25 Temmuz 2018 Çarşamba

Azzaro – Chrome (1996)

Azzaro markasının, klasikler arasında yerini almış Azzaro Pour Homme ile özdeşleştiğini düşünürdüm. Zamanın önemli parfümlerinden birisi olan Azzaro Pour Homme’den sonra bir süre sessizliğe bürünmüşler anladığım kadarıyla. Ta ki 1996’da Chrome’u çıkarıncaya kadar. Bu zamandan itibaren ülkemizde olmasa da yurtdışında büyük bir seven kitlesi var Chrome’un. Onun tek şanssızlığı bence Acqua di Gio gibi güçlü rakiple aynı senede piyasaya sürülmesi. Ferah, ilkbahar-yaz mevsimine uygun kokusu ve iyi ayarlanmış harmanıyla Acqua di Gio kadar olmasa da ilgi gören parfümlerden Chrome. Güçlü rakipleri Calvin Klein – CK One, Kenzo Pour Homme, Acqua di Gio, Davidoff – Cool Water karşısında her zaman için iyi direndi. 1990’lı yılların popüler ve çok satan erkek parfümleri arasında yer alan Chrome’nin koku profiline bakalım artık.

Parfümün resmi açıklamasında “ferah, sucul ve odunsu” yönü vurgulanmış. Zaten açık mavi, deniz rengini andıran şişesi bize kokusu hakkında ipucu veriyor. Parfümün başlangıcında metalik turunçgile eşlik eden sabunsuluğun hakimiyeti var diyebiliriz. Üst notaları biraz yoğun ve keskin geldi bana. İlerleyen dakikalarda metalik turunçgil geri çekilirken sabunsu his daha da artıyor. Parfümün ana karakteri de ortaya çıkmış oluyor: Neredeyse pudramsı sabunsuluk ve turunçgiller. Bu kısımda yapaylık kendisini hissettiriyor. Çok rahatsız edici olmasa da dikkat çekici kadar yapay. Son bölümü bence en güzel kısım. Aromatik odunsularla miskin birlikteliği çok hoş. Neyse ki sabunsu his burada daha az. Alt notalar gayet başarılı.

Bütününe baktığımızda Chrome ilkbahar-yaz ayları için tasarlanmış, sucul olmaya çalışan, pudramsı seviyede sabunsuluk barındıran, metalik turunçgille zenginleştirilmiş yarı-sentetik kokan bir parfüm. Genel olarak herkesin sevebileceği, olumlu geri dönüşler alabileceğiniz, burnu ve algıları zorlamayan, basit ve işini iyi yapmaya çalışan bir arkadaş. Başlangıcı ve orta notaları çok etkileyici değil ama alt notaları gayet güzel. Kokusu büyük değişim göstermiyor. Biraz tekdüze. Uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olacağa benziyor. Çok özel bir tarafının olduğunu söyleyemem. Hatta bazen çamaşır deterjanlarına veya kimilerine göre yeni yıkanmış çarşaflara benziyor kokusu.

Peki, Chrome neden bu kadar ilgi görüyor. Bu duruma sebep olarak “temizlik hissi veren sabunsu yanı ve iyi ayarlanmış harmanı” diyebilirim. Sabunsu ve kaliteli bir parfüm arıyorsanız Prada – Amber Pour Homme çok daha iyi bir seçenek olacaktır diye düşünüyorum. Yine de doğru düzgün bir yaz parfümüne hasret kaldığımız şu zaman diliminde belki de tam aradığınız kokudur.

Chrome’un kalıcılığı yaz parfümünden beklenemeyecek gayet başarılı. Kıyafet üzerinde bir gün civarı hissediliyor. Tende daha kısa kalıyor. Etrafa yayılımı ilk dakikalarda iyi. Daha sonra ortalama seviyeye iniyor. Yine de gün içinde ara ara kendisini hissettiriyor. Her yaş grubundan kişiye uyacaktır. İlkbahar-yaz mevsimi için daha uygun olacaktır. Hem ofiste hem de deniz kenarında kullanılabilecek bir tarzı var. Yani günlük kullanıma uygun.

Chrome’nin kokusunu Gerard Haury isimli parfümörün tasarladığı bilgisine rastladım ki umarım doğrudur.

Koku Güzelliği:10/6

20 Temmuz 2018 Cuma

Bois 1920 – Vento di Fiori (2008)

“Vento di Fiori, kendine güvenen ve sofistike klasik bir şipredir. Zamansız gecelerin şıklığı ve parlak gündüzün canlılığıyla harmanlanmış kişisel ve az bulunan bir parfümdür.”

