14 Şubat 2017 Salı

Salvador Dali Pour Homme (1987)

Yirminci yüzyılın en ünlü ve yetenekli ressamlarından birisi denebilir Salvador Dali için. Modern resim sanatına Cezanne’dan sonra en büyük etkiyi ve katkıyı yapmış isimlerin başında gelen Salvador Dali, kendisine çok farklı bir kulvar seçmişti: Gerçeküstücülük. Kimilerinin eleştirdiği tarzını bazıları göklere çıkarır ki, bu teknik tartışmalar bizim şimdilik ilgi alanımıza girmiyor. Şu bir gerçek ki, modern resim sanatının her anlamda en popüler figürlerinden birisidir Salvador Dali.

Böylesine enteresan sanatçının ismiyle piyasaya sürülen parfümler, ne yazık ki hayal kırıklığı yaratmıştır çoğunlukla. Önemli başarı sağlayamayan Salvador Dali parfümlerinin en önemli eserlerinden birisi 1987 çıkışlı erkek parfümü Salvador Dali Pour Homme.

Yıllar önce bir şişesine sahip olduğum fakat sıcak yaz mevsiminin ortasında kullandıktan sonra tahammül edemediğim ve abartıldığını düşündüğüm Salvador Dali Pour Homme’u, bu sefer doğru zamanda yani soğuk şubat ayının ortalarında kullandım. Eski düşüncelerimin bir parça değiştiğini fark ettim. Hatta parfüme haksızlık yaptığımı bile kabullendim.

Kendi sitelerinde odunsu şipre olarak sınıflandırılmış. Parfümün açılışı sert ve kuru erkeksi çiçeklerle gerçekleşiyor.  Tozlu lavanta, zor bir pelin otu ve ferah olmayan eski bergamotla burnunuza küçük çaplı yumruk atıyor. Günümüzün bol tatlı parfümlerine hiç benzemeyen kuru ve nostaljik erkeksi çiçekler, sizi adeta 1950’li yıllara ışınlıyor. Açılışı zor ve rahatsız edici ama çarpıcı. Orta kısımda, koyu ve karanlık yapı giderek artıyor. Ayakkabı boyasına benzettiğim kuru deri ve ona eşlik eden paçuli, denklemi daha da zorlaştırıyor. Biraz hayvansal kokan orta bölümde meşe yosunu da kendisini gösteriyor. Son kısımda evcilleşir diye bekliyorum ama nafile. Aynı sert ve zor karakter kapanışta da devam ediyor. Hayvansal miske, kuru deri arkadaşlık ediyor alt notalarda. Azıcık da vetiver var kapanışta. Hala koyu ve karanlık.

buyuk dali pour yen

Uzun zamandır kullandığım nispeten yeni tarihli parfümlerden sonra, Salvador Dali Pour Homme beni serseme çevirdi. Öncelikle modern parfümlerdeki tatlılığı unutun. Karşımızda buruk ve acımsı sertlikte kuru çiçekler, deri, kararında hayvansallık ve erkeksi yapı var. Evet, onun için rahatlıkla maço diyebiliriz. Kokusu günümüze fazlasıyla uzak. Üst yaş guruplarını hedeflediği söylenebilir. Kullanması, taşıması ve sevmesi zor bir eser Salvador Dali Pour Homme.

Bu arkadaş hakkında çoğu kişinin muhtemelen ilk söyleyeceği şey “karanlık” olmasıdır. Kesinlikle haklılar. Karanlık tabirinin parfümdeki karşılığı denebilir Salvador Dali Pour Homme için. Ona bu karakteri veren ana öğe tabii ki deri. Hayvansallık sınırında dolaşan sert deriye eşlik eden paçuli bile onu yumuşatamıyor. Çok keskin hatları olan, şakası olmayan, herkese uymayacak bir çalışma. Riskli bir kokusu var. Denemeden alanların çoğunun pişman olma olasılığı yüksek. Tabii ki bu tarzı sevenlerin dışında.

Sonuç olarak ilk kullandığım zaman ki kadar yıkıcı olmadı etkisi. Anlamaya çalıştım ve hatta saygı bile duydum. Bu kadar zor bir parfümü kullanmak cesaret ister. Cesaret konusunda sorunum olmasa da, kendime yakın bulamadım kokusunu. Benim için fazla erkeksi çiçeklere ve hayvansal deriye sahip. Türünün en iyi örneklerinden birisi. Yapaylık neredeyse yok. Onu, Azzaro Pour Homme ile Zino Davidoff’un karışımına benzettim. Bu iki parfümün karışımına biraz meşe yosunu ve koyu dumansılık ekleyin, işte size Salvador Dali Pour Homme.

