22 Nisan 2017 Cumartesi

Jean Paul Gaultier – Kokorico (2011)

Böyle parfüm ismi olur mu diyebilirsiniz fakat kimin umurunda! Hele ki klişelerle dalga geçmeyi seven Jean Paul Gaultier’in, bir parfümüne horozların ötme sesi olan Kokorico ismini vermesi, şaşırtıcı olmamalı. Tabii bu isimde Bay Gaultier’in Fransız milliyetçiliğine bir parça kapı araladığını düşünebiliriz. Ne de olsa horoz, Fransa’nın bir anlamda ulusal simgedir.

Jean Paul Gaultier, 1995 yılındaki Le Male efsanesinden sonra, aynı etkide bir erkek parfümü hayata geçiremedi ne yazık ki. Zaten öyle bir parfümü bir daha yapması imkansızdı. Markanın piyasaya sürdüğü parfümlere baktığımda belli başlı az sayıda parfüm yaptığını fakat onlara birçok flanker eklediğini farkettim. Mesela Le Male’nin, 2011 yılına kadar ki tek erkek parfümü olduğunu yeni anlıyorum. Kokorico, bu anlamda markanın ikinci ve bağımsız erkek parfümü olarak tasarlanmış gibi görünüyor.

Kokorico, üzerindeki Le Male baskısını ne kadar hissediyor bilemiyorum ama Jean Paul Gaultier’in berbat arayüze sahip internet sitesine ulaşmak bile ayrı bir dert. Odunsu oryantal olarak sınıflandırılabilecek Kokorico’nun açılışı yeşil nüanslarla gerçekleşiyor. Ferah olmayan tozlu yaprak kokusu ilk dakikalarda biraz şaşırtıyor beni. Açıklanan notalarındaki incir yaprağı herşeyi açıklıyor. Gerçekten de yeşil, tozlu incir yaprağı kokusu verilmiş başlangıçta. Orta bölümde bu yaprağımsı yapı geri plana geçerken ortaya çikolatamsı aroma çıkıyor. Yine açıklanan notalarındaki kakao, tatlı çikolata efektini veriyor. Karanlık sayılabilecek paçulinin destek verdiği kakao, gayet leziz ve hafiften yağlımsı hissiyat veriyor. Kapanışta çikolata etkisi var. Alt notalarda, sıradan ve kremsi sedir ağacı karşımıza çıkıyor. İşte Kokorico’nun özeti…

Özetinde özeti olarak diyebilirim ki, Kokorico şu üç notadan oluşuyor: Kakao, incir yaprağı ve sedir ağacı. Bu üç ana öğe, parfümün üst-orta-alt notalarına hakim oluyor. Paçuliyse biraz yan rolde kalmış sanki. Görüleceği üzere çok zengin, detaylı ve derin parfümden bahsetmiyorum. Gayet basit, iddiasız ve kendi halinde.

Sadece kokusu değil performansı da vasat. Kalıcılığı ve fark edilirliği az. Orta bölümü dışında başarılı değil. Kalite anlamında ortalarda. Rahatsız edici yapaylığa rastlanmasa da müthiş bir kaliteden bahsedemeyiz. Zaten ondan öyle bir beklentimiz de yok.

Sonuç olarak farklı bir kokusu var. Yeşil incir yaprağı ile tatlı çikolatamsı, paçulili kakaonun birleşiminden oluşan Kokorico, parfümlere yeni merak salan genç erkek arkadaşlar için seçeneklerden birisi olabilir. Kokusunun tasarımını sektörün iki popüler ismi Olivier Cresp ve Annick Menardo birlikte yapmış. EDT formunda.

Yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir. Ne çok erkeksi ne de kadınsı, hoş bir dengede duruyor. Siyah şişesine bakıp da çok karanlık veya dumansı bir parfüm beklemeyin. Herşey makul oranda verilmiş Kokorico’da. Acaba fazla mı uysal ve makul?