İtalya merkezli niş parfümevi Bois 1920’nin fazlaca popüler olamamış kokusu Vento di Fiori’nin 2008 yılında piyasaya sürüldüğünü söyleyebiliriz. Yukarıdaki kısa tanıtım tahmin edeceğiniz üzere Vento di Fiori için hazırlanmış. Ayrıca onun Akdeniz turunçgillerinin parlak karakterinin yansıması olduğu vurgulanmış. Sadece turunçgil değil, keskin yeşil galbanumdan da bahsedilmiş. Ayrıca karanlık paçuliye yer verilmiş ki bu parfümü merak etmeme sebep oluyor resmi tanıtımındaki paçuli.

Vento di Fiori’nin açılışı buruk limon ve aromatik acımsı otlarla gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında tarhun otu var ki limona eşlik eden muhtemelen bu arkadaş. Canlı, parlak ve kaliteli üst notaları Terre d’Hermes’e şaşırtıcı derecede benziyor. Orta kısımda turunçgilli, otsu yapıya aromatik baharatlar eşlik ediyor. Pembe biber ve kakule olduğunu düşündüğüm baharatlar keskin ve rahatsız edici değil. Orta bölüm hala Terre d’Hermes’e fazlasıyla benziyor. Son bölümde turunçgiller etkisini bir parça kaybediyor. Son kısımda steril deri ve daha çok tütsü algılıyorum fakat kapanışı o kadar zayıf ki dikkatli koklamadıktan sonra deri ve tütsüyü ayırt etmek zor.

Vento di Fiori, aromatik turunçgilli bir esere benziyor. Buradaki turunçgiller yaz parfümlerindeki gibi süper ferah değiller daha çok olgun ve buruklar. Eski tarz şipreleri andıran başlangıçtaki turunçgiller bir parça ekşimsi. Gerçi bu fazlasıyla sıcak günlerde beni rahatsız etmedi. Ortalardaki baharatlarsa ana oyuncu olmuyorlar hiçbir zaman. Kapanışıysa parfümün geneli gibi gayet kaliteli fakat zayıf.

Vento di Fiori, günlük kullanıma uyabilecek, belli bir yaşı hedefleyen, hafiften olgun ve azıcık aristokratik deneme gibi görünüyor. Parfümün üst-orta kısmı hemen hemen aynıyken kapanışta bir parça değişiyor fakat genel yapıdaki turunçgiller her daim etkili. Yüksek kaliteli ama uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olacağa benziyor.

Parfümün belki de en önemli özelliği Terre d’Hermes’e çok benzemesi. 2006 çıkışlı Terre d’Hermes’ten iki yıl sonra piyasaya sürüldüğünü düşünürsek, Vento di Fiori rakibini kopyalamış gibi görünüyor. EDT formundaki yeni Terre d’Hermes’e benzeyen üst ve orta notalarından sonra neyse ki kapanış bölümünde ondan ayrılıyor. Biliyoruz ki birçok marka popüler olan ve piyasadaki farklı yere sahip eserlere fazlasıyla benzeyen parfümler piyasaya sürer fakat bir niş markanın neden böyle bir yola girdiğini bilemiyorum.

Elinizde Terre d’Hermes varsa Vento di Fiori’yi almak çok anlamlı görünmüyor. Eğer Terre d’Hermes’in niş versiyonuna sahip olayım diye düşünüyorsanız (bir insan neden böyle bir şey düşünsün ki) Vento di Fiori iyi seçeneklerden birisi fakat Terre d’Hermes kopyalarından Montale’nin Red Vetiver’ini her zaman için tercih ederim.

EDT formundaki Vento di Fiori’nin performansı harika değil. Kalıcılığı normal seviyelerde olsa da etrafa yayılımı ilk dakikalar dışında zayıf. Kimi kaynaklarda kadın parfümü olarak görünse de bence erkek kullanımına daha yakın. Soğuk sonbahar-kış mevsimi dışında her zaman kullanılabilir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7

15 Temmuz 2018 Pazar

Guerlain Homme (2008)

Gerek parfümlerinin kalitesiyle gerekse aristokratik tavrıyla oldukça saygı duyulan Guerlain markasında 2000’li yıllardan itibaren değişim çabaları görülüyordu. Bu durumun oluşmasında günümüzün popüler parfümleriyle rekabet etmek istemeleri önemli etkenlerden birisiydi. 2005 yılında çıkardıkları L’Instant de Guerlain Pour Homme bu değişimin belki de ilk örneklerindendi. Guerlain Homme 2008 yılında günümüzün sevilen modern yaz parfümlerine rakip olarak kurgulanmıştı. Bunun içindir ki bazı Guerlain severler tarafından eleştirildiğini söylemem gerekiyor. Bir o kadar da seveni bulunan Guerlain Homme’yi yakın plana alalım.

