13 Mayıs 2013 Pazartesi

Calvin Klein – Ck One Shock For Him (2011)



Calvin Klein – Ck One Shock For Him (2011) Markanın yeni erkek parfümlerinden.

1994 yılında Calvin Klein'in piyasaya sürdüğü Ck One isimli parfüm başlarda büyük sansasyon yaratmadı denilebilir. Bu basit formülasyona sahip ferah turunçgil parfümü ilerleyen yıllarda büyük bir hayran kitlesi oluşturmayı başarmıştı kendisine. Çok büyük satış rakamlarına ulaşan Ck One'ı, parfümlerle birazcık ilgisi olan çoğu kişi bilecektir. En azından o basit ve şeffaf şişesini. Böylesine büyük bir başarı öyküsünün devamının olmayacağını düşünmüyordunuz sanırım sevgili parfüm severler. Her ne kadar sinema endüstrisinde çok sevilen filmlerin devam serileri ilki kadar başarılı olmasa da, bu genellemeyi parfümler için yapmak doğru olur mu şüpheliyim.

1994 yılından içinde bulunduğumuz 2013 yılına kadar geçen on dokuz yılda Ck One ismine sahip on dokuz farklı parfüm piyasaya sürülmüş. Bu serilerin en bilineni CK One Summer ismi ile her yıl farklı temalarda ve şişe renginde çıkarılan yaz sürümleri. Limitli olarak çıkarılan bu yaz versiyonları bir sonraki yıl yerine yenisini bırakıyor ve üretimi bitiriliyor. CK One Summer serisi artık gelenek halini almış gibi Calvin Klein parfüm birimi için.

2011 yılında ise klasik Ck One'ın şişesine sadık kalınarak çıkarılan iki devam parfümü geldi. Ck One Shock ismi ile piyasaya sürülen bu arkadaşlar, erkek ve kadın versiyonu olarak iki taneydi. Önceleri "yine sıradan bir devam parfümü" diyerek ciddiye almadığım Ck One Shock For Him hakkında yurtdışındaki parfüm platformlarında övgü dolu yazılar okumaya başlayınca ilgimi çekti. Hele ki kokusunun benim sevdiğim kirazlı tütün tarzında olduğunu okuduğumda merakım biraz daha arttı. Ve işte karşımızda Ck One Shock For Him.


Kendi sitelerinde oryantal olduğundan bahsetmişler. Parfümü ilk sıktığımda karşıma tatlı ve modern turunçgiller çıkıyor. Muhtemelen portakal-mandalina işbirliği. Turunçgillere biraz modern lavanta ve meyan kökü eşlik ediyor gibime geldi.  Parlak ve pozitif üst notaları var. Fakat çok beğendiğimi söyleyemem. İlerleyen dakikalarda parfümün ana yapısını oluşturan tatlı baharatlar (biber ve kakule) ve tatlımsı meyveler (kiraz-vişne) baş role geçiyor. Bu andan itibaren modern, yumuşak, meyveli, baharat kokusuna dönüşüyor. Alttan alta fesleğen de hissediyorum. Çok farklı yada özel olmasa da yine de fena değil. Son kısımda ise parfüm biraz daha erkeksi hal alıyor. Yapay ve rahatsız edici ambere tatlı tütün eşlik ediyor. Azıcık da vanilya ve paçuli. Böylece de tenden ayrılıyor.

Değerli parfüm severler. Son yılların belki de üzerinde en çok durulan koku yapısı ile karşı karşıyayız. Başlangıç tatlı turunçgiller, orta kısım tatlı baharatlar ve son kısım kimi zaman amber kimi zaman vanilya kimi zaman odunsu notalar kimi zaman deri. Bu kompozisyona sahip muhtemelen her ana akım markanın bir parfümü vardır. Yves Saint Lauren - La Nuit de L'Homme, Paco Rabanne - 1 Million, Givenchy - Play Intense, Van Cleef&Arpels - Midnight in Paris, Victor&Rolf - Spicebomb, Carolina Herrera - 212 Sexy Men ve diğerleri. Daha onlarca sayabiliriz. Anlaşılan bu tür parfümlerle daha çok karşılacağız.

