11 Mart 2021 Perşembe

Blend Oud – Santal Pondicherry (2019)

“Hindistan’a, kozmopolit ve çifte ruha sahip büyüleyici bir şehir olan Pondicherry’ye yolculuğun hatıraları. Üç yüz yıllık Fransız kolonisi, mükemmel uyum içinde bir arada var olan farklı mahallelere ve kültürlere sahiptir: Blanche, düzen, serinlik, Akdeniz mimarisi, sömürge villaları, pastel renkler, begonvillerle karakterize edilen Fransız mahallesi. Özenle bakılan bahçeler, küçük restoranlar ve dükkanlar. Ve hayat, sesler, kokular, canlı renkler, pazarlar ve tapınaklarla dolu Hint mahallesi Noire ville. Bengal Körfezinde bohem ve jet sosyete tatil yeri, aynı zamanda büyük bir maneviyat merkezi.”

Blend Oud’un bu aralar kullandığım parfümü Santal Pondicherry’nin yukarıdaki tanıtım cümleleri, uzun zamandır karşılaştığım en güzel pazarlama cümleleri diyebilirim. Şiirsel ve adeta pastoral bir masalın içine giriyorsunuz bu sözlerle ki harika parfümün amacı da bu değil mi? Anlaşılacağı üzere Santal Pondicherry, Hindistan’ın bir şehrinden ilham almış ve sandal ağacını merkeze yerleştirmiş eser gibi görünüyor.

Parfümün açılışı tütsü ve sıcak baharatlarla gerçekleşiyor. İlk saniyelerde dumansı hissiyat ve sandal ağacının o kırmızı meyveleri andıran ilginç kokusu size merhaba diyor. İlerleyen saatlerde tütsü geri plana geçerken, sıcak baharatlar ve yüksek kaliteli sandal ağacı parfümün tek hakimi haline geliyor. Sonlarda bir parça sedir ağacı ve sanki deriyi andıran temayla kapanış yapılıyor.

Santal Pondicherry, ne ferah, ne turunçgilli, ne çiçeksi ne de bolca tatlı-vanilyalı tarafa yakın duruyor. Parfümün ana eksenini sıcak sandal ağacı oluşturuyor. Açıklanan notalarında safran ve kakuleden bahsedilmiş. Safran baskın değil fakat kakule ara ara kendisini gösteriyor. Resmi alt notalarında vanilya bulunsa da baskın vanilya kokusuna sahip değil.

Santal Pondicherry, niş parfüm kalite çizgisini koruyor. Yapaylık ya da uyumsuzluk hissedilmiyor. Burada tek problem, sandal ağacı notasının çok farklı karakteristiğe sahip olması. Herkesin sevip, beğenemeyeceği sandal ağacı kokusu, güvenli sularda yüzmek isteyen ve çoğu kişi parfümümü beğensin diyen koku severlerin ilgisini ne kadar çeker emin değilim. Hafiften Samsara’yı andıran yapısıyla, tematik ve bazı kullanıcılara ağır gelebileceğini göz ardı etmemek gerekiyor.

Sonuç olarak hoş odunsu baharat parfümü ama denemeden almanın iyi fikir olduğunu sanmıyorum. Hem kadın hem de erkek kullanımına yakın duruyor. Sonbahar-kış mevsimlerinde daha iyi sonuç verebilir.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı zayıf ne yazık ki.

Koku Güzelliği:10/6.5

6 Mart 2021 Cumartesi

Lancome – Hypnose Homme (2007)

Lancome’nin 2000’li yılların ortasında başlattığı Hypnose parfüm projesi, özellikle kadın versiyonu sayesinde oldukça ses getirdi. 2005 yılı çıkışlı kadınlar için Hypnose, modern parfüm klasikleri arasında gösterilebilir. Hemen iki yıl sonra erkek Hypnose raflardaki yerini aldı.

Lancome’nin internet sitesinde Hypnose Homme şu cümlelerle tanıtılmış: “Hypnose Homme ile çekici erkek gücünün baştan çıkarıcılığını öne çıkarın. Hypnose Homme saf bir erkek kokusudur. Taze kakule ve nane karışımı, Endonezya silhatı ve miskle birleşerek baharatlı ve baştan çıkarıcı bir parfüm meydana getirir. Özenle üretilmiş şişesindeki saf çizgiler ve şehvetli vücut, gizemli erkekliği çağrıştırır. Şişesi, kadınlar için yaratılan Hypnose’dan esinlenmiştir. Saf arzu nesnesinin biçim almış halidir. Güçlü ve gizemli erkeğin maskülenliğini ortaya çıkarır.”