Parfümün açılışında ferah misket limonu ve taze nane bize merhaba diyor. İlk dakikalar turunçgilli ve kaliteli yapısıyla memnun ediyor. Bir süre sonra orta bölüme geçiliyor. Orta notalarından itibaren hafif çiçeksi ve tatlı içki kokusu bizi karşılıyor. Guerlain’ın internet sitesinde mojito ve roma vurgu yapılmış. Biraz misket limonu, azıcık naneyle harmanlanmış tropikal içki gibi davranıyor orta kısım. Son olarak alt notalar sıradan hafif tatlı odunsular var. Parfümün en vasat kısmı ne yazık ki kapanışı diyebilirim.

Misket limonunun buruk ve ekşimsi kokusunu yaz mevsimine uygun parfümlere çok yakıştırıyorum. Genel kompozisyona canlılık katıyor genelde fakat üst notalarda kullanıldığı için ömrü uzun olmuyor. Onun dışında Guerlain Homme’un kokusu deniz kenarında güneşlenirken içilen oldukça tatlı tropikal kokteyle benziyor. Orta notalardan itibaren tatlılık iyice artıyor. Son bölümünü ise pek beğenmedim.

Genel olarak sıcak yaz mevsimi için güzel seçenek. Değişik tarzı ve ferah tropikal kokusuyla diğer yaz parfümlerinden ayrılmayı başarıyor. Biraz Tommy Bahama – Set Sail St.Barts For Men’e benzettim. Orada hindistan cevizi daha baskınken burada tropikal içki var. St. Barts’dan çok daha kaliteli ve kompleks olduğunu belirtmem gerek.

Peki Guerlain Homme, markanın sevenleri tarafından neden eleştiriliyor? Burada Guerlain’ın aristokratik tavrından uzaklaşma sinyalleri vermesi etkili sanki. Daha popüler olabilecek ve çok satabilecek parfümler üretmek istemesi Guerlain severleri kızdırsa da yapacak bir şey yok çünkü rakipleriyle mücadele etmesi gerekiyor. Guerlain isminden çok daha iyisini beklemek sanırım hayal kırıklığının sebebi. Yine de genel olarak herkesin sevebileceği, kullanması kolay hoş bir yazlık olarak düşünülebilir.

Kokusunun tasarımını Thierry Wasser ve Sylvaine Delacourte birlikte gerçekleştirmiş. 2008 çıkışlı ilk şişesinin tasarımını ünlü İtalyan marka Pininfarina yapmış. Kalıcılığı fena değil, fark edilirliği ortalamanın altında. Performans anlamında iyi iş çıkaramıyor ne yazık ki. İlkbahar-yaz günleri için çok uygun. Özellikle deniz kenarı gibi yerlerde kullanmak kendinizi daha iyi hissettirecektir.

Önemli bir bilgi vereyim son olarak. 2008 çıkışlı ilk Guerlain Homme EDT formundaydı. İlerleyen yıllarda EDT versiyonun üretimi bitirildi ve EDP formuna geçildi. Tabii Guerlain Homme, EDP olunca şişesi de değişti. Benim kullandığım EDT versiyonuydu. Genel olarak EDT ile EDP arasında büyük farklar olmadığı söyleniyor.

Koku Güzelliği:10/7

10 Temmuz 2018 Salı

The Merchant of Venice – Fenicia (2015)

Bugün İtalya’nın dünyaca ünlü adası Venedik tarafına gidelim usul usul. Neredeyse tamamı sularla kaplı bu ilginç ada dünyanın dört bir yanından kendisine turist çekerken, hemen kuzeyinde daha küçük bir adaya ağabeylik yapıyor. İdari olarak Venedik’e bağlı Murano adası, abisi Venedik kadar popüler olmasa da dünyaya cam sanatının en önemli örneklerini vermesi açısından tarihi öneme sahip. Bu küçük adadaki el işçiliği cam sanatı oldukça yüksek meblağlarla dünyanın çeşitli yerlerindeki koleksiyoncuların raflarını süslerken, bir bakıyoruz ki karşımıza parfüm serisi olarak da çıkıveriyor.

İtalya merkezli niş parfümevi The Merchant of Venice’nin 2013 çıkışlı Murano serisi, bu adanın cam işçiliğindeki ustalığından ilhamını almış ve gerçekten harika şişelere sahipler. Parfüm şişesinden ziyade sanat eserine benzeyen Murano serisinin üyeleri, 2015 yılında Murano Exclusive ismiyle genişlemeye devam etti. Altı parfümden oluşan Murano Exclusive’nin Fenicia’sıyla birlikteydim bir süredir. Bakalım sonuç nasıl olmuş?