Şimdi bu tür tatlı baharatlı oryantallere karşı değilim. Hatta ilginç buluyorum. Yeter ki belli bir kaliteyi ve yaratıcılığı yakalasınlar. Ck One Shock, yukarıda örneklere bir rakip. Buna şüphe yok. Shock'un başlangıcı harika yada çok farklı değil. Vasat turunçgiller hiç ilgi çekici gelmedi bana. Sonrasındaki kısma daha sıcak yaklaşıyorum. Tatlı baharatlar ile kiraz-vişnenin karışımı hoş olmuş. Her ne kadar yapaylık sınırında dolaşsa da giymesi kolay. Rahatsız olduğum tek yanı az da olsa kullanılmış fesleğen. Şu fesleğeni bir türlü sevemiyorum parfümlerde. Oysa ki bitkisinin kokusu harika oluyor. Son kısım ile ilgili ise kafamda soru işaretleri var. Yapay amberi sevmediğimi söylemeliyim. Kirazlı tütünü ise beğendim. Yapay vanilya da pek iç açıcı değil. Alt notalar ne yazık ki sınıfı geçemiyor.


Ck One Shock'un neden tasarlandığını iyi anlamamız gerek. Birincisi bu tür parfümlere güçlü rakip olmak istemesi. İkincisi herkesin sevebileceği yapıda olmaya çalışması. Üçüncüsü çok başarılı olup, önemli satış rakamları yakalamak istemesi. Böylece bağlı bulunduğu şirketin karlılığını arttırmak istemesi. Kısacası bana göre ticari ve ortalama bir parfüm.

Sorun yine aynı yerde. Siz buna sorun dermisiniz bilemiyorum ama birbirinin aynı kokan ana akım parfümlerden olduğu aşikar. Bazı rakiplerine göre kalite ve koku güzelliği anlamında daha başarılı. Bazı rakiplerinin ise bir boy arkasında. Anlayacağınız karşımızda bir şaheser yok. Zaten Calvin Klein'in öyle bir derdi de yok.

Herkesin sevebileceği, güvenli, arkadaşınıza rahatlıkla hediye edebileceğiniz, genç erkekleri hedefleyen, insanlardan olumlu övgüler alacağınız, günlük kullanıma uygun bir parfüm. Canlı, parlak, hareketli, pozitif. Çok yaratıcı yada ilginç tarafı yok. Günümüzün bir çok modern parfümünde olduğu gibi bol tatlılık içeriyor. Yine de bence 212 Sexy Men ve Spicebomb gibi başarısız örneklere bakarsak, rahatlıkla tercih edilebilir.

Calvin Klein ile ilgili ön yargılardan birisi parfümlerinin yapay koktuğu ve vasat olduğu yolunda. Özellikle yeni çıkan parfümlerinde müthiş bir özensizlik benim de dikkatimi çekiyor. Ck One Shock, nispeten daha başarılı yapıda. Her ne kadar başından itibaren yapaylık sınırında dolaşsa da Encounter, In2U ve Ck Free gibi kötü örneklerden daha giyilebilir ve tahammül edilebilir. Fakat bir şişesini alacağımı sanmıyorum.


Bu parfümün genç arkadaşları hedeflediğini düşünüyorum. 17-30 yaş arası erkek ve hatta kızların ilgisini çekecektir. Üst ve orta notaları neredeyse uniseks kullanıma uygun. Yani bu parfümü bir kadın kullansa hiç yadırgamam. Son kısımda erkeksilik biraz artıyor.

Şişesinin siyah olması isabetli. Zaman zaman karanlık yapısı, onun ilkbahar-yaz aylarında kullanılmasının önüne geçecek gibi. Soğuk havaların parfümü bence. Sıcak mevsimlerde biraz keskin ve boğucu olabilir.

Parfümün tasarımını popüler ana akım markalar için çalışmış Ann Gottlieb yapmış.

Artıları:
+ Orta kısmını sevdim.
+ Herkesin sevebileceği kokusu.
+ Kalıcılığı fena değil.

Eksileri:
- Sonlarını beğenmedim.
- Uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olacağa benziyor.
- Yapaylık sınırında gezen kokusu kalite hissiyatı vermiyor.

