18 Ekim 2018 Perşembe

Chanel – Gabrielle (2017)

Chanel’in 2017 yılı başlarında gerçekleştirdiği yeni çanta tasarımı Gabrielle için, Karl Lagerfeld’in fazlaca kadınsı olmadığını söylediği belirtiliyor. Ve 2017 yılının sonbahar mevsiminde Chanel’in Gabrielle isimli kadın parfümü de raflardaki yerini alıyor. Buradan anlıyoruz ki Chanel’in yeni çanta ve parfüm tasarım dilinin çatı ismini Gabrielle oluşturuyor. Chanel muhtemelen Gabrielle isimli çantaları ve parfümünü arka arkaya görücüye çıkararak bu anlamda kavram yaratmaya çalışıyor. Zaten küresel bir markadan da böylesine adımlar beklenir. Tabii bizi ilgilendiren kısım çantalar değil Gabrielle isimli kadın parfümü.

Gabrielle, kendi sitelerinde dört ana nota öne çıkarılarak tanıtılmış. Yasemin, ylang ylang, portakal çiçeği ve sümbülteber notalarını merkeze alan Gabrielle ismi, markanın kurucusu Coco Chanel’in ilk adı aynı zamanda. Tam ismi Gabrielle Bonheur Chanel olan Matmazel Coco için parfümlerin ne kadar önemli olduğu biliniyor. Gabrielle parfümünü tasarlayan Olivier Polge’nin, çocukluğunu babası Jacques Polge’nin yanında Chanel laboratuarlarında geçirdiği söylenir. Gabrielle parfümünü tasarlamak bir anlamda Olivier Polge için çocukluk anılarına ve babasıyla olan eski günlere geri dönmekti. Sözü fazla uzatmadan geçeyim Gabrielle’nin bende hissettirdiklerine.

Gabrielle’nin açılışı ferah sayılabilecek turunçgillerle gerçekleşiyor. Mandalina ve greyfurda benzeyen üst notaları gayet güzel ve sıradışı değil. Orta kısma doğru çiçekler, turunçgillerin yanındaki yerini alıyor. Sabunsu sayılabilecek çiçeklerden ayırt edebildiklerim yasemin ve portakal çiçeği. Orta kısımda kadınsılığın ve bir parça yapaylığın hissedildiğini ne yazık ki söyleyebilirim. Son bölümde sandal ağacı ve miske eşlik eden nötr odunsular fena değil ama koku oldukça zayıflıyor alt notalarda.

Gabrielle, tam bir meyveli-çiçeksi arkadaş. Ferah, tatlı turunçgil meyveleriyle beyaz çiçeklerin klasik bir karışımı. Hatta o kadar klasik ki yüzlerce kadın parfümündeki koku formu adeta tekrar edilmiş. Zaten Gabrielle’nin yurtdışı merkezli parfüm platformlarında epey eleştirilmesinin sebebi bu diye tahmin ediyorum. Çünkü Gabrielle, gerçekten de sıradan bir kadın parfümü özensizliğinde ve Chanel’e yakışmayacak kadar alelade. Ayrıca birçok Chanel parfümündeki en azından steril kalite hissiyatı Gabrielle’de az bulunuyor. Bu anlamda yüksek kaliteli ya da benzersiz bir kadın parfümü yok karşımızda. Tamamen piyasa işi çiçeksilikle işin kolayına kaçılmış sanki. Gabrielle’nin neden bu kadar eleştirildiğini anlamak zor değil.

Sonuç olarak Gabrielle, üzerinde sayfalarca yazı kaleme alınacak parfüme benzemiyor. Tatlı, gayet basit, kullanması kolay, çoğu vasat kadın parfümüne benzeyen çiçeksi bir kız sadece. Derinlik ve farklılık beklemeyenlerdenseniz ve dolabımda muhakkak ferah çiçeksi Chanel olsun diyenlerdenseniz o zaman Gabrielle’yi deneyebilirsiniz.