Şişesiyse, genel konseptin en ilginç tarafı. Kokorico’nun, Le Male gibi erkek formundaki garip şişesini kimileri başarılı bulunurken bazıları hafiften dalgasını geçiyor. Bay Gaultier, yine abartılı erkeksi şişe tasarımıyla, kimlere ve nasıl mesaj sarkıtıyor, orasını da siz buluverin.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

18 Nisan 2017 Salı

Mancera – Wild Leather (2014)

Şu isme bakar mısınız: Vahşi Deri. Açıkçası bu parfümü uzun zaman dolabımda bulundurup, kullanmama nedenim ismi yüzündendi. İsminden, nasıl bir deri kullanımıyla karşılaşacağımı tahmin ediyordum. Genellikle böyle iddialı isimli parfümler, kullanımı ve sevmesi zor oluyor benim için. İsminden aldığım ilk izlenim ve Mancera markasının genel tarzını bildiğim için, oldukça sert ve hayvansal deri kokusuyla karşılaşacağımı düşünüyordum. O tarz kokuları kendime yakın bulamadığım için kullanmayı sürekli ertelediğim Wild Lather için artık hazırım.

Mancera’nın kendi sitesinde notaları dışında pek bilgi yok. Bir tek ” soğuk, keskin bir deri ile odunsu notalar” cümlesine rastladım Wild Leather’le ilgili. Mancera’nın Wild serisinin üyesi Wild Leather. Bu seride 2017 yılı itibariyle dört parfüm bulunuyor. Wild Leather bu serinin en bilinen ismi diyebilirim.

Parfümün açılışı buruk ve ferah olmayan turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında Sicilya Bergamotu var. Bergamot ve portakaldan oluşan başlangıcı idare eder. Orta kısma geçildiğinde turunçgil artık ortada yok. Parfüme ismini veren deri orta notalarda bütün ağırlığını koyuyor. Deri kontrollü şekilde hayvansal. Kuru deriye, bir parça baharat ve meşe yosunu destek veriyor. Evet, bende şaşkınım meşe yosunuyla karşılaştığıma. Gerçi meşe yosunu orta bölümde epey saklıyor kendisini. Derinin arkasına saklanmış meşe yosunu, baskın değil. Orta notalar bana yakın olmasa da fena değil. Son bölümde derinin etkinliği azalıyor. Misk ve yumuşak odunsular hakim kapanışa.

Wild Leather, turunçgilli, meşe yosunlu, odunsu bir deri parfümü. Orta kısımdan itibaren dumansı ve karanlık sayılabilecek deri gayet kuru, tatlılık az. Buradaki hayvansal deri benim için bile ağır değil. Başlangıçtaki turunçgilli kısmı, yakınlarda kullandığım M. Micallef – Emir’e benzettim. Azıcık da Opulent Shaik Gold’u andırıyor. Çok rafine olmayan başlangıçtaki turunçgillerden sonra gelen deri, nispeten daha kaliteli ve karakteristik. Zaten Wild Leather’ın en akılda kalan tarafı o karanlık deri.

Şanslıyım ki korkularım yersizmiş. Wild Leather, hiç de vahşi ve saldırgan kokmuyor. Yumuşak deri kullanımı olmasa da irite edici değil. Makul ve dengeli kullanılmış deri. Bergamot gibi ferah bir öğeyle deriyi vermek iyi fikir ama çok uyumlu olduklarını söylemek zor. Meşe yosununun verdiği yeşil ve taze hissiyat da önemli. Buradaki hayvansal deriyi dizginleyen bu iki nota (bergamot ve meşe yosunu) gibi görünüyor. İyi ki de böyle bir tercih yapılmış.

Sonuç olarak kokusunu çok beğendiğimi söyleyemem ama kötü de değil. Ortalama bir koku güzelliğine sahip. Çok farklı ya da hayranlık uyandırıcı değil. Evet, bir ana akım parfüme asla benzemiyor. Kendi sitelerinde dedikleri gibi “soğuk” karakteri var Wild Leather’in. Hem koku anlamında hem de genel yapısı bakımından mesafesini her daim koruyor. Sizi avucunun içine alıp, saramıyor. Yine de bu tür bir deri parfümü arıyorsanız, deneme listenizde almanızda fayda var.

EDP formunda. Çoğu yorumcu fark edilirliğini çok yüksek bulurken, bana göre normal performansa sahip. Kalıcılığı tabii ki iyi. Sonbahar-kış kullanımı için uygun. Hem resmi hem de günlük kullanıma uyum sağlayabilir Wild Leather. Kokusunu Pierre Montale tasarlamış.

