4 Ağustos 2017 Cuma

Giorgio Armani – Acqua di Gio Profumo (2015)

“Derin okyanus sularının volkanik kayalarla birleşiminden yepyeni bir parfüm doğuyor. Çarpıcı duygulara hitap eden yeni mineral yoğunluk: Acqua di Gio Profumo…

Doğanın mineral özleri cilde dokununca bu yeni yorumda yepyeni anahtar notalar ortaya çıkıyor: cascolone ve reçine tütsüsü. Efsanevi parfüm Acqua di Gio’nun arkasındaki burun Alberto Morillas, deniz akorlarını derin ve büyüleyici reçine tütsüsüyle harmanlayarak efsanevi parfümü yeniden yaratıyor. Kayaların en siyahı ve denizin en kristal mavisi gibi tazelik ve matlık arasındaki zıtlık ile mükemmel bir harmoni oluşturan Acqua di Gio Profumo imkansızı başarıyor.”

Parfüm dünyasının en çok satan eserlerinden Acqua di Gio’ya yeni kardeşler gelmeye devam ediyor. 2012 yılındaki Essenza modelinden sonra 2015’te Profumo dünyaya geldi. Yukarıdaki tanıtım cümleleri de yeni Profumo’nun reklamlarına ait. Dikkatli parfümseverlerin ilgisini çekecek olan şey cascalone terimi. Genellikle sucul parfümlerde karşımıza çıkan Calone kimyasalı yeni Profumo’da kullanılmış.

Parfümün açılışı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Tuzlu bergamot ve bir parça tuzlu limonun eşlik ettiği açılışı fena değil. Orta bölümde beklenen oluyor ve parfüme ismini veren Acqua di Gio’nun ekşimiş kavuna benzeyen kokusu önümüze dikiliyor. Buruk meyvemsiliğe üst notalardaki ozonsu-sucul turunçgiller destekte bulunuyor. Kapanışta tütsü ve paçuli durumu toparlamaya çalışsa da o bir Acqua di Gio.

Profumo, yüzde seksen oranında abisi klasik Acqua di Gio’nun benzeri. Başlangıçtaki tuzlu ve sucul bergamotu ve sonlardaki tütsüyü dışarıda tutarsak, büyük oranda klasik Acqua di Gio’nun DNA’sı kullanılmış. Özellikle orta bölüm hemen hemen aynı. Aslında şöyle özetleyebilirim Profumo’yu: Abisi Acqua di Gio’nun biraz ferahlatılmış ve deniz esintisi verilmiş hali. Simsiyah şişesine bakıp da aldanmayın çünkü Profumo, karanlık ve ağır değil tersine sucul ve ferah.

Bana katılır mısınız bilemem ama bence yeni Profumo, abisi Acqua di Gio ile Bulgari – Aqua Pour Homme’nin birleşimine benzemiş. Profumo’da Aqua Pour Homme esintileri var sanki. Zaten Profumo, bu haliyle kendisine sucul-ozonsu parfümleri rakip olarak belirlemiş. Yeni Profumo, Azzaro – Chrome, Versace Pour Homme, Versace Man Eau Fraiche, Nautica – Voyage, Yves Saint Laurent – L’Homme, Issey Miyake – L’eau d’Issey Pour Homme, Bulgari – Aqua Pour Homme gibi sağlam ve ünlü rakiplere karşı savaşacağa benziyor.

Klasik Acqua di Gio’yu sevdiğimi söyleyemem. Profumo versiyonunu nispeten daha başarılı buldum klasiğine göre. Bence daha giyilebilir ve daha az sinir bozucu. Eğer Acqua di Gio sevenler tarikatının üyesiyseniz, Profumo bir keşiş gibi kollarını açmış sizi bekliyor.

Klasik Acqua di Gio EDT formundayken, Profumo EDP olarak piyasaya sürülmüş. Bu durum performansı çok etkilememiş. Kalıcılığı normal, fark edilirliği başlarda yüksek. Sonrasında normale dönüyor. Tam bir ilkbahar-yaz parfümü. Günlük ve spor kullanım için ideal.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6.5

1 Ağustos 2017 Salı

Yeni çekiliş :) (Çekiliş bitti, kazanan açıklandı)

Çekilişi kazanan: Serkan Uludağ

Yedek: Volkan Gül

Yine kazanma zamanı 🙂 Vertus’un Night Dose isimli parfümünü, çekilişle bir kişiye hediye edeceğim. Çekiliş için tek şartım “parfummerakiofficial” Instagram adresinin takip edilmesi. Instagram adresini takip ettikten sonra bu başlığın altına çekilişe katılma isteğinizi bildirip, e-posta adresinizi de yazmanız önemli çünkü eğer kazanırsanız, size e-posta üzerinden ulaşacağım.

