24 Haziran 2017 Cumartesi

Parfums MDCI – Le Rivage des Syrtes (2009)

1900’lü yılların başlarında doğan ve Fransa’nın yirminci yüzyıldaki en büyük yazarı olarak kabul edilen Julien Gracq’ı, böylesine şöhretli hale getiren romanlarından birisiydi “Sirte Kıyısı”. 97 yaşında öldüğünde, ünlü Liberation gazetesi onun ardından, “medyatik her türlü girişimi hayat boyu reddetmiş bu olağanüstü alçakgönüllü ve ilke sahibi insanın Goncourt ödülünü nasıl anında ret ettiğini” hatırlatmış. Sirte Kıyısı romanına verilen Goncourt ödülünü kabul etmemesi, Avrupa edebiyat dünyasında hala hatırlanıyor anlaşılan.

Kaderin bir cilvesi olarak 2009 yılında Fransa merkezli bağımsız parfümevi MDCI, Julien Gracq’ın Sirte Kıyısı (Le Rivage des Syrtes) romanından esinlenen parfümünü piyasaya sürdü. Hayatı boyunca bu tür şeylere iyi gözle yaklaşmayan Julien Gracq’ın en bilinen romanının bir parfüme isim babalığı yapmasını acaba nasıl karşılardı bilemiyorum.

Bizi ilgilendiren kısım MDCI’ın Le Rivage des Syrtes’i. Parfümün resmi tanıtımında geçen “kayıp adalar, egzotik yolculuklar, sahil boyunca değerli bitkiler ve egzotik koku malzemeleri toplamak için evden çok uzakta seyahat eden yalnız bir denizcinin masalından” bahsedilmesi şüphesiz ki merak uyandırıyor. Gerçi Le Rivage des Syrtes, MDCI’nin biraz geri planda kalmış eserlerinden birisi. Bakalım kullanım döneminde bana neler hissettirmiş.

Parfümün açılışı tatlı ve leziz meyvelerle gerçekleşiyor. Modern ve biraz fazla tatlı-mayhoş meyveler hissedilir oranda feminen. Orta kısımda meyvelerin hakimiyeti devam ediyor fakat aktörler değişiyor. Şekerli portakal-mandalinaya metalik ananas eşlik ediyor. Biraz da şekerli çiçekler var orta bölümde. Açıklanan orta notalarında ylang ylang ve sümbülteber var. Bu iki çiçek olabilir orta kısımda meyvelere eşlik eden. Orta kısım hala kadınsı. Kapanışta mumsu ve karamelize edilmiş vanilya sazı ele alıyor. Meyvelerin yerini misk geçiyor. Çok etkileyici değil kapanışı. Standart bir vanilyayla sonlanıyor.

Le Rivage des Syrtes, açık ara meyveli-çiçeksi-vanilyalı bir eser. Çokça şekerli meyve (portakal, mandalina, ananas ve belki de erik) ile çiçeklerin (ylang ylang, sümbülteber ve yasemin) ortalama bir karışımı gibi duruyor uzaktan. Sonlarda eklenen yanık vanilya ise sıradan. Kokunun bana göre analizi bu kadar. Çok karmaşık ve derin bir parfüm değil. Birçok ortalama piyasaya kadın parfümüne benzeyen yapısıyla geri planda kalmasının sebebini açıklıyor.

Le Rivage des Syrtes, günümüzün yeni nesil bol şekerli kadın parfümlerini andıran canlı-dinamik genç kız kokusuna yatırım yapmış gibi görünüyor. Genel konsepti çoğu kişinin sevebileceği tarza yakın. Fakat parfümün problemi özgün ve yüksek kaliteli olamaması. Notaların kalitesi tek tek ele alındığında yüksek değil. Kimi zaman geri plandan gelen yapaylık kimi zaman şekerli yapının fazlalığı sıkıntı yaratabiliyor. Belki de benim erkek tenime uyum sağlayamadı. Doğru bir kadın teninde iyi iş çıkarabilir.

Patricia de Nicolai gibi önemli bir ismin tasarladığı Le Rivage des Syrtes, EDP formunda. Kalıcılığı tende normal. Fark edilirliği normalin altında. Kimi yorumcuların yaz mevsimine yakıştırdığı Le Rivage des Syrtes, bence sıcaklarda rahat olmayacaktır. Serin ilkbahar-sonbahara daha uygun olacaktır.

