9 Nisan 2020 Perşembe

Carolina Herrera – 212 VIP Men (2011)

1990’ların sonunda Carolina Herrera’nın harika bir parfümü çıkmıştı. 212 Men isimli bu delikanlıyla üniversite yıllarımda tanışmıştım. 212 Men, sınıf arkadaşımın Ankara’nın serin ilkbahar günlerinde, final sınavlarına az zaman kala bol bol sıkıp, yanımıza gelmesiyle kadın-erkek herkesi kendisine hayran bırakırdı. O zamanlardan anısı olan 212 Men, ne yazık ki yıllar içinde kokusunu reformülasyonlarla bir parça değiştirmişe benziyor. Eski tadı alamadığım yeni şişe 212 Men’in 2011 yılında erkek kardeşi piyasaya sürüldü. 212 Men’in büyük başarısının ardından aynı isimli devam parfümleri geldi. 212 VIP Men bunların içinde en popüler olanıydı.

Yeni nesil, bayık, şekerli, piyasa parfümü olacağını sandığım 212 VIP Men kullanım döneminde beni şaşırttı. Carolina Herrera’nın internet sitesinde üst notaları turunçgil aromatik olarak sınıflandırılmış. Üst notalarda iki notaya yer verilmiş: Parfümlerde fazlaca rastlamadığımız parmak limonu (Caviar Lime) ve donmuş nane. Parfümün başlangıcı gerçekten de lime meyvesinin burukluğu ve nanenin serinliğiyle gerçekleşiyor. Sade, saldırgan olmayan ve doğal açılışı hoş ve ferah. Orta kısmı baharatlı ferah olarak sınıflandırılmış. Açıklanan orta notalarında zencefil ve dondurulmuş/buzlu votka notaları var. Başlangıçtaki buruk lime meyvesine orta bölümde içki/alkol kokusu ekleniyor. Bu içki tabii ki votka oluyor. Son bölüm odunsu oryantal olarak isimlendirilmiş. Alt notalarında yine iki öğeye yer verilmiş: Kingwood ve tonka fasulyesi. Parfümün sonları odunsu-derimsi yapıda ilerliyor. Kapanışı, orta bölümle büyük oranda benzeşiyor.

212 VIP Men, resmi pazarlama cümlelerinde kendine güvenen, çekici, modern ve parti temalarını öne çıkarıyor. Onun New York şehrinin hareketli gece hayatından ilham aldığını söyleyebiliriz. Bu durum kokusuna da bir şekilde yansımış. 212 VIP Men, gece kulüplerinin, yaz akşamlarındaki plaj partilerinin kokusu olmaya aday. Neden mi böyle düşünüyorum. Çünkü kokusu kremsi, neredeyse hindistan cevizimsi tropikal içkilere/kokteyllere benziyor.

Parfümün büyük değişim göstermediği, tek düze ilerlediği ve müthiş derinliğe sahip olmadığını söyleyebilirim. Bu eksik taraflarını yapaylık barındırmamasıyla, temiz ve modern kokmasıyla, çoğu kişinin sevebileceği yapısıyla ve son yıllarda birbirinin aynısı şekerli, tatlı, baharatlı, tonka fasulyeli bıktırıcı genç erkek parfümlerinden farklı davranmasıyla kapatıyor. Parfümün resmi olarak açıklanan ilginç notaları gözünüze çarpmıştır. Genel olarak fazla karşımıza çıkmayan parmak limonu ve kingwood gibi öğeler, sıra dışı detaylar olarak düşünülebilir. 212 VIP Men, basitçe anlatmak gerekirse yeşil misket limonu, nane, votka ve miskten oluşuyor. Misk parfümün orta kısmından itibaren kendisini hissettiriyor.

Carolina Herrera bu parfümü gece kullanımı için önerirken bence günün her saatinde gayet iyi sonuç verecektir. Genel tarzı kolay kullanılabilecek, yumuşak başlı, temiz ve hoş, içki temalı arkadaşımız denebilir. Kimi kullanıcıların 212 VIP Men’i 1 Million’a benzetmesini anlayamadım. İki parfüm arasında büyük benzerliğe rastlamadım. 1 Million şekerli metalik portakallı ve baharatlı deri parfümü. 212 VIP Men ise limonsu serin votka temasına sahip. 1 Million karanlık sayılabilecek, sıcak, dinamik ve baharatlıyken, 212 VIP Men neredeyse ferah, baharatların büyük yer kaplamadığı, serin ve durağan-cansız bir arkadaş.