Koku Güzelliği:10/6

10 Mayıs 2013 Cuma

By Kilian - Liaisons Dangereuses (2007)



By Kilian - Liaisons Dangereuses (2007)  Markanın uniseks kullanıma uygun olarak sunulan parfümü.

"(...) Kendisine karşı böyle ince ve kibar davranmam karşılık buldu ve bizim dindar hanıma mektup yazarken masa işlevi gördü bana. Ona böyle bir kızın yatağında, daha doğrusu kollarında ve vefasızlık da ederek yazılmış, halimi, yaptıklarımı da olduğu gibi anlatan bir mektup göndermek keyiflendirdi beni doğrusu. Emile mektubumu okurken kahkalarla gülüyordu.

(...) Daha ne söyleyeyim size ben? Seviyorum, evet, çılgınca seviyorum. Bende bu aşkı uyandıran, bu sözü söylememi kaç kez istedi de bir kere bile duymadı ağzımdan. Ona bunu bir kez olsun duyurabilmek zevkini tadabilmek için canımı bile verebilirim ama olmaz, söyleyemem, söylemem doğru olmaz! (...) Bana karşı direnebilme cesaretini göstereceğini sanan o şahane kadın yenildi sonunda işte sevgili dostum! Evet sevgili dostum, benim oldu o artık, tamamen benim oldu. Dünden beri bana vermediği bir şey kalmadı artık. (...) Kendine geldiğinde artık boyun eğmiş, mutlu fatihine teslim olmuş bir kadındı... (...) Tam ve karşılıklı bir esrime oldu bizimkisi. Hayatımda ilk kez zevkten sonra da geçmedi sarhoşluğum."

Choderlos de Laclos, 20 yaşında orduda asteğmen olmuş bir adam. Kariyerinin ilerleyen yıllarında generalliğe kadar yükselmiş. Görev yaptığı garnizonda kitap yazmaya başlıyor. Üç yıl içinde yazmayı bitirdiği romanını 1782’de yayınlatıyor. Yukarıdaki bölümde bu ilginç kitaptan alınmış.

"Tehlikeli İlişkiler" isimli bu kitabın en önemli özelliği mektup-roman formatında olması. İki aristokrat arasında gidip gelen 175 mektuba dayanıyor roman. Dönemin burjuvazisinin her türlü çirkin ve çarpık ilişkilerini kaleme almış. Roman yayınlandığı yıllarda büyük sansasyon yaratmış. Bu roman rezil ve utanç verici olarak nitelendiriliyormuş. Hatta kraliçe Marie-Antoinette kendi özel kitaplığı için romanın bir kopyasını ısmarladığında cildinin kapağına hiçbir yazı konmamasını emretmişti. Belli ki bu kitabı okuduğunun bilinmesini istemiyordu.


Edebiyat dünyasının en farklı klasiklerinden olan Tehlikeli İlişkiler kitabının orijinal ismi ise size çok tanıdık gelecek: "Les Liaisons Dangereuses". İşte yine edebiyat alanından etkilenmiş bir parfüm var karşımızda. Histoires de Parfums'un 1740'ı aklıma gelen ilk örnek. Fransa merkezli niş parfüm evi By Kilian'da bu trende katılmış. Ve parfümüne edebiyatın önemli eserlerinden birisinin ismini vermiş. Anlaşılacağı üzere bugünkü konuğum Liaisons Dangereuses isimli parfüm.

Liaisons Dangereuses (Typical Me), markanın L'oeuvre Noire (Siyah Başyapıt) serisine ait. Uniseks olarak satışa sunulmuş. Fragrantica'da meyveli şipre olarak sınıflandırılmış. Üzerime ilk sıktığımda oldukça tatlı ve modern meyveler ile gül karşıma çıkıyor. Fakat buradaki gül ve meyveler çok hoşuma giden tarzda değil. Sanki biraz ucuz kolonyalı mendil havası var. Başlangıcını sevdiğimi söyleyemem. Orta notalara geçildiğinde meyveli koku devam ediyor. Neyseki başlangıcına göre daha güzel ve başarılı meyveler ve gül birlikteliği. Ama hala çok ilgimi çektiğini söyleyemem. Geçelim son kısma. Alt notalarda güzel ve yumuşak bir vanilyaya hafif tatlımsı meyveler ve misk eşlik ediyor. Her ne kadar sonlarında kokusunu almak zor olsa da en sevdiğim bölüm diyebilirim kapanışı için.