Koku Güzelliği:10/6

21 Haziran 2017 Çarşamba

Christian Dior – Sauvage (2015)

Son aylarda bana en çok sorulan parfüm, açık ara Christian Dior’un Sauvage’si diyebilirim. Henüz kullanmadığım Sauvage, yoğun ilgi yüzünden radarıma girmişti. E tabii Christian Dior’un en yeni ve iddialı erkek parfümü olarak piyasaya sürülmesi merakımı daha da arttırmıştı. Dior’un özel parfümörü François Demachy, yarattığı Sauvage hakkında şöyle demiş: “Sauvage, ilk önce pürüzlü, kaba bir taştı. Ona adeta keskiyle şekil verdim. Onun yaratım sürecinin başında, erkeği merkeze aldım. Güçlü ve apaçık erkeksi. Zamanı ve modayı aşan bir erkeğin imajı gibi…”

Parfümün resmi tanıtımında Sauvage’nin fujer koku ailesine ait olduğu vurgulanmış. Zaten pazarlamadaki en önemli yer, erkeksiliğe verilmiş. Fazlaca maço bir parfüm olduğunu düşündürten Sauvage’nin reklam yüzü olarak ünlü aktör Johnny Depp’in seçilmesi de bu algıya sebep oluyor. Tanıtımda ve görsellerde ozon mavisi gökyüzüne ve çöl temasına yer verilmiş. Parfümün notaları arasındaysa iki öğe öne çıkarılmış: Bergamot ve ambroksan.

Sauvage’nin açılışı anasonu andıran canlı meyan kökü ve bergamotla gerçekleşiyor. Bence bergamottan ziyade meyan kökü benzeri koku başlangıcı domine ediyor. Başlangıçta yapay-serin kavun benzeri hissiyat da var. Üst notalarını kendime pek yakın bulamadım. Orta kısımda ferah-metalik baharatlar (muhtemelen pembe biber) ve ambroksan sazı eline alıyor. Orta bölümde kadifemsi-parlak ve yapay bir koku karşımıza çıkıyor. Kapanışta ambroksana misk eşlik ediyor. Alt notalarda yapay odunsular son noktayı kokuyor.

Sauvage’ye serin kanlı yaklaşırsam, kavunla sulandırılmış lavantalı, ferah baharatlı ve vasat miskli amber koktuğunu söyleyebilirim. Şimdi şu önemli ki, Sauvage’de ambroksan isimli yapay bir molekül kokunun büyük kısmına yön veriyor. Yani Sauvage, genel olarak parlak-metalik ambroksanın hakimiyetinde. Diğer notalar sadece küçük makyaj çalışması olarak düşünülebilir.

Sauvage, vasat kalitede, tek düze, herhangi karaktere sahip olmayan, ne koktuğu anlaşılmayan, soyut, garip ve benim açımdan gayet rahatsız edici bir parfüm. Anladığım kadarıyla genç erkek arkadaşlara hitap etmeye çalışan ve popülerlik yolunda ilerleyen Sauvage, başından sonuna kadar büyük bir hayal kırıklığı. Ne elle tutulur doğru düzgün bir nota var ne doğal bir ferahlığa sahip ne de performans anlamında başarılı.

Bir kere parfümün ismi, Dior’un en büyük ve tarihi erkek koku klasiği Eau Sauvage’yi çağrıştırıyor. Neden bu parfüme tamamen bağımsız isim vermemişlerde ünlü klasik Eau Sauvage’nin devamı gibi izlenim oluşturmaya çalışmışlar? Tabii bu taktikte akla ilk gelen Eau Sauvage’nin şöhretinden ismi vasıtasıyla yararlanmak ve daha çok satış yapmak. Gelin görün ki yeni Sauvage’nin klasik Eau Sauvage ile neredeyse hiç benzer yanı yok. Yeni Sauvage, tamamen farklı bir parfüm.

Sauvage, yeni bir molekül olan, tamamen sentetik ambroksan notası üzerine inşa edilmiş. Zaten kokusu da parlak-yapay-dinamik ve düşük kaliteli. Hiçbir derinliğe sahip olmayan Sauvage, koku güzelliği anlamında da hiç bana uygun değil. Gerçekten şaşkınım ve üzgünüm çünkü Dior’un bu kadar başarısız bir parfümü Johnny Deep ve kocaman pazarlama kampanyalarıyla kurtaracağını düşünmesi gerçekten garip.

EDT formundaki Sauvage’nin kalıcılığı iyi, fark edilirliği düşük. Kış mevsimi dışında her zaman kullanılabilir. Parfümün pazarlama metinlerindeki yoğun erkeksi vurgulara rağmen, maço bir parfüm değil. Otuz yaş altı genç arkadaşlara giriş seviyesi için ideal gibi görünüyor. Günlük kullanıma uyacaktır. Kimi yorumcuların Sauvage’yi Bleu de Chanel’e benzetmelerini ise anlayamadım. Bence iki parfüm pek benzemiyor. Kadınların bu koku formunu seveceğini ve övgüler alacağınızı tahmin ediyorum. İlgilenenlere duyurulur.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/4

17 Haziran 2017 Cumartesi

Vertus – 24 Carat Gold (2015)

Bir parfüm şişesinin içinde gerçek 24 ayar altın pulları olduğunu düşünün. Böylesi bir konsept açıkçası benim aklıma gelmezdi. Tabii söz konusu niş markalar olduğunda, hiçbir şeye kolay kolay şaşıramıyorsunuz. Çünkü bu segmentte artık “piyasa işi kokuyu biraz cafcaflı şişeye koyup satayım” mantığı işlemiyor. Niş segmenti, hem kokuyla hem parfümün geri planındaki hikayeyle hem de sizi öne çıkaracak yeniliklerle ilerliyor. Bu alanda var olmak istiyorsanız hep rakiplerinizden daha iyi olmanız ve yapılmayanı yapmanız gerek.

