7 Mayıs 2017 Pazar

Jacques Bogart – One Man Show (1981)

Ülkemizde pek bilinmese de Jacques Bogart’ın, yurtdışında sıkı bir hayran kitlesi var. Düşük fiyatlı fakat yüksek kaliteli ve güçlü parfümler üretmesiyle tanınan Jacques Bogart ile ilk tanışmam onların 2004 çıkışlı eseri Bogart Pour Hommme’la gerçekleşmişti. Tabii Bogart Pour Homme, markanın yeni nesil parfümlerinden. Asıl Jacques Bogart’ın ünü, eski klasiklerinden geliyor. 1975 çıkışlı ilk parfümleri Bogart ve 1981 çıkışlı One Man Show, markanın en önemli eserleri olarak hala karşımızda duruyor.

Her ne kadar birçok yeni parfüme imza atsa da, parfümseverlerin gözünde hala yeri ayrıdır One Man Show’un. Belki de 1980’li yılların nostaljisini hatırlattı için ilgi görüyor One Man Show. Kendi sitesinde parfümlerle ilgili tek tek hiç bilgi yok. Farklı blog sitelerinde şöyle bir tanıtım cümlesine rastladım One Man Show için: “Her erkeğin hayatı tek kişilik bir şovdur”. Tabii burada onun baskın erkeksi karakteri vurgulanıyor ve ismine gönderme yapılıyor. Zaten 1980’li yılların erkek parfümlerinin genlerini taşıyor.

One Man Show’un açılışı yeşil bergamotla gerçekleşiyor. Üst notalarında eski-nostaljik turunçgillere, seyreltilmiş hissi veren misk eşlik ediyor. Çok ilgi çekici değil başlangıcı. Orta bölümde yeşil yapı daha da belirginleşiyor. Çam ağacını andıran odunsu ana yapıya yüksek kaliteli ve tatlı olmayan tütsü destek veriyor. Geri planda kuru ve erkeksi baharatlar varsa da asla öne çıkmıyorlar. Son bölümde bir parça meşe yosunu, deri, misk ve odunsular var. Parfümün en güzel yeri şüphesiz ki kapanışı.

Açıkçası sert erkeksi yapı beklerken, aromatik yeşil, çamsı, miskli kokuyla karşılaştım. Sabunsuluk, orta kısımda iyice kendisini gösteriyor. Buradaki rafine erkeksi sabunsuluğu bir parça Grey Flannel’a benzetebilirim. Parfümün genelindeki yeşil kokuysa Polo Green’e benzetilebilir. Kimi yorumcuların Italian Cypress kıyaslamasıysa makul ölçülerde kabul edilebilir.

Sonuç olarak tatlılığı az olan, büyük yapaylık sorunları yaşamayan, eski ve erkeksi davranan, günümüzde pek karşılığı bulunmayan, üst yaş guruplarını hedefleyen, tavırlı-karakterli yapıya sahip. Yeni nesil erkek parfümlerine hiç benzemeyen tarzı, klasikleri sevenler için denemeye değer. Gerçi ben kokusunu pek başarılı bulmasam da, her kokusever erkeğin en azında birkaç defa denemesi gereken bir eser.

EDT formunda. Çoğu yorumcu güçlü ve dolgun olduğundan bahsetmiş ama bence performansı zayıf. Kalıcılığı idare eder, fark edilirliği ortalamanın altında. Muhtemelen zaman içinde geçirdiği reformülasyonlar onu bu hale getirdi. Yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir. 30 yaş üzeri erkeklere öneririm. Kokusunun tasarımını Roger Pellegrino yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

3 Mayıs 2017 Çarşamba

Jean-Charles Brosseau – Ombre Platine (2011)

Paris’teki Moda Yüksekokulundan mezun olduktan sonra 1955 yılında kendi modaevini ve markasını yarattı Jean-Charles Brosseau. 1970 yılında Paris’in en prestijli lokasyonlarından birisine mağazasını açmıştı. Tarih 1981’i gösterdiğinde, Ombre Rose isimli ilk parfümünü piyasaya sürdü. Ombre Rose, markanın hala en önemli parfümü olarak gösteriliyor.

