6 Temmuz 2019 Cumartesi

The Merchant of Venice – Suave Petals (2013)

İtalya merkezli niş parfümevi The Merchant of Venice, kısa süre içinde seksen civarında parfümlük koleksiyona ulaştı. Her ne kadar bazı İtalyan niş markaları kadar popüler olamasa da, 2019 yılı itibariyle oldukça fazla parfüm piyasaya sürmeleri, bu sektörde kalıcı olmaya çalıştıklarını düşündürtüyor bize. The Merchant of Venice’nin 2013 yılında başlayan Murano Koleksiyonunun ilk parfümlerindendi Suave Petals.

Parfümün resmi tanıtımına göre kadınlar için tasarlanan Suave Petals’tan şöyle bahsedilmiş: “Asya’da, şeftali çiçeğinin kadınsı güzelliği temsil ettiğini öğrendim. Çin yeni yılındaki inanışa göre, aşkı yakalamayı arzu ediyorsanız şeftali ağacı almak durumundasınız. Suave Petals’ın kadifemsi yumuşak dokunuşu, bir kadının cildini hafifçe saran duyusal tabakalar yaratır. Beyaz gülün zarif ve baştan çıkarıcılığı, Floransa orris çiçeğinin ve paçulinin oryantal cazibesi gizemli hava katar.”

Suave Petals’ın açılışı sabunsu sayılabilecek beyaz çiçeklerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında sümbülteber, portakal çiçeği ve beyaz gül var. Bence başlangıcı yasemin benzeri sabunsu sümbülteber ve geri planda portakal çiçeğiyle gerçekleşiyor. Benim için biraz kadınsı olan üst notalarını kendime yakın bulamadım. Orta kısma geçildiğinde kremsi, kuru ve sabunsu çiçeklere yine kuru paçuli ekleniyor. Buradaki paçuli ne köksü ne de karanlık. İlginç ve neredeyse ambersi paçuli baskın diyebilirim. Zaten açıklanan orta notalarında amber de var. Orta bölümündeki paçuliyi beğendim ama yine çok sevemedim. Alt notalarında tozlu ve kuru paçuli yoluna devam ediyor. Kapanışta bir parça da sandal ağacı algılıyorum. Orta notalarına yakın şekilde sonlanıyor Suave Petals.

Parfümün genelini düşündüğümde şekerli olmayan tozlu kadınsı çiçekler ve ambersi paçuli etkili diyebilirim. Burada bas bas bağıran veya bunaltan feminen çiçekler gibi değil, daha yatay ilerleyen yumuşak, etrafa saldırmayan, kontrollü çiçeksilikten bahsedebilirim.

Yine geneli için konuşacak olursam markanın diğer parfümlerindeki özenli işçilik Suave Petals’da da var ama nedense yine çok sevemediğim bir The Merchant of Venice kokusu olarak tanımlayabilirim. Kötü değil ama bir şekilde steril zorlama var sanki parfümlerinde bu markanın. Daha çok “aman kaliteli görüneyim, bana niş parfüm desinler” telaşı var gibi. The Merchant of Venice’nin parfümlerinin tavırları biraz uzak duran, solgun, buruk, aristokratik ve fazlaca kontrollü gibi. İnsanı kucaklayan samimiyet yok denediğim parfümlerinde. Suave Petals’da aynı hisleri uyandırdı bende.

Oysaki evin ablasının çok sevdiği bu koku formu için Coco Mademoiselle ve Alien’ın yüksek kaliteli aşk çocuğunu andırıyor diyebiliriz belki de. Koku tarzı anlamında bana hitap etmese de biz erkeklere göre oldukça karmaşık yazılıma sahip kadınların, bu parfümü sevip sevemeyecekleri konusunda emin değilim. Onun içindir ki denemeden almayın derim.

Ne turunçgilli, ne baharatlı ne de vanilyalı kokan Suave Petals, harika şişesiyle adeta evinizde bir dekoratif obje olarak bile oldukça ilgi çekebilir. EDP formundaki parfümün kalıcılığı ve etrafa yayılımı harikalar yaratmıyor. Biraz çekingen arkadaşa benziyor. Sonbahar-kış kullanımına yakın durduğunu söyleyebilirim. Genç kızlardan ziyade daha orta yaşa yakın hanımefendilere ve akşam kullanımlarına uyacağını sanıyorum.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

1 Temmuz 2019 Pazartesi

Cerruti Pour Homme (2007)

1930 yılında İtalya’da doğan Nino Cerruti, henüz yirmili yaşlarındayken babasını kaybediyor ve aile mesleği olan tekstil işinin ortasında buluyor kendisini. Felsefe ve gazetecilik okullarını bırakıp, moda ve hazır giyim alanında aile şirketini daha iyi yerlere taşımanın çabasına girişiyor. 1950’li yıllarda kıyafetler genellikle terzilere, sipariş yöntemiyle diktiriliyordu. Nino Cerruti ise tekstil sektöründeki yeni dalgayı iyi okudu ve seri üretime geçmeye başladı o yıllarda.