Liaisons Dangereuses'u sıktığımda karşıma çıkan ilk koku oldukça kadınsı meyveler ve çiçekler (gül) diyebilirim. Yapaylık sınırında dolaşan bu meyveler ilginç yada benzersiz değil. Hatta parfümün en vasat tarafı bana göre. Ne yazık ki benim açımdan sıradan bir başlangıcı var. Orta kısımdan itibaren tatlımsı modern meyveler daha rafine hale geliyor. Şeftali ağırlıklı meyveler bu tarzı sevenler için güzel bir sürpriz olacaktır. Fakat yine de benim için harika değil. Kötü olmasa da çok etkileyici olduğunu söyleyemem. Son kısım ise en beğendiğim yeri. Alt notalarında tatlılık oranı düşüyor. Meyveli vanilya diyebilirim kısaca. Biraz da misk.


Gerek ismi gerekse esinlendiği romanı düşünüp de karşınıza edepsiz bir parfümün çıkmasını beklemeyin. Liaisons Dangereuses tam tersi gayet normal meyveli-çiçeksi karması. Örneğine başka markalarda rastlanabilecek kokusu, hiç tehlikeli gibi görünmüyor. Gayet güvenli ve herkesin sevebileceği gibi. Risk yok. Yaratıcılık yok. İlginçlik yok. Geneli itibariyle çok yüksek kaliteli parfüm hissiyatı vermedi bana. Ortalama bir niş parfüm diyebilirim ancak. Daha fazlası olduğunu iddia etmek abes olabilir.   

Liaisons Dangereuses, ferah sayılabilecek meyveli gül parfümü dersem yanlış olmaz. Özellikle başlangıcı ve orta kısmı kadınsı tarafa daha yakın diyebilirim. Oysaki parfüm uniseks olarak satılıyor. Bir erkek için çok uygun mu şüpheliyim. Özellikle başlangıcı daha çok genç kız arkadaşların ilgisi çekecek gibi.

Modern ve yeni parfümlerin çoğunda olduğu gibi tatlılık oranı yüksek. Hatta başlangıcı neredeyse şekerli gibi. Eğer parfümlerde tatlılığı sevmiyorsanız, çok ilginizi çekeceğini sanmıyorum. Başlangıcında fark edilirliği iyiyken, sonlara doğru neredeyse alamıyorsunuz üzerinizde. Orta kısımdan itibaren tene yakın hale geliyor. Bu anlamda çok güçlü bir parfüm değil.


Luca Turin, kitabında gül reçeline benzetmiş kokusunu ve beş üzerinden dört yıldız vermiş. Her ne kadar dört yıldızlık bir parfüm olduğunu düşünmesem de gül reçeli fena bir benzetme olmamış. Aynen katılıyorum.

Parfümümüzü ünlü burunlardan Calice Becker tasarlamış. Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonunda. Dört mevsim için kullanmak uygun diyebilirim. Ama ilkbahar-sonbahar aylarına daha çok yakışacak gibi.

Artıları:
+ Sonları güzel.
+ Meyveli gül parfümlerini sevenlerin denemesi gerek.

Eksileri:
- Başlangıcını beğenmedim.
- Çok yüksek kaliteli bir parfüm hissi vermiyor.
- Fiyatı oldukça yüksek.

Koku Güzelliği:10/6.5

7 Mayıs 2013 Salı

Hermes – Terre d’Hermes Parfum (2009)



Hermes – Terre d’Hermes Parfum (2009)  Markanın başarılı erkek parfümü.

"Burnum, bir organ olarak sadece kontrol işlevini yerine getirir. Kokuları beynim ile koklarım. Her kokunun diğerleriyle nasıl kombine edileceğini bilirim. Parfümleri ilk önce kafamın içinde oluştururum.

Bir çok parfüm tasarımcısı 1000 civarında element kullanır. Ben parfümlerimi oluştururken sadece 200 civarı element kullanırım. Bu kontrol meselesi. Çok fazla element beni korkutuyor. Kendimi basit kokular oluşturmak için zorlamak istiyorum."

