10 Eylül 2019 Salı

Lalique – Eau de Lalique (2003)

İlginç ve yüksek kaliteli parfümleriyle kokuseverlerin daima ilgisini çeken mücevherat markası Lalique’in seksen civarında esere sahip olması bu işe ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Bvlgari ile birlikte parfümeri sektörüne en çok yatırım yapan markalardan olan Lalique’nin fazla bilinmeyen, geri planda kalmış bir kokusuna rastladım geçtiğimiz günlerde. Lalique’nin Eau de Lalique isimli parfümünün olduğunu bile bilmezken, tabii merak ettim bu uniseks arkadaşı.

Lalique’in internet sitesinde Eau de Lalique ile ilgili hiç bilgi olmamasını ve parfümün bulunmasının zorluğuna bakarak, üretiminin sonlandırıldığını düşünebiliriz. Çeşitli parfüm platformlarında oldukça övgüler alan Eau de Lalique’ye yakından bakalım istedim.

Parfümün açılışı ferah ve kaliteli turunçgillerle gerçekleşiyor. Klasik ve modern limon-portakal-bergamot üçlüsüne benzeyen açılışı mayhoş ve lezzetli. Orta kısımda biraz nane ve ferah baharatların (kakule ve tarçın) eklendiği aromatik yapı devam ediyor. Son bölümde misk öne çıkıyor. Kapanışta odunsu notalar daha belirgin hale geliyor. Yumuşak ve hoş şekilde alt notalarını sonlandırıyor.

Eau de Lalique, aromatik, ferah, turunçgilli, otsu, nanemsi bir arkadaş. Yeni nesil “sport” tarzı parfümlerdeki şekerli yapı neyse ki onda az miktarda kullanılmış. Ferah ve giymesi kolay notalarıyla kaliteli ve içinizi baymayacak karaktere sahip olduğu görülüyor. Bu anlamda zihnimde iyi anılar bırakıyor.

Parfümün en ilginç tarafıysa açıklanan notalarındaki dereotu. Parfümlerde pek karşımıza çıkmayan dereotu notası, kokunun genelinde büyük yer tutmuyor bence. Evet, salatalarda güzeldir dereotu ama bir parfümde onun kokusunu algılamak ister miyim emin değilim. Kimi yorumcuların bahsettiği dereotu teması turunçgillerin ağırlığı altında ezilmiş gibi görünüyor.

Sonuç olarak limon-portakal benzeri leziz ve güzel turunçgillerle ferah baharatların hoş karışımından oluşuyor. Muhteşem mi değil ama birçok yeni nesil berbat ve yapay kokan yaz parfümünden çok daha iyi yerde durduğu kesin. Tabii ki bir yaz parfümünden derinlik, felsefe ya da çarpıcılık beklememek gerekiyor. Zaten Eau de Lalique’de size onları veremez. Onun amacı ilkbahar-yaz mevsimlerinde temiz ve ferah kokmak isteyen parfümseverler gibi görünüyor. Bu amacında da başarılı olmuş denebilir.

EDT formundaki parfümün performansı ne yazık ki iyi değil. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı ilk patlama dışında oldukça az. Kokusunun tasarımını tanınan parfümörlerden Emilie Coppermann yapmış. Bazı kaynaklarda Emilie Coppermann ile birlikte Jean Claude Ellena’nın da ismi geçiyor. Günlük kullanıma, rahat kıyafetlere, sahil kenarlarına son derece uygun kokusu var.

Koku Güzelliği:10/6.5

5 Eylül 2019 Perşembe

Guerlain – Terracota Le Parfum (2004)

Guerlain’ın 1984 yılında piyasaya sürdüğü ve kadınların çok sevdiği ünlü pudrası Terracota’nın üretilişinin otuzuncu yılı vesilesiyle Terracota Le Parfum dünyaya geldi. Parfümün tasarımcısı Thierry Wasser Terracota Le Parfum’ü “bir şişe içerisindeki güneşin cazibesi” olarak tanıtmış. Guerlain’ın tasarım yöneticisi Olivier Echaudemaison ise Terracota pudrasının bir kadının en iyi arkadaşı olduğunu söylemiş.