1957 yılında ilk defa bir erkek giyim koleksiyonu başlattığında moda dünyasında büyük ses getirdi. Kökleri olan İtalya’dan modanın merkezi Fransa’ya yerleşen Nino Cerruti, geleceğin erkek giyiminin temellerini atmıştı adeta o yıllarda. Karizmatik ve yetenekli Nino Cerruti, 1967 yılında erkekler için lüks hazır giyim markası olan Cerruti 1881’i kurdu. Bugün için Cerruti markası, geniş hazır giyim ürün çeşidine sahip. Ayrıca parfüm, deri eşya, saat, mücevher, gözlük, ayakkabı, kravat ve yazı gereçleri alanlarında da ürünler veren bir marka.

Cerruti ilk parfümünü 1979 yılında piyasaya sürdü. 2019 yılının haziran ayı itibariyle otuzdan fazla parfüme sahip. Bir süredir kullandığım Cerruti Pour Homme, 2007 yılı çıkışlı bir eser. Aromatik fujer olarak sınıflandırılan parfümün açılışı güzel ve ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Buruk limon ve portakallı açılışı modern ve oldukça tatlı şekilde gerçekleşiyor. Sevdim üst notalarını. Orta kısımda biraz kakule ve fesleğenle aromatik baharatlı tarafa doğru yöneliyor. Bu kısım da oldukça tanıdık, modern ve genel beğeniye uygun denebilir. Tatlılık hala fazla ve sanırım bu şekerli yapı tonka fasulyesinden geliyor. Son kısım klasik odunsu kapanışla gerçekleşiyor. Oldukça zayıflayan alt notalarda yapaylık ya da rahatsız edici taraf yok neyse ki.

Cerrutti Pour Homme’nin mavi şişesine bakarak onun deniz temalı bir parfüm olduğu aklımıza gelebilir. Aslında genel tarzı Akdeniz sahil kasabası havasını anımsatıyor. Bu anlamda İtalyan markaların ferah erkek parfümlerinde gördüğümüze yakın bir koku formu kullanılmış. Tabii Nino Cerruti’nin İtalyan köklerine bir gönderme de olabilir bu durum. Limonlu, turunçgilli, aromatik otsu, tonka fasulyesi-baharatlı yapısıyla herkesin sevebileceği, basit, yumuşak ve sakin bir parfüm. Geri planda hafiften sabunsu yanı kendisini gösteriyor. Şekerli sayılabilecek üst-orta notalar, birçok yeni nesil ferah parfümü hatırlatıyor. Aklıma ilk gelense Versace Pour Homme. Ayrıca Allure Homme Sport’a da benziyor. Anlaşılan Cerruti, bu iki parfüme rakip olması için tasarlanmış ama güçlü ve şöhretli rakiplerinin karşısında fazla tutunamamış ne yazık ki.

Kalite anlamında hiç fena değil Cerruti Pour Homme. Rahatsız edici yapaylığa rastlanmayan kokusu, hoş, modern ve düz bir ilkbahar-yaz parfümü olarak değerlendirilebilir. Bence ılık ilkbahar günlerinde daha iyi sonuçlar verebilir. Çok sıcak yaz günlerinde tatlılığı bıktırıcı olabilir. Başarısız taraflarından birisi tahmin edebileceğiniz gibi performansı. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı oldukça az. Bu anlamda iyi bir tercih olur mu emin değilim.

Başlangıç seviyesindeki genç erkek parfümseverlere uyabilecek bu eser, güzel bir hediye alternatifi olarak da düşünülebilir çünkü onu koklayan kadın-erkek çoğu kişi sevecektir. Günlük kullanıma, yaz akşamlarına hatta deniz kenarında bile size rahatlıkla eşlik edecektir.

Kokusunun tasarımını Michel Girard ve Gilles Romey birlikte yapmış. EDT formunda olduğunu da son not olarak belirteyim.

Koku Güzelliği:10/6.5

26 Haziran 2019 Çarşamba

Maison Francis Kurkdjian – Baccarat Rouge 540 (2016)

Kimi parfümler vardır, hakkettikleri halde yeterince ilgi görmezler ve üretimleri bitirilerek tarihin tozlu raflarına gömülürler. Kimi parfümlerse hakketmedikleri halde büyük başarı sağlar, çoğunluğun tercihi olur ve efsaneye dönüşür. Bana göre hakketmediği halde böylesine büyük başarı sağlayan ve aklıma ilk gelen parfüm kesinlikle Acqua di Gio’dur. O garip salatalığımsı yapay ve bıktırıcı kokusu, nasıl dünyanın en çok satan eserlerinden birisi oldu hala anlamış değilim. İkinci olaraksa Aventus, böylesine düz ve ortalama ananas kokusuyken, nasıl dünya çapında fenomene dönüştü hiç fikrim yok. Ha bir de Fahrenheit var ki o tamamen farklı tartışma konusu parfümseverler arasında. Kimi koku bağımlıları Fahrenheit’i nirengi noktası olarak görürken, benim için tahammül edilmesi zor, gıcıklık abidesi adeta.