28 yaşında ilk parfümümü Van Cleef&Arpels için tasarladım. İsmi ironik şekilde "First"'dü. O parfümde 160 element kullanmıştım. Aslında benim için çok fazla. 2006 yılındaki Terre d'Hermes'te sadece 30 adet element vardı. Bir Japon Haiku (dünyanın en kısa ve sade şiirleri) gibi basit olmak istiyorum. O aslında en zor olan şey, basit olmak."

Ne kadar da haklı Jean Claude Ellena. 21. yüzyılın baş döndüren hızında çoğumuz kayıp ruhlar gibiyiz. Bir şeyler için koşuşturuyoruz. Ama 8-9 saatlik mesailerin nasıl sona erdiğini bile anlayamıyoruz. Saatler, günler, aylar hatta yıllar avuçlarımızın içinden akıp gidiyor. Ve biz sadece bakıyoruz arkasından. Başka ne yapabiliriz ki...

Belki de çözüm hayatı basit yaşayabilmek. Zaten bu amaçla ortaya çıkmış Minimalizm. Kelime olarak, Fransızca'da minimum anlamına gelen minimal sözcüğünden türetilmiş. Minimalizmin Türkçe karşılığı olarak gösterişsiz, süssüz ve sade terimleri kullanılabilir. Minimalizm akımı bir çok alanda kendisini göstermiş. Özellikle mimari ve sanatta sıkça örneklerine rastlanıyor. Fakat daha da önemlisi, sonu "izm" ile biten doktrinlerin insan hayatına ne kadar uygun olduğu öteden itibaren tartışılıyor. Her "izm" dünya hayatına uyarlanabilir mi?

Minimalizm yani hayatın her alanında sadelik akımı, bence insan doğasına en yakışan ideolojilerden birisi. Çünkü insanın bir şeylere sahip olup, onun mülkiyetini elde etme hırsı asla bitmeyecek. Ve bu hırsı için savaşlar çıkaracak, yanlış yollara sapabilecek, yalan söyleyebilecek, yeri gelecek kardeşini bile tanıyamayacak. Oysaki hayatın her alanında sadelik, insanlığın yuvarlandığı uçurumdan kurtulmanın yollarından birisi olabilir.

                        Terre d'Hermes'in şişe tasarımı, minimalizmin ne demek olduğunu anlatıyor bize adeta. 

Ünlü Fransız markası Hermes'in baş parfümörü Jean Claude Ellena için de parfüm dünyasının minimalist babası diyorlar. Hatta parfümörlerin Mozart'ı. Fakat yukarıdaki söyleşide de görüleceği üzere o kendisini basit olmaya çalışan birisi gibi görmeye çalışıyor. Eserlerini bu temel üzerine şekillendiriyor. Zaten 2006 yılında, dünya çapında büyük ses getiren parfümü Terre d'Hermes'te bu kaynaktan besleniyor. Belki de böylesine başarılı olmasının sebebi aslında çok karmaşık gibi görünen parfüm formüllerini kısaltması ve öze ulaşabilmesi. Sebebi ne olursa olsun, Terre d'Hermes'in son yedi yılın en önemli ana akım parfümlerinden olması tesadüf değil.

Bu popüler parfüme 2009 yılında bir kardeş geldi diyebilirim. Aynı isme ve aynı şişe tasarımına sahip Terre d'Hermes Parfum, abisine çok benzese de aradaki farklar dikkat çekici. 2006 yılındaki Terre d'Hermes EDT olarak piyasaya sunulmuştu. 2009'daki Parfum versiyonu "Eau de Parfum" olarak geçiyor kendi sitelerinde. Kutusunun üzerinde ise Pure Parfum yazıyor. Hangi konsantrasyonda olduğunu anlayamadım. Sanırım Hermes'in de kafası karışık bu konuda.

Resmi tanıtımı şöyle: ” Cennet ve yeryüzünü bir araya getiren bitki ve mineral kokusu. Turunçgil vurgusunu, çakmak taşının mineral notalarını, bitki ve baharatlar ile harmanlar. Sadece karışık, şefkatli ve kararlı erkekler için tasarlanmıştır. Kalıcı ferahlık, mineral derinlik ve odunsu notaların sıcaklığı. Yerle gök arasında bir parfüm. Toprak, su ve bulut. Şiirselliğe ve güce yolculuk. Yeni bir öz ve cömert duygular. Saf parfüm, yeni bir yoğunluk.”