VIP Men’i, 1 Million’a değil de abisi 1999 çıkışlı ilk 212 Men’e benzettim. 13-14 sene öncesinden hafızamda kalan 212 Men’in ilk versiyonunun kokusuna bir parça içki teması eklenmiş hali gibi VIP Men. Hatta hafiften Guerlain Homme’nin seyreltilmiş, zayıf halini bile çağrıştırıyor. Bu anlamda beğenerek kullandım. Tabii kalite anlamında harikalar yaratamıyor. Biraz basit ve vasata yakın koksa da başlangıç seviyesindeki parfüm meraklıları için hoş seçeneklerden birisi denebilir.

EDT formunda. Kalıcılığı idare ediyor, etrafa yayılımı zayıfa yakın ne yazık ki. Kokusunu Emilie (Bevierre) Coppermann ve Lucas Sieuzac birlikte tasarlamış. Ilık ilkbahar günleri veya yaz akşamları için uygun olacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/6.5

5 Nisan 2020 Pazar

Franck Boclet – Velvet (2019)

Franck Boclet’in 2019 yılı çıkışlı parfümü Velvet, markanın Rock & Riot Ivory serisine ait. Son yıllarda birçok yeni parfüme imza atmasıyla gözlerin çevrildiği Franck Boclet koleksiyonu, Rock & Riot serisiyle evliliği, aşkı ve romantizmi tanıtımlarda merkeze yerleştiriyor. Velvet’te de kural bozulmamış. Franck Boclet’in internet sitesinde Velvet, meyveli, odunsu oryantal olarak sınıflandırılmış.

Velvet’in “Huzur ve sevgi arayan ahenkli bir çift gibi şehvetli koktuğu” iddia edilmiş. Parfümün açıklanan notalarındaki en ilginç öğe pamuk şekeri. Ayrıca oldukça sevdiğim meyveler olan erik, şeftali, incirin isimleri geçiyor ki bu durum merakımı daha arttırdı. Parfümün açılışı oldukça kuru ve tozlu yapıyla gerçekleşiyor. Anasona benzettiğim ilk saniyelerde, üst notalarında bergamot ve portakal varmış. Turunçgiller pek alışık olduğumuz gibi kullanılmamış. Eski tarz erkek parfümlerini hatırlatan garip açılışı pek sevemedim. Orta kısımda kuru ve tozlu yapı devam ediyor. Bu bölümde tozlu incir yaprağı, erik ve şeftali algılanıyor ama yine günümüzün yeni nesil parfümlerindeki gibi bolca tatlılık bulunmuyor. Acımtırak ve buruk aromatik otlar geri planda bulunuyor. Oysa Franck Boclet’e göre geri planda misk, sedir, sandal ağacı ve pamuk şekeri bulunuyor.

Velvet’in resmi tanıtımında üst notalarındaki bergamot ve portakalın ışıl ışıl parladığı belirtiliyor. Kullanım dönemindeyse durumun pek öyle olmadığı anlaşılıyor. Buradaki garip ve anasonsu turunçgillerin ferah, parlak, doğal ve gerçekçi olmadığını söyleyebilirim. İlacımsı acılıkta, öksürük şuruplarının, eczanelerin, medikal depoların kokusunu anımsatan yapısıyla üst ve orta notaların bir kısmı herkese hitap etmeyecek tuhaf yeşil temaya sahip.

Gerek notalarından gerekse tanıtımından parfümün meyve eksenine yakın olduğu anlaşılıyor. Meyveler (erik, incir ve şeftali) lezzetli ve doğal değiller. Bu meyveler içinden en çok incir-incir yaprağının önde olduğunu sanıyorum. Buradaki erik kullanımı Tom Ford – Plum Japonais’teki gibi tatlı ve karanlık değil. Şeftaliyse, Mitsouko’ya hafiften öykünmüş belki de. Parfümün en kafa karıştıran notasıysa pamuk şekeri.

Pamuk şekerini görünce önce ürktüm. Yine günümüzün bol şekerli-tatlı koku profilinin tekrarı olacak sandım. Velvet’in geneline baktığımda sonları saymazsak fazlaca şekerli kokmuyor. Tatlılık var ama abartılı değil. İlk dakikalardaysa hemen hemen hiç şekerli hissiyat yok. Bu iyi haber ama kuru-tozlu yapısı, alışılmadık ve burnu zorluyor.

Acımsı, otsu, yeşil yapı, Franck Boclet’in yine Rock & Riot serisine ait parfümlerde karşıma çıkmıştı. Blue Moon ve Be My Wife’ta da benzer temayı algılamıştım. Velvet, bu anlamda sürpriz yapmıyor. Biraz sıra dışı, sevmesi ve kullanması zor bir parfüm. Konforlu değil ve herkese uymayabilir. Almadan önce denemenin şart olduğunu düşünüyorum.

