29 Ocak 2017 Pazar

Jean Paul Gaultier – Le Male Terrible (2010)

Le Male Terrible’ın omuzlarındaki yükün ağırlığını tahmin edebiliyorum. 1995 yılında parfümler tarihinin en kült eserlerinden sayılan Le Male’in küçük kardeşi olarak düşünülebilir Terrible. Francis Kurkdjian’ı dünyaya tanıtan Le Male, elde ettiği başarısının ardından hala sevilmeye ve kullanılmaya devam ediliyor. 2017 yılının başlarında otuz beşe yakın Le Male isimli devam parfümü piyasaya sürülmüş durumda. Belki de kendi alanında bir rekor bu durum.

2010 yılında piyasaya sürülen Terrible versiyonu biraz daha öne çıktı diğer devam parfümlerinden. Genç ve çalışkan parfümör Aurelien Guichard tarafından hazırlanan Le Male Terrible’ın açılışı kremsi turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarındaki greyfurdu dikkatli burunlar algılayacaktır. Kısa süre sonra kremsi turunçgilin yerine kremsi-sıcak-metalik baharatlar geliyor. Geri planda vanilya tabii ki yerleşiyor kompozisyona. Baharatlardan biberde birleşiyor çoğu yorumcu ki haksız sayılmazlar. Vanilyalı baharatlara parlak ve kadifemsi amberde eşlik ediyor. Son bölümde vanilyanın dozu daha da artıyor. Le Male’deki kullanım neredeyse tekrarlanmış kapanışta. Misk, sedir ağacı ve vetiver, baskın vanilyadan kafalarını bile kaldıramıyorlar.

Le Male Terrible, başlangıcındaki turunçgil kısmını saymazsak, baharatlı, miskli vanilya ekseninde ilerliyor. Tabii vanilyanın rolü büyük her daim. Benim pek sevemediğim parlak amber kullanılmış ki yapaylığa yaklaştırıyor kokusunu. Sonlardaki misk ve vanilya uyumu harika. Parfümün en güzel yeri yumuşacık ve sütsü vanilyasıyla, alt notalar.

Evet, doğru kelime sanırım “sütsü.” Orta kısımdan itibaren parfümün içine yavaş yavaş sızan ve her daim etkisini arttıran misk destekli vanilya, sütsü. Genellikle birçok niş marka dahil, vanilyayı fazlaca şekerli ve karamelize veriyorlar. Buradaki vanilya kullanımı öyle değil. Yumuşak başlı vanilyaya eşlik eden tırnaklarını çıkarmış baharatların karışımını pek uyumlu bulmadım. Neredeyse reçinemsi hissiyat veren orta kısım, bana göre parfümün başarısız tarafı.

LM_TERRIBLE_C1_50_600x400_CMJN_72CMYK

Bir Le Male devam parfümünü anlatırken, onu abisiyle kıyaslamamak mümkün değil. Klasik Le Male ve Terrible versiyonu orta kısımdan itibaren birbiriyle neredeyse aynı kokuyor. Anladığım kadarıyla klasik Le Male’ın, başlangıcına biraz turunçgil, orta kısmına da baharatlar yerleştirilmiş. İşte size Terrible. Kokusu kötü mü? Değil. Harika mı? Değil. Terrible ne dünyayı sallayan abisi kadar özgün ne de günümüzün birbirinin aynı vanilya parfümleri kadar vasat. Bir yorumcunun dediği gibi “Eğer elinizde Le Male varsa, Terrible’ı almanıza gerek yok.”

Le Male’ın, hep şikayet edilen nane ve pudralı kısımlarını Terrible’da daha az gördüğüm için mutluyum fakat baharatların ve amberin verilişi için iyi şeyler düşünmüyorum. Terrible birazcık daha erkeksi ve günümüze yakın kokuyor. Bence günlük kullanıma rahatlıkla uyacaktır.

EDT formundaki kokusunun performansı harikalar yaratmıyor. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği ilk yarım saat iyi, sonrasında düşüyor. Sonbahar-kış mevsimlerinde kullanmanızı öneririm.

Koku Güzelliği:10/6

25 Ocak 2017 Çarşamba

Parfums MDCI – Cuir Garamante (2013)

Ağırlıklı olarak Kuzey Afrika’da yaşayan Berberiler, bölgenin en kadim halklarındandır muhtemelen. Libya, Fas ve diğer ülkelere dağılmış haldeki Berberilere, Arapların Mağrib dedikleri biliniyor. Çöllerde hala yaşamaya devam eden bu egzotik halk, parfüm üreticilerinin bir şekilde ilgisini çekiyor. Muhtemelen bu halkı gizemli ve kendine özgü buluyor Batı merkezli zihin dünyası.

Fransa kökenli niş parfüm evi MDCI, Berberi halkından ilham alarak Cuir Garamante’yi 2013 yılında piyasaya sürdü. İsminden de anlaşılacağı üzere deriyi merkeze aldığını düşündürten Cuir Garamante’i, bir süredir kullanıyorum. Kendi sitelerinde Arabistan, Afrika, çöl ve baharat temalarını öne çıkarmışlar.

