylığın hemen hemen hiç bir bölümde olmadığı, kalite anlamında iyi iş çıkarılan Pera, tekdüze ilerliyor.
Pera, markanın bahsettiği gibi gizemli mi ya da doğunun ve batının kokusal formlarını bünyesinde taşıyor mu? Eğer baharatların doğuya, çiçeksiliğin batıya ait olduğunu varsayarsak evet bu cümle yerli yerine oturur fakat Pera mistik ve gizemliden ziyade açık ve basit koku formuna sahip. Sandal ağacının oldukça fazla yer aldığı ana kompozisyonda Pera, her temayı bünyesinde barındırmış: Baharat, çiçek, odunsuluk.
Pera’yı kullanım döneminde kalitesinden ötürü beğendim ama koku formu olarak kendime yakın bulamadım. Tabii bir parfümü benim ne kadar kendime yakın bulduğumdan ziyade, siz kullanacak olanların sevip benimsemesi önemli.
EDP formundaki Pera’nın iyi taraflarından birisi de performansı. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı fena değil. İlkbahar-sonbahar dönemlerinde daha bir güzelleşecek kokusuyla, Pera günlük kullanıma uyum sağlayacaktır.
Koku Güzelliği:10/6