EDT formunda. Kalıcılığı iyi. Fark edilirliği ilk dakikalarda yüksek. Sonrasında normale dönüyor. Salvador Dali Pour Homme’un, uzun süre önce üretimi bitirildi. Hala bazı açık arttırma sitelerinde rastlanabiliyor. Eğer bu erkeksi klasik, tamamen ölmeden denemek istiyorsanız, elinizi çabuk tutmanızı öneririm.

Tam bir kış parfümü. Dumansı ve karanlık kokusu, soğuk-depresif sonbaharda ve kışın kapalı havalarda kullanım için uygun. Kırk yaş ve üzerindeki arkadaşlara öneririm.

resim knidos yen

Parfümün şişesinin Salvador Dali’nin “Knidoslu Afrodit’in yüzünün bir manzaraya belirmesi” tablosundan esinlendiği söylenmiş ki haklılar. Dali’nin o tablosuna dikkatli bakıldığında, sol alt tarafta, Salvador Dali Pour Homme’un şişesinin neredeyse aynısı figür görülüyor. Bu anlamda şişe tasarımın garip bulan arkadaşların bu durumu da değerlendirmelerini öneririm.

Koku Güzelliği:10/6

10 Şubat 2017 Cuma

Slumberhouse – Kiste (2015)

Mürver, İskoç süpürgeotu, kına, şeftali ve bal.

Muhtemelen şimdiye kadar hiç bir parfümde bir araya gelmemiş bu öğeler, Slumberhouse’un Kiste’sinde anlamlı bütün oluşturmaya çalışmışlar. Amerika merkezli bağımsız niş parfümevi Slumberhouse, kurucusu Josh Lobb’un liderliğinde ilerlemeye devam ediyor. Koleksiyon büyüyor ama bir taraftan da küçülüyor. Yeni parfümlerini piyasaya sürdükçe, bazı kokularının üretimini bitiriyor. Kiste, 2015 çıkışlı bir çalışma. Şimdiye kadar kullandığım Slumberhouse parfümlerinin genel havasını taşıyor. Extrait formundaki Kiste, bir süredir gıcık ve çok bilmiş burnumun kıskacı altında.

Kiste’in başlangıcı yoğun, buruk ve hüzünlü şeftaliyle gerçekleşiyor. Dolgun ve meyvemsi başlangıcın ardından, tütün devreye giriyor. Buradaki tütün, dumansı ve gayet güzel. Orta kısımda şeftalili tütüne dönüşen Kiste’ye, bal ve sıcak baharatlar da destek veriyor. Dumansı orta bölümü sevdim. Ve saatler sonra son bölümde büyük değişim yaşanıyor. Şeftali ve tütün ortadan kaybolurken, ortaya koyu ve karanlık deri-paçuli ikilisi çıkıyor. Tatlılığın az olduğu alt notalar oldukça kuru ve çarpıcı.

Kiste, muhtemelen Extrait olmasının etkisiyle, dolu dolu kokuyor. Gerçek bir parfüm kullandığınızı hissettiriyor size. Başlangıcındaki meyvemsilik, oldukça tatlı verilmiş fakat günümüzün modern parfümlerindeki sıradan yapaylığa sahip değil. Benim şeftali reçeline benzettiğim üst kısmı, sevmesi biraz zor ama bence hoş olmuş. Orta bölüm, dumansı tütünün etkisiyle nefis kokuyor. Kimilerinin dumansı çaya benzettiği orta bölüm, sıcak baharatlarla desteklenmiş ki gayet zekice. Sonlardaki paçuli-deri kombinasyonu, 1970’li yıllara götürüyor sizi adeta.

cizgi kiste yen

Kiste için meyveli-tütünlü paçuli-deri parfümü diyebilirim. Şeftali orta kısmın sonuna kadar baskın. Yani parfümdeki ana öğenin şeftali olduğu söylenebilir. Leziz ve kaliteli meyvelere eşlik eden tütün, tam sevdiğim gibi verilmiş. Üst notalarındaki yarı canlı meyveli dinamizm, orta kısımda yerini entelektüel karizmaya bırakıyor, sonlardaysa korkutucu ve nostaljik depresifliğe eviriliyor. Bu anlamda katmanlı ve uyumlu bir çalışma Kiste.

