10 Ekim 2018 Çarşamba

Calvin Klein – Obsessed For Men (2017)

1980’li yılların ortalarında parfüm dünyası Calvin Klein’in Obsession isimli eserleriyle tanıştı. Obsession’un hem erkeği hem de kadın versiyonları çoğu kişiye göre hala Calvin Klein’in en iyi parfümleri ki ben de bu görüşe yakın duruyorum. Tabii 1980’li yılların koku karakterine sahip Obsession’lar, aradan geçen uzun yılların ardından değişen koku trendlerine yenik düştüler ne yazık ki. Yeni nesil genç arkadaşlara uzak kalan kokusu yüzünden Obsession’lar eski popülerliklerini kaybetme aşamasına geldiler. Tam da bu noktada Calvin Klein küresel marka olma refleksiyle, rekabetten geri kalmamak adına, klasik Obsession parfümlerinin isimlerinde küçük harf oyunları yaparak Obsessed’leri piyasaya sürdü.

Calvin Klein yeni Obsessed’leri, klasik Obsession’ların devamı olarak pazarlamaya çalışsa da Obsessed For Men, tamamen farklı deneme olarak karşımıza çıkmış. Kendi sitelerinde Obsessed For Men’i erkeksi fujer olarak sınıflandırmışlar ve karanlık vanilyanın varlığından bahsetmişler. Bakalım durum Calvin Klein’in anlattığı gibi mi?

Obsessed For Men’in açılışı ferah sayılamayacak buruk ve şekerli turunçgillerle gerçekleşiyor. Greyfurt, şekerli limon ve ananas benzeri meyvemsi açılışı günümüzün onlarca modern erkek parfümündeki gibi. Orta bölümde meyvelere yumuşak ve tatlı baharatlar ekleniyor. Kakule ve biber olduğunu tahmin ettiğim baharatlar keskin ve erkeksi değil. Kapanışta buruk vanilya etkili. Vanilyaya eşlik eden sedir ağacı ve ambroksan kokunun yönünü farklı tarafa çeviriyor.

Obsessed For Men, aromatik, buruk baharatlı fujerlerin tipik örneği. Başlangıçtaki meyvelere eklenen baharatlar, şekerli ve ne kadar da tanıdık. Tatlılığın sebebinin tonka fasulyesi olduğu aşikar. Her ne kadar açıklanan notalarında vanilya olsa da tatlılık tipik-bayık tonka fasulyesi şekerliliği. Alt notaları benim gibi vanilyaseveri bile tavlayamadıysa düşünün artık durumu.

Kokunun genelini düşündüğümde Calvin Klein’in risk almadan 15-25 yaş arası Z kuşağını hedeflediğini anlayabiliyoruz. Yaratıcılıktan uzak, bolca şekerli, parfüm trendlerine tam anlamıyla uyan, sıradan, sıkıcı ve benim için soğuk-itici tarzda. İyi de bu durum sizin için önemli mi? Tabii ki değil.

Kendime yakın bulamadığım koku karakterine sahip olan Obsessed For Men’i siz belki de çok beğeneceksiniz. Bu parfümle ilgili takıldığım noktaysa isminin neden Obsession’lara benzetilerek eski muhteşem klasiklere gönderme yapıldığı. Yeni Obsessed For Men, gerek kalite anlamında gerekse koku karakteri anlamında 1986 çıkışlı Obsession For Men’in tırnağı bile olamaz. Koku benzerliği anlamında da benzerlik bulunmuyor. Bu durumdan anlıyoruz ki Calvin Klein şöhretli klasiklerinin ismini kullanarak yeni parfümlerini satmaya çalışıyor. Böyle bir yol izleneceğine neden farklı isimle bağımsız parfüm olarak piyasaya sürülmedi ki Obsessed For Men?

Genel beğeniye uygun, kullanması kolay, karşı cinsten övgüler alabileceğiniz bu delikanlı size büyük şeyler değil sadece temiz ve bol şekerli kokmayı vaat ediyor. Bu koku tarzıyla ve genel olarak uygun sayılabilecek fiyatıyla rakiplerine korku salabilir Obsessed For Men. Parfüm dünyası içinse pek kayda değer bir eser olarak geçmeyecek gibi görünüyor. Eğer Versace – Eros, Bleu de Chanel, Dior – Sauvage, Spicebomb, Burberry For Men gibi parfümleri seviyorsanız yeni bir alternatif Obsessed For Men.