Çekilişe katılım 1 Ağustos 2017 Salı günü saat 18.00’de başlayacak ve 2 Ağustos Çarşamba günü saat 18.00’de sona erecek. Çekiliş sonucunu, çarşamba günü yine bu başlıktan açıklayacağım. Lütfen herkes tek sefer katılsın, aynı kişiden gelen birden fazla mesajı ciddiye almayacağım.

Herkese bol şans.

Parfüm Merakı’nın resmi Instagram hesabı: https://www.instagram.com/parfummerakiofficial

30 Temmuz 2017 Pazar

Parfum d’Empire – Corsica Furiosa (2014)

Korsika’da sıkça rastlanan ve yaprağını dökmeyen çalı olarak bilinen sakız ağacının yeşil kokusu etrafına inşa edilmiş parfümle karşı karşıyayız. Başlangıcındaki yeşil koku dahil, parfümün her katmanında Akdeniz dağ makisinin esintisi algılanıyor.

Furioso’nun bir müzik terimi olduğu ve anlamının “tutku ve hızla söylemek” olduğunu tabii ki bilmiyordum. Parfum d`Empire’nin kurucusu Marc-Antoine Corticchiato’nun, Furioso terimini parfümünde kullanmasını “Korsika’nın dinlendirici ve sakin bir yer olmadığını” bilmesine bağlayabiliriz. İşin ilginciyse bay Corticchiato’nun ailesinin Korsika’lı oluşu. Yani Corsica Furiosa parfümü, bir anlamda parfümörün memleketinden ilhamını almış. Parfümün tasarım aşamasında Corticchiato’nun Korsika ile ilgili anılarının devreye girmemesi düşünülemezdi. Akdeniz’in hemen kenarındaki güneşli yamaçlarda büyümüş çalılar, sakız ağacının etrafa yayılan keskin ve yeşil kokusu…

Parfum d`Empire’nin işlerini genellikle severim ve tarzını kendime yakın bulurum. Çoğu zaman kullandığım parfümleri hayal kırıklığı yaratmaz. Corsica Furiosa, markanın ferah sayılabilecek yazlık kokularından birisi. Parfümün resmi tanıtımında gayet ilginç noktalardan bahsedilmiş. Mesela, eau-de-vie, nepita, yeşil domates yaprağı…

Eau de Vie’nin meyvelerin fermantasyon’unun ardından çift damıtma yoluyla elde edilen berrak ve renksiz yüksek alkollü brendi türü içeceklerin genel adı olduğunu wikipedia’dan öğreniyoruz (sahi wikipedia hala kapalı, akıl alır gibi değil!). Nepita’yı ise bay Corticchiato “yabani nanenin yerel türü” olarak açıklıyor. Yeşil domates yaprağından bahsetmeme gerek yok sanırım.

Kendi sitelerindeki Corsica Furiosa tanıtımında bu ilginç öğelere sakız ağacını da ekleyen Corticchiato’nun 2014 çıkışlı eseri daha da ilgimi çekiyor. Parfümün açılışı tozlu turunçgillerle gerçekleşiyor. Eski-tozlu-tuzlu bergamot ve misket limonuyla yapılan açılışı seviyorum. Olgun ve farklı üst notaların kalitesine hayran kalırken orta bölüme geçiliyor. Tuzlu-buruk turunçgiller hala etkisini sürdürüyor orta bölümde. Bir parça köksü vetiver ve bahsedilen sakız ağacı devreye giriyor. Yeşil ve aromatik yapı orta bölümde devam ediyor fakat sakız ağacından mı yoksa yeşil domates yaprağından mı geliyor bilemiyorum ama geri planda itici-yapay-plastiğimsi yapıştırıcı benzeri bir koku peydah oluyor. Son bölümde aromatik ağaçlara eşlik eden dumansı vetiver ve azıcık da olsa deri farklı ve kaliteli.

Corsica Furiosa, bir yönüyle tanıdıkken diğer yönüyle bambaşka bir deneme. Tanıdık kısmı, yeşil-tozlu-tuzlu-aromatik ferah bölüm. Farklı yönüyse lateks-uhu gibi kokan plastiğimsi bölüm. Daha önce sakız ağacı koklamadığım için oradan gelip gelmediğini bilmiyorum ama bahsedilen yeşil domates yaprağı temasının o garip kokuyu vereceğini sanmıyorum. Bir tarafım seviyor diğer tarafım başımı ağrıttığını söylüyor.

Şunu söyleyeyim ki bence çoğu yorumcunun iddia ettiği gibi ne domates gibi kokuyor ne de domates yaprağı gibi. Corsica Furiosa, aromatik Akdeniz otlarının hakim olduğu, köksü, ıslak, tuzlu ve tozlu bir eser. Parfümün ana yapısı ferah, temiz yeşillikler üzerine şekillenmiş. Bu yeşillikler tatlı olmayan buruk turunçgillerle dengelenmiş. Vetiver, geri plana saklanmış, misk ise bu tür parfümlerin vazgeçilmezi olarak yerini almış. Denemeden almanızı tavsiye edemeyeceğim ilginç bir yazlık.