Kıyafet üzerinde düz bir şeftaliyi öne çıkarıyor, tendeyse daha kompleks davranıyor. Benzerine rastlamadığım koku karakteri, herkesin sevebileceği gibi olmasa da, denemenizde fayda var. Günlük kullanımda sorun yaratmayan kokusu, akşam gezmeleri için de uygun olacaktır.

Josh Lobb’un kokusunu tasarladığı Kiste, Etrait formunda. Kalıcılığı çok iyi. Fark edilirliği ilk dakikalarda yüksek. Sonrasında normal ve saldırgan olmayan düzlemde ilerliyor. Uniseks olarak verilmiş kaynaklarda. Başlangıcındaki hafif kadınsılığın yerini, orta ve son kısımda erkeksi nüanslar alıyor. Bu anlamda ilginç bir dengede duruyor Kiste. Sonbahar-kış kullanımına yakın. Çok genç arkadaşları hedeflemediği söylenebilir.

Koku Güzelliği:10/7

6 Şubat 2017 Pazartesi

Carolina Herrera – 212 VIP (2010)

İlhamını New York şehrinin yaratıcı insanlarından alan bir parfümmüş 212 VIP. Yaratıcılıktan bahsetmişken, altın renkli şişe tasarımı size bir başka popüler parfümü hatırlatmıyor mu? 1 Million cevabını verenler kazandı! 1 Million’dan iki yıl sonra piyasa sürülen Carolina Herrera’nın 212 VIP isimli kadın parfümü, yaratıcılık konusunda nedense pek özgün davranmamış 🙂

New York’un partilemeyi seven genç kitlesine yönelik olarak tasarlandığı her fırsatta dile getirilen 212 VIP, her ne kadar ilk başta ismiyle bende iticilik yaratsa da, kullanım döneminde kokusunu fena bulmadım. Kendi sitelerinde parfümün içeriğindeki rom içkisi ve tutku meyvesinden (çarkıfelek meyvesi de deniyormuş) bahsedilmesi, karşımıza nasıl bir koku profili çıkacağının işaretini veriyor.

212 VIP’nin başlangıcı modern kremsi turunçgillerle ve meyvemsilikle gerçekleşiyor. Evet, belki de haklılar. İlk dakikalardaki koku, lezzetli tropikal meyvelere ve turunçgillere benziyor. Açılışı güzel. Orta kısımda kadınsı yönünü ortaya çıkarıyor. Beyaz çiçeklerin (gardenya) ağırlığını hissettirdiği orta kısımda, içkimsi yapı da kendisini gösteriyor. Son bölümde tatlılık biraz artıyor ve pudralı vanilya ile tonka fasulyesinin işbirliğini görüyoruz. Yumuşak ve ortalama kapanışa sahip.

212 VIP için, modern meyveli-çiçeksi ana yapıdan bahsedebilirim. Vanilya ve içki temaları, meyveli-çiçeksi yapının çeperine eklenmiş. Orta kısımdan itibaren karamelimsi tatlılığın hissedildiği 212 VIP, yeni nesil popüler kadın parfümlerine epey benziyor. Mesela şunlara: Prada – Candy, Lancome – La Vie Est Belle ve hatta Givenchy – Ange ou Demon. Tabii yanlış hatırlamıyorsam büyük benzerlikten ziyade “andırma” tabiri daha doğru olacaktır.

resmi 212 yen

Rahatsız edecek kadar yapaylık ve tatlılık barındırmayan 212 VIP, otuz yaş altı hanımefendilerin, günlük olarak tüketebilecekleri kolay, canlı, pozitif ve konforlu bir parfüm izlenimi veriyor. Çok derinliği olmasa da amacı belli. Zaten öyle sanatsal çalışma beklemiyoruz Carolina Herrera parfümünden. Hele ki 2010’lu yıllarda. Bu haliyle yukarıda yazdığım popüler rakipleriyle baş edebilir gibi görünüyor. Meyveli-içkili-karamelli bir parti parfümü 212 VIP. Tam da parti kızlarına göre.