Velvet’in güzel taraflarından birisi Extrait formunda olması. Parfümlerin en yoğun konsantrasyonunu temsil eden Extrait, az sayıdaki marka tarafından kullanılıyor. Kalıcılığı iyi olsa da etrafa yayılımını ilk patlama dışında güçlü bulmadım. Her ne kadar turunçgiller ve meyvelerden bahsedilse de ferah değil. Sıcak yaz mevsimi dışında kullanmak iyi sonuç verebilir. Uniseks olarak sunulmuş fakat erkek kullanımına yakın denebilir. Kokusunu Bruno Herve tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5.5

1 Nisan 2020 Çarşamba

Lancome – Tresor Midnight Rose (2011)

Johann Pachelbel’in dünyaca ünlü harika eseri Canon In D Major’u dinliyorum. Odayı dolduran keman ve yaylı sazların ahenkli, ritmik, barışçıl, enerjik notaları rafine ve huzur verici. Hayatın her şeye rağmen güzel ve yaşanabilir olduğunu düşündürten anlardan birisi de böylesine şahane müzikal eserlere dalıp gidebilme lüksümüz.

Canon In D Major’u dinlerken kolumdan yayılan gül kokusuna odaklanıveriyorum. Nedense yüksek kaliteli gül parfümleri ile klasik müziğin notalarının evrenin herhangi köşesinde birleşip, bütünleştiklerini düşünürüm. Lancome’un şöhretli klasiklerinden Tresor’un devam parfümlerinden Midnight Rose, ismindeki gül temasını parfüme yansıtmayı başarıyor.

Tresor Midnight Rose’un ilk saniyeleri modern ve bolca şekerli, meyveli gül temasıyla gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında ahududu ve gül özütü görünüyor ki ilk saniyeler modern meyveli-çiçeksi tarza yakın duruyor. Lezzetli başlangıcı biraz fazla genç kızlara yönelik gibime geldi. Orta bölümde şekerlilik azalıyor neyse ki. Meyvemsi gül birlikteliği orta kısmı da domine ediyor. Açıklanan orta notalarında frenk üzümü tomurcuğu gibi ilginç öğe bulunuyor. Üzüm tomurcuğundan ziyade orta kısımda feminen çiçeksiliğe şakayık ekleniyor. Başlangıcı ve orta kısmı gayet kadınsı davranan parfümün alt notalarında nötr havaya bürüyor. Kapanışta gül yine orada duruyor. Güle, tatlılığı az vanilya, bir parça misk ve erkeksi olmayan sedir ağacı eşlik ediyor. Kapanışı parfümün en sevdiğim yeri oldu.

Bir taraftan 17. yüzyıla ait Canon In D Major’u dinliyorum, diğer tarafta gözlerimi kapatıp 2011 yılının eylül ayında dünya pazarlarına sunulan Tresor Midnight Rose’un üzerimden yayılan notalarını kokluyorum. İki eserin yaratılması arasında üç yüz yıl olsa da, duygularım karışık. Bir tarafta modernitenin sosyolojik kritiğini yapıyorum içimden, diğer taraftan, klasisizmden ayrılasım gelmiyor. Parfümler ve müzik… Keman ve gül kokusu… Barok dönem ve bilgi çağı…

Tresor Midnight Rose, başlangıcında çocuksu ve jelibonları andıran şekerli ahududu-gül ikilisinin şımarık ve bıktırıcı gülüşünü sunuyor. İlk saniyeler dikkat çekmeye çalışan rüküş hanımefendiye benziyor. Orta bölümü güllü lokumlara benzetiyorum. Tatlılığın kademe kademe azalması, onun geri planındaki amacını da yansıtıyor. Kötü başlayan ama güzel biten romantik film gibi Midnight Rose.

Teorik olarak notalarına baktığımda sevdiğim temalar var. Gül, ahududu, pembe biber, kuş üzümü, kaliteli kullanılırsa parfümlerde harika kokabiliyorlar. Tresor Midnight Rose’da uzun süredir buzdolabında duran ve artık şekerlenmiş gül reçeli hissiyatı veren üst-orta notalar, onun rafine ve ilginç olma ihtimalini azaltıyor. Kapanışı Lancome kalitesindeyse de, kıyafet üzerinde, tatlı kasesine düşmüş balık gibi.