Vertus’un sürekli büyüyen koleksiyonundaki bir parça bana göre her zaman diğerlerinden ayrı yerde olacak. Şişesinin içinde gerçek 24 ayar altın pullara sahip 24 Carat Gold parfümü, şimdiye kadar rastlamadığım bir durum. Bir şişe parfüm alıyorsunuz ve içerisinde 24 ayar altın parçacıkları var! İnanması zor gelse de Vertus, bildiğim kadarıyla bu konsepti dünyada uygulayan ender markalardan birisi. Bu anlamda 24 Carat Gold parfümünü uzun süredir yazmak istiyordum. Ve artık zamanı geldi.

Kendi sitelerinde 24 Carat Gold’un tanıtımı şöyle yapılmış: “Gerçek altın parçaları ile buluşan lüks vetiver, eşsiz sandal ağacı ve selvinin zengin ve asil yorumu… Bu güçlü ve zarif kokunun teninizde bırakacağı ılık esintisinin tadını çıkarın…” Parfümün açılışı tertemiz, duru, yeşil, ferah vetiverle gerçekleşiyor. Köksü ve ıslak verilmiş vetiver harika. Orta kısımda parfümün en sevdiğim yönü kendisini gösteriyor: Dumansılık. Bu gizemli dumansılık yeşil vetiverle birleşiyor ve parfümün en güzel yerini oluşturuyor. Kapanışta dumansılık kaybolurken tatlı vetivere ağaçlar eşlik ediyor. Miski de unutmamak lazım alt notalarda.

24 Carat Gold, bence yeşil bir vetiver kokusu. Diğer öğeler temiz ve yeşil vetivere destek vermek için kurgulanmış. Orta kısımdaki dumansı yapının gerisinde sanki az da olsa ferah baharatlar var fakat asla baskın değil. Parfümün çizgisi gayet net.

24 Carat Gold, dingin ve duru kokusuyla sizi ele geçiriveriyor. Normalde vetiver temalı parfümlerle pek aramın olmadığı sır değil fakat buradaki yüksek kalite gayet başarılı. Harmanı çok katmanlı ve zengin olmasa da özellikle orta bölümden itibaren ortaya çıkan dumansılık onu çekici hale getiriyor. Aslında parfümün en sevdiğim tarafı ferah, ıslak, köksü vetiveri.

24 Carat Gold, saatler ilerledikçe büyük değişimler göstermese de kullanmaktan zevk aldığım parfümler listesinde yer alıyor. Tabii 24 Carat Gold’u sevmemde, dumansı ve yeşil temalı parfümlere ilgimin olması büyük etken. Eğer bu tür kokulara meraklıysanız ve yüksek kaliteli ilkbahar-yaz parfümü arıyorsanız denemenizde fayda var.

Şimdi geleyim önemli bir noktaya. 24 Carat Gold’u kullanan çoğu kişi onu Chanel’in özel serisinin yıldızlarından Sycomore’ye benzetmiş. Bence de epey benziyor iki parfüm. Sycomore çok sevdiğim bir parfüm olmuştu. Her ne kadar Chanel onu kadın parfümü olarak sunsa da bence erkeklere rahatlıkla uyacaktır Sycomore. Vertus’un 24 Carat Gold’u da hem kadınların hem de erkeklerin kullanabileceği gibi. Yine de erkek kullanımına yakın duruyor.

Performans anlamında idare eder. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği ortalama seviyelerde. EDP formundaki koku formu gayet dolgun ve dirençli. Yaş sınırı olmaksızın kullanılabilir.

Koku Güzelliği:10/8

15 Haziran 2017 Perşembe

Ramazan Çekilişi :) (Çekiliş tamamlandı, kazanan açıklandı)

Kazanan şanslı arkadaşımız:

Atakan Çakır:  nsdtmwy@gmail.com

Yedek talihlimiz: mefe79@gmail.com

Yine kazanma zamanıı 🙂 Vertus’un 1001 isimli parfümünü, çekilişle bir kişiye hediye edeceğim. Çekiliş için tek şartım “parfummerakiofficial” Instagram adresinin takip edilmesi. Instagram adresini takip ettikten sonra bu başlığın altına çekilişe katılma isteğinizi bildirip, e-posta adresinizi de yazmanız önemli çünkü eğer kazanırsanız, size e-posta üzerinden ulaşacağım.

Çekilişe katılım 15 Haziran 2017 Perşembe günü saat 13.00’de başlayacak ve 16 Haziran Cuma günü saat 15.00’de sona erecek. Çekiliş sonucunu, cuma günü yine bu başlıktan açıklayacağım. Lütfen herkes tek sefer katılsın, aynı kişiden gelen birden fazla mesajı ciddiye almayacağım.

Herkese bol şans.

Parfüm Merakı’nın resmi Instagram hesabı: https://www.instagram.com/parfummerakiofficial