7 Temmuz 2017 Cuma

Serge Lutens – Louve (2007)

Dişi kurt kültünün kökeninin çok eskilere dayandığı biliniyor. Roma İmparatorluğunun kuruluş aşamasında dişi kurt tarafından emzirilen Remus ile Romulus’un tasvir edildiği heykeller mevcut. Dişi kurt tarafından emzirilen ikiz çocuklar efsanesinin Roma uygarlığının sembolü olması şaşırtıcı değil. Sadece Batı dünyası değil, Türklerde de dişi kurt efsaneleri var. Hepinizin tahmin ettiği üzere dişi kurt Asena, en bilinen Türk mitolojisi öğesi.

2007 yılında benim “koku mistiği” olarak adlandırdığım bay Serge Lutens, dişi kurt temasını alıp, bir parfümüne ilham kaynağı haline getirdi. Louve ismini verdiği parfümünün kalbindeyse beyaz badem kokusunu uygun gördü. Bakalım dişi kurt ve beyaz badem ne kadar uyumlu olacak.

Louve’nin açılışı mayhoş ve ferah olmayan kırmızı meyvelerle gerçekleşiyor. Bir parça ruj benzeri iris de var sanki. Kiraz veya vişneye benzettiğim başlangıcı nefis. Orta kısımda kırmızı ekşi meyveler hala var fakat bay Lutens’in bahsettiği badem yavaş yavaş kokuya hakim oluyor. Bademin bir parça pudralı verilmesi kadınsılığı bariz şekilde arttırıyor. Kiraz ve bademin uyumu gayet güzel. Son bölümde bademin o acımsılığı hala devam ediyor. Alt notalarda çiçeksi bir vanilya kapanışı yapıyor. Badem ve vanilya uyumlu denebilir.

Louve, gördüğüm kadarıyla kiraz-badem-vanilya üçgenine sırtını dayamış. Bu üçlüye hissedilir oranda eşlik eden pudralı yapı, parfümü kadın kullanımına yakın hale getiriyor. Tabii bir parça çiçeksilikten de bahsedilebilir. Belki de yaseminin payı vardır çiçeklerden. Kısacası Louve, ismindeki dişiliği kokusuna taşımış.

Louve, yüksek kaliteli bir Lutens eseri. Benim sevdiğim ve mesafeli olduğum iki öğeyi birleştirmiş. Kiraz ve vişneyi seviyorum parfümlerde. Bademi ise pek kendime yakın bulamıyorum. Muhtemelen bademin o acımsı, iddialı, kadınsı tarafını sevemiyorum. Louve’deki ekşi kırmızı meyveleri sevdim. Bademi ise fena bulmadım.

Kimi kullanıcılar gül notasından da bahsetmiş. Evet, ihtimal dışı değil. Kırmızı meyvelerin verdiği hissiyat belki de gülden geliyor. Nereden gelirse gelsin, Louve bu haliyle mayhoş, lüks, çarpıcı ve konforlu kokuyor. İyi de kokusunu sevdim mi?

Yukarıda konforlu dedim. Genellikle badem merkezli parfümlerin konforsuz, kullanması ve sevmesi zor olduğunu düşünürüm. Tabii bu imajı bende Hypnotic Poison oluşturdu. Parfümler tarihinin modern kült parfümü Hypnotic Poison’da kullanılan badem ve vanilya karışımını sevememiştim. Bana fazlasıyla saldırgan, yapay, acımsı ve ilacımsı gelmişti. Bir badem parfümü olarak Louve’de bademden gelen acımsı ve ilacımsı hissiyat mevcut fakat Hypnotic Poison’daki gibi avam, saldırgan ve yapay değil. Louve çok daha derli toplu, şık ve haddini biliyor. Yapaylık neredeyse yok. Parfümün genel karakteri bir parça karanlık ama aynı zamanda dinamik.

Louve’nin hiç bir aşaması ferah ya da rahatlatıcı değil, daha çok cazibeli ve leziz. Evet, Louve kıyısından köşesinden belki de gourmand olarak sınıflandırılabilir. Ya da meyveli-çiçeksi bile diyebiliriz. Artık seçim size kalmış.

Modern ve tatlı kokan Louve aynı zamanda egzotik ve gizemli. Tatlılık, bütün yeni nesil parfümlerdeki gibi biraz fazla ama bayık değil. Eski ya da modası geçmiş gibi kokmuyor. Genel yapısı belli bir yaşın üzerindeki hanımefendileri ilgilendiriyor sanki. Genç kız parfümü değil Louve. Gündüz vakti AVM’de dolaşma kokusu da olmamalı. Daha özel günler ve kendinizi mutlu etmek istediğiniz zamanlarda kullanılmalı belki de. Ya da beni dinlemeyin, canınız ne zaman isterse kullanın.