Her ne kadar Ombre Rose’u merak etsem de, bir süredir başka Jean-Charles Brosseau parfümü kullanıyorum. Markanın Ombre serisinin devamı olarak piyasaya sürülen kadın parfümü Ombre Platine’le tanışmış durumdayım. 2011 çıkışlı Ombre Platine için kendi sitelerinde “oryantal çiçeksi, meyveli, pudralı” tabiri kullanılmış.

Ombre Platine’nin açılışı tatlı ve modern meyvelerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında frenk üzümü ve elma var meyve namına. Orta kısımdaysa erik görülüyor. Bence üzümden ziyade şekerli erikle açılışı yapıyor. Tabii erik oldukça kadınsı verilmiş başlangıçta. Üst notaları kendime yakın bulamadım. Orta bölümde tatlılık bir parça azalıyor, meyveler hafiften geri çekiliyor. Orta notalarda kremsi vanilya ve hindistan cevizi algılıyorum. Açıklanan orta notalarında gül ve zambak var. Evet zambak var az da olsa ama gülden emin değilim. Orta bölüm, yine kadınsı, çiçeksi ve kremsi meyveli. Son bölüm parfümün en sevdiğim yeri. Kapanışta tatlılık azalıyor. Meyveler artık yok. Çiçeksilik arkalara bir yere saklanıyor. Alt notalara lezzetli ve sade vanilya ile sandal ağacı noktayı koyuyor.

Ombre Platine, kadın parfümü olarak piyasaya sürülmüş. Bence de son kısmı hariç büyük bölümde feminen yapı ön planda. Başlangıçtaki şekerli ve saldırgan meyveleri biraz Black Orchid’in açılışına benzettim. Tabii Black Orchid kadar karanlık değil. Orta bölümde karşılaştığım çiçeksilik, kremsi vanilya ve hindistan ceviziyle birleşmiş. Fena olmamış ama yine bana göre değil. Kapanış nispeten uniseks ve sevilesi.

Tabii Ombre Platine’i benim sevip sevmemem çok önemli değil çünkü kullanacak olan sizsiniz. Ferah olmayan bir meyveli-çiçeksi-kremsi vanilya parfümüne benziyor. Kadınsı öğelerin ağırlıkta olduğu genel yapı, benim için tahammül sınırının üzerindeydi. Modern ve günümüze yakın kokusu, ilk başlarda bıkkınlık verecek kadar şekerli. Yine de yapaylık hissedilmiyor ve genel olarak yüksek kaliteli denebilir. Verdiğiniz paranın karşılığında dolu dolu bir parfüme kavuşacağınızı söyleyebilirim.

Yine beyaz rengine benzetebileceğim bir parfümle karşı karşıyayım. Muhtemelen sütsü ve kremsi vanilya-hindistan cevizi ikilisi sayesinde Ombre Platine zihnimde beyaz renkli bir parfüm olarak kalacak. Her ne kadar başlangıcı epey iddialı ise de orta kısmın ortalarından itibaren anaç tarafını gösteriyor bence. Yoksa hayal gücüm fazlasıyla mı devrede bilemiyorum.

Kendi sitelerinde Ombre Platine’i tanımlamak için söyledikleri “çiçeksi, meyveli, pudralı” tabirleri tam anlamıyla parfümde gözlemlenebiliyor.

Eğer bu tür kadın parfümlerini seviyorsanız ve piyasadaki benzer örneklerden sıkıldıysanız Ombre Platine denenebilir. Her yerde satılmaması bu anlamda size özel bir parfüm hissi yaratabilir. Günlük kullanıma rahatlıkla uyabilecek yapısıysa onu daha da işlevsel hale getiriyor.

