14 Mayıs 2020 Perşembe

Jean Paul Gaultier – Le Beau (2019)

“Bir sabah, Jean Paul Gaultier, fabrikasının içine doğru yürüdü. Fabrikası geniş, canlı ve mutluydu. Gaultier, kadına baktı ve sonra erkeğe baktı. Ve dedi ki, “kadınlar ve erkekler birlikte vakit geçirmeli, böylesi daha iyi olur”. Birinci günde bahçeyi yarattı. Bahçe büyülü ve büyüleyiciydi. İkinci gün La Belle ve Le Beau’yu yarattı. Bu iki parfüm Jean Paul Gaultier’in klasikleşmiş eserlerinden Le Male ve Classic’ten doğdular. La Belle ve Le Beau, dünyadaki ilk günlerinde çıplaktılar. Üçüncü günde en hoş, ilahi ve nefis günahları yarattı. Dördüncü günde dinlendi. Onun bahçesinde partiler yapılırdı. Herkes, kendilerini ve birbirlerini keşfetmek havasındaydı. Ve kokusu neredeyse ilahiydi!”

Jean Paul Gaultier’in garip internet sitesinde Le Beau isimli erkek parfümünün tanıtımında yukarıdaki cümlelere rastlıyoruz. Gaultier’in efsaneleşmiş erkek parfümü Le Male’nin devam kokularından olan Le Beau, resmi tanıtımında bahçe temasını öne çıkartmış. Tabii buradaki bahçe sıradan bir mekan değil. Tanıtım cümlelerinden anladığım kadarıyla cennet bahçelerine ve Tanrı’nın dünyayı yaratma sürecine esprili olarak gönderme yapmışlar. Le Beau’nun tanıtımında üç tema öne çıkarılmış: Bergamot, hindistan cevizi ağacı ve tonka fasulyesi. Ayrıca odunsu aromatik olarak sınıflandırmışlar.

Le Beau’nun açılışı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Hoş, modern ve nanemsi turunçgiller bergamot-portakal ikilisine benziyor. Yaz parfümü ferahlığında ve basitliğindeki başlangıcını beğendim. İlerleyen saatlerde nanemsi turunçgillerin hakimiyeti devam ediyor. Orta kısımda turunçgillere hindistan cevizi ekleniyor. Buradaki hindistan cevizi fazlaca baskın, yağlı veya ağır değil. Turunçgillerin gerisinde kalmaya çalışan hindistan cevizi güzel verilmiş. Sonlarda ana yapı değişmiyor. Naneli turunçgiller ve hindistan cevizi son bölümde de etkili. Bir parça tonka fasulyesinin katılımıyla gerçekleşen alt notalar oldukça zayıf denebilir.

Le Beau, anlaşılacağı üzere tam ferah yaz parfümü. Gaultier’in şöhretli erkek kokusu Le Male’nin devamı olduğuna bakmayın çünkü çok benzer tarafı yok. Le Beau, naneli tropikal kokteylleri andırıyor. Uzak Doğu Asya ülkelerinde, okyanusun ortasında bulunan ve bembeyaz kumsalları olan, sahillerde hindistan cevizi ağacının altında uyuklanılan, tropik cennet gibi adalardan birisindeymiş gibi hissettiriyor. Nane, sıcak yaz günlerinde serinletici etki yapıyor. Biliyoruz ki birçok yaz kokteylinde nane kullanılıyor. Le Beau’daki lezzetli bergamot ve hoş hindistan cevizi aroması da sizi Mauritius adasındaki bir otelin havuz başında içilen rengarenk kokteyllere götürebilir.

Le Beau, birçok yaz parfümü gibi basit, derinlikten yoksun, turunçgilli, zayıf, yapaylık sınırında, uzun süreli kullanımda sıkılabileceğiniz ve performans sorunu yaşayan bir arkadaş. Aynı zamanda sevmesi ve kullanması kolay, sizi koklayan çoğu kişinin beğeneceği ve övgüler alabileceğiniz, burnu ve algıları zorlamayan, leziz, deniz kenarını hatırlatan, tatil hayalleri kurduran, ağır ve bıktırıcı kış parfümlerinden kurtulmanın sevincini yaşatan bir arkadaş. Bardağın hangi tarafına bakacağınıza en iyisi siz karar verin.