Gabrielle’yi yukarıda da yazdığım gibi ünlü parfümör Olivier Polge tasarlamış. EDP formundaki Gabrielle’nin performansı düşük. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı zayıf. İlkbahar-yaz kullanımına yakın duruyor.

Koku Güzelliği:10/6

14 Ekim 2018 Pazar

Vertus – Eau de Cyan (2017)

Türkiye merkezli niş parfümevi Vertus’un koleksiyonu genişlemeye devam ediyor. Başarılı markanın parfümlerine yer vermeye devam edeceğim Parfüm Merakı’nda. Bugün gerek içindeki mavi sıvısıyla gerekse ismiyle ilgimi çeken Vertus’lardan Eau de Cyan’a göz atacağım. Parfümün tanıtım cümleleri şöyle:

“Akıntıya kapılan tutkuların, eşsiz ferahlığını hissedin. Meltem rüzgarlarının adaçayı, selvi ve yeşil aromalarla süslü kokusu hayatı serinletiyor. Derin bir nefesin saf hissini, ilgi çekici yaseminin rafine tonlarıyla sarın. Mavinin içinden gelen, suyun kışkırtıcılığını yakalayın. Yoğun kehribarın özgün imzasını, kokunun derinliklerde arayın. Ilık formun, can alıcı ayrıntıları sizi bekliyor. Olgunluğun çarpıcı izlerine daha yakından bakmanın tam sırası.”

Hem mavi sıvısından hem de ismindeki Cyan kelimesinin camgöbeği rengini çağrıştırmasından ötürü parfümün deniz-okyanus-ozonsu tarza yakın olduğunu anlıyoruz. Kullanım döneminde de bu durumu rahatlıkla algıladım. O zaman geçeyim detaylara.

Eau de Cyan’ın açılışı aldehitleri çağrıştıran sabunsuluk ve serin-sucul temayla gerçekleşiyor. Geri planda ardıçın destek verdiği sabunsu mavi sucul koku karakteri oldukça kaliteli. Orta kısımda bu yapı devam ederken bir parça deniz yosununu andıran yeşillikler ve misk etkili oluyor. Son kısımda yine benzer şekilde mavi-sabunsu yapı devam ederken misk ve kuru amberle kapanış yapılıyor.

Eua de Cyan, tam bir sıcak hava parfümü. Yazlık parfümlerde kullanılan birçok tema verilmiş. Masmavi deniz kokusu, temizlik hissiyatı veren sabunsuluk, ozonsu aroma sizi sarıp sarmalıyor. Gerilerden gelen ardıç ve yasemin kokunun yönünü meyveli-çiçeksi tarafa çekiyor diyemem. Öyle olmaması da iyi olmuş.

Eau de Cyan için aromatik deniz kokusu denebilir. Çiçeklerin parfümdeki verilişi sınırlı ve onu uniseks kullanıma yaklaştırıyor bu durum. Hem erkeklerin hem de kadınların kullanabileceği Eau de Cyan, niş parfüm kalite standardını tutturuyor ve yapaylık barındırmıyor. Kokusuysa çok köşeli ve sevmesi zor değil. Hoş bir parfüm Eau de Cyan. Özellikle yüksek kaliteli yaz parfümlerine hasret kaldığımız düşünülürse, fena seçenek değil.

İlk kokladığım andan itibaren bir parfüme benzettiğim Eau de Cyan’ı Givenchy’nin ünlü parfümü Insense Ultramarine’ye bir parça benzettim. Tabii Insense Ultramarine’nin yıllar içinde geçirdiği reformülasyonlar sonucu eski çarpıcı tarafının kalmadığını biliyoruz. Eau de Cyan sanki uzun zaman önce kullandığım Insense Ultramarine’nin ilk haline benziyor.

