19 Nisan 2020 Pazar

Hazal'a

2014 yılının şubat ayında tanışmıştık onunla. Parfüm Merakı sitemizdeki bir çekilişe katılabilmek için twitter’dan mesaj yazmasıyla kokulara tutkuyla bağlı dünya tatlısı hanımefendi hayatıma girivermişti. Parfümlerle ilgili sohbetimiz aralıklı olarak 2018 yılının sonlarına kadar devam etti. Kendi parfüm markasını oluşturmak en büyük hayaliydi. Hatta son yazışmalarımızda ona bazı parfüm şişesi üreticilerinin bilgilerini bile vermiştim. Çünkü biliyorduk ki onun hayatının parfümü Marni by Marni Woman’nın benzeri parfümü üretecek ve markasının baş tacı olacaktı o koku.

Zaman içinde öğrendik ki henüz yirmili yaşlarında lösemiye yakalanmıştı. Ara ara onunla görüşür ve hastalığı kolayca yeneceğini söylerdim. Babasını bu hastalıktan kaybetmiş birisi olarak biliyordum ki işi çok zordu ve savaşması gerekiyordu. Onu her zaman yüreklendirdim, moral verdim ve başarabileceğini söyledim.

Yaklaşık 8-9 aydır görüşemiyorduk hayatın koşuşturmacasından dolayı. Geçen hafta tamamen rastlantı eseri Hazal’ın bir arkadaşı benimle iletişime geçti ve onu sordu. Öğrendik ki parfümlere aşkla bağlı Hazal, 26 Temmuz 2019’da hayata gözlerini yummuş.

Oysa Hazal’la Kadıköy’de bulunan Syed Junaid Alam parfümlerinin satıldığı mağazaya gidip, oradaki bütün esansları denemek için uzun zaman önce sözleşmiştik. Onun en büyük hayali olan çıkaracağı parfüm markası için farklı kokuları seçmesine yardımcı olacaktım. Markanın konseptini birlikte hazırlayacaktık ve bütün dünyaya satılan bir marka yaratacaktık… Hatta Vedat Ozan hocamızın yanına gidip, onunla tanıştıracaktım. Saatlerce Vedat hocaya sorular sorup çileden çıkarmayı bile planlamıştık keyifle. Tabii bunlar hayal olarak kaldılar…

Bu yazı anlaşılacağı üzere bir parfüm yorumu yazısı değil, ikinci defa karşıma çıkıp bir yakınımı elimden alan amansız hastalık yüzünden hayata gözlerini yuman, en büyük tutkusu olan parfümler sayesinde tanıştığım ve dört senelik çok güzel bir arkadaşlığın arkasından yazılan ağıttır. Onun anısı Parfüm Merakı sitesinde ve kalbimde yaşayacak.

Evet, biliyorum kısacık ömründe şansın hiç yaver gitmedi. Bana anlattığın hayal kırıklıkları, mutsuzluklar ve umutsuzluklar yakanı hiç bırakmadı. Seninle Kadıköy sokaklarında saatlerce dolaştığımız, küçük ama harika pizzalar yapan yerde karnımızı doyuruşumuz, alakasız mağazalara laf olsun diye girip bakınmamız ve bol bol gülüşmemiz de muhakkak ki yaşamımın geri kalanında hoş anılar olarak benimle birlikte kalacaklar. Yine bir tedavin sırasında senin hastanede olduğunu öğrendiğimde ertesi gün İstanbul’a gelip, hafta sonu olmasına rağmen, odanı bulup, sana bir sürü parfümü getirip, hasta halinle gözlerindeki o mutluluğu görmem ve sana trombosit verebilmek için hastanenin kan ünitesini birbirine katmam da ölene kadar hatırlayacağım hoş anılar olacaklar.

Meleklerin, gittiğin yerde sana eşlik etmesi dileğimle… Mekanın Cennet bahçeleri olsun…

Hazal Kayar’ın hatırasına…

17 Nisan 2020 Cuma

Gucci Eau de Parfum II (2004)

Gucci’nin 2002 yılında piyasaya sürdüğü Gucci Eau de Parfum isimli eseri, markanın 2000’li yıllarla birlikte yeni nesil modern parfümlerinin habercisiydi. Artık üretimi bitirilen Gucci Eau de Parfum’den iki yıl sonra 2004 yılında yine kadınlara yönelik olarak Eau de Parfum II raflara çıkmıştı. Ne yazık ki Eau de Parfum II’de ablasının kaderini yaşayarak, üretimi bitirilen parfümler kervanına katıldı.

