24 Ekim 2011 Pazartesi

Comme des Garçons 2 (1999)


Comme des Garçons 2 (1999) Markanın unisex parfümlerinden.

Japon modacı Rei Kawakubo’nun yarattığı Comme des Garçons markasının çok sıkı takipçileri olduğunu söylesem yanlış olmaz sanırım. Alışılmışın dışındaki moda anlayışı ile çok ilgi çekici bir marka olarak yükselişini sürdürüyor bence. Bu ilginç tasarımları ürettiği parfümlerine de aynen yansıyor. Çok benzeri olmayan, bazen uçuk, bazen de “anti-parfüm” sloganıyla benim en çok ilgimi çeken markalardan birisi. CDG parfümleri “niche” olarak değerlendiriliyor. Yani her yerde bulunmayan, sadece bazı internet sitelerinde ve özel butiklerde bulunan, nispeten yüksek fiyatlara satılan. Bugünkü konuğum 2, markanın sevilen parfümlerinden. Hem unisex hem de Eau de Parfum (EDP) olmasıyla da farkını gösteriyor. Unisex EDP’lere örnek olarak iki örnek Jean Paul Gaultier2 ve Costum National Intense aklıma geliyor. Yani hem EDP hemde unisex parfümler çok sık rastlanmıyor. Artık geçelim kokumuza.

Tarz olarak fragrantica’da çiçeksi şipre olarak sınıflandırılmış. Bana göre çiçeksi, meyveli, baharatlı ve birazda odunsu. 2’nin açılışı biraz garip. Şöyle anlatmaya çalışayım. Hafiften metalik turunçgil, erkeksi çiçekler ve kırmızı meyveler (kiraz mı, vişne mi, böğürtlen mi karar veremedim). Evet gayet modern bir çiçeksi-meyvemsi başlangıcı var. Çiçek derken kadın parfümlerindeki baygın kokular akla gelmesin. Oldukça erkeksi. Bir süre sonra metalik turunçgil ortadan kayboluyor ve bolca kırmızı meyvelerle biraz da gül başrole geçiyor. Açıklanan resmi notalarında gül yok. Belki de bu hissi o hafif tatlı meyveler ve çok yumuşatılmış baharatlar veriyor. Genel olarak sanki hafif meyveli bir gül kokusu hakim sanki. Anlatması zor. Alttan hafif hafif baharatlar hissediliyor. Keskin yada rahatsz edici değil. Gayet kibar. Son kısım ise benim favorim. Hafif tatlı kırmızı meyvelere aromatik odunsu notalar ekleniyor. Bu kısım çok lezzetli. Harika diyebilirim. Yani özetle: Kırmızı meyveler, erkeksi çiçekler, yumuşak tatlı baharatlar ve odunsular.

CDG 2, nasıl kokuyor derseniz size hafif tatlı meyveler, gül ve aromatik baharatlar başrolde diyebilirim. Ama ben hep bir gül teması olduğunu hissediyorum. Diğer notalar sanki bu gül benzeri kokuyu zenginleştirmek için kullanılmış. 2, aynı markanın kendisi gibi ilginç bir parfüm. Kalite hissi olarak bir lüks parfüm evinin gereklerini yerine getiriyor. Yapaylık yada herhangi bir sorun hissedilmiyor. Eğer bana CDG 2 ne renk bir parfüm derseniz cevabım kesinlikle kırmızı olacaktır. Evet tuhaf bir şekilde bu parfüm kırmızı gibi kokuyor. Yani kırmızı meyveler ve kırmızı bir gülün karışımı sanki. 1999 yılında çıkmasına rağmen günümüzün modern parfümlerine rahatça rakip olur.

Peki 2’nin eksik yönleri neler? Karşımızda muhteşem yada kusursuz bir parfüm yok. Güzel bir parfüm var. Bence en büyük sıkıntısı düz çizgide ilerleyen bir kokusu var. Çok büyük değişimler göstermiyor. Size süprizler yapmıyor. Şaşırtmıyor. Yani “ben böyleyim ister kabul edin, ister etmeyin” der gibi. Biraz soğuk bir tarzı var diyebilirim. Biraz bohem biraz da yanlız sanki. Ayrıca başlangıcındaki garip açılışı da herkesin hoşuna gitmeyebilir. Yüksek fiyatından dolayı denemeden almanızı önermem. Ne olur ne olmaz. Unisex olarak yani hem kadınlara hemde erkeklere yönelik bir parfüm olduğunu yukarıda söylemiştim. Kadınlardan çok erkek kullanıma daha yakın gibi hissettim. Ama bir kadın da rahatlıkla kullanabilir.