Kokusunun tasarımını Ilias Ermenidis ve Christophe Raynaud birlikte yapmış. EDT formundaki parfümün kalıcılığı vasat, etrafa yayılımı ilk patlama dışında kötü. İlkbahar-sonbahar mevsimlerinde kullanmak daha iyi sonuç verebilir. Eğer arkadaşınıza hediye parfüm almak istiyorsanız iyi seçeneklerden birisi. Hem kokusunu çoğu kişi beğenir hem de diğer markaların parfümlerine iki katı ücret ödemek zorunda kalmazsınız.

Koku Güzelliği:10/5

6 Ekim 2018 Cumartesi

Hugo Boss – The Scent For Her (2016)

Almanya merkezli moda devi Hugo Boss’un Coty işbirliğiyle piyasaya sürdüğü 2015 çıkışlı “The Scent” isimli parfümler üç yıl içinde dokuz üyeye ulaştı. İlk The Scent 2015’te erkekler için çıkarıldı. Bir yıl sonra The Scent’in kadın versiyonu raflardaki yerini aldı. Hatta son dönemlerde iki The Scent parfümün Intense versiyonları dünya kokuseverlerinin beğenisine sunuldu.

Bugünkü yazı konuğumuz 2016 çıkışlı kadınlar için pazarlanan The Scent. Tam ismi The Scent For Her olan parfüm için Hugo Boss’un internet sitesinde “kadınlar için yeni, baştan çıkarıcı parfüm” ifadesi kullanılarak bizim gibi deneyimli sayılabilecek parfümseverleri hiç şaşırtmayan promosyon cümlesiyle karşımıza dikilivermiş. Dünyada piyasaya sürülen kadın parfümlerinin muhtemelen büyük çoğunluğunda bu pazarlama cümlesine rastlamak artık normal bizim için. Tamam, iddialı olmak iyidir ama bari şu birbirinin aynısı “kadınlar için cazibeli, baştan çıkarıcı parfüm” gibi klişeleri değiştirin. Neyse geçelim detaylara.

The Scent For Her’in açılışı tatlı ve berrak meyvelerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarındaki şeftali ilk saniyelerde kendisini gösteriyor. Buradaki şeftali dolu dolu meyvemsi değil de daha böğürtlensi, miskli ve transparan tarafa yakın. Orta kısımda meyvemsi yapı devam ederken tabii ki bu tür parfümlerin değişmezi çiçeksiler yardıma yetişiyor. Orta bölümden itibaren farklı tarafı olmayan meyveli-çiçeksi tarafa yakın duran parfümümüz, sonlarda yumuşak, seyreltilmiş miskle ve odunsularla kapanışı yapıyor.

The Scent For Her, anlaşılacağı üzere miskli bir meyve parfümü. Başlangıçtaki şeftali ve geri plandaki leziz, sulu, tatlı, kırmızı meyvelerin hakimiyetindeki ana yapı parfümün genelinde hissediliyor. Başrol oyuncu şeftali ama burada Mitsouko’daki kadar kaliteli ve gerçekçi şeftali beklemek hata olabilir. Vasat sayılabilecek meyvelere eşlik eden misk, garip bir sulandırılmışlık algısı yaratıyor. Orta kısımdan itibaren eklenen çiçekler abartılı şekilde pudralı ve ağır değiller neyse ki. Yine de pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim.

The Scent For Her, onlarca örneğine rastladığımız canlı ve cıvıl cıvıl, basit bir genç kız parfümüne benziyor. Yaratıcı tarafı olmayan, kullanımı kolay, uzun süreli kullanımlarda sıkılacağınız, kalite anlamında iddialı olmayan tam bir piyasa parfümü diyebilirim. Ona berbat de denemez harika da denemez. Ortalarda dolaşan bir arkadaş sadece.

Bu parfümde ilgimi çeken şeyse açıklanan notalarındaki iki sevdiğim içerik yani şeftali ve kakao. Şeftalinin verilişini pek başarılı bulmadım. Kakaoya ise rastladığımı söyleyemem. Varsa bile geri planda olduğunu düşündüğüm kakao, parfüme büyük etki etmiyor.

Bir yorumcunun onu şeftali aromalı şampuanlara benzetmesi ne kadar da doğru. Çok bir esprisi olmayan The Scent For Her’in kokusunu otuz yaş altı genç hanımefendiler sevebilir. İlkbahar-yaz mevsiminde kullanmak iyi fikir olabilir. Ayrıca günlük kullanıma ve spor kıyafetlere de uyum sağlayacaktır. Genel beğeniye uygun bu hanımefendinin performansı zayıf. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı sınırlı.