Çiçeksi olarak sınıflandırılan Terracota Le Parfum’un açılışı kadınsı ve kuru çiçeklerle gerçekleşiyor. Çiçeklere bir parça da bergamot ekleniyor. Üst notaları yüksek kaliteli fakat benim için biraz fazla çiçeksi ve kuru. Orta kısımda çiçeksi koku ağırlığını arttırıyor. Açıklanan notalarında yasemin, ylang ylang ve tiare çiçeği bulunuyor. Ylang ylangın daha baskın olduğunu düşünüyorum. Kimi zaman hanımeliye benzeyen çiçeksilik de algılıyorum. Her ne kadar resmi notalarında hanımeli olmasa da bu algıyı muhtemelen ylang ylang ve yaseminin karışımı veriyor. Orta bölümde çiçeklerin yanında kremsi hindistan cevizi de bulunuyor. Orta kısımda kremsi hindistan cevizi sayesinde biraz daha yumuşak bir koku formu var. Son bölümde büyük değişim olmuyor. Aynı kremsi çiçekler alt notaları oluşturuyor denebilir.

Terracota hakkında oldukça fazla yorum okumuştum ve hayalimde güneş kremlerini andıran hindistan cevizi parfümü vardı. Kullanım döneminde kremsi hindistan cevizinin oldukça geri planda olduğunu, kuru çiçeklerin (ylang ylang, yasemin ve hanımeli) çok daha baskın olduğunu fark ettim. Tabii bu durum hayal kırıklığı yaşamama sebep oldu.

Terracota, yüksek kaliteli ve Guerlain geleneğini temsil ediyor. Güneş altında kurumuş kır çiçeklerinin verdiği hissi zihninize yansıtıyor. Yapaylığın rastlanmadığı ve çiçeklerin gerçekçi verildiği Terracota’da kadınsı tarafın oldukça baskın verildiğini bilmenizde fayda var. Bu haliyle fazlasıyla çiçeksi ve beklediğim güneş kremi kokusunu ne yazık ki yeterince vermiyor. Tabii bir kadın için iyi haber olarak görülebilir fakat benim erkek tenime pek uymadı Terracota.

Sabunsu ve temiz kokan parfümün düz çizgide ilerlediğini ve neredeyse hiç değişmediğini iddia edebiliriz. Derinliğe sahip olmayan Terrecota’nın çok ilgimi çektiğini ya da bir şişesinin alınmasının gerektiğini düşünmüyorum. Yine de farklı internet platformlarından onunla ilgili övgü dolu yazılar okuyabilirsiniz. Kesinlikle kötü bir parfüm değil. Eğer sabunsu kuru çiçek kokularını seviyorsanız denemenizde fayda var.

Terracota’nın EDT olduğunu biliyoruz. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı başlarda yüksek, sonrasında tene yakın duruyor. Ilık ilkbahar-yaz aylarında kullanmak iyi sonuç verebilir.

Koku Güzelliği:10/6

31 Ağustos 2019 Cumartesi

Vakko – V de Vakko (2009)

“Vakko erkeğinin seçkin kokusu, 2009 yılından bu yana V’De Vakko ile tanımlanıyor. Maskülen kimliği ile öne çıkan parfüm, ferah notaları ile dört mevsim kullanılabiliyor. Hem iş hayatında tercih edilebilen hem de spor giyimde kullanıcılarına eşlik edebilecek kadar kullanışlı olan koku, EDT formunda erkeklere sunuluyor. Hem doğal hem de kentli bir imaj çizen Vakko ile aromatik, turunçgil etkili, taze baharatlı, floral ve odunsu temaların buluştuğu koku ile karizmatik stilinizi seçkin bir imza ile süsleyebilirsiniz.

Parfüm, açılışında kullanıcılarını lavantanın ferah esintisi, limon ve bergamotun Akdeniz sahillerini anımsatan rüzgarı ile karşılıyor. Dakikalar içinde erkekleri yeşil vadilerin büyüleyici ferahlığı ile sarmalayan koku, sardunya ve yaseminin çiçekli aroması ile renkleniyor. Vakko parfüm, karizmatik etkisini otoriter vetiverden ve odunsu kokuların en akılda kalıcı örnekleri arasında bulunan sedir ağacından alıyor. Parfümün alt notalarında, yani sürdükten bir saat kadar sonra belirginleşen kokusunda ise deep amber, misk, vanilya ve reçine bulunuyor. Amber, marin etkili kokusu ile denizleri çağrıştırırken misk, çekicilik sunan sabunsu kokusu ile parfümü tene hapsediyor. Vanilyanın tatlı dokunuşları reçinenin kalıcı etkisi ile koku kompozisyonunu tamamlıyor.”