Hypnose Homme’nin ilk saniyeleri nane ve sıcak, yeşil lavantayla gerçekleşiyor. Geri planda kakulenin destek verdiği naneli lavanta teması orta bölümde de devam ediyor. Yeşil ve sıcak lavantanın ferah olduğu söylenemez. Kapanışta büyük değişim yok. Alt notalarda kakuleli lavantaya paçuli, deri, vetiver ve misk ekleniyor.

Hypnose Homme, aromatik baharatlı ve lavantalı bir parfüm olarak öne çıkıyor. Baharatlar burun tırmalayan tarzda verilmemiş. Kakulenin hüzünlü ve sakin kokusal formu Hypnose Homme’nin genel yapısıyla uyumlu. Kakule ve nanenin birleşimi fena değil ki naneyi parfümlerde pek sevemiyorum. Orta bölümdeki metalik tarafa yakın duran steril lavanta gayet modern profil çiziyor.

Hypnose Homme, erkeksi sayılabilecek modern bir parfüm. Tatlılık var ama vanilya ya da tonka fasulyesi bombası yeni nesil parfümlerdeki gibi iç bayan şekerlilik yok. Bu anlamda şekerli erkek parfümlerinden bıkan beyefendilerin kaçış noktası olabilir. Piyasadaki onlarca birbirine benzeyen parfümden ayrışan ve kendisine yeni yol çizmeye çalışan tavrı takdire şayan.

İyi de kokusu güzel mi? Güzelliğin hayatın her alanında göreceli olduğunu biliyoruz. Lavantayı ve naneyi parfümlerde pek benimseyemiyorum ve ne yazık ki Hypnose Homme de lavanta ve nane epey yer kaplıyor. Kokusal anlamda rahatsız edici yapaylık olmasa da garip, metalik sterillik var. Çok doğal kokmuyor. Tek düze ilerlediği söylenebilir.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı ortalamanın biraz altına. Sonbahar-kış dönemlerine uyum sağlayabilir. Kokusunu Maurice Rouchel tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

1 Mart 2021 Pazartesi

Marc Jacobs – Decadence (2015)

Parfümler konusunda oldukça aktif görüntü çizen Marc Jacobs markasının toplamda yüzden fazla parfümü olduğunu biliyoruz. Her ne kadar büyük ses getiren ve çok satan eserlere imza atamasa da kokular evreninin bilinen markalarından birisi. 2015 yılında harika şişeye sahip kadın parfümü Decadence, dünya pazarlarına sunuldu. Nispeten başarılı olan ve ilgi çeken Decadence, Marc Jacobs’un internet sitesinde şehvetli, lüks ve odunsu olarak tanıtılmış.

Üst notaları ihtiraslı, orta bölümü lüks, sonlarıysa anlayışlı olarak tanıtılan Decadence’in açılışı meyvelerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında İtalyan eriği, safran ve iris çiçeği bulunuyor. Kırmızı leziz erik ilk saniyeleri domine ediyor. Ferah sayılamayacak meyvemsiliğe ilerleyen saatlerde yasemin-gül ikilisi katılıyor. Orta bölümden itibaren meyveli-çiçeksi tarafa yakın duruyor. Kapanışta şekerli vanilya bize selam gönderiyor. Vasat vanilyaya bir miktar miskin eşlik ettiğini söylemek yanlış olmaz.

Decadence, meyveli-çiçeksi hissiyata sahip olsa da meyvemsiliğin biraz daha ön planda durduğunu düşünüyorum. Genel anlamıyla sıradan-vasat meyveler, sıkıcı/kalitesiz çiçekler ve bıktırıcı vanilyayla bize büyük umutlar vaat etmiyor. Ortalama bir anaakım kadın parfümü formunu sunuyor. Yaratıcılık ve ilginçlik bulunmuyor.

Yeni nesil modern kadın parfümlerindeki tatlılık tabii ki Decadence’de var. Şekerli meyvemsilik ilgi çekici değil. Zaman zaman ucuz kadın deodorantlarını anımsatan Decadence’i kullanım döneminde pek sevemedim. Evet, kokusu herkese uygun olabilecek yapıda ve berbat değil fakat kalite anlamında iyi iş çıkarılmamış. Uzun süreli kullanımda rahatlıkla sıkılacağımı sanıyorum.

Oysa ki çok güzel şişesini sevmiştim. Yeşil temaya sahip olacağını sandığım kokusunu merakla bekledim fakat pek istediğim gibi çıkmadı. Bazı parfümler vardır, içinizden onunla ilgili söyleyecek fazla şey bulamazsınız, Decadence o duyguyu bana yaşatıyor.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı ortalama seviyede. Serin ilkbahar-sonbahar dönemine uyacağını sanıyorum. Kokusunu Ann Gottlieb tasarlamış.