EDP formundaki Eau de Cyan’ın performansı iyi. Ferah-sabunsu parfümden beklenmeyecek kadar ısrarcı ve tende kalıyor. Etrafa yayılımı ilk 1 saat fena değil. Günlük kullanıma, sahil kenarına, gündüz gezmelerine, sıcak yaz akşamlarına rahatlıkla uyum sağlayacaktır. Uniseks kullanıma uygun. Yaş sınırı olmaksızın kullanılabilir.

Koku Güzelliği:10/7

10 Ekim 2018 Çarşamba

Calvin Klein – Obsessed For Men (2017)

1980’li yılların ortalarında parfüm dünyası Calvin Klein’in Obsession isimli eserleriyle tanıştı. Obsession’un hem erkeği hem de kadın versiyonları çoğu kişiye göre hala Calvin Klein’in en iyi parfümleri ki ben de bu görüşe yakın duruyorum. Tabii 1980’li yılların koku karakterine sahip Obsession’lar, aradan geçen uzun yılların ardından değişen koku trendlerine yenik düştüler ne yazık ki. Yeni nesil genç arkadaşlara uzak kalan kokusu yüzünden Obsession’lar eski popülerliklerini kaybetme aşamasına geldiler. Tam da bu noktada Calvin Klein küresel marka olma refleksiyle, rekabetten geri kalmamak adına, klasik Obsession parfümlerinin isimlerinde küçük harf oyunları yaparak Obsessed’leri piyasaya sürdü.

Calvin Klein yeni Obsessed’leri, klasik Obsession’ların devamı olarak pazarlamaya çalışsa da Obsessed For Men, tamamen farklı deneme olarak karşımıza çıkmış. Kendi sitelerinde Obsessed For Men’i erkeksi fujer olarak sınıflandırmışlar ve karanlık vanilyanın varlığından bahsetmişler. Bakalım durum Calvin Klein’in anlattığı gibi mi?

Obsessed For Men’in açılışı ferah sayılamayacak buruk ve şekerli turunçgillerle gerçekleşiyor. Greyfurt, şekerli limon ve ananas benzeri meyvemsi açılışı günümüzün onlarca modern erkek parfümündeki gibi. Orta bölümde meyvelere yumuşak ve tatlı baharatlar ekleniyor. Kakule ve biber olduğunu tahmin ettiğim baharatlar keskin ve erkeksi değil. Kapanışta buruk vanilya etkili. Vanilyaya eşlik eden sedir ağacı ve ambroksan kokunun yönünü farklı tarafa çeviriyor.

Obsessed For Men, aromatik, buruk baharatlı fujerlerin tipik örneği. Başlangıçtaki meyvelere eklenen baharatlar, şekerli ve ne kadar da tanıdık. Tatlılığın sebebinin tonka fasulyesi olduğu aşikar. Her ne kadar açıklanan notalarında vanilya olsa da tatlılık tipik-bayık tonka fasulyesi şekerliliği. Alt notaları benim gibi vanilyaseveri bile tavlayamadıysa düşünün artık durumu.

Kokunun genelini düşündüğümde Calvin Klein’in risk almadan 15-25 yaş arası Z kuşağını hedeflediğini anlayabiliyoruz. Yaratıcılıktan uzak, bolca şekerli, parfüm trendlerine tam anlamıyla uyan, sıradan, sıkıcı ve benim için soğuk-itici tarzda. İyi de bu durum sizin için önemli mi? Tabii ki değil.

Kendime yakın bulamadığım koku karakterine sahip olan Obsessed For Men’i siz belki de çok beğeneceksiniz. Bu parfümle ilgili takıldığım noktaysa isminin neden Obsession’lara benzetilerek eski muhteşem klasiklere gönderme yapıldığı. Yeni Obsessed For Men, gerek kalite anlamında gerekse koku karakteri anlamında 1986 çıkışlı Obsession For Men’in tırnağı bile olamaz. Koku benzerliği anlamında da benzerlik bulunmuyor. Bu durumdan anlıyoruz ki Calvin Klein şöhretli klasiklerinin ismini kullanarak yeni parfümlerini satmaya çalışıyor. Böyle bir yol izleneceğine neden farklı isimle bağımsız parfüm olarak piyasaya sürülmedi ki Obsessed For Men?

