9 Haziran 2021 Çarşamba

Guerlain – Bois Mysterieux (2019)

Guerlain’in yeni parfüm serisinden  Les Absolus d’Orient’in ilgi çeken eserlerinden Bois Mysterieux’u bir süredir merak ediyordum. Hakkında yazılan olumlu yorumlara binaen, Bois Mysterieux’la tanışmak şansına nail oldum. Guerlain’in yeni nesil özel seri parfümlerinden Bois Mysterieux, markanın internet sitesinde deri teması üzerine oturtulmuş. Derin bir deri ve görkemli odunsular kapsamına alınmış. Ayrıca cüretkar ve egzotizm kavramının modern versiyonu olduğu belirtilmiş.

Deserts d’Orient koleksiyonu için özel olarak Thierry Wasser tarafından yaratılan safran notası Bois Mysterieux’ta kullanılmış. Parfümün, tüm doğu hazineleri gibi zarif, çok yönlü, baharatlı ve deri temasına sahip olduğu söylenmiş. Bu çiçeklerin ömrü 48 saat gibi çok kısa olduğu için son derece değerli hammadde olduğundan bahsedilmiş. Hem kadınlar hem de erkekler için uygunluğuna vurgu yapılmış.

Bois Mysterieux’un açılışı bazı Montale parfümlerindeki öd ağacı kullanımını hatırlatıyor. Garip ve tanımlanması zor kimyon benzeri tuzlu baharatımsı başlangıcını şöyle tanımlayabilirim: Uzun saatler boyuncu koşup terlemiş bir atın üzerine çamaşır suyu döktüğünüzü hayal edin. Bois Mysterieux’un ilk dakikaları hemen hemen böyle denebilir. Kimi kullanıcıların ilk dakikaları klora benzetmesini anlıyorum. Hatta başlangıç fazı abartılarak tuz ruhuna veya lavaboları açmak için kullandığımız tozlara da benzetilebilir. İlk yarım saatin sonunda bu garip koku geri çekilirken hafiften hayvansı kuru deri ortaya çıkıyor. Yüksek kaliteli ve tek düze deri sonlarda da devam ediyor.

Bois Mysterieux, Guerlain’in internet sitesinde deri merkezine alınmış ki kesinlikle doğru. Deri, atlas sedir ağacı, paçuli ve mür notaları açıklanmış. Parfümün genelinde zengin ve detaylı harman yok fakat derin, koyu ve karanlık yapı mevcut. Parfümü iki kısma ayırabiliriz. İlk yarım saatlik sevmesi ve kabul etmesi zor o garip kokuya tahammül ederseniz, sonrasında güzel deriyle karşılaşacaksınız. İkinci kısımdaki tatlı olmayan deri, hafiften hayvansı davranıyor fakat rahatsız etmiyor. Bu anlamda yeni nesil bol şekerli deri parfümleriyle pek uyuşmuyor. Onun deri teması gayet şık, tematik, lüks ama gençlere veya tecrübesiz burunlara uyar mı emin değilim.

Eau de Parfum formundaki Bois Mysterieux’un kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı ortalama düzeyde. Guerlain’e göre hem kadınlar hem de erkekler için uygunmuş fakat erkek kullanımına yakın duruyor. Sonbahar-kış günlerinde kullanmak daha iyi fikir. Kokusunu Thierry Wasser tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

4 Haziran 2021 Cuma

Caron – Yatagan (1978)

Aromatik buruk otlar, erkeksi çiçekler, babaannemin eski evinin koridorundaki anlatması zor nostaljik kolonya kokusu, yeşil galbanum yağı, çam ağaçlarıyla dolu orman, meşe yosunu ve olağanüstü paçuli… Son günlerde kullandığım Yatağan’ın zihnimde uyandırdığı imgeler demetinin sadece bir kısmı bunlar diyebilirim.