Ekşi sözlükte ramostyle isimli bir arkadaşın CDG 2 ile ilgili bir yazısı var. İlgimi çekti. Muhtemelen doğrudur söyledikleri. Aynen koyayım istedim hiç dokunmadan:

“İspanyol Puig firması tarafından lisansı alınmış ve üretilen parfüm.
Rei Kawakubo pazarlama sürecine dahil olmuştur. Puig firmasının pazarlama departmanının hiçbir pazar araştırma yapmasına izin vermemiştir. Eğer pazar araştırması yapılırsa ve ürünün pazara çıkması yönünde pozitif sonuçlar çıkarsa lisans anlaşmasının bozulacağını bildirmiştir. Ne kokunun kendisi, ne marka ismi, ne şişe tasarımı (şişe, mağazalara verilen platform olmadan sergilenemez çünkü dik bıraktığınızda mutlaka düşer), ne de ürünün iletişim uygulamaları pazarlama kitaplarında gösterildiği şekildedir. Hiçbir pazarlama kuralına uyulmadığı halde çok başarılı satış rakamları elde etmiş kokudur.
"comme des garcons 2" (cdg2) den sonra "comme des garcons 2 man" uzantısı pazara sürüldüyse de cdg2 ilk çıktığı andan itibaren unisex bir ürün olarak görünmüştür tüketicinin gözünde. Satışa çıktığı ilk günden itibaren cdg2'nin tüketicilerinin yarıya yakınının erkek olduğu rapor edilmiştir.” Ayrıca şişesinin bir tasarım ödülü aldığını da belirteyim.

Kalıcılık olarak bir EDP kullandığınızı hatırlatıyor. Özellikle kıyafet üzerinde çok kalıcı. Farkedilirlik ortalama diyebilirim. Yaz-kış her zaman kullanmaya uygun bir yapısı var. Bu da olumlu bir özelliği.

Artıları:
+ Modern bir meyveli-çiçeksi-odunsu kombinasyon.
+ Genel olarak bir çok kişinin sevebileceği gibi.
+ Kalıcılığı fena değil.

Eksileri:
- Başından sonuna çok büyük değişim göstermeyen kokusu.
- Başlangıcı biraz garip.
- Fiyatı biraz yüksek. Ayrıca heryerde bulmanız zor.

Koku Güzelliği:10/7   Kalıcılık:10/8   Farkedilirlik:10/7

20 Ekim 2011 Perşembe

Giorgio Armani – Emporio Armani He (Lui/IL) (1998)


Giorgio Armani – Emporio Armani He (Lui/IL) (1998)  Markanın başarılı erkek parfümlerinden.

Bugün Giorgio Armani’nin bir başka parfümü He ile karşınızdayım. Armani parfümler konusunda ilginç bir marka. Özellikle Acqua Di Gio ve Code For Men uzun zamandır dünyanın en çok satan erkek parfümleri arasında. Böylesine bir başarıda sadece kokularının çok güzel olması yeterli değil muhtemelen. Gerek pazarlama gerekse Giorgio Armani markasının ismi insanlarda olumlu bir etki yaratıyordur. Acqua Dio Gio’yu çok sevemesem de Code For Men kendi kategorisinde başarılı bir parfüm bence. Emporio Armani serisinden He ise başarılı bulduğum ikinci Giorgio Armani parfümü.

İlk sıkıldığında metalik ve biraz yapay turunçgil ile karşılıyor sizi He. Arka plandaki yapaylık hafiften rahatsız edici dersem abartmış olmam. Başlangıcından çok etkilendiğimi söyleyemem. Neyseki kısa bir süre içinde bu turunçgil ortadan kayboluyor. Ortaya parfümün asıl karekteri çıkıyor. Basitçe söylemem gerekirse: Plastiğimsi, vanilya ve odunsu notalar. Fakat vanilya her zaman baskın. Buradaki vanilya Le Male’deki gibi değil. Daha plastiğimsi. Hatta bu yönüyle birazcık Bulgari – Black’e de benzettim.

Peki He güzel mi kokuyor? Bu soruya cevabım “kesinlikle” olacak. Bir süredir kullandığım en çekici, seksi, güvenli parfümlerden birisi. Belki de benim vanilyayı sevmemden dolayı bu kadar hoşuma gitti. Vanilya kesinlikle kadınsı, bol şekerli yada rahatsız edici değil. Arada o plastiğimsi his gerçekten başarılı. Sanki şişesinin dışındaki o plastik kısma bir gönderme yapılmış. Yada tam tersi. Evet genel olarak yapaylık var ama bu çok iyi kullanılmış. Biraz züppe, biraz elegant, biraz da ukala. İlk çıktığı yıllarda neredeyse her yerde duymaya alıştığımız He nedense artık eskisi gibi popüler değil. Tabi bu durumda bir çok güçlü rakibinin olması da etkili olmuştur. Yine de He özellikle ev yada ofis kullanımı için çok uygun. Kadınların bu parfümü sevdiklerini söylememe gerek yok sanırım. Tavsiye ederim.