Genel beğeniye uygun, kullanması kolay, karşı cinsten övgüler alabileceğiniz bu delikanlı size büyük şeyler değil sadece temiz ve bol şekerli kokmayı vaat ediyor. Bu koku tarzıyla ve genel olarak uygun sayılabilecek fiyatıyla rakiplerine korku salabilir Obsessed For Men. Parfüm dünyası içinse pek kayda değer bir eser olarak geçmeyecek gibi görünüyor. Eğer Versace – Eros, Bleu de Chanel, Dior – Sauvage, Spicebomb, Burberry For Men gibi parfümleri seviyorsanız yeni bir alternatif Obsessed For Men.

Kokusunun tasarımını Ilias Ermenidis ve Christophe Raynaud birlikte yapmış. EDT formundaki parfümün kalıcılığı vasat, etrafa yayılımı ilk patlama dışında kötü. İlkbahar-sonbahar mevsimlerinde kullanmak daha iyi sonuç verebilir. Eğer arkadaşınıza hediye parfüm almak istiyorsanız iyi seçeneklerden birisi. Hem kokusunu çoğu kişi beğenir hem de diğer markaların parfümlerine iki katı ücret ödemek zorunda kalmazsınız.

Koku Güzelliği:10/5

6 Ekim 2018 Cumartesi

Hugo Boss – The Scent For Her (2016)

Almanya merkezli moda devi Hugo Boss’un Coty işbirliğiyle piyasaya sürdüğü 2015 çıkışlı “The Scent” isimli parfümler üç yıl içinde dokuz üyeye ulaştı. İlk The Scent 2015’te erkekler için çıkarıldı. Bir yıl sonra The Scent’in kadın versiyonu raflardaki yerini aldı. Hatta son dönemlerde iki The Scent parfümün Intense versiyonları dünya kokuseverlerinin beğenisine sunuldu.

Bugünkü yazı konuğumuz 2016 çıkışlı kadınlar için pazarlanan The Scent. Tam ismi The Scent For Her olan parfüm için Hugo Boss’un internet sitesinde “kadınlar için yeni, baştan çıkarıcı parfüm” ifadesi kullanılarak bizim gibi deneyimli sayılabilecek parfümseverleri hiç şaşırtmayan promosyon cümlesiyle karşımıza dikilivermiş. Dünyada piyasaya sürülen kadın parfümlerinin muhtemelen büyük çoğunluğunda bu pazarlama cümlesine rastlamak artık normal bizim için. Tamam, iddialı olmak iyidir ama bari şu birbirinin aynısı “kadınlar için cazibeli, baştan çıkarıcı parfüm” gibi klişeleri değiştirin. Neyse geçelim detaylara.

The Scent For Her’in açılışı tatlı ve berrak meyvelerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarındaki şeftali ilk saniyelerde kendisini gösteriyor. Buradaki şeftali dolu dolu meyvemsi değil de daha böğürtlensi, miskli ve transparan tarafa yakın. Orta kısımda meyvemsi yapı devam ederken tabii ki bu tür parfümlerin değişmezi çiçeksiler yardıma yetişiyor. Orta bölümden itibaren farklı tarafı olmayan meyveli-çiçeksi tarafa yakın duran parfümümüz, sonlarda yumuşak, seyreltilmiş miskle ve odunsularla kapanışı yapıyor.