Özgün, sıra dışı ve zengin kokmadığına emin olabilirsiniz. Koku formuna bütünsel anlamda baktığımda, Lancome’nin, sanatsallığı pek umursamadığı anlaşılıyor. Amaç yine çok satan modern genç kız kokusu yapmak, araç olarak da gül ve meyveleri kullanmak. Canlı, eğlenceli, hoppa, bir süre sonra kullanmaktan sıkılabileceğiniz (kim böyle bir şey ister ki) meyveli-çiçeksi parfüm istiyorsanız, emrinize amade sizi bekliyor.

EDP formundaki parfümün kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı ilk patlama dışında saldırgan değil. Sonbahar-kış dönemine uygun olacağını tahmin ediyorum. Günlük kullanıma ve akşam gezmelerine uyum sağlayacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/6

28 Mart 2020 Cumartesi

Vertus – Amber Elixir (2015)

Amber Elixir, Vertus’un 2015 yılında piyasaya sürdüğü ilk seri parfümlerdendi. Markanın gül ve öd ağacı merkezli parfümleri ilgi çekerken, Amber Elixir’in bir parça geri planda kaldığını düşünüyorum. İsminden de anlaşılacağı üzere Vertus koleksiyonunun amber merkezli parfüm boşluğunu karşılıyor. Markanın internet sitesinde Amber Elixir şöyle tanıtılmış: “Havadaki cezbedici amber kokusunu keşfedin. Onun iksiri kendinize güveninizi tazelerken adeta dünyanın ayaklarınızın altında olduğunu hissedeceksiniz.”

Amber Elixir’in başlangıcında içki teması ve kuru meyveler bulunuyor. Açıklanan üst notalarında rom içkisi, artemisya, üzüm ve kuru meyveler var. Amber Elixir’in ilk saniyeleri içkimsi meyvelerle gerçekleşiyor. Orta kısma geçildiğinde koku karakterinde büyük değişim olmuyor. İçkimsi kuru meyvelere yarı karanlık ve egzotik amberle geri planda metalik safran ekleniyor. Son bölümde yine fazla değişim yok. Alt notalarda içkimsi, amberli meyvelere bir parça odunsuluk eşlik ediyor. Açıklanan alt notalarında tik ağacı ve sandal ağacı mevcut. Muhtemelen son bölümdeki odunsuluğun sebebi bu öğeler denebilir.

Amber Elixir’i kullanmadan önce, isminden dolayı ağır, yoğun ve karanlık amber tarzına yakın profil beklerken, içkimsi, baharatlı meyvelerle karşılaşmak sürpriz oldu. Amber, parfümün ikinci teması konumunda sanki. Zaman zaman metalik hissiyat veren alkole batırılmış modern, steril kuru meyveler, daha ön plandaymış gibi davranıyor.

Amber Elixir’den korkutucu, kullanması zor, reçineli amber teması beklemeyin. Bu durumun olumlu tarafı çoğu kişinin benimseyebileceği tarza sahip olması denebilir. Bazı niş markaların amber parfümleri fazlasıyla burnu yoruyor ve uçlarda dolaşıyor. Amber Elixir, metalik-ana akım parfümcülüğe yakın duruyor.

Amber Elixir’in üst notalarındaki artemisya bitkisi, orta kısımdaki safranla karışınca, benim için uygun olmadığını anladım. Açıklanan alt notalarında castoreum görünüyor. Parfümlere genellikle hayvansı hissiyat veren castoreum temasını kapanışta pek algılayamadım neyse ki. Amber Elixir, bıktırıcı derecede hayvansı değil hiç bir fazda.

Kalite anlamında idare etse de (hafiften yapaylık sınırında gibi) Vertus’un diğer dolu dolu, koyu ve baskın parfümlerinden ayrışıyor. Amber Elixir, pek derinliği olmayan, düz çizgide ilerleyen konfor kokusuna benziyor. Büyük popülariteye ulaşamayacak belki ama günlük kullanıma ve hatta takım elbiseye uyum sağlayabilecek basit ve ortalama parfüm hissiyatı uyandırıyor. Tarz olarak az da olsa Lubin – Idole, Bentley For Men ve Parfum d’Empire – Ambre Russe’yi anımsatıyor.

EDP formundaki Amber Elixir’in performansı harikalar yaratmıyor. Kalıcılığı fena değil, etrafa yayılımı ilk patlama dışında normalin biraz altında kalıyor. Uniseks olarak pazara sunulsa da erkek kullanımına bir parça yakın duruyor. Sonbahar-kış döneminde kullanmanın doğru olacağını sanıyorum.

Koku Güzelliği:10/6