Oysa Gucci Eau de Parfum II kadınlar tarafından oldukça sevilmişti. Son 15-20 yıldır, Gucci’nin, harika parfümlerinin üretimlerini bitirip, yerine daha vasat kokular çıkarmak gibi anlaşılmaz tavrı var. Gucci Eau de Parfum II’yi ablam çok severek uzun yıllar kullanmıştı. Tabii onun sürekli kullandığı ve adeta eve sinen kokusu, zihnime kazınmıştı ve bende oldukça beğenirdim. Yıllar içinde üretimi bitirilince artık bulunamaz oldu. Değerli bir parfümsever arkadaşımız, Gucci Eau de Parfum II’yi bana ulaştırınca ise bu parfümle ilgili olan anılarım tabii ki canlanıverdi. Biraz da bu duygularla kullandım ve yine oldukça beğendim.

Gucci Eau de Parfum II’nin açılışı canlı, neşeli ve pozitif gerçekleşiyor. Etrafa mutluluk saçan ilk saniyelerde turunçgiller (ağırlık portakalda), feminen çiçekler ve mayhoş meyveler kendisini gösteriyor. Meyveli-çiçeksi gerçekleşen ve neredeyse ferahlık seviyesindeki ilk dakikalardan sonra orta bölümde büyük değişim olmuyor. Ekşi meyvelerin biraz daha gücünü arttırdığını görüyoruz. Açıklanan orta notalarında böğürtlen var ki güzel kullanılırsa bayılıyorum böğürtlenli parfümlere. Orta kısımda leziz kırmızı meyvelere kadınsı çiçekler (şakayık ön planda, menekşe ve yasemin) eşlik ediyor. Misk orta bölümden itibaren geri planda hoş bir dengeleyici olarak varlığını sürdürüyor. Kapanış odunsu gerçekleşiyor. Aynı meyveli çiçekler zayıflayarak alt notalara ulaşırken, misk, amber ve sedir ağacının ağırlığını arttırdığına şahit oluyoruz.

Gucci Eau de Parfum II, hiç şüphesiz meyveli-çiçeksi karaktere sahip. Bu tarzın en sevdiğim örneklerinden birisi ilan edebilirim onu. Mayhoş meyveler ve feminen çiçeklerin eğlenceli dengede durduğunu söyleyebilirim. Böğürtlen, kırmızı meyveler ve siyah üzüm teması; şakayık, yasemin ve menekşeye bir parça üstün geliyor ana yapıda. Bu durum benim için iyi haber, fazlaca kadınsı çiçekler barındıracağına lezzetli meyveler kokmayı tercih ederim. Tabii onun safkan kadın parfümü olduğunu da aklımın bir köşesinde tutuyorum.

Sadece bana mı oluyor bilmiyorum ama onu kokladığımda hep iyimserlik aşılıyor Gucci Eau de Parfum II. Onda garip şekilde hayat enerjisi var. Karanlık, durağan ve sıkıcı değil, her an değişebilen kadınsı ruh hali var sanki onda. İlk bakışta genç hanımefendi parfümlerini hatırlatsa da genç-yaşlı herkes, günlük kullanımda tercih edebilir. Onu kullanan çoğu kadının rahatlıkla seveceğini düşünüyorum. İmza parfümü olarak bile düşünülebilir.

Her güzelin kusurları olduğu gibi onun da eksik tarafları var tabii ki. İlk olarak kokusu yapaylık sınırında ve yüksek kalite vaat etmiyor. Kimi bünyelerde, çiçeklerin veriliş tarzı bakımından baş ağrısı yapmaya müsait gibi. İkinci eksik tarafı performansı. Kalıcılığı iyi ama etrafa yayılımı biraz zayıf. Üçüncü en büyük problem ise üretiminin bitirilmiş olması. Bu parfümü artık bulmak çok zor ve daha da bulunmaz hale gelecek ilerleyen yıllarda.

Eau de Parfum formundaki kokusunu sektörün tanınmış isimlerinden Antoine Maisondieu tasarlamış. İlkbahar-yaz dönemine uyacaktır. Çok sıcak yaz günlerinde biraz ağır kaçabilir.

Koku Güzelliği:10/7

13 Nisan 2020 Pazartesi

Bois 1920 – Vento nel Vento (2013)

İtalyan niş parfümevi Bois 1920’nin 2013 yılında dört parfümden oluşan Limited Art koleksiyonu piyasaya sürüldü. Vento nel Vento, Limited Art serisinin en bilinen parfümü gibi görünüyor. Koku piramidinde pembe biber, elemi, tütsü, şakayık, öd ağacı, labdanum, benzoin gibi yoğun ve keskin notalar öne çıkıyor.