Koku Güzelliği:10/5

3 Ekim 2018 Çarşamba

Profumi del Forte – Tirrenico (2008)

İtalya merkezli yeni sayılabilecek niş parfümevi Profumi del Forte, 2007’de başladığı koku yolculuğunu yeni parfümlerle zenginleştirmeye devam ediyor. 2018 yılının ekim ayı itibariyle yirmiden fazla parfüme imza atan Profumi del Forte, yavaş yavaş dünya koku sektöründe ismini duyuruyor. Tirrenico isimli parfümüyse markanın isminin daha da duyulmasını sağlayan eserlerden oldu.

2008 yılı çıkışlı Tirrenico’nun ismini İtalya’nın güneybatısındaki Tiren Denizi’nden aldığını söyleyebiliriz fakat kendi sitelerinde Forte sahilleri ve Apuan Alpleri ilhamından bahsediliyor. Kısacası Tirrenico’nun deniz gibi koktuğunu düşünürsek, onun sahil kenarındaki deniz esintisinden ilham alınarak tasarlandığını söyleyebiliriz. Yine kendi sitelerinde Tirrenico’nun deniz notalarıyla turunçgil kokteyli ve meyveli-çiçeksi aromatik bir karışım olduğundan bahsedilmiş. Artık biraz daha derinine inelim Tirrenico’nun.

Parfümün açılışı buruk turunçgillerle gerçekleşiyor. Tozlu sayılabilecek acı portakal ve tuhaf meyvelerin gerçekleştirdiği üst notalar için ne diyeceğimi şaşırıyorum. Ve bu şaşkınlığım birkaç dakika sonra aldehitlerin devreye girmesiyle ana yapıyı sabunsu tarafa çekiyor ki sevdiğimi söyleyemem. Orta bölümde yine tuhaflıklar var. Geri plandan gelen itici kokuların ne olduğunu anlamaya çalışırken aklıma nedense kereviz geliyor. Tabii ki Tirrenico’da bildiğimiz kadarıyla kereviz yok fakat kimi kaynaklarda fesleğen ve rezeneye rastladım. Üst yüzeydeki ferah olmaya çalışan serin-soğuk sucul yapının geri planında fesleğen varsa hiç şaşırmam. Sonlarda yapay ambergris ve calone benzeri soğuk-kadifemsi yapaylıkla teninize elveda diyor.

Yukarıdaki parfümün detaylı çözümlemesini yapmaya çalıştığım paragraftan ben bir şey anlamadım ki size ne anlatabileyim. Tirrenico öncelikle deniz yosunu gibi kokan bir arkadaş. Hani deniz kenarında dolaşırken karaya sürüklenmiş küçük yosunlar hafiften çürümüş ve tuzlu kokarya işte Tirrenico hemen hemen böyle davranıyor. Sadece deniz yosunu mu söz konusu olan? Tabii ki hayır. Tirrenico bir taraftan garip şekilde yeşil kokuyor. Onun buruk ve acımsı içe kapanıklığını marketlerdeki sebze reyonlarından gelen anlatması zor kokuya da benzetiyorum. Şu anda sizden en yakın markete gidip, sebze reyonunu koklamanızı istemenin abukluğunun farkındayım fakat Tirrenico’nun hem tuhaf zorlayıcılığını hem Bulgari – Aqua Pour Homme tarzı deniz-okyanus-çürümüş balık-yosun salatası benzeri tavrını nasıl betimleyeyim bilemedim.

Oysa markanın internet sitesinde Tirrenico ne kadar şiirsel anlatılmış: “Forte sahili boyunca yürüdükten sonra oturuyorum. Deniz kokularını, dalgaların ve kumların yıkadığı çakıl taşlarını soluyorum. Aklımda kokular var. Arkamda beyaz mermerler gibi parıldayan Apuan Alpleri bulunuyor. Neredeyse gerçek olmayan bir dünyada asılı kalmış gibiyim. Deniz notaları ile başlayacağım: deniz yosununun kokusu ve ellerimde kalan tuz. Tepelerden gelen yabani otlarla devam edip, harika bir şekilde korunan Forte bahçelerinden gelen narenciye meyveleriyle devam edeceğim. Orta notaları zenginleştirmek için biraz acı portakal ve yasemin, yürümeye devam ederken beni sarhoş edecek. Güneşin kokusunu, yazın güzel kremlerini, plajda yediğim susuzluk giderici taze meyveleri, ıslak odunsuları ekleyeceğim.”

