13 Mart 2023 Pazartesi

Atkinsons – Oud Save The King (2013)

Bir zamanlar gözü pek, genç İngiliz beyefendisi Londra’nın ışıltılı kozmopolit sokaklarında şöhret, servet ve muhteşemlik arayışı içinde Kuzey İngiltere’nin vahşi, engebeli coğrafyasını terk etti.

O beyefendinin adı James Atkinson’dı ve 1799’da Londra’da ilk mağazasını açtı. Sabun ve parfüm satılan mağazasının ünü kısa sürede yayıldı ve 1826 yılında İngiliz kraliyet ailesine parfüm tedarik eder hale geldi. 200 yıldan fazla zamandır parfüm üreten Atkinsons markasının 2013 yılında Oud Save The King isimli parfümü dikkat çekti.

Mısır Veliaht Prensi Muhammed Ali İbrahim ile Amerikalı film yıldızı Mabel Normand arasındaki yasak aşk hikayesinden ilham alan Oud Save The King, markaya göre görkemli şekilde duygusal ve lüks olarak tanıtılmış. Oryantal koku sınıfına dahil edilmiş. Açıklanan notalarında çay, oud ve deri öne çıkarılmış.

Oud Save The King’in açılışı sıcak baharatlar ve çay temasıyla gerçekleşiyor. Orta kısma doğru pudralı metalik baharatlara vanilya ve deri ekleniyor. Son kısımda deriye sandal ağacı ve oud eşlik ediyor.

Öncelikle parfümün isminde küçük kelime oyunu yapılmış. İngiltere milli marşında geçen God Save The King terimini Oud Save The King olarak değiştirmişler. Parfümün ismindeki oud, kokuda pudralı, tatlı ve sıcak verilmiş. Keskin baharatların ve hafiften süeti andıran deriyle birleşen oud, ağır Arap temasından ziyade daha modern ve batılı tarafa yakın duruyor.

Parfümün uniseks olarak pazarlandığını görüyoruz. Bana biraz erkek kullanımına yakın gibi geldi. İçerisindeki deriyi beğendim fakat pudralı tarafını pek sevemedim. Garip metalik tarafı var sanki. Kalite anlamında fena değil fakat herkesin sevemeyeceği yapısı ve konforlu sayılamayacak tarzıyla denemeden almanın iyi fikir olmadığını söyleyebilirim.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında kalıyor. Tam bir kış kokusu izlenimi veriyor. Kokusunu Amandine Clerc-Marie tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

5 Mart 2023 Pazar

Tom Ford – Noir de Noir (2007)

Yakışıklı Teksaslı bay Tom Ford’un kendi ismiyle yarattığı markası dünya çapında büyük işler gerçekleştiriyor. Özellikle parfüm ve kozmetik alanında Tom Ford’un önemli yerlere geleceği görülüyor. Parfümlere büyük yatırım yapan Tom Ford’un, Private Blend isimli kokuları 2007 yılında çıkmaya başladı ve 2023 yılı itibariyle provakatif eserler gelmeye devam ediyor.

2007 yılındaki ilk özel seri parfümlerden Noir de Noir, Tuscan Leather ve Tobacco Vanille ile birlikte erken dönem Tom Ford’ların en popüler eserlerindendi. Tom Ford’un internet sitesinde Noir de Noir karanlık, seksi ve anlayışlı olarak tanımlanmış. Çiçeksi tarafa yakın durduğu belirtilmiş. Üç ana notadan bahsedilmiş: Siyah gül, siyah yer mantarı ve paçuli.

Noir de Noir’in ilk saniyelerinde ağır-yağlımsı paçuli, gül ve safran bizi karşılıyor. Biraz Arap parfümlerini andıran ilk dakikalardan sonra orta bölümde güllü paçuliye yer mantarı benzeri tema eşlik ediyor. Sonlarda çikolatayı andıran vanilyayla kapanışına ilerleniyor.

Noir de Noir’i uzun yıllar önce denemiş ve karanlık-gotik gül kokusu olduğunu hissetmiştim. Aradan geçen yılların ardından Noir de Noir paçulili gül olarak zihnimdeki yerini alıyor. Geri planda biraz safran, çikolata ve yer mantarı algılanıyor. Özellikle orta kısımdan itibaren ekşimsi hissiyat şaşırtıyor. Egzotik ve arabik esintili paçuli ve şekerli olmayan hafiften kadınsı gül onun kokusal özeti adeta.