Fenicia’nın açılışı pürüzsüz ve modern limonla gerçekleşiyor. Limona eşlik eden leziz turunçgillerle buruk başlangıç yapıyor. İlerleyen dakikalarda turunçgiller ve tabii ki limon geride kalırken ortaya dumansı sayılabilecek karanfil çıkıyor. Karanfili parfümlerde çok severim ve buradaki kullanılışını da beğendim. Birkaç saat sonra karanfile ilginç şekilde gül eşlik etmeye başlıyor. Gülden ziyade karanfil daha etkili orta bölümde. Son kısımda karanfilin yanında beliren reçine benzeri koku muhtemelen elemi ve olbinanumdan geliyor.

Fenicia, buruk ve olgun ferahlıkla başlıyor, sonrasında abartılı olmayan dumansı aromatik baharatlarla ömrünü devam ettiriyor. Kadınsı denemeyecek gül kompozisyona ilginçlik katarken kapanıştaki reçineler noktayı koyuyor. Genel olarak yüksek kaliteli, uyumlu, sakin ve hoş parfüm Fenicia. Nota geçişleri sancılı değil, tatlılık bıkkınlık vermiyor ve bir İtalyan olduğunu bize başlangıçtaki Akdeniz turunçgilleriyle ispatlıyor. Evet, o İtalyan koku ruhunu ve özenini burnumuza sunuyor. Kendi sitelerinde Fenicia’yı gizemli olarak nitelendirmeleri ile orta bölümdeki karanlık sayılamayacak dumansı karanfil-gül birlikteliğiyle bu anlamda tutarlı davranıldığını bize gösteriyor.

Fenicia, bir niş markanın özel serisine ait olması sebebiyle beklentilerin yüksek tutulabileceği bir eser olarak düşünülebilir. Yani karşımızdaki niş ötesi bir arkadaş var ve tabii ki ondan belli bir kalitenin, detayın, derinliğin, bütünlüğün beklenmesi normal. Fenicia, derinlik, koku kalitesi ve konsept anlamında sınıfı rahatlıkla geçiyor. İyi de her şey kalite demek mi? Yani çok kaliteli bir kokuyu her şeye rağmen sevmek zorunda mıyız? Tabii ki değiliz.

Fenicia, bende diğer The Merchant of Venice parfümlerinin hissettirdiklerine benzer şeyler hissettirdi. Bir kere pürüzsüz ve yumuşak koku karakteri sıra dışı veya çok yaratıcı değil. Bir limon aşığı olarak başlangıçtaki limon ve turunçgillerin verilişini fazlaca buruk buldum. Chanel Pour Monsieur veya Acqua di Parma Colonia’daki o şahane limonu Fenicia’da aradım ama bulamadım. Başlangıcı kötü değil fakat tam içime sinmedi. Orta bölüme bayıldım. Harika karanfil ve ona geriden destek veren gül, muhtemelen parfümün en güzel yeri. Ve iyi haber şu ki oldukça uzun sürüyor orta notalar. Sonlardaki reçine de birçok rakibinden daha iyi ama her zaman için kullanması zor geliyor bana reçineler.

Uzatmadan sonlandırayım. 2018 yılının Temmuz ayı itibariyle yaklaşık 1.500 TL civarında fiyat etiketiyle satılan üst düzey bir parfümden bahsediyoruz ve tabii ki denemeden almak iyi fikir olmayabilir. Fakat birçok niş parfümün aksine kullanması ve sevmesi nispeten kolay bir esere benziyor. Burnu zorlamıyor, algıları çıldırtmıyor, kimi niş parfümlerdeki “amma berbat kokuyor” hissini asla vermiyor. Bu anlamda hoş bir aromatik baharat parfümü. Denediğim için mutluyum onu ama aşık oldum mu? Hayır. Yine de bu tür kokulara ilginiz varsa deneme listenize alabilirsiniz.

Küçük bir not olarak gözlemimi söyleyeyim. Ten üzerinde denediğimde dumansı karanfilli tarafını öne çıkaran Fenicia, kumaşta tatlımsı güllü koktu ki pek hoşuma gitmedi. Tavsiyem onu kıyafetlere değil de tene uygulayın ve farkı görün.

EDP formundaki Fenicia, inatçı bir parfüm. Hem kalıcılık anlamında hem de tenden etrafa yayılım konusunda fena iş çıkarmıyor. Bu da parfümün artılarından birisi denebilir. Her ne kadar bu sıcak yaz günlerinde beni bunaltmasa da serin sonbahar-ilkbahar dönemine daha çok yakışacaktır. Uniseks olarak görülüyor kaynaklarda ama erkek kullanımına bir parça yakın. Günlük kullanıma rahatlıkla uyum sağlayacaktır.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7