Yaklaşık iki yıl önce sonbaharın havayı hafiften serinlettiği küçük bir sahil kasabasında bulunan Gratis mağazasına girmiştim ve her Gratis mağazasına giren erkeğin maruz kaldığı o acayip bakışlara maruz kalmıştım mağaza çalışanı hanımefendiler tarafından 🙂 Neyse ki bu durumu hayata küsme sebebi olarak görmeden tabii ki parfüm bölümüne yönelmiştim. Her zamanki gibi kadın parfümleri çoğunluktaydı ve testerı olan birkaç koku vardı. Onlardan bir tanesi de uygun fiyatlı parfümleriyle tanınan Ulric de Varens’in UDV Divine Issime idi. Büyük beklentiye girmeden denedim üzerimde ve dışarıya çıktım. Kolumdan gelen koku bir süre sonra oldukça ilgimi çekmeye başlamıştı serin sonbahar rüzgarıyla birlikte. Sahildeki balık lokantalarının ve kafelerin müşterileri giderek azalıyordu ama kolumdan gelen koku daha fazla hoşuma gidiyordu. Böylece tanışmıştım UDV Divine Issime ile.
İlerleyen zamanlarda araştırmacı-parfümsever olarak bu parfümün Roberto Cavalli’nin 2012 çıkışlı kadın parfümüne çok benzediğini öğrendim. Şu andaki Roberto Cavalli’nin internet sitesine göre Signature ismini almış parfümü de böylece merak etmeye başlamıştım. 2018 yılının bu yağmurlu Aralık ayında kullanmaya başladım Signature’yi. Kendi internet sitesinde amberli çiçeksi koku ailesine dahil edilmiş Signature.
Parfümün açılışı ferah sayılamayacak portakal çiçeği ve bir parça yumuşak biberle gerçekleşiyor. Kaliteli ve hoş açılışından sonra parfümün ana teması ortaya çıkıyor: Tatlı, kremsi beyaz çiçekler. Biraz sümbülteber, hafiften ylang ylang ve belki de yumuşak yasemin olabilecek en lezzetli ve kremsi haliyle verilmiş. Tabii orta kısımdan itibaren leziz vanilya da partiye katılıyor. Son bölümde değişiklik yok. Kremsi beyaz çiçekler ve vanilya tenden ayrılana kadar görevine devam ediyor ama vanilya daha etkili kapanışta.
Signature, safkan bir kadın parfümü. Başlangıcından sonuna kadar dişi, cazibeli, çekici ve bu kelimeyi parfümler için kullanmayı abartılı bulsam da seksi diyebilirim. Yumuşacık pamuk gibi parfüm. Asi, karanlık, koyu, sert veya keskin değil. Sivri uçları yok denebilir. Vanilya kullanımıyla azıcık Noir Pour Femme’yi andırıyor gibime geldi.
Bir tarafıyla anaç, masum, duygusal, dengeli şekilde pudralı, leziz, tatlı, konforlu ve güvenli kokuyor. Diğer taraftan da şehvetli, baştan çıkarıcı, şuh, çekici, tensel, zevk düşkünü heteroseksüel kadın gibi de hissettiriyor. Onu deneyip de nefret edecek kişi sayısı azdır. Genele hitap eden fakat bunu günümüzün modern parfümlerindeki gibi ayağa düşürmeden belli kalitenin üzerinde yapabilen parfümlerden Signature.
Yapaylığın neredeyse olmadığı bu Eau de Parfum’un en büyük iki günahı olarak şunları sıralayabilirim. Birincisi tekdüze oluşu ve hemen hemen hiç değişmeden ilerlemesi ki bu durum bir süre sonra ondan sıkılmanızı sağlayabilir. İkinci günahıysa performansının zayıflığı. EDP olmasına rağmen hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı iyi olmadı bende ama bu iki günah, onu cadı ilan edip yakmamızı gerektirmiyor.
Şuna eminim ki fazlasıyla feminen beyaz çiçekleri parfümlerde sevemiyorum fakat bu tür kremsi ve vanilyamsı beyaz çiçekler, kaliteli verildiyse genelde itirazım olmaz. Muhtemelen beyaz çiçeklerin ev sevdiğim formu bu. Demem o ki Signature’yi sevdim. Onun lezzetli mis gibi kokusunu içime çekmekten zevk aldım her seferinde. Eğer bu tarz parfümleri seviyorsanız deneme listenize alabilirsiniz.
Onun kadınsı yönü kimi zaman yaşı otuz ve üzerindeki hanımefendilere yakışacak gibi hissettiriyor. Tam bir kış parfümü. Günlük kullanıma da gece kıyafetine de uyum sağlayacaktır. Kokusunun tasarımını ana akım markalar için popüler işlere imza atmış burun Louise Turner yapmış.
Son Not: Gratis veya Watson’s mağazasına giren erkeklere lütfen Mars gezegeninden dünyaya yanlışlıkla düşmüş uzaylı gibi bakmayın değerli hanımefendiler 🙂
Koku Güzelliği:10/7