Ve son zamanlarda bir koku var ki niş parfüm dünyasının en popüler işlerinden birisi olma yolunda ilerliyor. 2019 yılının haziran ayı itibariyle Instagram’da Baccarat Rouge 540 etiketi altında yirmi altı binden fazla paylaşım yapılmış ki bir parfüm için muhtemelen az görülen durumdur. Instagram fenomenleri, sanatçılar, televizyon ünlüleri ve diğer medyatik kişilerin Baccarat Rouge 540 ile ilgili paylaşım yapması sıradan bir olaya dönüştü. Maison Francis Kurkdjian, anlaşılan bu parfümle turnayı gözünden vurdu.

2016 yılı çıkışlı Baccarat Rouge 540’ın ismindeki Baccarat ilk anda hepimizin dikkatini çekti. Öğrendik ki bu parfüm dünyaca ünlü lüks cam/kristal ürün markası Baccarat ve parfümör Francis Kurkdjian’ın işbirliğiyle yaratılmış. Baccarat markasının 250. kuruluş yıl dönümü nedeniyle piyasaya sürülen Baccarat Rouge 540, markanın internet sitesinde şöyle tanıtılmış: “Aydınlık ve sofistike Baccarat Rouge 540, amber, çiçeksi ve odunsu esinti gibi cilde yerleşir. Şiirsel bir simya.”

Parfümün başlangıcı yüksek kaliteli kırmızı meyvemsi hissiyat ile gerçekleşiyor. Lezzetli ve ferah olmayan mayhoş meyvelere ilerleyen dakikalarda sıcak baharatlar ekleniyor. Tarçını andıran baharatlar yine yüksek kaliteli ve hoş. Orta bölümde nötr olmaya çalışan çiçekler ekleniyor kompozisyona. Geride kalmaya çalışan gül ve abartılı olmayan yasemin, onu çok az da olsa kadın tarafına çekiyor. Açıklanan notalarında safran var ama algılayamıyorum bir türlü. Son bölümde baskın şekilde erkeksi sayılamayacak yumuşak odunsular var. Alt notalarda köknar/köknar reçinesi görünüyor ki kapanışta yeşil ağaçsılıktan ziyade, sedir ağacı tarzına yakın odunsuluk mevcut.

Baccarat Rouge 540, anlatması zor parfümlerden birisi. Kokusunu tam olarak birşeye benzetememekle birlikte oldukça da tanıdık geliyor. Tatlı kırmızı meyvelere benzettiğim bölüm ve kadınsı olmayan çiçeksilik parfümü uniseks tarafa yakın tutuyor. Yine açıklanan notalarında ambergris var ki, geri planda gri amberin destek verdiği söylenebilir genel yapıya. Onun dışında oldukça soyut ve tanımı zor bir koku formuyla karşı karşıyayım.

Parfümün moderniteyi temsil ettiği, müthiş bir kaliteye sahip olduğu ve notaların çok özenli/titizce harmanlandığı anlaşılıyor. Zaten parfümün tasarımcısı Francis Kurkdjian’ın genellikle pürüzsüz, steril şekilde doğal ve kaliteli işlere imza attığını biliyoruz. Bay Kurkdjian’ın bir diğer özelliği de parfümlerde çiçek kullanımına bolca yer vermesi ve çiçeksiliğin farklı tonlarıyla oynamayı sevmesi. Baccarat Rouge 540 ise tam anlamıyla çiçeksi parfüm değil. Sıcak, baharatlı, meyvemsi, tatlı ve odunsu tarza yakın diyebilirim fakat her ne tanımı yaparsam eksik kalacağını hissediyorum.

Baccarat Rouge 540, çarpıcı, modern klasik olma yolunda ilerlerken, hep bir parfüme ya da koku temasına benzediğini düşünüyorum fakat noktasal olarak bir parfüme benzetemiyorum. Zaten parfümörün en büyük başarılarından birisi de insanlara zaman zaman bu hissiyatı verebilmek değil mi?

Sonuç olarak kadifemsi kalitedeki bu avangart parfüm, steril karakteriyle, etrafa saldırmayan yumuşak başlı aurasıyla size niş parfüm kokladığınızı fazlasıyla düşündürtüyor. Bir taraftan da düz çizgide ilerlediği söylenebilecek katmansız kokusuyla acaba bir şişesine istenen 300 dolarlık fiyat etiketini hakkediyor mu sorusunu gündeme getiriyor.