Le Beau’nun beni en çok heyecanlandıran tarafı orta kısımda bulunduğu söylenen hindistan cevizi temasıydı. Gaultier’in internet sitesinde hindistan cevizi değil de hindistan cevizi ağacından bahsedilmesi biraz tuhaf. Hindistan cevizli harika parfümler arayan birisi olarak merakla kullandım Le Beau’yu. Aşırı dozda hindistan ceviziyle karşılaşmadım. Geri planda hissediliyor hindistan cevizi ama bence büyük resim nanemsi turunçgil formuna yakın.

EDT olan Le Beau’nun kalıcılığı eh işte, etrafa yayılımı güçlü değil. Biraz Guerlain Homme’nin EDT versiyonunu hatırlattı bana Le Beau. Ayrıca Virgin Island Water’ın vasat benzeri olarak da düşünülebilir. Günlük kullanıma rahatlıkla uyum sağlayacaktır. Kokusunu Quentin Bisch tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

9 Mayıs 2020 Cumartesi

Perris Monte Carlo – Bois d’Oud (2012)

Perris Monte Carlo’nun 2012 yılı çıkışlı parfümü Bois d’Oud, markanın Gold Collection serisinin üyesi. Gold serisinin ağırlıklı olarak Ortadoğu coğrafyasına hitap eden parfümlerden oluştuğu söylenebilir. Bois d’Oud’un isminden anlaşılacağı üzere Arap-Ortadoğu bölgesinin sevilen içeriği öd ağacı temasını öne çıkarttığını görüyoruz.

Perris Monte Carlo, parfümü Bois d’Oud’un tanıtımında baharat, öd ağacı ve odunsu temaları merkeze almış. İkinci olarak safran, kimyon, papirüs, vanilya ve misk notalarına değinilmiş.

Bois d’Oud’un açılışı koyu ve plastiğimsi odunsulukla gerçekleşiyor. Üst notalarında süeti çağrıştıran lastiğimsi odunsuluk, öd ağacından ziyade farklı tipte odunsuluğa yakın duruyor. Orta kısma geçildiğinde plastiğimsi odunsuluk devam ediyor. Orta bölümde tatlı meyveler ve sıcak baharatlar (ağırlık tarçında) kompozisyona dahil oluyor. Mürdüm eriğini çağrıştıran ve ferah olmayan karanlık meyvemsilik, kapanışta hafiften hissediliyor. Bois d’Oud, son bölümde lezzetli vanilya ve miskle kapanıyor.

“Eğer bir tüccar olsaydım, sadece öd parfümlerinin ticaretini yapardım. Yaptığım ticaretten kar etmemiş olsam bile, öd ağacının sansasyonel kokusundan faydalanırdım.” Perris Monte Carlo’nun internet sitesinde Bois d’Oud sayfasında bu yazı dikkatimizi çekiyor. Perris markası, en değerli kokusal içeriklerden öd ağacına övgüsünü böyle özetlemiş. Oysa Bois d’Oud’un safkan öd temalı olduğunu söylemek mümkün mü?

Bois d’Oud’un omurgasını, sedir ağacı veya öd ağacının oluşturduğunu düşünmüyorum. Tik veya abanoz ağacını çağrıştıran üst ve orta kısımdaki odunsuluk, plastiğimsi derimsi yapıyla birlikte verilmiş. Buradaki süetimsi ve yapaylık sınırındaki hissiyat bir parça Bulgari – Black’taki yeni bisiklet lastiği kokusuna yakın diyebilirim. Hatta biraz zorlarsak Parfum d’Empire’nin Cuir Ottoman’ına uzaktan benzetilebilir. Hafiften Tuscan Leather’daki deri ceket tarzına göz kırpmaya çalışan süet-deri kullanımından bahsetsem hata mı ederim? Üst ve orta kısımdaki odunsuluk, çam ormanı hissiyatı vermiyor. Ana tema reçinemsi-yeşil de davranmıyor. Orta bölümde sıcak baharatlar ve erik-şeftali benzeri yapıyı boyunduruğuna alan odunsuluk, alıştığımız tarzda öd ağacı algısı yaratmıyor. Eğer bu parfümün isminde Oud olmasaydı ve öyle koklasaydım, onun içerisinde öd ağacı olduğu aklıma gelmezdi.