EDP formunda. Kalıcılığı iyi. Fark edilirliği yüksek değil. İlkbahar-sonbahar kullanımı için uygun gibi görünüyor. Kokusunun tasarımını Thomas Fontaine yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

30 Nisan 2017 Pazar

Versace – Vanitas (2011)

Vanitas… Boş anlamına gelen sanat tarzını mı temsil ediyor, vanity kelimesine gönderme mi yapıyor yoksa vanilla mı demek istiyor bize anlayamadım. Vanitas kelimesinin Kitabı Mukaddes’te bile geçmesini iyiye mi yormalı yoksa altında derin anlamlar mı aramalıyız? En iyisi kendi sitelerindeki Vanitas’ı tanımladıkları “çiçeksi odunsu misk” tarafına odaklanalım.

Versace’nin 2011 çıkışlı kadın parfümü Vanitas, 2017 yılının başlarına kadar pek adından söz ettiremese de, raflarda gördüğüm ve ilgimi çeken bir parfümdü. O süslü raflarda duran bazı parfümler ya şişesiyle ya da ismiyle bir şekilde sizi kendisine çeker. Vanitas’ta beni öyle nedensiz yere kendisine çekti ve şimdi karşımızda bayan Vanitas…

Parfümün açılışı pek ferah sayılamayacak çiçekler ve bir parça turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında misket limonu var. Buruk turunçgillere eşlik eden beyaz çiçekler açılışı domine ediyor. Oldukça kadınsı başlangıcını oldukça beğendim. Orta kısımda beyaz çiçeklerin ağırlığı daha da artıyor. Bu andan itibaren kremsi-sabunsuluk iyice görünür hale geliyor. Kapanışta aynı yapı devam ediyor. Sabunsu beyaz çiçeklere misk ekleniyor. Kimi yorumcular vanilyadan bahsetmiş ama bence baskın değil.

Vanitas, ferah olmaya çalışan ama bir türlü beceremeyen kremsi çiçek kokusu. Kendi sitelerindeki çiçeksi odunsu misk tanımı gayet yerinde. Çiçekler başlangıç dahil her zaman ön planda. Açıklanan notalarında frezya ve tiare var. Tiare çiçeğinin o tropikal ve kremsi havası yansımış Vanitas’a. Tenimde kuru, sabunsu, yapaylık sınırındaki çiçeksi yönü öne çıktı. Miski de unutmamak lazım.

Harika ilk yarım saati, bir renge benzetmeye çalışsam muhtemelen beyaz derim. Üzerimde bu parfümü koklayan kadınların hepsi çok sevdiklerini beyan ettiler. Bu anlamda kadınların oldukça seveceğini rahatlıkla anlıyorum Vanitas’ı.

Bu tekdüze ve derinlikten yoksun arkadaş,  oldukça feminen ve garip bir şekilde soğuk-serin kokuyor. Burada akla deniz esintisi veren sucul parfümler gelebilir. Tam öyle de değil Vanitas. Sanki aşırı dozda verilmiş kremsi beyaz çiçeksi Calone parfümü. Baş ağrısı yapmaya müsait bu çiçekler, benim için epey kadınsı. Muhtemelen doğru kadında ve doğru tende iyi iş yapacaktır.

Sonuç olarak Vanitas, ilk yarım saati dışında sıradan ve düşük kalite hissiyatı veren bir kardeşimiz. Üzerine sayfalarca yazılar döşenmeye değmeyecek, marketlerde satılan kadın deodorantlarını andıran bir deneme. Benzersiz değil, itici değil, sihirli değil ve şehvetli hiç değil.

Işıl ışıl, canlı, günlük kullanıma uyabilecek, taze ve kibar Vanitas, temizlik hissini seven kadınları tavlayabilir. Yeni yıkanmış çamaşır veya nevresim koktuğunu düşündüğüm Vanitas, her yaş gurubundan kadına hitap edecektir.