Koku Güzelliği: 105.5

24 Şubat 2021 Çarşamba

Jean Paul Gaultier – Ultra Male (2015)

1995 yılında kokusal yaratımlar dünyasının en çok ses getiren erkek parfümlerinden birisi hayata geçmişti. Çıplak erkek formunu andıran sıradışı şişe cinsel çağrışımlar yapıyordu ve garip şekilde Le Male’nin eşcinsel erkekler arasında popüler olduğunu hissetmiştik. Muhtemelen parfümün resmi tanıtımında güçlü-kaslı denizci teması, Amerikan popüler kültüründeki cinsel kimlik anlamında sosyal işaret fişeğiydi.

Hem Jean Paul Gaultier parfüm biriminin hem de Francis Kurkdjian’ı kokular evrenin zirvesine çıkardı lavantalı-vanilyalı Le Male. İkonik erkek parfümleri kategorisine rahatlıkla kuruldu ve ilerleyen yıllarda tabii ki devam parfümleri gelecekti. 1995 çıkışlı Le Male’nin yirminci yılını kutsayan devam parfümünün ismi Ultra Male idi. Kokusunu yine Francis Kurkdjian tasarladı ve Le Male’nin şişe formu küçük renk değişikliğiyle tekrar edildi. Ultra Male’nin resmi tanıtımında playboy erkekleri hedeflediğini anlıyoruz.

Ultra Male’nin ilk saniyeleri nedense çikolatalı lavanta gibi geliyor burnuma. Açılışta armut ve nanenin olduğunu öğreniyoruz. Tatlı davranan ve ferah olmayan üst notalardan sonra klasik Le Male’nin hayaletinin ziyarete geldiğini anlıyoruz. Orta bölümde vanilyanın ve tonka fasulyesinin etkisinin arttığını söylemek mümkün. Lavantalı vanilyayı geri planda tarçını andıran baharatlar destekliyor. Sonlarda büyük değişim yok. Odunsu sayılabilecek vanilyayla kapanış yapılıyor.

Ultra Male, 2020’li yılların ilgi çeken parfümlerinden olmayı başardı. Ultra Male, klasik Le Male’nin yirmi yıl sonraki güncellenmiş ve moderniteye teslim olmuş yüzü gibi düşünülebilir. Le Male eski kasa Honda Accord ise Ultra Male sürüş dinamikleri ve konforu arttırılmış, dış tasarımı çok daha dikkat çeken yeni kasa Accord gibi tasvir edilebilir.

Günümüzün yeni nesil erkek parfümlerine benzeyen kremsi tatlılık, vanilya yerine tonka fasulyesi hissinin arttırılması, Le Male’deki nane ve fujer karakterin geri plana alınıp, genç-delikanlı kulüp-popüler mekan kokusuna dönüşmek Ultra Male’nin başardığı iş denebilir. Onu deneyen-kullanan çoğu erkek ve kokusunu algılayan hanımefendilerin oldukça sevecekleri çok açık. Bu anlamda herkese hitap eden, başların size çevrileceği basit ve çekici erkek parfümü nasıl olurun dersini veriyor. O sanatsal mı veya yaratıcı mı sorunsalları Ultra Male’nin ve Gaultier parfüm biriminin pek umurunda değil tabii ki.

Başlangıcını ilginç şekilde paçulisi alınmış Mugler – A Men’e benzettim. Orta bölümde klasik Le Male’nin izlerini ruhunda taşıdığını hissettim. İzlenim olaraksa Givenchy Pi ile Versace – Eros’un yakınlarında duruyor. Rekabet anlamında fazlaca güçlü arkadaşa sahip. Armani’nin Code Profumo’su, Paco Rabanne’nin Pure XS Night’ı, Carolina Herrera’nın 212 Sexy’si ve biraz şartları zorlayarak ambroksan bombaları Dior’un yeni skandalı Sauvage ve Versace’nin Sauvage çakması Dylan Blue’si Ultra Male’yi zorlamaya aday olarak gösterilebilir.

Yine de Ultra Erkeğin şansı yüksek sayılabilir. Genlerindeki efsanevi Le Male DNA’sı, fazlaca yapaylık hissettirmemesi, tasarımcısının müthiş parfümör Francis Kurkdjian olması, onu seçenekler arasında yükseklere çıkartabilir. Tabii tek düze ilerlemesi, nota geçişleri olmaması, başlangıçtaki dinamizmin sonlara doğru azalması eksi yönleri olarak görülebilir. Eğer “sanat halk içindir” görüşünü benimsersek, Ultra Male popüler-endüstriyel modern sanat eseri olarak düşünülebilir.

Gaultier’in internet sitesinde parfümün Eau de Toilette Intense gibi pek karşılaşmadığımız konsantrasyona sahip olduğu vurgulanmış. Kalıcılığı yeterli, etrafa yaylımı ilk dakikalarda saldırgan, ilerleyen zamanlarda sakinleşiyor. Tam bir sonbahar hatta kış parfümü.

Koku Güzelliği:10/6.5