Niş markalar bizi hangi tür öd kullanımına alıştırdı? Ağır, bıktırıcı, ilacımsı, ecza deposu gibi kokan acımsı-buruk öd ağacına alıştığım için, Bois d’Oud’un da benzer kokacağını düşünmüştüm. Kullanım döneminde bu tür yapıyla karşılaşmadım. Öd temasının ikinci planda olduğunu bile düşünüyorum. Meyvemsilik olgun-leziz erikle sağlanmış fakat meyveler öne çıkmaya çalışırken, bir taraftan hep paçasından geri çekilip, uysal çocuk olması isteniyor adeta. Bazı kullanıcıların buradaki meyvemsiliği Tom Ford’un Plum Japonais’ine benzetmesini makul karşılıyorum. Bois d’Oud’un kokusunu muhakkak bir şeye benzeteceksem, Bulgari Black-Plum Japonais-Cuir Ottoman üçlüsünün kimi notalarının karışımı olarak zihnimde oturtmaya çalışıyorum.

Eau de Parfum formunda olduğunu belirteyim. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı yüksek olmadı tenimde. Etrafa saldıran yoğunluk beklerken, tenimde ilginç şekilde çekingen kaldı. Perris Monte Carlo’nun internet sitesinde Bois d’Oud için herhangi cinsiyet ayrımı yapılmadığı için uniseks olarak değerlendirebiliriz. İçeriğindeki odunsuluğun oranının yüksek olmasından dolayı erkek kullanımına yakın durduğunu düşünüyorum. Sonbahar-kış döneminde kullanmak iyi sonuç verecektir.

Koku Güzelliği:10/6.5

4 Mayıs 2020 Pazartesi

Yves Saint Laurent – Libre (2019)

Yves Saint Laurent’in 2019 yılı çıkışlı kadın parfümü Libre, markanın internet sitesinde detaylı olarak tanıtılmış. Yves Saint Laurent’in başarı beklediği kadın parfümlerinden birisi olduğu izlenimi veriyor. Öyle ki parfümün tanıtım yüzü olarak Dua Lipa seçilmiş. Pazarlama kampanyasında özgürlük teması dikkati çekecek kadar fazla kullanılmış.

Libre, özgürlüğün, kendi kurallarına göre yaşayanların kokusu olarak konumlandırılmış, özgürlüğün kutlaması olduğu belirtilmiş. Ayrıca Yves Saint Laurent markasının özgürlüğe olan tutkusuyla Libre parfümünün özgür karakteri birbirine benzetilmiş. Resmi tanıtım cümlelerinde özgürlük kelimesi kadar lavanta ile portakal çiçeği notalarına da vurgu yapılmış. Libre’nin tasarımcısı parfümör Anne Flipo ise şöyle söylemiş: “Fas’ın kadınsı portakal çiçeğinin tenselliğiyle, Fransız lavantasının cesaretinin arasındaki heyecan.”

Libre’nin açılışı canlı ve modern turunçgillerle gerçekleşiyor. Üst notalarında tatlı mandalina ve bir parça portakal çiçeği bulunuyor. Başlangıcı leziz ve genel beğeniye uygun. Orta kısma geçildiğinde tatlı meyveli yapı devam ediyor. Mandalina ve frenk üzümünü andıran meyvemsiliğe şekerli lavanta ekleniyor. Geri planda yasemin de hissediliyor. Son bölümde çok güzel vanilya kapanışı yapıyor. Kapanışta Armani – Si’yi ve derimsi vanilyaya benzettiğim yapıyı andıran bölüm, en sevdiğim yeri oluyor.

Yves Saint Laurent, Libre’yi çiçeksi olarak sınıflandırmış ve lavantayı tanıtımlarda her daim öne çıkarmış. Kullanım döneminde ağır ya da bıktırıcı lavanta kullanımına rastlamadım. Caron Pour Homme veya Mouchoir de Monsieur gibi baskın ve nostaljik lavanta temalı parfümler aklıma geldi. Libre’de tabii ki bu iki erkek parfüm klasiğindeki gibi yoğun lavantaya yer verilmemiş. Libre’de turunçgil meyveleri büyük yer tutuyor başlangıçta ve orta kısımda. Mandalinamsı narenciyelere eşlik eden portakal çiçeğinin arkasından ancak algılayabiliyorsunuz lavantayı. Bu durum lavantanın o sevmesi zor (benim için), baskın karakterini törpülemiş. Zaten son kısımda da vanilyanın hakimiyetine giren Libre, çiçeksiden ziyade meyveli tarafa göz kırpıyor. Yine de meyveli-çiçeksi vanilya parfümü diyelim.

