14 Ocak 2020 Salı

Thierry Mugler – Pure Tonka (2016)

2018 yılının kasım ayıydı muhtemelen. Karşıma ansızın çıkan Karmaşa’nın ilerleyen zamanlarda hayatım için hoş bir sürprize dönüşeceğini tahmin bile edemezdim. İnsanın bazen hayatının akışını kadere bırakmanın rahatlığıyla geçirdiği dönemler olur. Benliğimizin üzerindeki ruhani gücün konforlu yumuşaklığına teslim oluruz. Belki fazlasıyla yalnızsınızdır tek başınıza yaşadığınız evinizde başınızı yastığa koyarken, belki de hayal ettiğiniz şeylerin bir türlü gerçekleşmemesinin yorgunluğuyla tefekküre verirsiniz kendinizi…

2016 yılındaysa Thierry Mugler’in bir başka “Pure” isimli parfümü çıktı. Pure Malt ve Pure Havane’nin başarısının ardından parfümseverlerin merakla beklediği seriye dönüşen “Pure” isimli delikanlıların son örneği Pure Tonka oldu. Pure Tonka, isminden de anlaşılacağı üzere tonka fasulyesi notasını öne çıkarmış tanıtımında.

Thierry Mugler’in internet sitesinde oryantal gurme olarak sınıflandırılmış Pure Tonka. Resmi tanıtımında ferah lavanta ve biberiyenin, tonka fasulyesi ve gurme baharatlarla karışımından oluştuğu vurgulanmış. Yine kendi sitelerinde açıklanan notalarında bir sürpriz var: Kapuçino.

Pure Tonka’nın açılışı tatlı, lezzetli, koyu çikolata ve lavantayla gerçekleşiyor. İlerleyen dakikalarda lavantaya biberiye de ekleniyor. Başlangıcı çikolatalı lavanta gibi denebilir. Orta kısma geçildiğinde başlangıçtaki tatlılık ve çikolatamsı hissiyat devam ediyor. Orta notalarda bitter çikolatadan ziyade vanilyamsı sütlü çikolata efekti verilmiş. Orta bölümde dumansı kuru tütün hiç beklemediğim şekilde kendisini gösteriyor. Arka planda A Men parfümlerinin değişmez üyeleri koyu paçuli ve vanilya yerini alıyor. Sonlarda çok güzel vanilyalı paçuli yoluna devam ediyor.

Pure Tonka, ilk saniyelerden itibaren serinin diğer parfümlerini çağrıştırıyor. A Men, Pure Malt ve Pure Havane’nin karışımı gibi davranıyor. Başlangıcı A Men’i andırırken, orta kısımda karşıma çıkan tütünde Pure Havane esintileri var sanki. Bu tarz kokuları sevdiğim için Pure Tonka’yı oldukça beğendim. Genel olarak düz çizgide ilerlediği ve fazlaca değişim geçirmediği söylenebilir.

Pure Tonka, kardeşleri gibi koyu, karanlık, gotik bir sütlü çikolata, kahve, vanilya ve paçuli merkezinde dolaşıyor. Lavanta, biberiye ve tonka fasulyesi ikinci planda kalmış sanki. Açıklanan notalarındaki kapuçino temasıysa ara ara burnunuza geliyor. Eğer siz de benim gibi A Men ve Pure serisi parfümlerini seviyorsanız, sağlam bir seçeneğiniz daha oldu.

Pure Tonka’yı kullananlar ağırlıklı olarak onu üç parfüme benzetmiş. Rochas Man, New Haarlem ve Tobacco Vanille’ye benzetilen Pure Tonka bu parfümlerden en çok New Haarlem’e benziyor bence. New Haarlem’deki o dolgun ve güçlü acımsı kahve-kakao aroması, Pure Tonka’yı andırıyor. Tobacco Vanille ile büyük benzerlik taşımıyor. Thierry Mugler’in parfümlerinden ise klasik A Men’e yakın duruyor.