EDP formundaki Louve’nin kalıcılığı yeterli. Fark edilirliği başlarda iyi, sonrasında tene yaklaşıyor. Sonbahar-kış mevsimi için harika olacaktır.

Koku Güzelliği:10/8

3 Temmuz 2017 Pazartesi

Ermenegildo Zegna – Zegna Uomo (2013)

“Ünlü parfüm uzmanı Alberto Morillas tarafından geliştirilen Zegna Uomo, iki güçlü içeriğin bileşiminden oluşuyor: Doğadan gelen turunçgil notası Zegna Bergamotu ve bilimin eşsiz çiçek notası Violettyne Captive. Birlikte güven ve güç patlaması yaratan bu iki içerik Uomo’nun erkeksilik anıtına dönüşmesini sağlıyor. Güç ve aura arasında karşı konulamaz çekim yaratan eşsiz bir koku tasarlamak için uğraş veren Morillas, bu notaları değişmez sanatkarlık ve cezbedici tazelik kazandırmaları için ilk kez eşleştiriyor.

Doğal Calabria Bergamotu, İtalya’da Zegna tescilli tarlalarda sadece Zegna kokularında kullanılmak üzere özel olarak hasat edilir. Kaliteli İtalyan mirasının yanı sıra İtalya’nın zarif bolluğunu temsil eden Zegna Bergamotu kokuya canlılık, lezzet verir. Violettyne Captive ise sentetik bir moleküldür ve bilimsel başyapıttır. Menekşenin, dramatik kokan mor yapraklarının canlılığını yükseltir.”

Ermenegildo Zegna’nın 2013 yılı çıkışlı erkek parfümü Zegna Uomo’nun tanıtımı yukarıdaki cümlelerle yapılmış. Parfümün ön plana çıkarılan iki öğesi bergamot ve menekşe olarak göze çarpıyor. Parfümün açılışı keskin ve sivri turunçgillerle gerçekleşiyor. Aromatik otların destek verdiği üst notalarda ozonumsu bergamot dikkat çekiyor. Orta bölümde bergamota parfümün ana teması menekşe ekleniyor. Menekşenin o kendine özgü nanemsi keskinliği, parfümün yönünü erkeksi çiçeklere çeviriyor. Alt notalarda bir parça vetiver ve sıradan odunsu notalar var. Sedir ağacı kuvvetle muhtemel ki kapanışı yapıyor.

Zegna Uomo’nun açıklanan notalarını ilk gördüğümde henüz parfümü kullanmamıştım. Tabii tahmin ettim nasıl bir koku profilinin karşıma çıkacağını. Menekşenin baştan sona hakim olduğu ferah sayılamayacak ve ilgimi çekmeyen bir parfüm olacağını sezmiştim. Yanılmadım.

Zegna Uomo, ferah olmaya çalışan (bence çok da olamayan) bergamot-menekşe-sedir ağacı parfümü. Menekşenin o kendine has kokusu ve baskın karakteri, hemen her menekşe parfümünde benzer şeyleri yaşamamı sağlıyor. Mevlana’nın bahsettiği “insanın kendini bilmesi” kişinin kendisini tanımasına denk geliyor. Ben de kendimi biliyorum ve menekşe kokusunu parfümlerde bir türlü sevemiyorum. Anlaşılan bu durum devam edecek. Çünkü Zegna Uomo’yu bir türlü kendime yakın bulamadım.

Zegna Uomo, olabilecek en basit, sıradan, iddiasız ve tekdüze menekşe-bergamot kombinasyonu. Çoğu yorumcunun ferahlığından bahsettiği parfüm, menekşenin o keskin karakterinden dolayı, çok sıcak yaz günleri için uygun olmayabilir. Daha ilkbahar-yaz akşamları için uygun sanki.

Acqua di Gio’ya da benzeten var Fahrenheit’e da, Zegna Uomo’yu. Tabii Zegna’daki yapay ozonsu taban, bu iki parfüme de çok yaklaştırmıyor onu. Sucul olmaya çalışan Zegna Uomo’nun zaman zaman tuzlu deniz gibi koktuğunu da söylemem gerekiyor. Parfümün en şikayet edilen tarafı yapay-metalik geri planı görmezden gelmek mümkün değil. Bu anlamda düşük kaliteli, yaratıcı olmayan ve erkeksi nüanslar taşıyan bir arkadaş Zegna Uomo.

EDT formundaki Zegna Uomo’nun performansı üzücü. Ne kalıcılığı ne de fark edilirliği tatmin etmiyor.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5

30 Haziran 2017 Cuma

Maitre Parfumeur et Gantier – Racine (1988)

İnanılmaz sıcak bir Haziran gününde, balkonda oturup, nereden azıcık esinti gelir diye bakınırken, Lola Marsh’ın She’s a Rainbow şarkısını dinliyorum. Müziğin hüzünlü tınıları evrenin farklı köşelerine yayılırken, tenimden yayılan parfümün tadını çıkarıyorum. Bir süredir kullandığım ve artık kelimelerin zihnimden dökülme zamanının geldiğini hissettiğim akşam saatlerinde harika bir adamın harika bir niş parfümevine konuğum yine.

