Serge Lutens – Arabie (2000) Markanın
uniseks kullanıma uygun parfümü.
"Fas, bana parfüm tadı
verdi. Orada koku hissi ile diğer duyuları birbirinden ayırmak çok zor. 1968
yılında Fas'a gelmeden önce beşinci hissime hiç dokunulmamıştı. Ve parfümlerden
nefret ediyordum! Fas'ın aroması, yoğun bir kalabalık içinde sizin birey
olmanızı sağlayan yaşam biçimi ile bağlantılıdır. Buradaki kalabalık, bir
hareket, bir ses, bir kahkaha, bir oyun... Son olarak diğer hislerle
birleşmiştir koku.
Arap dünyasının
parfümleri zengin ama genellikle çok ağır. Ben Arap parfümlerinin köklerine
sadık kalarak yeni kokular yarattım. Böylece parfüm dünyasında yeni bir yol açtım."
Niş parfüm sektörünün
önemli isimlerinden Serge Lutens’in söyleşisinden kısa bir bölüm yukarıdaki
satırlar. Eski Fransız sömürgeleri olan Kuzey Afrika ülkelerine seyahatleri sonucunda
Fas'tan çok etkilenmiş Serge Lutens. Hatta o kadar sevmiş ki Fas'ı, orada bir
ev alıp yerleşecek kadar benimsemiş o coğrafyayı. Evinin bir bölümünü
parfümlerinin tasarımları için kullandığı laboratuara bile çevirmiş. Kuzey
Afrika kültürünün içine girdikçe, bir parfüm sanatçısı olarak izlenim ve duygu
dünyasını alt üst etmiş denilebilir. Bu etkileşimin sonucunda parfümlerinde
Arap kültürünün öğelerini eklemeyi unutmamış bir ahde vefa örneği olarak.
Özellikle Chergui'yi ilk
denememde Serge Lutens'in ilham aldığı kaynakları ve duygu dünyasını kısmen
anladım. Beni şaşkına çeviren bu parfüm, Arap kültürüne ait olduğu bilinen keskin
ve yoğun baharatların müthiş bileşiminden oluşuyordu. Cami önlerinde satılan hacı
yağları gibi kokmadan, nasıl Orta Doğu kültürünün ruhu verilebilir denilse, sanırım
Chergui'den daha iyisi olamaz.
Bugün ise Serge Lutens
koleksiyonunun yine Arap etkili eserlerinden olan Arabie'ye göz atacağım. Uzun
zamandır hakkında farklı şeyler okuduğum Arabie'ye sonunda kavuştum ve tanışma
şerefine nail oldum. Markanın "Fouets de Velours / Sudden Sweetness"
serisine mensup Arabie, Fragrantica'da odunsu oryantal olarak sınıflandırılmış.
Parfümün açılışı modern
tatlı baharatlar ve tatlı meyveler ile gerçekleşiyor. Baharatlar hafiften
Chergui'yi çağrıştırıyor. Ama bire bir aynı değil tabiki. Tatlı lüks meyveler
ise klasik bir Serge Lutens kullanımı. Başlangıcını sevdim Arabie'nin. Orta
notalarında tatlı şık meyveler geri çekiliyor. Onun yerini ise baharatlar daha
da ağırlığını arttırarak dolduruyor. Bu andan itibaren yoğun ve keskin
baharatlar baş role geçiyor. Karanfil, karabiber, tarçın, zencefil, küçük
hindistan cevizi. Ne ararsanız bir parça var. Adeta baharatların geçiş töreni
gerçekleşiyor burnunuzda. Biraz da aromatik otlar kendisini gösteriyor. Her ne
kadar biraz karmaşık olsa da yine de güzel orta notalar. Son kısımlarında
baharatlar geri plana geçiyor. Bu sefer ortaya dumansı, gizemli tütsü ve odunsu
notalar çıkıyor. Bu anlamda alt notalarını, markanın diğer parfümlerinden Fille
en Aiguilles'e benzettim.
Arabie, genel itibariyle
tatlı Lutensvari meyveler, tatlı modern baharatlar, aromatik otlar ve odunsu
notalardan oluşuyor diyebilirim. Fakat baharatlar her zaman ön planda.
Başlangıçta tatlı meyveler ile harmanlanmış baharatlar, orta notalarında tek
başına ortaya çıkıyor. Neye benziyor acaba? Mesir macunu gibi kokuyor dersem sanırım anlaşılır
orta notalar. Zaman zaman karamelize edilmiş baharatlara da benziyor. Hatta
zencefilli şekerler gibi adeta. Yada reçinemsi baharatlar. Aşureye bile benzettim. Son kısım ise sanki
odanızda bir tütsü yakmışsınız gibi düşünmenize sebep oluyor. Dumansı-odunsu
alt notalar ilgi çekici. Sandal ağacı mı desem, çam esintileri mi desem. Karar
veremedim.