Herkesin sevebileceği koku formuna sahip Libre, eski klasik Yves Saint Laurent’in müthiş parfümleri gibi derli toplu ve kalite anlamında çok yukarıda değil. Yves Saint Laurent’in yeni nesil şekerli meyveli-çiçeksi parfümlere yanıtı denebilir. Çok derin ya da yaratıcı değil ama öyle bir derdi yok sanırım. Genel kitleye hitap edebilecek, hoş, lezzetli, basit ve yumuşak kokuyor.

Eau de Parfum formundaki Libre’nin kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında oldu tenimde. Onun kokusunu ilkbahar-sonbahar dönemine yakıştırıyorum. Günlük kullanıma uyabilecek, çoğu ortama ayak uydurabilecek bir arkadaş olarak düşünülebilir.

Koku Güzelliği:10/6

30 Nisan 2020 Perşembe

Renier – Kisses Rain (2017)

1979 yılında Küba’da doğan Renier Rodriguez Mendez’in hikayesi birçok yönüyle diğer sanatçılarla benzerlikler taşıyor. Sanatçı olan babasının yanında büyüyen ve sanat eserlerinin arasında çocukluğu geçen Renier’in farklı yol seçmesi pek mümkün değildi. Babası gibi sanata ilgi duyan Renier’in bir süre sonra Avrupa’ya taşınıp Prag’a yerleşmesi, yeni niş parfüm markasının doğmasına sebep oldu. Sanatın farklı alanlarında eserler veren Renier, artık parfüm sanatına adım atmıştı.

İlk parfümlerini 2016 yılında çıkartan Renier, 2017 yılında Kisses Rain parfümüyle dikkatleri üzerine çekti. Renier’in internet sitesinde Kisses Rain’in çiçeksi karaktere sahip, şehvetli ve modern koktuğu vurgulanmış. Ayrıca sofistike, baharatlı ve güçlü olduğu belirtilmiş. Açıklanan notalarına baktığım üç koku ilgimi çekiyor: Kahve, badem ve öd ağacı.

Kisses Rain’in açılışı tatlı ve modern kremsi baharatlarla gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında kakule var ki başlangıçtaki baharatların sebebini açıklıyor. Kakuleye tatlı ve kremsi vanilyamsı koku eşlik ediyor. Üst notalarını beğendim. Orta kısma geçildiğinde tatlılık biraz daha artıyor. Orta kısımda baharatların yerini yavaş yavaş sıcak kokan badem ve gül alıyor. Tabii badem çok baskın ve orta bölümün yapısına hükmediyor. Sonlarda şekerli vanilya, amber ve misk algılanıyor. Başarılı bulduğum kapanışta kremsi vanilyanın merkezde olduğunu düşünüyorum.

Renier’in internet sitesinde Kisses Rain’in çiçeksi yönü vurgulanmış fakat uygulamada durum pek öyle görünmüyor. Parfümün en baskın iki öğesi badem ve şekerli, pudralı kremsi vanilya. Eğer vanilya ve badem çiçekten sayılıyorsa evet, o çiçeksi. Parfümün üçüncü önemli öğesiyse başlangıçta etkili olan ve sonra geri plana çekilen baharatlar.

Hani nerede açıklanan notalarındaki kahve ve öd ağacı? Kisses Rain, baskın şekilde kahve ve öd ağacı kokmuyor. Üzerine baharat dökülmüş şekerli acı badem kurabiyesi gibi kokuyor. Modern ve parfüm trendlerine uyuyor. Pek yaratıcı tarafı bulunmuyor. Kimi zaman hafiften Hypnotic Poison’u anımsatıyor. Benim gibi parfümlerde bademden haz etmeyen erkekleri ise hedeflemiyor.

Kisses Rain’den oldukça umutluydum ama pek beklentilerimi karşılayamadı. Açıkçası ismindeki yağmur kelimesine bakarak, onun sonbahara yakın duran, su-deniz-bahçe temalı hafif parfüm olacağını hayal ederken, karşıma neredeyse reçineli, ağır ve yoğun koku formu çıktı. Montale’nin bıktırıcı, şekerli, pudralı vanilyalı parfümlerini andırıyor. Tam bir kış bombası denebilir.

EDP formundaki Kisses Rain’in performansı iyi sayılır. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı fena değil. Kokusunu Daniel Josier tasarlamış. İçindeki bademden dolayı kadın kullanımına bir parça yakın buldum. Erkeklerin onu kullanmasında sakınca göremiyorum.

Koku Güzelliği:10/6.5