Yukarıdaki satırlar Türkiye’nin önemli moda ve mağazacılık markalarından Vakko’nun ilk erkek parfümü V de Vakko’nun resmi tanıtım cümleleri. Vakko’nun ilk parfümleri Katia ve V de Vakko ismiyle 2009 yılında piyasaya sürüldü. Tarihi böylesine gerilere giden bir marka için oldukça az sayılabilecek parfüme sahip Vakko’nun ilerleyen yıllarda çok daha güçlü şekilde parfümeri dünyasında boy göstermesini isteriz. Bana sürekli sorulan bir parfüme yer vereceğim bugün. Vakko’nun mavi şişeli ünlü parfümü V de Vakko’ya yakından bakalım.

Parfümün açılışı sabunsu sayılabilecek lavanta ve aromatik Akdeniz otlarıyla gerçekleşiyor. Yeşil çam ağacı efekti veren ilk saniyelerde kuru, yeşil ve tatlılık barındırmayan erkeksi lavanta ağırlığını koyuyor. Lavantaya bergamot ve aromatik otlar eşlik ediyor. Üst notaları yüksek kaliteli ve şık. Orta kısma geçildiğinde yeşil karakter devam ediyor. Orta bölümde lavanta geride durmayı tercih ederken ardıcı andıran yeşil meyvemsilik ve çam ağacına benzeyen yapıyla karşılaşıyorum. Üst notaları gibi orta bölüm de erkeksi, resmi, olgun ve neredeyse takım elbise kokusu formunda. Kapanışta odunsuluk öne çıkıyor. Sedir ağacına eşlik eden paçuliyle kapanış yapılıyor.

V de Vakko, aromatik yeşil lavanta, erkeksi çiçekler, ağaçsı birlikteliği bize sunuyor. Şişesinin mavi rengine bakıp, sucul ve deniz temalı ferah parfüm beklemeyin. Oldukça erkeksi, ciddi ve üst yaş grubu erkekleri hedefleyen yüksek kaliteli bir parfüm izlenimi veriyor. Tatlılık neredeyse yok, yeni nesil baharatlı oryantalleri kendisine muhatap bile almayacağına emin olabilirsiniz. Popüler koku formu onun umurunda değil. V de Vakko, erkeksi şıklığı ve adeta 1980’li yılların yeşil çamsı parfümlerine öykünmüş. Bu anlamda ilginç bir yerde duruyor.

Aslında tam olarak Ralph Lauren – Polo (yeşil şişe), Pino Silvestre, Loewe Esencia Pour Homme, Paco Rabanne Pour Homme, Tom Ford – Italian Cypress gibi parfümlerin yanında duruyor. V de Vakko, yoğun bir çam ormanının içinde, elinizdeki lavanta kolonyasını kokluyormuş hissini veriyor. Şık ve klas kokusu, alfa erkek tarafına göz kırpıyor. Onun güçlü ve karakterli kokusu, gerçek bir erkek parfümü haline getiriyor tarzını. Genç erkekler ve parfümünü karşı cinse beğendirme çabasındaki delikanlılar, V de Vakko’yu kullanmasa daha iyi olabilir.

EDT formundaki parfümün başlangıcı oldukça güçlü. 15-20 dakika sonra sakinleşiyor ama yine de gün içinde ara ara kendisini size hissettiriyor. Bu anlamda inatçı yapısı var. Kalıcılığı gayet iyi. Sıcak günlerden ziyade serin havalara uyum sağlayacaktır. Sonbahar-kış dönemlerinde kullanılabilir.

Koku Güzelliği:10/7

26 Ağustos 2019 Pazartesi

Gucci – Bamboo (2015)

1940’lı yıllarda Gucci’nin piyasaya sürdüğü kadın çantası oldukça ilgi görmüştü. Ana malzemesi deri olan küçük el çantasının sapı bambudandı. Genellikle Japon zanaatkarların kullandığı bambu kamışını ısıtıp, yarım daire haline getirilerek üretilen Gucci’nin çantaları yıllar içinde birçok ünlünün tercihi olmuştu. Bambu sapından dolayı ismi Gucci’nin bambu çantası olarak moda tarihine geçen bu ikonik tasarım, tarihin tozlu sayfalarında kalmadı. 2010 yılında Frida Gianni, Gucci’nin Bamboo çantasının tasarımını güncelleyerek yeniden dünya pazarlarına sundu.