Kalıcılığı  kıyafet üzerinde gayet iyi. Montumdan bir günden fazla kokusunu rahatlıkla hissedebiliyorum. Tende bu süre çok daha kısa tabiki. He’nin eksik taraflarından birisi de farkedilirliği. Tene yakın kalan, kendisini fazla göstermeyen, sakin bir hali var. Bu durumun bilinçli olarak yapıldığını düşünüyorum. Çünkü genel yapısı tam bir “iç mekan konfor kokusu” gibi. 35 yaş altı arkadaşlara tavsiye edebilirim. Güzel taraflarından birisi de dört mevsim kullanmaya uygun tarzda.

Artıları:
+ Günümüzün modern vanilyalı parfümlerinin güzel örneklerinden birisi.
+ Etkileyici, seksi ve genel olarak herkesin sevebileceği gibi.
+ Her mesim kullanılabilecek ilginç kokusu.

Eksileri:
- Plastiğimsi koku herkese güzel gelmeyebilir.
- Farkedililiği fazla değil.

Koku Güzelliği:10/8   Kalıcılık:10/6   Farkedilirlik:10/5

3 Ekim 2011 Pazartesi

Parfüm Merakı Facebook'ta...



Merhaba parfüm severler.

Bir süredir düşünüyordum ve geçtiğimiz gün gerçekleştirebildim sonunda. Parfüm Merakı blogunu facebook'tan da takip etmek isteyenler için, facebook sayfası açtım. Malum günümüzde sosyal medyanın önemi ve etkinliği büyük. Denediğim yada kullandığım parfümler hakkındaki kendi kişisel görüşlerimi ve hissettiklerimi elimden geldiğince yazıyorum.

Herkesin birbiriyle aynı düşünmesi gerekmediği gibi, herkes her parfümü de sevmek zorunda değildir diye birçok kez yazdım. Kişisel beğeniler, zevkler ve güzellik anlayışı her insanda muhakkak farklı olacaktır. Zaten hepimizin aynı şeyi sevmesi durumu hiç sağlıklı değil. Bu durum parfümler içinde geçerli diye düşünüyorum. Benim çok sevdiğim bir parfümü bir başkası hiç sevmeyebilir. Yada tam tersi. Eğer hepimiz aynı parfümü sevecek olsaydık sadece bir tane parfüm üretilir hepimiz onu kullanırdık. Kişisel beğenilerin farklı olmasına saygı göstermek çok önemli.

Yaptığım incelemelere yorumlar gönderen değerli okuyuculara teşekkür ediyorum. Yorumlarınız yanlışlarım varsa beni düzeltmenizi sağlayacağı için çok önemli. Her bir yorumu okuyup, gerekirse cevaplıyorum. Hakaret içermedikçe her yoruma da saygı duyuyorum. Görüşlerinizi her ne konuda olursa duymaktan zevk alıyorum.

Ben profesyonel bir parfüm uzmanı değilim. Sadece parfümleri seven bir amatörüm. Yani ne bir Luca Turin'im ne de Jean Claude Ellena'yım. Yaptığım yorumlar tamamen kendi hissettiklerim. Fakat siz bir parfüm konusunda benimle aynı düşünmüyorsanız diyecek hiç birşeyim olamaz. Dediğim gibi hepimizin algı ve düşünce dünyaları çok farklı. Zaten böyle de olması gerekiyor.

Asıl konuya dönecek olursam. Parfüm Merakı artık facebook'ta da faaliyete geçmiş bulunuyor. Zaten sağ bölümdeki blog listem içinde adresini verdim. Birde buraya yazayım: http://facebook.com/parfummeraki

Not: Bloger'daki yazılarım aynen devam ediyor. Sadece bir sayfamda facebook'ta olsun istedim.

Sevgiler ve saygılarımla.

8 Eylül 2011 Perşembe

Azzaro – Chrome (1996)


Azzaro – Chrome (1996) Markanın popüler erkek parfümü.