Pure Tonka’yı kimler kullanır? Yalnızlığının hafiflemesine ihtiyacı olan, geceleri uyumadan önce hayaller kuran, kokular dünyasında araştırma yapmayı seven sosyologlar veya psikologlar kullanabilir. Bir kadının kahramanı olduğunu bilen veya bir kadın tarafından gururla izlenen erkekler onu üzerinde taşıyabilir.

EDT formundaki Pure Tonka’nın performansı harikalar yaratmıyor. Klasik A Men ve Pure Malt kadar kalıcılığı yüksek değil sanki. Etrafa yayılımı ortalama düzeyde. Tam bir kara kış parfümü. Ilık sonbaharda bile ağır kaçabilir. Kokusunu Thierry Mugler için birçok parfüme imza atmış Jacques Huclier tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

9 Ocak 2020 Perşembe

Avon – Treselle (2003)

Avon’un 2003 yılında reklam kampanyalarıyla dünya pazarlarına sunduğu kadın parfümü Treselle, oldukça beğenilmişe benziyor. Her ne kadar Avon’un sürekli yeni parfümler üretme stratejisi uyguladığını bilsek de Treselle, iz bırakan Avon’lardan olmayı başardı denebilir. Onlarca yeni parfüm piyasaya sürerken bir o kadarının da üretimini bitiren Avon, şüphesiz küresel reflekslerle hareket ediyor.

Treselle’in feminen, kendine güvenen ve ne istediğini bilen kadınların parfümü olduğunu öğreniyoruz pazarlama cümlelerinden. Çiçeksi gruba dahil edilebilecek Treselle’nin açılışı saf ve pürüzsüz çiçeklerle gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında lotus bulunuyor. Muhtemelen lotus çiçeğinden gelen ilk saniyelerdeki sucul çiçekler kaliteli denebilir. Orta kısımda benzer çiçeksilik devam ediyor. Hafiften sabunsu çiçeklere eklenen yasemin ve zambak, onun kadınsı ve taze karakterini pekiştiriyor. Sonlarda çiçeklere eklenen misk, klasik kadın parfümü kıvamında devam ediyor.

Treselle, sabunsu ve ilkbahar çiçeklerini merkeze almış gibi duruyor. Ferah ve sucul sayılabilecek beyaz çiçek buketi onun sakin ve huzurlu tarafını yansıtıyor. Evet, bu parfüm size dinginlik, uyum, sadelik ve huzur veriyor. Basit ve mütevazı kokuyor, burun tırmalayan detaylar barındırmıyor, kullanan çoğu kadının ruhundaki kimi köşelere dokunacak gibi davranıyor.

Biliriz ki Avon parfümleri fiyatlarının oldukça uygun olması bakımından çoğu zaman koku endüstrisinde biraz küçümsenir ne yazık ki. Burada sanırım, “ucuz olan parfüm kalitesizdir” algısı büyük rol oynuyor. Bu kural zaman zaman geçerli olabilir fakat bazı Avon parfümleri fiyatlarından çok daha iyi kokuyorlar. Treselle, onlardan birisi olabilir.

Treselle, kendi segmentindeki rakipleri arasında kaliteli sayılabilecek bir parfüm. Çiçekler fazlasıyla derin veya sıradışı değil. Düz çizgide ilerliyor ve hemen hemen hiç değişmiyor. Bu durum çoğu Avon parfümünde karşımıza çıkıyor. Performans anlamında da Treselle şöhretli ana akım markaların gerisinde kalıyor.

Bir parfümü hem iyi yönleriyle hem de kötü yönleriyle değerlendirmek gerekiyor. Treselle’de iyi yönler de var, tatmin edicilikten uzak taraflar da mevcut. Oldukça uygun fiyatlara satılan Avon’lardan mucizeler beklememek gerektiğini söyleyebilirim. Treselle’nin de zaten bu mütevazı kokusuyla öyle iddialı sularda yüzmeye niyeti yok anlaşılan. Onun amacı saflığı ve beyazı simgeleyen taze, ıslak çiçek buketi kokusu sunmak belki de. Eğer amacı buysa başarılı sayılabilecek şekilde yerine getiriyor.