Popüler ve herkesin sevebileceği gibi formu yok. Tematik ve kimilerinin hacı yağı benzetmesiyle onu günlük kullanıma yakın bulmak kolay değil. Denemeden almak hayal kırıklığı yaratabilir. Ona aşık olduğumu söyleyemem.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ortalama seviyede. Uniseks olarak pazarlansa da kadın kullanımına yakın duruyor. Sonbahar-kış mevsimlerinde kullanmak iyi sonuç verebilir. Kokusunu Harry Fremont, Jacques Cavallier ve Olivier Cresp birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

25 Şubat 2023 Cumartesi

Hermes – Ambre Narguile (2004)

Hermes’in 2004 yılında özel seri parfümleri piyasaya sürüldü. Bu özel seri parfümlere Hermessence ismi verildi. İlerleyen yıllarda başka özel seri parfümler de raflara çıktı. 2004 yılında gelen ilk Hermessence’lerden Ambre Narguile, her daim bu eserlerin en ilgi çekeniydi.

Her yerde satılmayan Hermessence parfümlerine ulaşmak zor ve uzun zamandır Ambre Narguile’yi merak ediyordum. Parfümün isminde iki tema var. Birincisi amber diğeri nargile. Parfümün resmi tanıtımında sıcak ve şehvetli tarafı vurgulanmış. Kokunun iki ana temasında amber ve susamın bulunduğu belirtilmiş. Parfümün tasarımcısı Jean-Claude Ellena, Ambre Narguile için şu ifadeleri kullanmış: “Doğu coğrafyası kokularının Batılı ifadesi olan amber, sıcak, şehvetli, sarıp sarmalayan, neredeyse erotik kokuya sahiptir. Nargilelerde kullanılan meyve, bal ve baharat kokularıyla harmanlanmış tütünlerin içildiği, dolambaçlı sokaklarda bulunan o cıvıl cıvıl mekanların havasını yeniden yaratarak sevdiğim Doğu’nun hatırasını bu amber fikrine aşılamak istedim. Duman tatlı bir sarhoşluk duygusu yayar.”

Ambre Narguile’nin başlangıcı kuru ekşi meyveleri andıran sıcak baharatlarla gerçekleşiyor. Üst notalarda mayhoş vişneyi andıran ilk dakikaları harika diyebilirim. Orta bölümde sıcak baharatlar öne çıkıyor. Geri plana dumansı romlu tütün yerleşiyor. Sonlarda miskli odunsu vanilyalı temayı zar zor algılayabiliyorum.

Karşımızda yüksek kaliteli bir arkadaş var. Hermes’in özel serisinden böylesine kalite görmek şaşırtıcı değil. Oldukça gerçekçi leziz ve tatlı baharatları koklamak büyük zevk veriyor. Tarçın, zencefil ve karanfilden oluşan harika baharatlara eşlik eden dumansılık ve neredeyse içkimsi yapı, onu hafiften erkeksi tarafa taşıyor. İsmindeki nargileyi andıran Ambre Narguile, adeta baharatlı, kirazlı pipo tütünü gibi de davranıyor. Kimi kullanıcıların onu elmalı keke benzetmesi gayet anlaşılabilir.

Bu tarz parfümleri severim ve Ambre Narguile’yi tabii ki beğendim. Kullanması ve koklaması zevkli ama herkese hitap eder mi emin değilim. Oldukça yüksek fiyatına istinaden denemeden almamanızı öneririm.

Parfümü Jean-Claude Ellena tasarlamış. Dünyaya harika parfümler kazandıran Ellena’nın erken sayılabilecek eserlerinden Ambre Narguile, onun ferah turunçgilli kokularına hiç benzemiyor. Ellena deyince aklımıza Terre d’Hermes gelir ve Ambre Narguile’de neredeyse hiç ferahlık-portakal bulunmuyor. Bu anlamda ilginç bir tecrübe parfüm severler için.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ortalama düzeyde. Genel olarak tende dirençli davranıyor. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor.