Azzaro markasının, artık klasikler arasındaki yerini almış Azzaro Pour Homme ile özdeşleştiğini düşünürdüm. Zamanın önemli parfümlerinden birisi olan APH’dan sonra bir süre sessizliğe bürünmüşler anladığım kadarıyla. Ta ki 1996’da Chrome’u çıkarıncaya kadar. Bu zamandan itibaren ülkemizde olmasa da yurtdışında büyük bir seven kitlesi var Chrome’un. Bunu yurtdışından yayın yapan parfüm forumlarından rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Fakat bence bir şanssızlığı Acqua di Gio gibi güçlü bir rakip ile aynı senede piyasaya sürülmesi. Ferah, ilkbahar-yaz mevsimine uygun kokusu ve iyi ayarlanmış harmanıyla Gio kadar olmasa da ilgi gören parfümlerden birisi. Rakipleri olarak Calvin Klein – One (Zaten biraz benziyorlar), Kenzo Pour Homme, Acqua di Gio, Davidoff – Cool Water gösterilebilir. 1990’lı yılların en popüler ve çok satan bu klasikler arasında Chrome bakalım kendisine nasıl bir yol çizmiş.

Parfümün resmi açıklamasında “ferah, akuatik ve odunsu” yönü vurgulanmış. Zaten açık mavi, deniz rengini andıran şişesi bize kokusu hakkında ipucu veriyor. Bu resmi açıklamalara çok takılmadan geçelim kokusuna. İlk sıkıldığında metalik bir turunçgile sabunsuluk hakim diyebilirim. Evet doğru kelimeler turunçgil ve sabunsu bir his. Başlangıç biraz yoğun ve keskin. Hatta bir yaz parfümüne göre biraz fazla. Biryerlerden tanıdık geliyor ama nereden?

Bir süre sonra metalik turunçgil geri çekilirken sabunsu his daha da artıyor. Parfümün ana karakteri de ortaya çıkmış oluyor. Neredeyse pudramsı bir sabunsuluk ve biraz da turunçgil. Bu kısımda yapaylık kendisini hissetiriyor. Çok rahatsız edici olmasa da dikkat çekici kadar yapay.

Son bölümü ise bence en güzel kısım. Aromatik odunsu bir koku ve misk. Neyse ki sabunsu his burada daha az. Alt notalar gayet başarılı. Yapaylık burada yok gibi.  

Bu detaylandırmadan sonra genel olarak birşeyler söyleyeyim. Bütününe baktığımızda Chrome ilkbahar-yaz ayları için tasarlanmış, akuatik olmaya çalışan, pudramsı seviyede sabunsuluk barındıran, metalik turunçgille zenginleştirilmiş yarı-sentetik kokan bir parfüm. İlk başlangıcı ve orta notaları çok etkileyici değil. Ama alt notalarında da gayet güzel. Kokusu çok büyük değişim göstermiyor. Biraz tekdüze. Uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olacağa benziyor. Çok özel bir tarafının olduğunu söyleyemem. Hatta bazen çamaşır deterjanlarına da benziyor kokusu.

Peki Chrome neden bu kadar ilgi görüyor. Bu duruma sebep olarak “temizlik hissi veren sabunsu yanı ve iyi ayarlanmış harmanı” diyebilirim. Güçlü rakiplerinin karşısında çok fazla şansı olabilir mi şüpheliyim. Sabunsu ve kaliteli bir parfüm arıyorsanız Prada – Amber Pour Homme çok daha iyi bir seçenek olacaktır diye düşünüyorum. Yine de bir deneyin. Belki de tam aradığınız kokudur. Kim bilir.

Chrome’un kalıcılığı gayet başarılı. Kıyafet üzerinde bir gün civarı hissediliyor. Bu hafif yaz parfümleri klasmanı için oldukça iyi. Tende daha kısa kalıyor. Farkedilirlik başlarda iyi. Daha sonra ortalama hale geliyor. Yine de gün içinde ara ara kendisini size hissettiriyor. Bu açıdan da yeterli. Her yaş grubundan kişiye uyacaktır. İlkbahar-yaz mevsimi için daha uygun olacaktır. Hem ofiste hem de deniz kenarında kullanılabilecek bir tarzı var. Yani günlük kullanıma uygun.

Artıları:
+ Sonlarına doğru kokusu çok güzelleşiyor.
+ Kalıcılığı fena değil.
+ Eğer alabilirseniz yurtdışındaki internet sitelerinde çok uygun fiyatlara satılıyor.

Eksileri:
- İçinde barındırdığı yapaylık biraz rahatsız edici hale gelebiliyor.
- Benim için fazla sabunsu.
- Tekdüze ve sıkıcı olmaya aday kokusu.

Koku Güzelliği:10/6   Kalıcılık:10/7   Farkedilirlik:10/7