Fikir harika ve dil şiirsel olsa da uygulama pek öyle değil Tirrenico’da. Acayip züppeliğe, soğuk iticiliğe, ukalaca notalara, avangart gıcıklığa, uyumsuz genel konsepte sahip diyebilirim. Sizi (en azından beni) hiçbir zaman içine çekemiyor. Hep bir mesafe hep bir olmamışlık duygusu hep bir kendinden itme hali. Tirrenico, hem buruk davranıyor hem de ferah olmaya çalışıyor fakat asla bir yaz parfümü havasını/coşkusunu yaratamıyor. Onu daha çok yeşil sebzemsi-yosunsu Sushi’ye benzetesim var. Yukarıda da bahsettiğim gibi Tirrenico’yu biraz Bulgari – Aqua Pour Homme’ye benzettim. Tabii genel olarak benziyorlar, detaylarda epey ayrışıyorlar.

Evin ablasının da hiç sevmediği ve kokusunun ne kadar berbat olduğu konusunda sürekli beni dolduruşa getirdiği Tirrenico’yu Maria Candida Gentile tasarlamış. Her iki cinsiyet de kullanabilir desem de erkek kullanımına bir parça daha yakın sanki. İlkbaharın ılık dönemlerinde ya da yaz akşamlarında kullanmak belki de daha iyi sonuç verecektir. EDP formundaki Tirrenico’nun performansı birçok rakibinden iyi. Kalıcılığı hiç fena değil. Etrafa yayılımı ilk bir saat iyi.

Koku Güzelliği:10/6

29 Eylül 2018 Cumartesi

Yves Saint Laurent – Y For Men (2017)

Yves Saint Laurent’in 1964 yılında piyasaya sürdüğü kadın parfümü Y, beklendiği kadar başarılı olamamış klasiklerden birisi olarak kabul ediliyor. Markanın eski tarz kadın parfümlerini simgeleyen Y’ye, hepimizi şaşırtan şekilde elli üç yıl sonra erkek kardeş eklendi. Bu kadar eski bir kadın parfümünün birden bire yeni erkek versiyonunun çıkarılması pek görülen bir durum olmasa da 2017 yılında raflara merhaba dedi Y’nin erkeği.

Kimileri Y’nin ilhamını bu aralar moda olan y kuşağından aldığını söylese de markanın resmi açıklamasında Yves Saint Laurent’in ikonik beyaz tişörtü ve siyah ceketinden esinlenildiği belirtilmiş. Markanın internet sitesinde erkek için olan Y’nin “otantik ve cesur” olduğu belirtilmiş. Ayrıca “erkeksiliği yeniden tanımlamak” olarak betimlenmiş Y’nin erkek versiyonu.

Parfümün başlangıcı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Bergamot, limon ve turunçgil açılışı tam modern yazlık erkek parfümü tarzında. Parlak turunçgillere eşlik eden aldehitlerse ilk saniyelerde şaşkınlık yaratmıyor değil. Orta bölümde aldehitlerin verdiği pudramsılık devam ederken, bu tür parfümlerin olmazsa olmazı ferah zencefil devreye giriyor. Zencefilin yanına eklenen menekşeyle orta kısım devam ediyor. Son bölümde zencefilli ferah menekşeye eklenen ambergris ve sedir ağacı noktayı kokuyor.

Y, anlaşılacağı üzere aromatik, ferah ve erkeksi bir modern zaman parfümü. Kokunun merkezini turunçgiller, menekşe-zencefil ve odunsular oluşturuyor. Kokuların dünyasını yeni keşfetmeye başlayan ya da herkesin sevebileceği parfüm arayan genç erkeklerin rahatlıkla severek kullanacakları bu vasat YSL, kokulara daha fazla aşina kişileri tatmin eder mi?

Y, ne yazık ki günümüzün yeni nesil sıradan ferah erkek parfümlerinden birisi. Yapaylığın bariz olduğu, notaların başarısız verildiği, yaratıcılık anlamında hiçbir şey vaat etmeyen, sıkıcı bir erkek parfümü olduğunu kolayca söyleyebilirim. Rakipleri gibi canlı ve dinamik turunçgillerle açılan ve zencefille devam ettirilmeye çalışılan bu hava, aldehitlerin ve ambergris’in eklenmesiyle çabucak sönüyor. Ondan sonra da anlatacak pek bir şey kalmıyor Y’ye dair.

Parfümün genel yapısı ilkbahar-yaz dönemine uygun, günlük kıyafetlere uyum sağlayabilecek, övgüler alınabilecek tarza yakınken, Parfüm Merakı’nın ukala burnu için fazlaca sıradan, yapay ve bıktırıcı. Bu tarzda Dior Homme Sport gibi seçenek varken neden Y’yi tercih edelim Yves Saint Laurent?