Treselle’nin kokusunu iki ünlü parfümör Alberto Morillas ve Ilias Ermenidis birlikte tasarlamış. EDT formunda. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı yüksek değil. Her yaştan hanımefendilere uyum sağlayacaktır. Ilık ilkbahar dönemine yakın duruyor kokusu.

Koku Güzelliği:10/5

4 Ocak 2020 Cumartesi

Faberge – Brut (1964)

1800’lü yıllarda mücevher işiyle ilgilenen Faberge ailesi, 1930’lı yıllara gelindiğinde ilginç durumla karşılaştı. 1937’de Rus kökenli Amerikalı tüccar Sam Rubin, parfüm işi yapmaya başladı. Sam Rubin’in arkadaşı Dr. Armand Hammer’in (kendisi Lenin’in özel izniyle Sovyetlerin ilk yabancı imtiyaz sahibiydi) önerisi üzerine ürettiği parfümleri markalaştırmaya karar verdi. Sam Rubin parfüm markasının ismini Faberge Inc olarak belirledi.

Tabii bu isme, ilerleyen zamanlarda mücevher işiyle uğraşan Faberge ailesinden itiraz geldi. Kendi mücevher markası isminin habersiz olarak parfümde kullanılmasını istemediler. Sam Rubin ve Faberge ailesi anlaşma yoluna gittiler. Sam Rubin yirmi beş bin dolar karşılığında Faberge ailesinden isimlerini sadece parfümlerde kullanmak için yasal izni aldı. Böylece Faberge parfüm markası doğdu.

Faberge’nin en önemli parfümü şüphesiz erkekler için üretilen Brut idi. 1964 yılında piyasaya sürülen Brut, kısa sürede memleketi Amerika’da büyük satış rakamlarına ulaştı. Sonrasında dünyaya pazarlanan Brut, küresel çapta adeta fenomene dönüştü. Amerikan parfümleri arasında Old Spice ve Brut’un ayrı yere sahip olduğunu çoğu kokusever bilir.

“Erkeğin esansı” sloganıyla maskülen tarafını açıkça ilan eden Brut’un açılışı eski bergamot, aromatik otlar (ağırlık fesleğende) ve anasonla gerçekleşiyor. Bu oldukça tanıdık aroma, daha sonra birçok parfümde tekrarlandı. Orta kısımda buruk otlar ve anasona lavanta ekleniyor. Başlangıcıyla paralel devam eden orta kısımdan sonra alt notalar geliyor. Kapanışta sandal ağacı ve miskin daha etkili olduğunu söyleyebilirim.

Brut, sahip olduğu slogana uyum sağlıyor ve erkeksi tarafını hissettiriyor. Tozlu, nostaljik anason ve lavanta kokunun ana hattını oluşturuyor. Bu iki öğeye ikincil derecede ekşi-buruk otlar ve baharatların eşlik ettiğini sanıyorum. Parfümün geneli aromatik organik kimyasal bileşiğe benziyor. Tanımlanması ve adlandırması zor koku formu diğer taraftan da o kadar bilindik ki…

Brut ve Old Spice için kimileri baba kolonyası bazıları da berber dükkanı kokusu diyor ki haklılar. Çoğu baba Old Spice ya da Brut’un traş sonrası kolonyalarını kullanmıştır. Diğer taraftan da bazı erkek berberlerine girildiğinde bizi pudramsı anlatması zor koku karşılar. Brut o kokuyu da andırıyor. Düz çizgide ilerliyor, pek değişmiyor. Kalite anlamında burun tırmalamasa da güncel versiyonun biraz içinin boşaltılmış olduğu anlaşılıyor.