Yıllar önce kullandığım Caron’un ünlü erkeksi klasiği Yatağan hakkında aklımda kalan izlenimler pek iyi değildi. Bir şeylerin eksik olduğunu hissediyordum ve uzun zaman sonra Yatagan’ı tekrar kullanmak istedim. İlginç parfümevi Caron’un tarihi klasiklerinden Yatagan, Osmanlı zamanındaki Türk kılıcından ilham almış. Caron’un internet sitesinde Yatagan’ın güçlü ve cüretkar kombinasyona sahip olduğu, kendinden emin, kışkırtıcı tavır sergilediği belirtilmiş.

Yatagan’ın ilk saniyelerinde aromatik acımsı kuru Akdeniz otları ve yeşil galbanum karşımıza çıkıyor. Biberiye, azıcık fesleğen, şifalı bitkiler, yeşil terebentin yağı, çam ağacı ve selviyle gerçekleşen ilk saniyeler eski hissiyata sahip fakat harika güzellikte ve müthiş kalitede diyebilirim. İlerleyen dakikalarda aromatik otlar geride kalırken, yeşil çamsı tema, meşe yosunu ve köksü olmayan paçuli partiye katılıyor. Sonlarda paçuliye tütsü ve misk ekleniyor.

Yatagan’ı daha önceki kullanım döneminde hiç sevememiştim ve çokça eleştirmiştim. Şimdi anlıyorum ki büyük hata yapmışım. Yatagan 1970’li yılların sonlarında raflara çıktı ve o dönemin erkek koku trendlerine yakın duruyordu. Ralph Lauren’in harika erkek parfümü Polo Green’i andıran Yatagan, çok daha kompleks, derin ve şaşırtıcı bir maskülen. Oldukça fazla yapı bir arada kullanılmış Yatagan’da. Aromatik bitkiler, erkeksi çiçekler, odunsuluk ve gerilerden belli belirsiz gelen hayvansı temalar ustaca birbirine eklenmiş. Kullanılan notaların hepsi kaliteli ve gayet netler. Kokusal anlamda iddialı ve sağlam duruyor. Erkeksi, çoğu kişinin modası geçmiş bulacağı Yatagan’ın herkese hitap etmeyeceği bir gerçek.

Bazı kullanıcılar, Yatagan’da bol miktarda hayvansılıktan bahsediyor. Muhtemelen ilk açıklanan notalarında castoreum bulunuyor. İlk formülasyonlarda hayvansılığın daha baskın olduğuna eminim. Kullandığım büyük ihtimalle yeni şişelerden birisi ve rahatsız edici derecede hayvansı notalara rastlamadım ki pek sevemiyorum abartılı hayvansılığı.

Uzun yıllar sonra Yatagan’ın erkek parfüm evrenindeki eşsiz yerini anlıyorum ve ondan özür diliyorum. Biliyorum ki özür dilemek bir erdemdir ve Yatagan gerçekten de harika fakat şunu düşünmeyin ki o günümüzün bol tatlı, şeker bombası vanilyalı, baharatlı parfümlere çok uzak duruyor. O, tamamen 1970 hatta 1960’lara ait bir zaman makinesi. Yatagan, şahane bir Rock müzik balladıyken, yeni nesil modern şekerli erkek parfümleri synthesizer ile yapılan elektronik müziğe benzetebiliriz.

Benzetme demişken, kimi kullanıcılar Yatagan’ı ikonik Kouros’a benzetmiş ki pek katılamayacağım. Fazlaca hayvansı Kouros, asla Yatagan kadar zengin harmana sahip değil. Yatagan’ı en çok Ralph Lauren – Polo Green ve Tom Ford – Italian Cypress’in karışımına benzetebiliriz sanırım.

Yatagan’ın en ilginç durumu, onu kullanan bazı kişilerin kereviz kokusuna benzetmesi. Yemeğini pek sevmediğim kereviz keşke böyle koksa. Bence hiç kerevize benzemiyor. Kereviz nasıl paçuli veya meşe yosunu gibi kokabilir ki?