Meyveler ne olabilir?
Portakal, mandalina, şeftali, hurma yada incir olabilir. Tatlı meyveler bence
Fille en Aiguilles'teki kadar rafine ve güzel kullanılmamış. Yine de başarılı.
Baharatlar ise biraz yoğun ve karışık olmuş. Çok pürüzsüz ve rafine olmasa da
lezzetli. Bazen plastiğimsi bir yapaylık barındıran baharatlar fazla dolu
dolu diyebilirim. Bazı yorumcuların ilaç gibi koktuğunu söyledikleri
Arabie'deki yapaylık beni biraz rahatsız etti. Daha çok uyumsuz ve köşeli diyebilirim.
Yumuşacık ve pürüzsüz bir kokuya sahip değil. Zaman zaman rahatsız edici. Bu
anlamda Chergui kadar etkileyici değil Arabie. Ama en az onun kadar zengin,
derin, detaylı, çoşkulu, çarpıcı ve parlak. Kullanması zor bir kokusu olduğunu
belirtmem gerek. Onun için denemeden almak riskli olabilir.
İşte Arabie'nin bana
düşündürdükleri:
"2013 yılının mart
ayı başlarına denk gelen bu yeni tanışma farklı bir yolculuğa daha çıkmamı
sağladı. Evet her zaman bir yolculuğa fiziksel olarak çıkılmaz. Önemli olan ruhumuzun
o bitmeyen yolculuğu değil midir? Bizi biz yapan ruhaniliğimiz değil mi?
Allah'ın bize kendinden üflediği kutsallığı nasıl göz ardı edebiliriz? İnsanın
"yeryüzünün en onurlu varlığı" olarak tanımlanmasını nereye
koyacağız?
İster mistik bir
yolculuğa çıkın, ister transandantal meditasyon yapın. İster kendinizi şaman
ayinindeki rahip gibi hissedin. İster Buda'ya iman etmiş bir kul olun. İster Diyarbakır'daki
bir siyasal İslamcı olun. İster Kudüs'te ağlama duvarının önünde Tevrat okuyup
dua eden Yahudi olun. İster Mekke'de milyonlarca insan Kabe'nin etrafında tavaf
edip, ibadetini gerçekleştirirken, o inanılmaz ve anlatılmaz duygu yoğunluğunu
yaşayanlardan olun. İster kutsal kabul edilen Ganj ırmağında yıkanan ve
günahlarından arınacağını düşünen bir Hintli olun. Hepimizin amacı aynı değil
mi? Nereden gelip, nereye gittiğimizi merak etmiyor muyuz? Sahi niye yaşıyoruz bu
dünyada? Neden gönderildik buraya? Sadece Adem ile Havva'nın yaklaşmamaları
gereken yasak ağaçtan yemeleri mi asıl sebep? Yoksa bu dünyada hepimizin bir görevi
mi var? O görevlerimizi tamamladıktan sonra ölüp, ruhumuzu teslim mi ediyoruz?
İyi de herkesin bir rolü varsa bu dünyada acaba benim rolüm ne...?"
Eğer daracık Fas sokaklarında
dolaşmak ise amacınız Arabie sizin aradığınız yardımcı olabilir. Kuzey Afrika mimarisinin gereği, kıvrımlı hafif loş bir sokakta, kendi halindeki bir baharat
dükkanına girdiğinizde hangi kokuları duyacaksanız, Arabie’de size o hissi verecektir.
Belki o günkü kazancı çok olmayan ve her zaman aza tamah etme terbiyesi almış,
görmüş geçirmiş dükkan sahibi size ballı-zencefilli-karanfilli-kekikli çay bile
ikram edebilir. Neden olmasın.
Luca Turin'in kitabında
Arabie, tatlı otsu olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden dört yıldız
verilerek çok başarılı bulunmuş. Arabie’yi, Serge Lutens parfümlerinin değişmez
burnu Christopher Sheldrake tasarlamış. Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonunda.
Tam bir sonbahar-kış parfümü. Uniseks olarak satışa sunulmuş olsa da sanki
erkek kullanımına biraz daha yakın.
Artıları:
+ Başlangıcını sevdim.
+ Genel olarak egzotik ve
ilginç bir sanat eseri.
+ Baharatlı-odunsu bir
parfüm arıyorsanız tam yerindesiniz.
Eksileri:
- Biraz fazla karmaşa var
kokusunda.
- Baharat kullanımı yoğun
ve baş ağrısı yapacak tarzda.
- Köşeli ve hafiften
uyumsuz kokusu rahatsız edici olabiliyor.
Koku Güzelliği:10/8