Terre d'Hermes Parfum, Fragrantica'da odunsu şipre olarak sınıflandırılmış. Üzerime ilk sıktığımda burnuma gelen kokuyu şöyle açıklayayım. Oldukça güçlü yeşil çiçekler ve biraz da turunçgiller. Çok doğal, çok lezzetli ve çok rafine. Tatlımsı yeşil çiçek yaprakları gibi adeta. Normalde bu tür yeşil çiçekleri sevmesem de burada gayet güzel kullanılmış. Üst notalar için harika demek yeterli olacaktır. Orta notalara geçilirken nefis portakal kokusu kendisini gösteriyor. Bu andan itibaren turunçgillere odunsu notalar ekleniyor. Derinlerden biraz biraz baharatlar hissediliyor. Muhtemelen biber. Ve tabiki çakmaktaşı. Turunçgil-odunsu notalar işbirliği de çok başarılı. Son kısımda ise portakal etkisi azalıyor. Onun yerine hafif dumansı bir kabe samanı geliyor. Meşe yosunu az da olsa oralarda bir yerde.



Terre d'Hermes Parfum, 2006 yılında çıkarılmış abisi ile benzer kokuya sahip. Hatta parfümlere meraklı olmayan birisine koklatsak ikisi arasında büyük farklar bulamayabilirler. Ama dikkatli kullanıcılar için başlangıcı oldukça farklı diyebilirim. Onun dışında orta kısımdan itibaren oldukça benziyorlar. Terre d'Hermes'deki o portakal-odunsular-mineral-kabe samanı ana yapı korunmuş. Fakat Parfum versiyonunda daha yumuşak notalar seçilmiş orta kısımdan itibaren. Terre d'Hermes'in o keskin ve burnu zorlayan toz-toprak-biber aroması yeni versiyonda çok daha sakinleştirilmiş. Daha sevilese hale getirilmiş.

Terre d'Hermes Parfum aynı abisi gibi çok yüksek kaliteli bir parfüm olmuş. Hiç yapaylığa rastlanmıyor. Notalar birbiri ile uyum içinde. Sizi rahatsız edecek yada keyfinizi kaçıracak tarafı yok. Eğer benim gibi Terre d'Hermes'i çok kullanılabilir bulamadıysanız, Parfum versiyonunu oldukça seveceğinizi düşünüyorum. Kullanım süresince Parfum versiyonunu çok sevdim. Gayet de giyilebilir buldum. Özellikle yeni versiyonunda portakal-greyfurt kokusunun arttırılması çok iyi bir tercih olmuş. Orta kısım ise abisi kadar rahatsız edici ve radikal değil. Sonları ise hoş ve abartısız kabe samanı kullanımı ile dikkat çekici. Sanırım Terre d'Hermes'i pek sevemeyenler için bir güncelleme gibi düşünülmüş Parfum versiyonu.

Hem normal versiyonunu hem de Parfum versiyonunu aynı kişi yani Jean Claude Ellena tasarlamış. Kokusundaki yüksek kalite zaten böylesine bir ustanın elinden çıkması gerektiğini haykırıyor. Parfümdeki pürüzsüzlük kuşkusuz büyük bir deneyimin ve işinde sanatkar olmanın sonucu. Terre d'Hermes Parfum, rahatlıkla niş parfümlerin klasmanında yarışabilir. Gerek rafineliği, gerek yüksek kalitesi, gerek koku güzelliği anlamında bence niş parfüm ayarında. Gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.

Bence bu parfüm konforlu ve herkesin ilgisini çekebilecek gibi tasarlanmış. Abisinin keskin tarafları törpülenerek, daha geniş bir müşteri portföyüne ulaşılmak istenmiş olabilir. Tam da bu koku formuyla başarılı olacaklarını sanıyorum. Sonuçta çok büyük ticari başarının devamı olarak görebiliriz Terre d'Hermes Parfum'u. Bu arkadaş, günlük kullanım için farklı bir seçenek. Arttırılmış portakal kokusu, parfüme canlılık, neşe ve hayat katmış. Bu haliyle cıvıl cıvıl bir yaz parfümü olarak da kullanılabilir. Hüzünlü bir sonbahar kolonyası olarak da. Eğer günümüzün birbirinin aynısı vasat deniz temalı parfümlerinden bıktıysanız ve ilk Terre d'Hermes'i pek sevemediyseniz, Parfum versiyonu sizi kendisine çağırıyor. Bence bu sese kulak verin.