Hayatın ve kelimelerin şiir tadında aktığı bir zaman diliminde Jean Laporte isimli gerçek hayat kahramanı, 1980’li yılların sonlarında, Berlin Duvarı’nın yıkılmasından bir yıl önce, 1988 yılında piyasaya sürdüğü koleksiyonuyla, parfümseverlerin gönlünde hala yerini koruyor Maitre Parfumeur et Gantier. Elimden geldiğince markanın şöhretli parfümlerini edinmeye çalışıyorum. Racine’i aslına bakılırsa daha önce duymamıştım. Çok değerli parfümsever Mete abimiz sayesinde tanıştım Racine’le. İyi ki de tanışmışım.

Les Caprices du Dandy serisine ait Racine kendi sitesinde şöyle tanıtılmış: “Racine, gücünü tecrübe ve mirasa dayandıran sakin ruhların bilgeliğini ve huzurunu ifade eder. Vetiver köklerinin zengin özünü ortaya koyan iddialı ve serin karaktere sahip bir parfümdür. Aynı zamanda yoğun ve ferahlatıcıdır.” Racine’nin açılışı ferah ve kolonyamsı limonla gerçekleşiyor. Ferah aromatik otların eşlik ettiği limon nostaljik ve harika. Orta kısımda eski ve tozlu limona enfes meşe yosunu ekleniyor. Orta bölüm çok güzel. Kapanışta ferah ve limonsu vetiver tenden ayrılmadan önce son hamlesini yapıyor. Yumuşak ferah ağaçsı yapı, yapaylıktan uzak.

Racine, bana göre çoğu yorumcunun ve kendi sitelerinin söylediğinin aksine vetiver değil limon parfümü. Kolonyamsı ve eski kokan limon tam istediğim gibi. Doğal ve gösterişten uzak limona eklemlenen meşe yosunu, yine içine girdiği parfüme anlatması zor lirik hava katıyor.

Racine, basit, ferah, derinliği olmayan müthiş bir yaz kolonyası. Yüksek kaliteli ve ekşi limona eşlik eden belli belirsiz ferah baharatlar ve erkeksi sayılabilecek çiçeklerin küçük makyajıyla Racine, olabilecek en iyilerden birisi. Aromatik yeşil karakter, doğal, sakin, huzurlu ve olgun.

Racine’yi bu kadar sevmemin sebebi, limona olan tutkum büyük ihtimalle. Eğer ferah limon merkezli parfümleri sevmiyorsanız benim kadar keyif alacağınızı sanmıyorum. Yine de yaşınız otuzun üzerindeyse ve çocuk işi popüler şekerli ferah parfümlerden eski tadı alamıyorsanız, Racine en iyi seçeneklerden birisi.

Racine, 1980’li yılların ve daha eskilerin erkeksi sayılabilecek ferah limonlu şiprelerine oldukça benziyor. İlk aklıma gelen örnekler olarak Chanel Pour Monsieur, Armani Eau Pour Homme, Eau du Sud, Acqua Di Parma Colonia, Eau de Guerlain’i sayabilirim. Racine, bu parfümleri andırıyor.

EDT formundaki Racine’nin performansı ne yazık ki vasat. Kalıcılığı az, fark edilirliği de yüksek değil. Bol bol tazelemek gerekiyor. Tam bir yaz parfümü. Kokusunun tasarımını, markanın kurucusu Jean Laporte yapmış.

Koku Güzelliği:10/8.5

27 Haziran 2017 Salı

Bulgari – Aqua Amara (2014)

Aradan on iki yıl geçmiş, inanamıyorum! Bulgari’nin piyasaya sürdüğü ve muhtemelen markanın en çok satan erkek parfümü haline gelen Aqua Pour Homme’si 2005 yılında sahneye çıkmış. Ve 2017 yılının sıcak Haziran aylarında on ikinci yaşını kutluyor Aqua Pour Homme. Bulgari’nin 2000’li yıllardan sonra popüler hale gelen yaza uygun sucul parfüm akımının belki de en çok ses getiren üyesiydi Aqua Pour Homme. Tabii bu başarısının ardından devam parfümleri geldi. 2017 yılı itibariyle sekiz parfümlük seri haline dönüştü Aqua’lar. Vakti zamanında kullandığım Aqua Pour Homme ve Marine versiyonu bende büyük heyecan yaratmamıştı fakat ferah parfüm klasiklerinden olma yolunda ilerlediği söylenebilir Aqua’ların.