Kokusunu Alberto Morillas gibi bir usta tasarlamış. EDP formunda. Kalıcılığı iyi ama fark edilirliği yüksek değil. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Genç arkadaşların daha çok ilgisini çekeceğini düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/6

2 Şubat 2017 Perşembe

Vertus – Rose Prive (2015)

“Taze sabah çiği düşmüş bir gül goncası hayal edin. Çok yumuşak ve çekici, adeta büyülü bir fısıltı gibi…” Vertus’un Rose Prive’ının bu resmi tanıtım cümleleri, bize az çok parfümün genel havasını anlatıyor. Vertus’un ilk defa bir gül parfümünü kaleme alıyorum. Şimdilik üç farklı gül parfümüne sahip Vertus. Rose Prive, ismiyle bir şekilde ilgimi çekmeyi başardı ve ona öncelik verdim.

Rose Prive’ın açılışı yumuşak ve kaliteli gülle gerçekleşiyor. Hafif meyvemsi hissiyat veren başlangıcı gayet dolgun ve güçlü. Üst notaları güzel. Orta kısımda, koyu güle, öd (oud) ekleniyor sanki biraz. Safran da azıcık algılıyorum. Açıklanan üst notalarındaki safranı, orta kısımda daha baskın hissedebiliyorsunuz. Son bölümde öd ve safran geri çekilirken, miskli ve hafif meyvemsi gül, tende kalıyor. Azıcık da odunsuluk var sanki. Kapanışı hoş olmuş.

Rose Prive, koyu, yoğun yapısıyla tam bir gül parfümü izlenimi veriyor. Baştan sona kadar etkili gül, diğer bütün öğelerin üzerinde. Açıklanan alt notalarındaki ahududuyu, başlangıçta ve sonlarda algılıyorum. Orta kısımda da safran bence gülden sonraki oyuncu. Öd de bir şekilde var bana göre. Başlangıcını ve sonlarını beğendiğim Rose Prive’ın, orta kısmı bana yakın gelmedi.

Diyebilirim ki, Rose Prive koyu ve neredeyse karanlık bir gül parfümü. Gül, buram buram etrafa yayılıyor. Genel olarak gayet gerçekçi bir gül. Baharatlı ve sıcak verilmemiş gül. Kokunun genelinde büyük değişimler yaşanmadan, yekpare haldeki gülü, koklamaya devam ediyorsunuz saatlerce. Kokusu tozlu ve eski değil, günümüze yakın ve modern.

12_vertus yen

Sonuç olarak her baskın gül parfümü gibi doğru ortama, doğru kişilere yakışacağını düşünüyorum Rose Prive’ın. Günlük kullanımda da düşünülebilir ama akşam kullanımına biraz daha uygun sanki. Kış aylarında çıkılan konforlu bir Afrika seyahatinde ya da egzotik Ortadoğu gezisinde size eşlik etmekten memnun olacaktır. Kalitenin belli bir seviyede tutulduğu Rose Prive, tekdüze olsa da, saldırgan ve çarpıcı kokusuyla ilgi çekebilir.

Evet, bu parfümün de anahtar kelimesi saldırgan olsun. Rose Prive, sadece 3-4 fıs ile, yoğun bir koku bulutu oluşturmaya yetiyor etrafınızda. Tende denemek istiyorsanız sadece tek fıs fazlasıyla yeterli olacaktır. Diğer Vertus parfümlerinde rastladığım durum Rose Prive’da da var. Performans anlamında harikalar. Etrafa yayılımı ve kalıcılığı muazzam Rose Prive’ın. Saatler sonra bile, üzerinizden etrafa yayılıyor. Birçok niş markanın parfümünü kullanmış birisi olarak, böylesine güçlü performansa çok rastlamadığımı söyleyebilirim. Nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama fark edilirlikleri oldukça yüksek denediğim Vertus’ların.

Gül parfümlerini genellikle kadınlara yakıştırırız günümüzde. Rose Prive’ı bu anlamda düşünürseniz evet, kadın kullanımına bir parça yakın. Parfümü kullanım döneminde bol bol üzerime uyguladım. Beni çok rahatsız etmedi feminen tarafı ama bu konuda takıntılıysanız da bir şey diyemem.

rose prive yen

EDP formunda. Tam bir kış parfümü bence. Havaların çok soğuk olduğu sabahın erken saatlerinde müthiş kokarken, evin içinde, belli bir oda sıcaklığında o çarpıcı etkiyi veremeyebiliyor. Onun için tavsiyem, sonbahar-kış mevsimlerinde, teninizden ziyade onu kıyafetlerinize uygulayın. Ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Koku Güzelliği:10/6