Bana katılırmısınız bilemeyeceğim ama Terre d’Hermes Parfum’un başlangıcını markanın diğer parfümü Un Jardin Sur Le Nil’e benzettim. Orta kısımdan itibaren ise Terre d’Hermes’e. Bence Un Jardin Sur Le Nil ile Terre d’Hermes’in ilginç bir karışımına benziyor kokusu. Yada bana öyle geliyor.

Dört mevsim kullanabilecek gibi duruyor. Bu haliyle seçim yapmak için iyi fikir. Fakat fiyat olarak biraz yüksek diyebilirim. Hatta bazı niş markaların fiyatlarına yakın. Yani ne olur ne olmaz denemeden almayın.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkürü borç bilirim.      

Koku Güzelliği:10/8

5 Mayıs 2013 Pazar

Parfüm Merakı Forumu



Merhabalar sevgili parfüm severler.

Parfümlerle ilgili yeni bir platform oluşturmak istedim. Yine blogspot (Google) üzerinde bir forum sitesi meydana getirdim. Parfüm Merakı blog sitesindeki mesaj yazma seçenekleri çok sınırlı olduğundan, bir çok farklı başlığa sahip forum uygulaması daha kullanışlı olacaktır. Her türlü parfüm paylaşımını sizlerde orada rahatlıkla yapabileceksiniz.

Yeni oluşturduğum parfüm paylaşım forumu şu: http://parfummerakiforumu.blogspot.com

Buraya üye olup, başlıklar açabilip, mesajlaşma olanaklarına sahip olacaksınız. Ayrıca sizlerinde yeni fikirlerini her zaman duymak isterim yeni platformun eksiklikleri ile ilgili.

4 Mayıs 2013 Cumartesi

Montale – Wild Aoud (2009)



Montale – Wild Aoud (2009)  Markanın öd ağacı temalı parfümü.

Birisi Montale'ı durdursun! Çünkü her sene onar onar parfümler piyasaya sürüyorlar. Bu gidişle 2-3 yıla kadar dünyanın en çok parfüme imza atmış markası olacaklar. Yüzyılı devirmiş Creed ve Guerlain'i bile geçecekler. Oysaki 2003 yılında kurulmuş ve 2007 yılında parfüm üretmeye başlamış Montale. Ve 2013 yılı mayıs ayı itibariyle 89 parfüme ulaşmışlar. Tahmin edebileceğiniz üzere oldukça fazla öd ağacı temasına sahip kokuya yer vermişler.

Arap veya Orta Doğu kültürüne yakın parfümler üretmesiyle tanınıyor Montale. Hem parfümlerin isimleri hem de genel koku karakteri itibariyle bu pazara yönelik oldukları düşünülebilir. Ama zaman zaman Avrupa ve Batı kültürüne yakın parfümlere de yer veriyorlar koleksiyonlarında. Tespit edebildiğim kadarıyla öd ağacı temalı 33 parfümleri bulunuyor. Wild Aoud ise ismiyle dikkatimi çekmeyi başarıyor. Nedense elim ona gidiyor diğerlerinin arasından.

Wild Aoud, markanın 2009 yılında çıkarttığı bir arkadaş. Parfümün başlangıcı bir parça bergamot ve bolca şekerli portakal-turunçgil ile gerçekleşiyor. Oldukça tatlı ve ferah sayılabilecek açılışı var. Harika olmasa da çok kötü de değil. Sonrasında bu şekerli turunçgiller biraz geriye çekilirken ortaya tatlı meyveler, öd ağacı ve tatlı çiçekler çıkıyor. Başlangıcı ile paralel devam eden orta notalar hala meyveli kokunun etkisi altında. Son kısımda ise meyveli yapı gidiyor. Yerine tozlu paçuli geliyor. Bu kadar radikal bir değişiklik beklemiyordum. Garip bir son diyebilirim. Onun dışında da söyleyecek çok fazla şey yok.