Ve takvim 2014’ü gösterdiğinde Aqua serisine Amara eklendi. Amara’yı tasarlayan kişi, 2005 yılında ilk Aqua Pour Homme’yi tasarlayanla aynı kişi, yani dünyanın önemli parfümörlerinden Jacques Cavallier. Bay Cavallier, bir söyleşisinde Amara için şunları söylemiş: “Su teması Bulgari tarihinde önemli yere sahip. İlk Aqua Pour Homme’u yarattığımda derin, saf, ferahlatıcı, aromatik su temasını cazibeli ve erkeksi şekilde vermiştim. Bulgari’nin Greko-Romen mirasından esinlenen Aqua serisi koleksiyonuna Amara’yı ekledim. Amara’da, oligo elementlerini içeren zengin bir su temasını insanlara iletmek istedim. Aslına bakılırsa Aqua Amara, acı su demek. Acı kavramı İtalya mutfak kültürüyle de ilgili. Bu acılık parfümün ana akorlarından birisi. Meyve ve acı arasındaki dengeyi yeniden kurmak için mandalina ham özünü yeniden işledim. Hafif tatlı mandalina özünün yanında neroli de kullandım. Bu öz son derece ilginç, çünkü taze, çiçekli, portakal ağacına benzeyen yönü var. Elbette nazik ama ilginç şekilde biraz acı.”

Kendi sitelerinde Aqua Amara’yı odunsu-sucul-turunçgil olarak sınıflandırmışlar. Parfümün açılışı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Başlangıçtaki portakal-mandalina-neroli üçlüsü harika. Orta bölümde partiye aromatik ferah otlar ve tuzlu deniz suyu teması katılıyor. Orta kısım hala çok ferah fakat artık kokunun yönü denizden esen tuzlu su tarafına dönüyor. Serin-soğuk orta bölüm gayet güzel. Kapanışta tuzlu aromatik otlar hala etkili. Yumuşak odunsular ve köksü olmayan vetiverle kapanış yapılmış. Alt notaları eh işte.

Aqua Amara bana göre turunçgilli bir sucul. Başlangıcı meyve-turunçgilli, orta kısım aromatik, acı otsu-deniz gibi, son bölümde ağaçsı-vetiver. Parfümün açılışındaki doğal ve ferah turunçgiller, muhtemelen en güzel bölüm. Orta bölümdeki deniz temasıyla çok iyi uyum sağlıyor turunçgiller. Bana göre deniz temasında birazcık yapaylık var, muhtemelen Calone’nin payı bulunuyor. Kapanışı kıyafette başarılı. Ten de ise normal.

Aqua Amara’yı şansıma havaların iyice ısındığı ve otuz dereceleri geçen sıcak haziran ayında kullandım. Tam bir ferah yaz kokusu. Ne ılık ilkbahar ne soğuk kış mevsimi… Onun yıldızı yazın parlayacaktır. Parfümün genelini beğendim. Genel olarak sucul parfümlerdeki yapaylık burada nispeten az. Kalite anlamında bu fiyat seviyesi için yeterli. Kadın-erkek hemen herkesin sevebileceği ve kullanabileceği Aqua Amara, abisi Aqua Pour Homme’ye tabii ki çok benziyor. Fakat şunu söyleyebilirim ki Aqua Pour Homme’den daha çok sevdim Amara’yı. Genellikle devam parfümleri hayal kırıklığı olur ama Amara’da, giriş seviyesindeki kullanıcılar için iyi iş çıkarılmış.

Aqua Amara, muhakkak ki, sucul tarzın en iyileri olarak gösterilen Sel de Vetiver ve Sel Marin kadar başarılı değil. Gerçi bu iki niş örnekle, ana akıma yönelik Aqua Amara’yı karşılaştırmak doğru olmayacaktır. Yine de tuzlu deniz gibi kokan parfüm hissiyatını başarılı şekilde veriyor Aqua Amara. Daha önce kullandığım Aqua Pour Homme ve Marine’den daha başarılı bu anlamda. Eğer sahil kesimlerine tatile gidememişseniz ve Ege-Akdeniz’in o enfes plajlarının kokusunu özlediyseniz, Aqua Amara size bu konuda fazlasıyla yardımcı olacaktır.

EDT formunda Aqua Amara. Kalıcılığı kıyafette iyi ama tende çok değil. Çoğu yorumcu fark edilirliğini yüksek bulmuş ama tenimde o kadar performanslı olmadı. Evin ablasının çok beğendiği ve her kullandığımda “ne kadar güzel kokuyor” dediği Aqua Amara, karşı cinsten güzel tepkiler almanızı sağlayacak gibi görünüyor. Günlük kullanıma, spor kıyafetlere, şort-parmak arası terlik ikilisine ne de güzel uyum sağlayacaktır Aqua Amara.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7