EDT formundaki Y’yi Dominique Ropion gibi bir usta yapmış. Kalıcılığı idare eder, etrafa yayılımı zayıf.

Koku Güzelliği:10/4

22 Eylül 2018 Cumartesi

Chanel – Chance (2002)

Chanel’in kadın parfümlerinin belki de en büyük şansızlığı arkalarında No.5 gibi referansın olması. İster istemez her yeni Chanel kadın parfümü No.5 ile kıyaslanır ya da onun kadar başarılı olup olmayacağı merak edilir. Her ne kadar artık hiç bir parfüm No.5’in yerini alamayacak olsa da Chanel’in kadın parfümleri üzerinde her zaman hayalet gibi dolaşır 5 Numara.

Chance’de ne yazık ki bu kıyaslamayı yaşıyor çoğu zaman. Chance, markanın 2000 sonrası ilk kadın parfümlerinden ve Chanel’in modern yüzünü temsil ediyor bir anlamda. Chance’in konsept olarak tasarlanmasının arkasında Chanel’in yaklaşık kırk yıldan fazla zamandır sanatsal direktörlüğünü yapan ve markayı dünyanın en önemli isimlerinden birisi haline getiren Jacques Helleu’nun imzasının olduğu belirtiliyor. Trajik şekilde Chance piyasaya sürüldükten beş yıl sonra hayatını kaybeden Jacques Helleu’nun da anısına saygı bir anlamda Chance. Ayrıca markanın kurucusu Coco Chanel’in şansa büyük inancı olduğu ve “Şans faktörü benim ruhumdur” benzeri sözü de muhtemelen parfüme Chance isminin verilmesinde etkili olmuştur. Biraz daha yakından inceleyelim Chance’i o zaman.

Chance’in açılışı ferah sayılabilecek buruk turunçgillerle gerçekleşiyor. Üst notalarında kremsi limon olduğuna iddiaya girebilirim. Buruk ve hafiften ekşimsi turunçgiller gayet kaliteli. Tabii kısa süre içinde turunçgiller geriye çekilirken ortaya abartılı şekilde kadınsı davranmayan çiçekler çıkıyor. Bir parça yasemin ve irisin hissedildiği orta bölüm gayet duru, sakin ve barışçıl. Kapanışta steril sayılabilecek misk noktayı koyuyor. Berrak miske eşlik eden huzurlu paçuli ve asla şekerli olmayan mütevazi vanilyayla alt notalar gerçekleşiyor.

Chance, bir Chanel olduğunu daha ilk saniyelerde belli edip, kalitesiyle sizi şaşkına çevirmeyi başarıyor. Kokusal anlamdaysa oldukça basit, sürprizsiz, iddiasız ve tekdüze ilerlemeyi tercih ediyor. Onun pürüzsüz sayılabilecek ferah kokusu, kesinlikle yaz parfümü hoppalığında, özensizliğinde ve uçuculuğunda değil. Oturaklı, mesafeli, serin, zaman zaman anaç ve ilginç şekilde neredeyse uniseks. Hem turunçgiller hem çiçekler hem de misk gayet dengeli ve özenli verilmiş. Hiç bir nota birbirinin alanına girmiyor.

Sonuç olarak Chance, çok çarpıcı ve dünyayı değiştirecek gibi kokmuyor. Markanın isminin büyüklüğü sebebiyle Chanel’den beklenti genel anlamda fazla oluyor ki bu da makul bir talep fakat Chance süper yaratıcı veya hiper aktif değil. Sanki ilkbaharın sıcak günlerini müjdeliyor ya da sonbaharın ılık hüznünü seriyor önümüze. Kremsi limonlu çiçekler ve misk-paçuli işbirliğinden oluşan Chance’deki bazı nüansları zaman zaman markanın erkek parfümü Allure Homme Sport’a hafiften benzettim. Tabii onun kadar şekerli ve baharatlı değil Chance.

Saydam ve aydınlık Chance asla Gucci Rush kadar provakatif değil. Onun uysal tarzı her yaştan kadına uyacaktır. Çok soğuk kış günleri dışında her zaman kullanılabilir. Benim kullandığım ilk formülasyon olan EDP idi. Daha sonra EDT’si de piyasaya sürülmüş. Performans anlamında harikalar yaratamıyor. İlk patlama dışında tene yakın duruyor. Kalıcılığı kumaş üzerinde iyi. Kokusunun tasarımını parfümeri dünyasının ustalarından Jacques Polge yapmış.

Koku Güzelliği:10/7