Mancera’nın Facebook sayfasındaki bir paylaşımda “şık ve kadınsı” ibaresi kullanılmış Wild Leather için. Bence tam bir erkek parfümü. Kadınsı olduğunu hiç sanmıyorum.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

14 Nisan 2017 Cuma

Helmut Lang – Cuiron (2014)

Ünlü Vogue dergisinin 90’lı yılların en önemli moda tasarımcısı ilan ettiği Helmut Lang’in, minimalist tasarımları akla bir parça Comme des Garçons’u getirebilir. Avusturya doğumlu Lang’in hayat serüveni, New York’a yerleşmesiyle başka boyuta atlamış gibi görünüyor. 1990’lı yılların sonlarında geldiği New York, onun kariyerini olumlu yönde etkiledi ve markasını dünya çapında tanınır hale getirdi. Modern avangart kültürün temsilcilerinden sayılan Lang, kıyafet tasarımlarının ardından, 2000 yılının başında parfüm işine girdi.

2002 yılında piyasaya sürdüğü Cuiron Pour Homme, bir süre sonra üretimden kaldırıldı fakat parfümseverler arasında büyük ilgi gördü. Sadece Cuiron değil, diğer Helmut Lang parfümleri de parfüm meraklılarının radarından kaçamadı. Diğer üretimi bitirilen Helmut Lang parfümleri, 2014 yılında yeniden formüle edilerek piyasaya sürüldü. Şişe tasarımlarındaki küçük değişikliklerle birlikte, kokularda da değişim olduğunu söylüyor yorumcular ki, gayet normal bu durum. Cuiron’un 2002 çıkışlı ilk formülasyonunu değil de 2014 versiyonunu kullanıyorum bir süredir. Ve bakalım izlenimlerim nasıl.

Cuiron’un açılışı ferah olmayan turunçgillerle gerçekleşiyor. Modern ve miskli bir portakal üst notaları oluşturuyor. Detaylı olmayan başlangıcı fena değil. Orta bölüme geçildiğinde parfüme ismini veren deri ortaya çıkıyor. Turunçgillerin geriye geçtiği orta kısımda, hafiften plastiğimsi ve modern deriye yine misk eşlik ediyor. Sert olmayan deri kullanımı idare eder. Kapanışta büyük değişim yok. Miskli deri alt notalarda da etkili. Alt notalarının pek bir numarası olmadığını söyleyebilirim.

Cuiron, anladığım kadarıyla yumuşak ve yapaylık sınırındaki deri-süet-misk parfümü. Helmut Lang’in minimalist kıyafet tasarımları gibi parfümü de çok basit ve sade. Biraz plastiğimsi bulduğum deri, sevmesi ve kullanması kolay. Kimi yorumcuların, Cuiron’un erkeksi yönüne vurgu yapmalarını pek zihnimde oturtamadım çünkü bence hiç de sert ve erkeksi değil kokusu. Tam tersi yumuşak ve kibar, modern beyefendi gibi.

yatik cuiron yen

İyi de parfümü sevdim mi? Deri notasını seven birisi olarak çok ilginç bulmadım Cuiron’u. Bir kere çok basit kokuyor. Derinlik ve zenginlik yok. Tekdüze ilerliyor ve neredeyse hiç değişmiyor. Çok farklı ya da özgün değil. Seyreltilmiş bir süet-deri parfümü. Daha fazlası değil bana göre.

Cuiron’u ilk kullandığımda zihnimde hemen şimşekler çaktı ve hangi parfüme benzediğini anladım. Bana katılır mısınız bilmem ama Emporio Armani – He’ye oldukça benzettim. He’deki metalik turunçgilleri çıkarın, Cuiron’u andıracaktır.