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı iyi fakat etrafa yayılımı zayıf ne yazık ki. Keşke saatlerce güçlü şekilde onun koku bulutunu üzerimde taşıyabilseydim. Sonbahar-kış dönemi kullanımına yakın duruyor. Kokusunu Vincent Marcello tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/8.5

30 Mayıs 2021 Pazar

Lalique – Encre Noire Sport (2013)

Ünlü mücevher markası Lalique’in ürettiği parfümler oldukça ilgi çekmeye devam ediyor. Başarılı erkek parfümü Encre Noire’den sonra kokular dünyasındaki varlığını artırıyor. Encre Noire’in devam parfümlerinden Sport, bir süredir tenimi süslüyor.

Lalique’in internet sitesinde Encre Noire Sport’un “Lalique erkeğinin çekici inceliğini ve duygusal canlandırıcılığını desteklemek için tasarlandığı” vurgulanmış. Kokunun zarif ve dinamik yönünden bahsedilmiş. Kendisine özgü odunsu karakteri ve ferah/taze tarafından bahsedilmiş. Parfümün ilk saniyelerinde ferah turunçgiller ve sucul notalar karşımıza çıkıyor. Bergamot ve greyfurda eşlik eden sucul calone benzeri kavunsu yapı, hafiften yapaylık hissettirse de dinamik ve canlı davranıyor. İlerleyen dakikalarda turunçgiller geride kalırken, nemli vetiver öne çıkıyor. Yüksek kaliteli dumansı sayılabilecek vetivere, odunsu notalar ekleniyor. Sonlarda hoş ve yumuşak odunsularla kapanış yapılıyor.

Encre Noire Sport, yazlık, serin, taze, ferah, temiz, kullanması ve sevmesi kolay işlevsel sucul vetiver kombinasyonuna benziyor. Islak vetiver tabii ki parfümün ana oyuncusu. Özellikle orta kısımdan itibaren rutubetli vetiver ağırlığını koyuyor. Parfümü iki kısma ayırabiliriz. İlk yarım saat tuzlu bergamot-calone-sucul-greyfurt ve ikinci bölümde vetiver ağırlıklı odunsuluk ana yapıyı oluşturuyor. Bu anlamda Sport ismiyle uyumlu şekilde basit, pek derinliği olmayan, sıcak günlerin kurtarıcısı olabilecek hoş bir arkadaş.

İsminin Encre Noire olmasının muhakkak ki kokuya yansıması olacaktı. Sport versiyonu, orta bölümden itibaren ilk Encre Noire’ye benziyor. 2006 çıkışlı Encre Noire’den aşina olduğumuz dumansı vetiver, Sport’ta daha günlük kullanıma uygun verilmiş. Sport’un vetiveri daha az dumansı. Encre Noire karanlık sayılabilecek ve çoğu kişinin mürekkebimsi dediği tarza yakın fakat Sport’ta karanlık taraf bulunmuyor. Bu anlamda Encre Noire’nin turunçgil eklenmiş basit versiyonu denebilir.

Sport versiyonu, ilk yarım saatteki calone benzeri sucul kısmın hafiften yapaylık hissettirmesini saymazsak, Encre Noire kalitesine yakın denebilir. Orta ve alt bölümdeki miskli vetiveri koklamak büyük zevk. Benim gibi vetiver temasıyla pek arası olmayan birisinin bile takdirini alabilmeyi beceriyor. Tabii vetiver notasının genel olarak tekdüze ve donuk tavrı, Encre Noire Sport’ta da bulunuyor.

Kimi kullanıcılar Encre Noire Sport’u Tom Ford’un sevilen parfümü Grey Vetiver’e benzetiyor. Bence hafiften Chanel – Sycomore esintisi var Encre Noire Sport’ta.