Koku Güzelliği:10/8

17 Şubat 2023 Cuma

Tauer – L’Air du Desert Marocain (2005)

Zürih’in biraz dışında küçük bir köyde büyüyen Andy Tauer, kendisiyle yapılan söyleşide şunları söylemiş: “Ailemin beni küçük bir köyde büyütmesi anlamında çok ayrıcalıklıydım. Yaklaşık 400 kişilik bir köydü ve 200 civarında köpek vardı! Nehrin karşısına geçen köprü ile Ren Nehri’nin tam üzerinde, orta çağda önemli bir şehirdi. Hayatımız bugünlere göre daha basitti. Domuzları ve inekleri olan köşedeki çiftliğe gittiğimi hatırlıyorum. Grubumuzdaki erkekler yazın yüzmek için hep nehre giderlerdi. Bilirsiniz, eğer küçük bir köyde yaşıyorsanız, herkes birbirini kollar. Bu gerçekten güzeldi.”

Andy Tauer, İsviçre’nin harika doğasında büyüyüp, 2000’li yılların başlarında bağımsız niş parfüm evi Tauer’i kurdu. İlk parfümler 2005 yılında geldi ve bunlardan L’Air du Desert Marocain dünya çapında büyük ilgi çekti. İsmi Fas çöllerindeki havayı vurgulayan bu eseri yıllar önce kullanmış ve oldukça beğenmiştim. Aradan geçen bunca zamandan sonra L’Air du Desert Marocain’e yeniden dönmeye karar verdim.

Tauer’in internet sitesinde şu sözlerle tanıtılmış: “Güçlü, şehvetli ve saf. Yatakta uzanmış, Sahra çölünün kumlu tepelerinin üzerinden yükselen ayı seyrederken, rüyasında bir Fas gecesinin güzel kokusunu gördü. Klasikleşmiş bir parfüm.”

Parfümün açılışı ağır, ilacımsı ve neredeyse yağlımsı koyu amberle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında turunç yaprağı (petitgrain) kişniş ve kimyon var. Başlangıçta ambere baharatlar da eşlik ediyor. Orta kısımda bu yağlımsı amberli tema biraz sakinleşirken, sürpriz şekilde vetiver bizi karşılıyor. Açıklanan orta notalarında yasemin ve gül görünüyor. Burada keskin kadınsı yasemin bulunmuyor. Belki biraz gülden bahsedilebilir. Sonlarda ana temaya paralel ilerleyen yağlımsı paçuli-amber ikilisiyle kapanış yapılıyor.

L’Air du Desert Marocain ilhamını Fas’tan ve çölden almış. Bu anlamda çölün kokusu bir şekilde parfüme yansıtılmaya çalışılmış. Orta kısımdaki tozlu hissettiren vetiver, çölün gizemli ve sonsuz akşam karanlığının izlenimini bize veriyor. Parfümde doğuya ait sayılabilecek koyu-karanlık yağlımsı amberin kullanılmasının çöl ile ilişkisinden ziyade Kuzey Afrika’ya gönderme olduğu düşünülebilir. Baharatlar var ama amberin koyu etkisi altında pek öne çıkmıyorlar. Gül ise büyük yer kaplamıyor. Ara ara amber-paçuli tütsülerini çağrıştırıyor. Dumanlı tarafının olduğu da vurgulanmalı. Opak, durağan ve tek düze ilerliyor.

L’Air du Desert Marocain, mistik koku deneyimi olarak görülebilir. Onun herkesin sevemeyeceği karakteri, günlük kullanıma pek uymayacaktır. Oldukça tematik ve yerel esanslara benzeyen ana yapı, denemeden almanın riskli olduğunu size açıkça anlatıyor.

İsviçre’de doğup büyüyen bir batılının böylesine doğu/oryantal kokan parfüm tasarlaması Andy Tauer’in şu sözlerinde saklı olabilir: “Hayatımda Afrika’ya seyahat etmeyi gerçekten sevdiğim bir dönem vardı. Altı ya da yedi kez Afrika’ya gittim ve gerçekten iyi bir işim vardı. Ne zaman bir Afrika safarisinden dönsem, annem bana “Ah, keşke ben de oraya gidebilsem” derdi.”

Parfümcülükte pek rastlamadığımız şekilde Eau de Toilette Intense isimli forma sahip. Kalıcılığı çok yüksek, etrafa yayılımı ortalama düzeyde. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Uniseks olarak piyasaya sürülse de erkeklere uygun diyebilirim. Kokusunu Andy Tauer tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7