Günlük kullanıma rahatlıkla uyabilecek yapısı memnun edici. Gerek spor kıyafetlerle gerekse takım elbiseyle kullanılabilir. Bu anlamda oldukça işlevsel Cuiron. Şık, modern, karşı cinsin ilgisini çekebilecek tarzına rağmen benim için fazlasıyla basit, zayıf ve yapay. Adeta bir hayalet gibi.

uclu helmut1 yen

Hayalet derken, onun çekingen karakterinden bahsediyorum. Performansı kötü ne yazık ki. Kalıcılığı iyi ama fark edilirliği düşük. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. EDP formunda. Kokusunu Francoise Caron tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

10 Nisan 2017 Pazartesi

M. Micallef – Emir (2010)

1996 yılında Fransa’nın kokularla ünlü şehri Grasse’de kurulan M. Micallef parfümevinin, üst düzey lüks ürünler üzerine çalıştığını söyleyebilirim. Tabii bu tanımı ben değil, bizzat kendileri sitelerinde yapıyorlar. Martine Micallef ve Geoffrey Nejman ortaklığında kurulan M. Micallef, anlaşılacağı üzere Martine hanımın ismini kullanıyor. 2017 itibariyle 54 ülkede 900’den fazla noktada satışı yapılan M. Micallef, Türkiye’de Brandroom mağazalarında satılıyor hatırladığım kadarıyla.

Aslına bakılırsa M. Micallef’in son yıllarda en çok ismi geçen parfümü Royal Vintage. Aventus’a benzerliği sebebiyle oldukça ilgi gören Royal Vintage yerine, markanın bol bol övgü alan bir başka parfümü Emir’e göz atacağım. Emir, isminden de anlaşılacağı üzere Ortadoğu pazarı için tasarlanmış bir çalışma. Markanın özel serisi içinde yer alıyor. Kendi sitelerinde Emir’i oryantal olarak sınıflandırmışlar ve erkeksi yönünü vurgulamışlar.

Emir’in açılışı garip turunçgillerle gerçekleşiyor. Tuzlu ve aromatik-tozlu otların eşlik ettiği turunçgiller biraz soğuk hissiyat veriyor. Ferah sayılamayacak açılışı ne kötü ne harika. Orta kısma geçildiğinde turunçgiller geri çekilirken hayvansı baharatlar ve misk devreye giriyor. Misk, orta bölümde parfüme biraz şeffaf hava veriyor. Orta notalarda deri ve tütsü de var gibi. Son kısımda tütsü ve ağaçsılar ön planda. Çok kimse bahsetmemiş ama bence kapanışta tütsü önemli yer tutuyor.

Emir için genellikle öd temasının öne çıktığı söyleniyor ki kendilerince haklı olabilirler. Bence Emir tozlu-tuzlu turunçgilli, baharatlı, miskli, hayvansı, odunsu bir parfüm. Şanslıyım ki hayvansallık abartılı verilmemiş. Kontrollü hayvansallık benim için bile rahatsız edici değil. Fakat bence Emir’in en akıla kazınan tarafı turunçgilli yapısı. Adı aklıma gelmeyen Montale’nin bir parfümünde rastladığım bu tuhaf turunçgilleri portakallı oralete benzetiyorum. Baharatlar çok baskın değil, turunçgillerin arkasına saklanmış durumda. Kabul etmek gerekir ki parfümün genelinde ferah bir güle benzeyen koku etrafta dolaşıyor ama Emir için ağır bir öd ağacı parfümü diyemem.

resmi emir yen

Emir’e yapılan övgüleri gördüğümde umutlanmıştım ama kullanım aşamasında kendime yakın bulamadım. Parfümdeki miski ve acayip turunçgilleri yüksek kaliteli ve uyumlu bulmadım. Orta kısımdaki zengin bölüm bile ilgimi çekemedi. Oldukça karakteristik ve farklı kokusu var Emir’in. Ağır değil ve Ortadoğu coğrafyasını çağrıştırmıyor. Bir yorumcunun dediği gibi soğuk ve mesafeli kokuyor fakat çok karanlık değil genel yapısı.

Sonuç olarak vasat bir niş parfüm bence Emir. Çarpıcı ve ilginç olmayan kokusu hayatımı asla değiştirmeyecek. Amacını ve konseptini anlayamadığım Emir, kendisini severek kullanacak parfümseverleri bulacaktır ama o kişilerin içinde ben yokum.

Emir EDP formunda. Kalıcılığı iyi, fark edilirliği normalin biraz altında. Erkek kullanımına yakın. Sonbahar-kış kullanımı için uygun. Emir’in kokusunu Jean Claude Astier tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6