Bois 1920’nin internet sitesinde Vento nel Vento’nun başlangıcı unutulmaz ve etkileyici, rafine orta notaların coşkun olduğu, kapanışın karanlık ve büyük mühürü andırdığı belirtilmiş. Vento nel Vento’nun açılışı koyu ve ağır reçinemsilikle gerçekleşiyor. Bu tür parfümleri ayakkabı boyasına benzettiğim doğrudur ve karanlık üst notaları burnu fazlasıyla zorluyor. Orta kısımda genel yapı değişmiyor. Koyu tütsü ve neredeyse pudralı amberin eklendiği orta notalar hala ağır ve zorlayıcı davranıyor. Kapanışta değişim yok. Açıklanan alt notalarında öd ağacı var ama bence öd teması büyük yer kaplamıyor.

Vento nel Vento korkutucu veya irkilten garip reçineli, tütsülü parfümlerden birisi denebilir. Niş markalarda bu tür karanlık amberi çağrıştıran karanlık tütsü ve labdanum merkezli kokusal denemeler sık sık yapılıyor. Çoğu niş markanın bu tür deri montlara veya ayakkabı boyasına benzeyen uç örneklerine yer verdiğini biliyoruz. Serge Lutens’in Ambre Sultan’ı, Histoires de Parfums’un Ambre 114’ü, Annick Goutal’ın Ambre Fetiche’si, Tom Ford’un Sahara Noir’i, Tauer’in Incense Extreme’i, Comme des Garçons’un Avignon’u gibi güçlü eserler, Vento nel Vento’nun doğal rakipleri gibi duruyor.

Vento nel Vento, güçlü, dolgun, kullanması ve sevmesi zor bir parfüm. Onu kullanıp, etraftan övgüler almayı unutun. Böylesine reçinemsi ve ağır koku formu, tematik ve sıra dışı örnekler olarak düşünülmeli. Bu tür bir çok niş parfüm denemiş birisine bile genel tarzı yorucu ve bıktırıcı gelebilir. Konforlu olmayan yapısıyla herkese ve her ortama uymayabileceğini öngörmek falcılık olmayacaktır. Mod ve doğru ortam kokusu adeta Vento nel Vento.

Açıklanan notalarında en ilgimi çeken öğeler şakayık ve meyan kökü oldu. Genellikle feminen kadın parfümlerinde karşımıza çıkan şakayık notasının Vento nel Vento’da kırıntısına bile rastlayamadım. Vento nel Vento asla kadınsı çiçek parfümü değil, erkek kullanımına yakın reçine-amber kombinasyonu diyebilirim. Meyan kökü aromasıyla da parfümlerde pek aram yok. Neyse ki meyan kökü de baskın değil.

Sonuç olarak fikrimi değiştiriyorum ve Vento nel Vento’nun safkan tütsü parfümü olmadığını düşünüyorum. Eğer Encre Noire tarzına yakın giyilebilir tütsü arıyorsanız yanlış yerdesiniz. Labdanum, egzotik amber, paçuli ve reçinelerin hunharca diğer öğeleri baskı altına aldığı zalim, ödünsüz, uzlaşmaz ve asosyal koku formuna sahip. Gotik, Dante’nin İlahi Komedya’da tasvir ettiği cehennemini anımsatan, acımasız, sert, ketum bir parfüm. Onun kokusal paradigması, garip kokan tütsüleri, cadıları, engizisyon mahkemelerini, Ebu Leheb’i, İsa peygamberi çarmıha geren pagan Romalı askerleri, orta çağın düşünsel karanlığını çağrıştırıyor.

Vento nel Vento, EDP formunda. Kalıcılığı tabii ki çok iyi. Etrafa yayılımı ortalamanın biraz üstünde. Performans anlamında sizi yarı yolda bırakmayacaktır. Tam bir kış parfümü. Serin sonbahar günlerinde bile bunaltıcı olabilir. Almadan önce denemeniz gerektiğini önemle belirteyim. Kimi kaynaklarda kokusunu markanın sahibi Enzo Galardi’nin tasarladığı yazılmış.

Koku Güzelliği:10/6

9 Nisan 2020 Perşembe

Carolina Herrera – 212 VIP Men (2011)

1990’ların sonunda Carolina Herrera’nın harika bir parfümü çıkmıştı. 212 Men isimli bu delikanlıyla üniversite yıllarımda tanışmıştım. 212 Men, sınıf arkadaşımın Ankara’nın serin ilkbahar günlerinde, final sınavlarına az zaman kala bol bol sıkıp, yanımıza gelmesiyle kadın-erkek herkesi kendisine hayran bırakırdı. O zamanlardan anısı olan 212 Men, ne yazık ki yıllar içinde kokusunu reformülasyonlarla bir parça değiştirmişe benziyor. Eski tadı alamadığım yeni şişe 212 Men’in 2011 yılında erkek kardeşi piyasaya sürüldü. 212 Men’in büyük başarısının ardından aynı isimli devam parfümleri geldi. 212 VIP Men bunların içinde en popüler olanıydı.