Brut’un iki farklı şişesi var. Birisi benim kullandığım gri ve kare şeffaf şişe. Bu şişedeki kokunun eski egzotik ve çarpıcı Brut kolonyasıyla çok ilgisi kalmamış. Eski sert, erkeksi ve dolgun Brut’un sulandırılmış, seyreltilmiş, günümüz haline uyarlanmış hali diyebilirim kare şeffaf şişe. İlerleyen yıllar ve markanın birkaç defa el değiştirmesiyle eski kokusundan uzaklaşmış ne yazık ki Brut. Kokusu zaman zaman traş köpüklerini veya ucuz deodorantları andırıyor. Bir daha ki sefere uzun mavi dökme şişedeki versiyonu denemeliyim.

Brut kokusal olarak hem Rive Gauche Pour Homme’ye hem de Penhaligons – Sartorial’a benziyor. Eğer Brut’u seviyorsanız fakat çok daha kaliteli versiyonunu arıyorsanız o zaman Sartorial iyi seçenek diyebilirim. Brut 1970’li yıllardan kalma modası geçmiş ve eski kokarken, Sartorial onun daha güçlü ve 1990’larda güncellenmiş genç kardeşi gibi denebilir.

Brut’un hiçbir parfüme benzemeyen sıradışı çarpıcı kokusu tabii ki ünlülerin de ilgisini çekmiş. Elvis Presley, Arnold Schwarzenegger, Jon Bon Jovi, Sean Bean gibi ünlülerin Brut kullanıcısı oldukları belirtilmiş.

EDT formunda Brut. Kalıcılığı normal, etrafa yayılımı düşük denebilir. Yirmi beş yaş üzeri erkeklere önerebilirim. Her mevsim kullanılabilecek kokusu sadece yaz sıcaklarında ağır kaçabilir. 1964 yılında Karl Mann tasarlamış kokusunu.

Koku Güzelliği:10/5

30 Aralık 2019 Pazartesi

Montale - Aoud Queen Roses

Yine kulaklıktan gelen, zihnimde uçuşan ritmler ve The Cure’un solisti Robert Smith’in eşsiz sesiyle amaçsızca dans edesi geliyor insanın… Oysa The Cure wikipedia’ya göre gotik rock gurubu, asla dans müzik yapmıyorlar. Ve ne tesadüf ki Friday I’m in Love’u dinliyorum hem de gri ve soğuk cuma günü. Bu şarkı kesinlikle gotik değil, hayat enerjisi aşılıyor:

Pazartesi maviyse umurumda değil
Salı griyse ve çarşamba da öyleyse
Perşembe seninle ilgilenmiyorum
Bugün Cuma, ben aşığım

Geçtiğimiz haftalarda az takipçili ama havalı 🙂 instagram hesabımda bir parfümsever arkadaşımız, ara ara dinlediğim müzikleri de paylaşmamı istemeseydi bu yazının başlangıcı muhtemelen şöyle olacaktı:

“2019 yılının sonları itibariyle 140’a yakın parfüme imza atan Montale niş parfümevi, onlarca Aoud isimli parfümünün ardından büyük bir sürpriz yaparak Aoud Queen Roses isimli sıradışı esere imza atmış!”

Her makul parfümsever gibi Montale’nin Aoud’la başlayan parfümlerini saymayı bırakmış birisi olarak Queen Roses ile karşıma nasıl koku formu çıkacağını tahmin ediyordum: Gül ve Öd ağacı.

Çılgınca saldırgan ve batı insanının zihin/algı/hissayat/duygu dünyasını sarsmak için üretim yaptığını düşünmeye başladığım Montale’nin Aoud Queen Roses’ine tabii ki bir doğu zihin dünyasına sahip birisi olarak önyargılı yaklaştığımı saklayamam. İyi de hangimizin önyargıları yok ki?

Her ne kadar üst paragraftaki teorimi çürütse de Montale’nin internet sitesinde Aoud Queen Roses’ın Gine’den gelen hibiskus çiçeği ve Grasse ile Arabistan’dan gelen gülle karıştırılarak oluşturulduğundan bahsedilmiş. Son tanıtım cümlesi tabii ki çarpıcı seçilmiş: “Doğu Prensesine layık bir öd.”