Benim kullandığım EDP formuydu. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği ilk yarım saat iyi. Bazı yorumcular onu yaz parfümü olarak görse de bence sıcak günlerde biraz fazla gelebilir. Ilık ilkbahar, onun karakterine en uygun zaman dilimi.

Parfümü, genç burunlardan Dora Baghriche tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5

26 Nisan 2017 Çarşamba

Vertus – Oriental Rose (2015)

“Yağmur altında oryantal bir gül… Odunsu ve amberimsi notlarla çevrelenmiş, nemli ve baştan çıkarıcı…”

Ülkemizin ismini gitgide daha fazla duyuran niş parfümevi Vertus, takip ettiğim kadarıyla koleksiyonunu genişletmeye devam ediyor. Markanın instagram sayfası, bu anlamda önemli bir kaynak. Vertus’tan 2017 yılında yeni parfümler gelirken, ben 2015 çıkışlı parfümleri Oriental Rose’a bağlanmış durumdayım. Markanın üç gül merkezli parfümünden ikincisini tecrübe ediyorum. Rose Prive’dan sonra Oriental Rose’a sıra geldi Parfüm Merakı’nda.

4-5 ay önce birkaç defa kullandığım Oriental Rose’u daha detaylı kullanmaya karar verdim. İsminden de anlaşılacağı üzere doğu esintili gül parfümü olacağını tahmin ettiğim Oriental Rose’un açılışı tatlı ve pudralı yapıyla gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında limon, kakule, lavanta, safran ve buhur var. Limona rastlamadım başlangıçta. Zaten ferah başlangıcı yok Oriental Rose’un. Bence açılışında iris var. Gayet leziz ve kaliteli irisi sevdim. Orta kısımda güçlü şekilde gül kendisini gösteriyor. Gül, başlangıçtaki iris gibi tatlı ve pudralı. Açıklanan orta notalarında gül, menekşe, zambak, kedi otu, guaiac ağacı, karanfil ve paçuli var. Orta bölümde güle, kuru baharatların eşlik ettiğini söyleyebilirim fakat gül teması çok daha önde. Son bölümde büyük değişim yok. Pudralı gül alt notalarda etkisini devam ettiriyor.

Oriental Rose, gördüğüm kadarıyla pudralı iris-gül parfümü. İsmindeki gül, doğal olarak parfümün başrol oyuncusu. Belki de şöyle demeliyim, bu parfümün iki hatta üç başrol oyuncusu var. Pudra, iris ve gül. Oldukça tatlı verilmiş bu üç öğe, diğer notaları rahatlıkla bastırıyor. Oriental Rose’un etrafa yaydığı kokuda bu üç nota hissediliyor. İyi de tende durum nasıl?

İlginç bir şekilde ten üzerinde daha kuru ve derin kokuyor Oriental Rose. Kıyafette gül-iris-pudra yapı etrafa saldırganca yayılırken, tenimde öd ağacı, kuru baharatlar ve sanki deri bile algılıyorum. Yoksa tütsü de mi var? Bilemiyorum ama tendeki hali çok daha hoşuma gitti. Kumaş üzerinde oldukça kadınsı kokarken, tende bu kadar feminen değil. Kimi parfümlerde bu tür durumlarla karşılaştığım için garipsemiyorum.

Sonuç olarak Oriental Rose, modern, kadınsı, güçlü ve sapasağlam karakterli. İris çiçeğini her zaman için severim. Onun içindir ki genel olarak hoşuma gitti Oriental Rose. Gerçek bir parfüm kullandığınızı hissedeceğinize ve paranızın hakkını alacağınıza inanıyorum.

Oriental Rose, EDP formunda. Kalıcılığı çok iyi, fark edilirliği yüksek. Sonbahar-kış kullanımına uygun olacaktır. Kadın kullanımına daha yakın.

Koku Güzelliği:10/7