Yeni nesil, bayık, şekerli, piyasa parfümü olacağını sandığım 212 VIP Men kullanım döneminde beni şaşırttı. Carolina Herrera’nın internet sitesinde üst notaları turunçgil aromatik olarak sınıflandırılmış. Üst notalarda iki notaya yer verilmiş: Parfümlerde fazlaca rastlamadığımız parmak limonu (Caviar Lime) ve donmuş nane. Parfümün başlangıcı gerçekten de lime meyvesinin burukluğu ve nanenin serinliğiyle gerçekleşiyor. Sade, saldırgan olmayan ve doğal açılışı hoş ve ferah. Orta kısmı baharatlı ferah olarak sınıflandırılmış. Açıklanan orta notalarında zencefil ve dondurulmuş/buzlu votka notaları var. Başlangıçtaki buruk lime meyvesine orta bölümde içki/alkol kokusu ekleniyor. Bu içki tabii ki votka oluyor. Son bölüm odunsu oryantal olarak isimlendirilmiş. Alt notalarında yine iki öğeye yer verilmiş: Kingwood ve tonka fasulyesi. Parfümün sonları odunsu-derimsi yapıda ilerliyor. Kapanışı, orta bölümle büyük oranda benzeşiyor.

212 VIP Men, resmi pazarlama cümlelerinde kendine güvenen, çekici, modern ve parti temalarını öne çıkarıyor. Onun New York şehrinin hareketli gece hayatından ilham aldığını söyleyebiliriz. Bu durum kokusuna da bir şekilde yansımış. 212 VIP Men, gece kulüplerinin, yaz akşamlarındaki plaj partilerinin kokusu olmaya aday. Neden mi böyle düşünüyorum. Çünkü kokusu kremsi, neredeyse hindistan cevizimsi tropikal içkilere/kokteyllere benziyor.

Parfümün büyük değişim göstermediği, tek düze ilerlediği ve müthiş derinliğe sahip olmadığını söyleyebilirim. Bu eksik taraflarını yapaylık barındırmamasıyla, temiz ve modern kokmasıyla, çoğu kişinin sevebileceği yapısıyla ve son yıllarda birbirinin aynısı şekerli, tatlı, baharatlı, tonka fasulyeli bıktırıcı genç erkek parfümlerinden farklı davranmasıyla kapatıyor. Parfümün resmi olarak açıklanan ilginç notaları gözünüze çarpmıştır. Genel olarak fazla karşımıza çıkmayan parmak limonu ve kingwood gibi öğeler, sıra dışı detaylar olarak düşünülebilir. 212 VIP Men, basitçe anlatmak gerekirse yeşil misket limonu, nane, votka ve miskten oluşuyor. Misk parfümün orta kısmından itibaren kendisini hissettiriyor.

Carolina Herrera bu parfümü gece kullanımı için önerirken bence günün her saatinde gayet iyi sonuç verecektir. Genel tarzı kolay kullanılabilecek, yumuşak başlı, temiz ve hoş, içki temalı arkadaşımız denebilir. Kimi kullanıcıların 212 VIP Men’i 1 Million’a benzetmesini anlayamadım. İki parfüm arasında büyük benzerliğe rastlamadım. 1 Million şekerli metalik portakallı ve baharatlı deri parfümü. 212 VIP Men ise limonsu serin votka temasına sahip. 1 Million karanlık sayılabilecek, sıcak, dinamik ve baharatlıyken, 212 VIP Men neredeyse ferah, baharatların büyük yer kaplamadığı, serin ve durağan-cansız bir arkadaş.

VIP Men’i, 1 Million’a değil de abisi 1999 çıkışlı ilk 212 Men’e benzettim. 13-14 sene öncesinden hafızamda kalan 212 Men’in ilk versiyonunun kokusuna bir parça içki teması eklenmiş hali gibi VIP Men. Hatta hafiften Guerlain Homme’nin seyreltilmiş, zayıf halini bile çağrıştırıyor. Bu anlamda beğenerek kullandım. Tabii kalite anlamında harikalar yaratamıyor. Biraz basit ve vasata yakın koksa da başlangıç seviyesindeki parfüm meraklıları için hoş seçeneklerden birisi denebilir.

EDT formunda. Kalıcılığı idare ediyor, etrafa yayılımı zayıfa yakın ne yazık ki. Kokusunu Emilie (Bevierre) Coppermann ve Lucas Sieuzac birlikte tasarlamış. Ilık ilkbahar günleri veya yaz akşamları için uygun olacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/6.5