Evet biliyorum belki yanılacağım ama M. Micallef’in Aventus benzeri kokusu Royal Vintage’e hafiften benzetiyorum Corsica Furiosa’yı. Hatta Aventus’un orta ve son kısmında karşımıza çıkan o garip plastiğimsi deri-ağaçsılığı da andırıyor Corsica Furiosa.

EDP formunda. Kalıcılığı normal, fark edilirliği yüksek değil. Erkek kullanımına yakın duruyor. Genç arkadaşlardan ziyade 25 yaş üzeri erkeklere önerebilirim. İlkbahar-yaz için uygun. Kokusunun tasarımını, markanın kurucusu Marc-Antoine Corticchiato yapmış.

Fotoğraf parfumo.net sitesinden alınmıştır.

Son bir not ileteyim. 2015 yılında FIFI tarafından en iyi niş parfüm ödülüne layık görülmüş Corsica Furiosa.

Koku Güzelliği:10/7

27 Temmuz 2017 Perşembe

Chloe – Chloe (2008)

Gabriella Hanoka, Mısır’da doğmuş. 1940 yılında çocukluk arkadaşı Raymond Aghion ile evlenir. 1945 yılında Paris’e taşınır çiçeği burnunda genç çift. Böylece Chloe markası ufukta görünür. Chloe’nin ilk koleksiyonu 1950’li yıllarda gerçekleşti. Yüksek kaliteli kumaşlara eklenen rafine detaylarla şık ve modern tasarımlarla imza atan Chloe markası, 1975 yılının nisan ayında ilk parfümünü piyasaya sürer. Çiçeksi bir kadın kokusu olan parfümün adı sadece Chloe olarak belirlenmişti.

1975 yılından sonra tek tük parfümler piyasaya süren Chloe markası, 2008 itibariyle koku koleksiyonunu çeşitlendirmeye başladı. Güçlü moda tasarımcı rakiplerine karşı daha fazla sessiz kalmayacak anlaşılan Chloe. Ağrılığı kadın parfümlerine veren Chloe, 2008 yılında oldukça ilgi gören kadın parfümü piyasaya sürdü. İsmi, 1975’teki gibi sadece Chloe olan 2008 çıkışlı parfümün Eau de Parfum olduğunu söylemeliyim.

Chloe EDP’nin açılışı tatlı meyvelerle gerçekleşiyor. Leziz kırmızı, mayhoş meyvelere kısa süre sonra gül ekleniyor. Orta bölümde gül, parfümün ana aksını oluşturuyor. Orta kısımda dikkati çeken durumsa sabunsuluğun ve feminenliğin artması. Tabii beyaz çiçekler de var artık. Son bölümde gül ve çiçekler devam ederken, sabunsu misk noktayı koyuyor parfüme.

Chloe EDP, tam anlamıyla meyveli-çiçeksi bir arkadaş. Tatlı ve ekşi kırmızı meyvelerin (litci veya kiraz olabilir) eşlik ettiği gül ve beyaz çiçekler parfümün omurgasını temsil ediyor. Tabii sondaki sıradan ve yapay-ozonsu miski unutmamak lazım.

Chloe EDP hakkında ne söyleyebilirim? Çok şey söylemek bir türlü içimden gelmiyor çünkü karşımda gayet sıradan parfüm var. Tanıdık gelen bu koku formu, muhtemelen onlarca kadın parfümünde karşımıza çıkmıştır. Meyveli-çiçekli-böcekli-sabunsu koku, ucuz market deodorantlarından tutun da vasat ana akım parfümlerin vazgeçilmez teması olma yolunda ilerliyor. Derinliği olmayan, yapay sabunsu çiçeklerin neresi çekici bir türlü anlayamıyorum. Kalite hissiyatı olmayan Chloe EDP, piyasa işi kadın parfümlerin en tipik örneği. Onu kullanan kadınların sevmesini bir yere kadar anlayabiliyorum ama bir erkek olarak bu koku formundan artık bıkmaya başladığımı hissediyorum.

Sonuç olarak kadınsı çiçeklerin ve yapay sabunsuluğun egemen olduğu Chloe EDP, olabilecek en vasat ve özelliksiz kadın parfümlerinden birisi benim gözümde.

Kalıcılığı normal, fark edilirliği yüksek değil. Sıcak yaz günlerinde kullandığım Chloe EDP, ilkbahar-sonbahar kullanımına yakın duruyor. Parfümün tasarımını  Amandine Clerc-Marie ve Michel Almairac birlikte yapmış.

Koku Güzelliği:10/5