The Scent For Her, anlaşılacağı üzere miskli bir meyve parfümü. Başlangıçtaki şeftali ve geri plandaki leziz, sulu, tatlı, kırmızı meyvelerin hakimiyetindeki ana yapı parfümün genelinde hissediliyor. Başrol oyuncu şeftali ama burada Mitsouko’daki kadar kaliteli ve gerçekçi şeftali beklemek hata olabilir. Vasat sayılabilecek meyvelere eşlik eden misk, garip bir sulandırılmışlık algısı yaratıyor. Orta kısımdan itibaren eklenen çiçekler abartılı şekilde pudralı ve ağır değiller neyse ki. Yine de pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim.

The Scent For Her, onlarca örneğine rastladığımız canlı ve cıvıl cıvıl, basit bir genç kız parfümüne benziyor. Yaratıcı tarafı olmayan, kullanımı kolay, uzun süreli kullanımlarda sıkılacağınız, kalite anlamında iddialı olmayan tam bir piyasa parfümü diyebilirim. Ona berbat de denemez harika da denemez. Ortalarda dolaşan bir arkadaş sadece.

Bu parfümde ilgimi çeken şeyse açıklanan notalarındaki iki sevdiğim içerik yani şeftali ve kakao. Şeftalinin verilişini pek başarılı bulmadım. Kakaoya ise rastladığımı söyleyemem. Varsa bile geri planda olduğunu düşündüğüm kakao, parfüme büyük etki etmiyor.

Bir yorumcunun onu şeftali aromalı şampuanlara benzetmesi ne kadar da doğru. Çok bir esprisi olmayan The Scent For Her’in kokusunu otuz yaş altı genç hanımefendiler sevebilir. İlkbahar-yaz mevsiminde kullanmak iyi fikir olabilir. Ayrıca günlük kullanıma ve spor kıyafetlere de uyum sağlayacaktır. Genel beğeniye uygun bu hanımefendinin performansı zayıf. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı sınırlı.

Koku Güzelliği:10/5

3 Ekim 2018 Çarşamba

Profumi del Forte – Tirrenico (2008)

İtalya merkezli yeni sayılabilecek niş parfümevi Profumi del Forte, 2007’de başladığı koku yolculuğunu yeni parfümlerle zenginleştirmeye devam ediyor. 2018 yılının ekim ayı itibariyle yirmiden fazla parfüme imza atan Profumi del Forte, yavaş yavaş dünya koku sektöründe ismini duyuruyor. Tirrenico isimli parfümüyse markanın isminin daha da duyulmasını sağlayan eserlerden oldu.

2008 yılı çıkışlı Tirrenico’nun ismini İtalya’nın güneybatısındaki Tiren Denizi’nden aldığını söyleyebiliriz fakat kendi sitelerinde Forte sahilleri ve Apuan Alpleri ilhamından bahsediliyor. Kısacası Tirrenico’nun deniz gibi koktuğunu düşünürsek, onun sahil kenarındaki deniz esintisinden ilham alınarak tasarlandığını söyleyebiliriz. Yine kendi sitelerinde Tirrenico’nun deniz notalarıyla turunçgil kokteyli ve meyveli-çiçeksi aromatik bir karışım olduğundan bahsedilmiş. Artık biraz daha derinine inelim Tirrenico’nun.

Parfümün açılışı buruk turunçgillerle gerçekleşiyor. Tozlu sayılabilecek acı portakal ve tuhaf meyvelerin gerçekleştirdiği üst notalar için ne diyeceğimi şaşırıyorum. Ve bu şaşkınlığım birkaç dakika sonra aldehitlerin devreye girmesiyle ana yapıyı sabunsu tarafa çekiyor ki sevdiğimi söyleyemem. Orta bölümde yine tuhaflıklar var. Geri plandan gelen itici kokuların ne olduğunu anlamaya çalışırken aklıma nedense kereviz geliyor. Tabii ki Tirrenico’da bildiğimiz kadarıyla kereviz yok fakat kimi kaynaklarda fesleğen ve rezeneye rastladım. Üst yüzeydeki ferah olmaya çalışan serin-soğuk sucul yapının geri planında fesleğen varsa hiç şaşırmam. Sonlarda yapay ambergris ve calone benzeri soğuk-kadifemsi yapaylıkla teninize elveda diyor.