2015 yılındaysa Bamboo çantasını desteklercesine Bamboo isimli kadın parfümü raflardaki yerini aldı. Gucci’nin geçmişten gelen Flora motifini yeniden tasarlayıp, bir de üzerine Flora isimli parfümü çıkartmasına benzer yol izlenmiş Bamboo parfümünde. Yine ünlü ve nostaljik Gucci ürünü yeni tasarımıyla ve aynı isimli parfümle adeta canlandırılmış. Gucci, eski defterleri karıştırıp, oradan yeni yaratım öğeleri bulmak konusunda son yıllarda epey çalışıyor anlaşılan.

Gucci’nin internet sitesinde Bamboo parfümüyle ilgili pek bilgi bulunmazken bir tek şöyle ifadeye rastladım: “Gucci Bamboo’nun yeni kampanyası, çağdaş özgürlük fikri olarak hayata geçiyor.” Ayrıca Bamboo’nun odunsu çiçeksi koktuğunu belirtmişler. Parfümün açılışı ferah, canlı ve parlak limon-bergamot ikilisiyle gerçekleşiyor. İlk saniyelerde tatlı limon öndeyken kısa süre sonra şekerli bergamot hissediliyor. Açılışını sevdim. Orta kısımda turunçgiller geriye çekilirken çiçekler karşımıza çıkıyor. Beyaz çiçek formundaki zambak ve ylang ylangın etkili olduğu orta kısımda biraz da şekerli bergamot var. Başlangıcı kadar sevemesem de rahatsız edici şekilde kadınsı ve ağır değil orta bölümdeki beyaz sabunsu çiçekler. Sonlarda çiçeksilik devam ederken odunsu taraf öne geçiyor. Sandal ağacı ve odunsu hissiyat, alt notalarda oldukça zayıfladığı için algılanması zor hale geliyor.

Bamboo, harika ve ferah açılıyor. Sonrasında çiçeksi tarafa kayıyor ki parfümün ağırlığını beyaz çiçekler oluşturuyor. Genellikle ağır, baskın, pudralı ve bıktırıcı şekilde verilen beyaz çiçeksiler Bamboo’da gayet mütevazi, sade, basit ve sabunsu verilmiş. Büyük resimde turunçgilli çiçeksilik bile denebilir yapısı için.

Bamboo basit sayılabilecek, genç, modern, hoş, ilkbaharlık temiz bir arkadaşa benziyor. Kullanan çoğu kişinin sevebileceği, tırnaklarını çıkarmayan ve burnu tırmalamayan hanımefendi adeta. Hırslı davranmayan, etrafta uçuşmayan, sakin, pürüzsüz kimi zaman lezzetli denebilir. Kadınsı yapının abartılmadığı tavrıyla güzel denebilecek parfüme benziyor. Kalite anlamında fena değil. Yapaylık ya da uyumsuzluk minimum düzeyde ve kabul edilebilir sınırda.

Bamboo’nun amacı harikalar yaratmak ya da devrimci koku formu sunmak değil. Bu anlamda sıradışı ya da benzersiz mucizeler beklemiyoruz. Hele ki Gucci gibi ana akıma yönelik ürünler veren markadan sıradışı parfümler beklememeyi öğrendik.

Başlangıcını ve orta kısmını Chanel – Chance Eau Fraiche’ye benzettiğim Bamboo’nun eleştirilebilecek tarafı performansı. Hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı oldukça düşük oldu. EDP ve EDT olarak iki versiyonu bulunuyor. İlk önce EDP çıktı. Benim kullandığım da EDP olanıydı. Ilık ilkbahar günlerine rahatlıkla uyum sağlayacaktır. Çok sıcak yaz günlerinde orta-son kısmı biraz rahatsız edici olabilir. Günlük olarak her ortama gidebilecek tarzıyla kullanım yeri çeşitliliği anlamında şansını arttırıyor.

Koku Güzelliği:10/6.5