Encre Noire sevenlerin denemesi gereken bu küçük kardeş, Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı iyi olsa da etrafa yayılımı ne yazık ki zayıf. Sıcak ilkbahar-yaz günlerinde kullanmanızı öneririm. Kokusunu Nahtalie Lorson tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

25 Mayıs 2021 Salı

Chanel – Bois des Iles (1926)

“Kükreyen Yirmiler (Roaring Twenties), batı toplumunda ve batı kültüründe 1920’li yıllara işaret eder. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da, özellikle de Berlin, Chicago, Londra, Los Angeles, New York, Paris ve Sidney gibi büyük şehirlerde belirgin kültürel üstünlüğe sahip ekonomik refah dönemidir. 1922’de Paris’te “Bœuf sur le Toit” kabaresi açıldı ve hemen gece hayatının merkez üssü oldu. Dumanlı, bohem atmosferinde Flappers, Charleston ve Black Bottom’da doğaçlama caz müzikleriyle dans edildi. Kükreyen Yirmili yılların geceleri, caz ve java müziğinin ritmine göre hareket ediyordu. Bu egzotik enerji dalgasından ilham alan Coco Chanel, sizi egzotik çiçekler ve afyonlu kokularla dolu uzak adaların sakin, bilinmeyen sularına götüren duyusal ve baharatlı Bois des Iles’i piyasaya sürdü.”

Chanel’e göre kadınlar için tasarlanan ilk odunsu parfüm Bois des Iles, kokular evreninin önemli klasiklerinden birisi olarak tarihteki yerini aldı. Chanel’in bu ünlü kadın parfümü, ilerleyen yıllarda tabii ki reformülasyonlar geçirdi. Chanel’in internet sitesinde Bois des Iles için sandal ağacı, ylang ylang ve tonka fasulyesi notaları öne çıkarılmış.

Bois des Iles’in açılışı tatlı ve eski meyvelerle gerçekleşiyor. Tozlu şeftali ve neroliyi andıran meyvelere tabii ki aldehitler eşlik ediyor. Orta kısımda meyvemsilik devam ederken, çiçekler karşımıza çıkıyor. İris çiçeği ve gülü andıran çiçeklere sanki menekşe de destek veriyor. Sonlarda harika sandal ağacı, vanilya ve meşe yosunu sizi mest ediyor.

Bu parfümün 1920’li yıllardan günümüze geldiğini biliyoruz. Kokusal anlamda kullandığım çok eski ve tarihi parfümleri hem andırıyor hem de günümüzde kullanıma yakın duruyor. Parfümün üzerinde baştan sona dolaşan sabunsu-pudralı aldehitler onu, 1920’lere geri götürüyor. Oysa neredeyse baharatlı ve hatta şaşırtıcı şekilde dumansı tütünsü (umarım yanılmıyorumdur) tarafı 1980’li yılların erkek kokularını bile hatırlatıyor. Hatta çoğu kullanıcının Bois des Iles’i, Chanel’in ünlü erkek parfümü Egoiste’ye benzetmesi yeterince enteresan. Kullanım döneminde ben de azıcık benzerlik hissettim Egoiste ile Bois des Iles arasında. Hatta bazı parfüm severlerin Bois des Iles’i, Guerlain’in Samsara’sına benzetmesi daha da ilginç. Evet, Bois des Iles’de sandal ağacı var ama Samsara’daki kadar yoğun ve burun yakıcı olarak kullanılmamış.

Bois des Iles, çok güzel bir Chanel parfümü. Tabii ki kadın kullanımına yakın. Yüksek kaliteli ve nostaljik kokuyor. Bu haliyle yirmili yaşlarındaki hanımefendilerden ziyade, kırk yaş ve üzeri kadınlara uyum sağlayacağını düşünüyorum. Derin ve retro kokusu, denemeye değer.

Efsanevi parfümör Ernest Beaux’un tasarladığı Bois des Iles’i sonbahar-kış mevsimlerinde kullanmak iyi fikir. Kalıcılığı yeterli fakat etrafa yayılımı ilk saniyeleri saymazsak biraz düşük kalıyor.

Koku Güzelliği:10/7.5