Yukarıdaki parfümün detaylı çözümlemesini yapmaya çalıştığım paragraftan ben bir şey anlamadım ki size ne anlatabileyim. Tirrenico öncelikle deniz yosunu gibi kokan bir arkadaş. Hani deniz kenarında dolaşırken karaya sürüklenmiş küçük yosunlar hafiften çürümüş ve tuzlu kokarya işte Tirrenico hemen hemen böyle davranıyor. Sadece deniz yosunu mu söz konusu olan? Tabii ki hayır. Tirrenico bir taraftan garip şekilde yeşil kokuyor. Onun buruk ve acımsı içe kapanıklığını marketlerdeki sebze reyonlarından gelen anlatması zor kokuya da benzetiyorum. Şu anda sizden en yakın markete gidip, sebze reyonunu koklamanızı istemenin abukluğunun farkındayım fakat Tirrenico’nun hem tuhaf zorlayıcılığını hem Bulgari – Aqua Pour Homme tarzı deniz-okyanus-çürümüş balık-yosun salatası benzeri tavrını nasıl betimleyeyim bilemedim.

Oysa markanın internet sitesinde Tirrenico ne kadar şiirsel anlatılmış: “Forte sahili boyunca yürüdükten sonra oturuyorum. Deniz kokularını, dalgaların ve kumların yıkadığı çakıl taşlarını soluyorum. Aklımda kokular var. Arkamda beyaz mermerler gibi parıldayan Apuan Alpleri bulunuyor. Neredeyse gerçek olmayan bir dünyada asılı kalmış gibiyim. Deniz notaları ile başlayacağım: deniz yosununun kokusu ve ellerimde kalan tuz. Tepelerden gelen yabani otlarla devam edip, harika bir şekilde korunan Forte bahçelerinden gelen narenciye meyveleriyle devam edeceğim. Orta notaları zenginleştirmek için biraz acı portakal ve yasemin, yürümeye devam ederken beni sarhoş edecek. Güneşin kokusunu, yazın güzel kremlerini, plajda yediğim susuzluk giderici taze meyveleri, ıslak odunsuları ekleyeceğim.”

Fikir harika ve dil şiirsel olsa da uygulama pek öyle değil Tirrenico’da. Acayip züppeliğe, soğuk iticiliğe, ukalaca notalara, avangart gıcıklığa, uyumsuz genel konsepte sahip diyebilirim. Sizi (en azından beni) hiçbir zaman içine çekemiyor. Hep bir mesafe hep bir olmamışlık duygusu hep bir kendinden itme hali. Tirrenico, hem buruk davranıyor hem de ferah olmaya çalışıyor fakat asla bir yaz parfümü havasını/coşkusunu yaratamıyor. Onu daha çok yeşil sebzemsi-yosunsu Sushi’ye benzetesim var. Yukarıda da bahsettiğim gibi Tirrenico’yu biraz Bulgari – Aqua Pour Homme’ye benzettim. Tabii genel olarak benziyorlar, detaylarda epey ayrışıyorlar.

Evin ablasının da hiç sevmediği ve kokusunun ne kadar berbat olduğu konusunda sürekli beni dolduruşa getirdiği Tirrenico’yu Maria Candida Gentile tasarlamış. Her iki cinsiyet de kullanabilir desem de erkek kullanımına bir parça daha yakın sanki. İlkbaharın ılık dönemlerinde ya da yaz akşamlarında kullanmak belki de daha iyi sonuç verecektir. EDP formundaki Tirrenico’nun performansı birçok rakibinden iyi. Kalıcılığı hiç fena değil. Etrafa yayılımı ilk bir saat iyi.

Koku Güzelliği:10/6