Sorun değil, teoriler ve komplolar çürütülmek içindir. Aoud Queen Roses’ın açılışı adeta Montale klasiğiyle imzalanmış: “Eczane deposu gibi kokan acımsı ve kuru öd ağacının yanında konumlanmış attarımsı, hacı yağımsı güçlü ve agresif gül. İlk saniyeler ve dakikalar, milyonlarca Montale parfümündeki gibi. Bu koku patetizmine zavallı burnum alışık ama hayatında ilk defa Montale parfümü kullanan masum ve deneyimsiz kokusever Selda hanım (Bu parfümü bana yolladığı için teşekkür ederim) gibi, fenalık geçirme aşamasına gelebilirsiniz. Mümkünse üst notaları, bir üniversite hastanesinin acil servisinin yakınlarında koklayın, ne olur ne olmaz.

Orta bölümü var mı bu parfümün bilemiyorum ama öd ağacının geriye çekilmesiyle kıpkırmızı güzel, ağır, karanlık ve gerçekçi gül/gül yaprağı temasına belli belirsiz eşlik eden sıcak baharatın (ilginç şekilde gül soğuk ve serin kokuyor) dışında leziz kırmızı meyveler var mı yoksa kimi yorumcuların kırmızı şaraba benzettiği akor nedir emin değil. Çünkü o bir Montale parfümü, onu koklarken çoğu zaman hangi notayı içinize çektiğinizi tahmin edemiyorsunuz.

Son kısımlar, üst-orta bölümle paralel ilerliyor. Büyük değişim yaşanmayan kapanışta, vahşi bir atın uysallaşıp, evcilleştiğini düşündürtüyor Aoud Queen Roses. Her bitişin ruhlarda bıraktığı hüzün, onun alt notalarında da var.

Açıklanan notalarında paçuli, öd ağacı, hibiskus, gül ve deri varmış Aoud Queen Roses’ın. Baskın deri hissedilmese de geri planda kalmayı tercih eden deriye benzemeyen deri kullanımıyla (ünlü Aoud Leather’ı hatırlayalım) yine kendisine özgü format geliştirmiş galiba Pierre Montale. Sonuç olarak parfümün ana temasını baskın kırmızı gül, öd ağacı ve misk oluşturuyor. Yine koyu yine ilacımsı yine sert yine kullanması zor yine sanatsal yine Arap-Ortadoğu coğrafyasına göz kırpan yine günlük hayatın akışına uyamayacak yine agresif yine çarpıcı bir gül-öd parfümü gelmiş Montale’den.

İsminden (Queen) ve kokusundan (feminen sayılabilecek gül) kadın parfümü olduğunu anladığımız Aoud Queen Roses, benim gibi çoğu kokuyu uniseks kategoriye çekmeye çalışan faniye bile dişil geldi. Hele ki onu bol bol üzerime sıkıp, soğuk ve karanlık sokaklarda ellerim ceplerimde yürürken, bir taraftan sokak kedilerine selam verip diğer taraftan şapkası kürklü montumdan yayılan efemine notalar, kendimi tedirgin hissetmeme sebep olmadı desem yalan olur. Yine de her şeye rağmen günlerden cuma gecesi ve The Cure’un Friday I’m in Love şarkısında söylediği gibi:

Pazartesi maviyse umurumda değil
Salı griyse ve çarşamba da öyleyse
Perşembe seninle ilgilenmiyorum
Bugün Cuma, ben aşığım

Çalışkan parfümör Pierre Montale’nin paletinden çıkan Aoud Queen Roses, tam bir kış canavarı. Havanın 5 derecenin altına düştüğü günlerde onu kullanmanın çok daha iyi sonuç verdiğini deneyimleyerek öğrendim, sıcak ofis ortamındaysa şaşırıp kaldı Aoud Queen Roses. On sekiz yaşındaki kız arkadaşları sahnenin gerisine alalım çünkü Aoud Queen Roses, kraliçelere ve orta yaş gurubu kadınlara uyacaktır.

Koku Güzelliği:10/6.5