Bu parfüme aşık oldum mu? Kimi psikologların aşk halini bir çeşit hastalıklı ruh durumuna benzettiğini de düşünecek olursam sanırım Baccarat Rouge 540’a platonik aşk beslemiyorum. Fakat şunu da biliyorum ki kullanım döneminde üzerimde taşımaktan ve ara ara kokusunu hissetmekten zevk aldım. Anlaşılan bay Kurkdjian yine iyi iş çıkarmış.

Eau de Parfum ve Extrait de Parfum olarak iki ayrı versiyona sahip Baccarat Rouge 540’ın ilk yani orijinal hali EDP olanı. Benim kullandığım da EDP idi. Etrafa yayılımı ne yazık ki güçlü değil, çekingen kalıyor. Kalıcılığı ise yeterli. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Kadın-erkek herkes kullanabilir.

Koku Güzelliği:10/8

20 Haziran 2019 Perşembe

Viktor&Rolf – Flowerbomb (2005)

Amsterdam merkezli modaevi Viktor&Rolf’un ilk parfümüydü Flowerbomb. 2005 yılında piyasaya sürülen Flowerbomb’ın büyük başarısı üzerine aynı isimle limitli üretimler dahil elli civarı devam parfümü dünyaya geldi. Viktor&Rolf’un çok satanlar listesine giren süper-star’ı Flowerbomb, kendi sitelerinde şöyle tanıtılmış:

“Viktor&Rolf, Flowerbomb parfümünün üzerinde çalışırken yeni bir şey yaratmak istedi. Olumlu bir mesajı yayma gücüne sahip kokuyu hayal ettiler. Negatifliği, pozitif hale dönüştürmek için güzellik ve fanteziyle olumluluğu dünyaya yaymaktır amaç. Flowerbomb, patlayıcı bir çiçek buketidir. Binlerce çiçeğin esansı, ultra-kadınsı, lezzetli ve şehvetli bir kokuya yol açar.”

Flowerbomb’ın başlangıcı şekerli meyvelerle gerçekleşiyor. Lezzetli ve modern üst notalar çok güzel ama bir o kadar da şekerli. Başlangıçta bir parça bergamot ve portakal çiçeği algılanıyor. Orta kısımda şekerli yapı devam ediyor. Başlangıçtaki meyvelere, çiçekler ve çikolatamsı paçuli ekleniyor. Bu andan itibaren meyveli çiçeksi tarafa yakın duruyor. Son kısımda çiçekler azalırken, oldukça şekerli vanilya ve tonka fasulyesi görevi devir alıyor. Başlangıcı kadar beğenemedim ne yazık ki son bölümü.

Flowerbomb, yeni nesil aşırı şekerli modern ve piyasa işi kadın parfümlerinin tipik örneği. Bu tür parfümlerin en belirgin yanı, özellikle iç bayan şekilde tatlılığa yer verilmesi, çikolatamsı meyvelerin olması ve çiçeklerin biraz daha geride durması olarak özetlenebilir. Bu koku formu Angel, Prada Candy, La Vie Est Belle’de de kullanıldı ve başarılı olduğu söylenebilir. Riski olmayan bu form evet, çok satar ve koklayan çoğu kadını tavlayabilir ama benim için bıktırıcıydı.

Sanırım artık parfümler dünyasında abartılı şekilde şekerli davranan parfümlere daha az yer verilmeli çünkü işin tadı kaçmaya başlıyor. Hiçbir yaratıcı tarafı ve özelliği olmayan bu şeker bombası parfümler, hem birbirinin aynı kokuyor hem de sıkıcı. Ha bu arada şeker bombası demişken, çiçek bombası anlamına gelen Flowerbomb ismi belki de Sugarbomb olmalıydı.

Uzun uzun anlatmaya gerek görülemeyecek bir parfüm Flowerbomb. Başlangıcı güzel ve leziz ama geri kalan kısım bana göre değil. İlginç şekilde parfümün isminde çiçek vurgusu olsa da çikolatamsı meyveli, paçulili vanilya tarafına daha yakın. Düz çizgide ilerleyen, fazlaca derinliğe sahip olmayan, etraftan övgüler alacağınız hoş ve güvenli bir kadın parfümü. Hepsi bu. Kalite anlamındaysa neyse ki kötü yerde durmuyor.

EDP formundaki Flowerbomb’u Olivier Polge, Carlos Benaim, Domitille Bertier ve Dominique Ropion gibi sektörün en şöhretli burunları birlikte tasarlamış. Tam bir kış parfümü. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı ortalama seviyelerde. Yaş sınırı olmadan herkes kullanabilir. Hem günlük kullanıma hem de akşam gezmelerine uyum sağlayacaktır.

Koku Güzelliği:10/6