Wild Aoud, çok basit bir formülasyona sahip muhtemelen. Tatlı meyveler, tatlı odunsu notalar (ağırlık öd ağacında) ve tatlı çiçekler (sardunya). İşte size Wild Aoud. Genel itibariyle oldukça tatlı-şekerli meyvelerin hakimiyetinde diyebilirim. Hatta ilk denediğimde bir başka Montale parfümü Soleil de Capri'ye benzettim. İkisinde de aynı ortalama meyvemsi his. Fakat sonlardaki tozlu paçuli ile nasıl bir bağ kurabilmiş meyveler pek anlayamadım.


Montale'ın niş marka olmadığını bilsem Wild Aoud için sıradan bir meyveli kompozisyon der geçerim. Ama parfümleri kendi sitelerinde 110 Euro'ya satılan bu markanın daha yaratıcı olmasını istemek hakkım değil mi? Örneğine bir çok ana akım markada rastlanabilecek öylesine yapılmış bir meyveli-odunsu koku olması dışında nasıl bir anlam yükleyebilirim diye düşünüyorum Wild Aoud'a. Ama aklıma hiç bir şey gelmiyor.

Tamam öd ağacına vurgu yapıyor olabilirsin parfümlerinde. İsimlerini de bu yönde koyabilirsin. Ama çıkardığın ve yüksek fiyat etiketi koyduğun parfümlere biraz özen ve biraz da farklılık istesek çok mu ayıp ederiz. Yok yok hiç ayıp olmaz. Ama gördüğüm kadarıyla Montale böyle yangından mal kaçırır gibi yeni parfüm piyasaya sürmeye devam edecek ve kaliteden taviz verecek. Zaten denediğim bir çok Montale'de bu boşvermişliği görüyorum. Ne diyeyim artık...

Wild Aoud ismi gibi vahşi bir öd ağacı yerine, yumuşak ve uysal meyveler vaat ediyor. Hatta bir sepete değişik meyveleri doldurun. Sonra o sepeti derin derin koklayın. İşte Wild Aoud'un kokusuna ulaşabilmenin en kolay yolu. Herkesin beğenebileceği gibi dersem anlaşılacaktır zaten. Riskli bir kokusu yok.

Genel olarak büyük değişiklik göstermiyor kokusu. Alt notalardaki paçuli dışında aynı kalıyor. Durağan bir yapısı var. Uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olacağına dair herkesle iddiaya girmeye hazırım. Yeter ki iddianın ödülünü söyleyin.

Wild Aoud, markanın diğer parfümlerindeki gibi yoğun Arap ve Orta Doğu kokusu efektine sahip değil. Oldukça modern ve Avrupalı bir koku neredeyse. Gül az kullanılmış ve sanki Fransız parfümlerindeki gibi.


Montale'ın parfümleri genellikle çok yoğun ve etrafa yayılan güçlü karakterdeler. Çok kullanıldığında boğucu olabilen arkadaşlar. Fakat Wild Aoud hiç de öyle yoğun bir yapıda değil. Tam tersine oldukça yumuşak, ferah sayılabilecek, başlangıcı dışında tene yakın duran bir parfüm. İsminden dolayı daha saldırgan bir koku bekliyordum. Bu anlamda çok şaşırdım.

Wild Aoud uniseks olarak görünüyor bazı kaynaklarda. Bende katılırım bu görüşe. Hem erkeklerin hem de kadınların kullanabileceği gibi. Meyveler ne çok erkeksi ne de kadınsı. Güzel bir dengeye oturmuş.

Montale'ın bütün parfümleri gibi Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonunda. 18-30 yaş arasındaki genç arkadaşları hedeflediğini düşünüyorum. Daha üst yaş gurupları için fazla genç işi kaçabilir. Her zamanki gibi parfümün tasarımcısı olarak Pierre Montale görünüyor. Dört mevsimde de kullanılabilecek gibi dersem yanlış olmaz. Fakat bence ilkbahar-yaz mevsimi için daha uygun.

Koku Güzelliği:10/6