Cuir Garamante’ın açılışı yüksek kaliteli gülle gerçekleşiyor. Mayhoş ve tatlı meyvelerin eşlik ettiğini söyleyebilirim. Açıklanan notalarında göremedim ama erik veya böğürtlen olabilir. Başlangıcı gayet güzel. Orta kısımda gül bir parça geri çekilirken, öd ve safran ortaya çıkıyor. Bu iki notanın dengede verildiği orta kısımda sıcak baharatlar da mevcut. Kapanışta gül tekrar kendisini gösteriyor. Tütsüyle verilmiş gül ve derinin uyumunu beğendim.

Cuir Garamante, gül-safran-öd üzerine kurgulanmış bir parfüme benziyor. Başlangıçtaki baskın gül kadınsı değil. Üst notaları muhtemelen parfümün en güzel kısmı. Orta bölümdeki öd ve safranı kendime yakın bulamadım. Zaten safran konusunda düşüncelerim belli. Orta notalardaki hoş baharatlar bile bence durumu kurtaramıyor. Son bölüm kaliteli ve yeterli.

cuir-garamante-sotd-club yen
Fotoğraf sotdclub sitesinden alınmıştır.

Yazının buraya kadar ki kısmında bir eksilik olduğunu hissettiğinizi sanıyorum. Hiç deriden bahsetmedim. Oysa parfümün ismi deri üzerine ve kendi sitelerinde de deriden bahsedilmiş. Açıkçası Cuir Garamante’de son bölüm dışında baskın deri algılayamadım. Varsa bile geri planda kalmış veya özellikle öyle konumlandırılmış. Bu anlamda benim için de sürpriz oldu. Büyük oranda deri beklerken, gül ile karşılaşmak biraz şaşırtıcı.

Sonuç olarak orta kısmı dışında bence fena değil Cuir Garamante. Ama işin kötü tarafı şu ki orta kısım, parfümün en uzun süren bölümü. Orta kısmı, biraz Montale parfümlerindeki öd kullanımına benzettim. Benim sevdiğim tarzda değil öd kullanımı. Sıcak baharatların verilişini beğendim ödün yanında. Son bölümde oldukça zayıfladığını belirtmem gerekiyor.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

EDP formundaki Cuir Garamante’in kalıcılığı normal, fark edilirliği yüksek değil. Kokusunun tasarımını Richard Ibanez yapmış. Sonbahar-kış mevsimlerinde kullanılabilir. Kendi sitelerinde erkek parfümü bölümünde yer alıyor Cuir Garamante. Bence de erkek kullanımına daha yakın. Bir öd-gül parfümü, günlük kullanıma ne kadar uyarsa, Cuir Garamante’de o kadar uygun olacaktır.

Koku Güzelliği:10/6

21 Ocak 2017 Cumartesi

Guerlain – Shalimar Parfum Initial (2011)

Geçen yaz, okuduğum bir tarihi roman, oldukça ilgimi çekmişti. İbni Sina’nın hayatının anlatıldığı ve zaman zaman abartılı tarihsel olaylarla kurgulanmış romanda en aklımda kalan şeylerden birisi onun lakabı olmuştu. İbni Sina’nın hayranlık verici genişlikteki tıp bilgisinin karşılığında herkes ona “Hekimlerin Prensi” diyordu. Bu takma isim, onun kendi adı kadar yaygındı. O dönemin en büyük tıp bilgini için pek de abartılı sayılmazdı Hekimlerin Prensi sözü.

Nereden aklıma geldiyse, Guerlain’in Shalimar’ı için de “Parfümlerin Kraliçesi” diyesim geliyor. Bilemiyorum bu ismi daha önce Shalimar’a takan var mıydı, yoksa ilk benim mi aklıma geldi fikrim yok. Nasıl ki İbni Sina, döneminin en büyük alimiydi, Shalimar’da 1900’lü yılların başlarının en önemli parfümüydü ve Parfümlerin Kraliçesi olmayı rahatlıkla hak ediyordu.

Shalimar’ın inanılmaz büyük başarısının ardından kült parfümler derecesine yükselmesi zor olmadı. Guerlain’in en önemli kozlarından birisi haline dönüşen Shalimar’ı bugün bile çok sayıda kadın kullanıyor ve vazgeçemiyor. Ve tabii ki, her başarılı parfümün, devamlarının gelmesi günümüzün bir zorunluluğu adeta. Guerlain’da Shalimar isminin büyüklüğünden yararlanıp, devam parfümleri piyasaya sürdü aynı isimle. 2017 yılı başı itibariyle otuza yakın flanker çıkarılmış durumda Shalimar ismini taşıyan. Bu devam parfümlerinin muhtemelen en sevileni ve popüler olanı Shalimar Parfum Initial denilebilir.

2011 yılında piyasaya sürülen Shalimar Parfum Initial’in başlangıcı pudralı iris çiçeği ile gerçekleşiyor. Çok kısa süren bu patlamadan sonra limonlu ve buruk turunçgilli kısım başlıyor. Ferah olmayan kremsi limon-turunçgil ikilisi, bir parça olgun ve eski kokuyor. Orta kısımda, tatlı limonlu iris tarafına doğru yol alan ana yapıda büyük değişim olmuyor. Orta bölümün sonlarında kadifemsi ve parlak paçuli ekleniyor kompozisyona. Paçuli, köksü ve egzotik değil, canlı ve şeffaf. Alt notalarda şekerli olmayan hafif pudralı vanilyayla kapanış yapılıyor.

resmi initial yen

Shalimar Parfum Inıtial için çoğu kişi, klasik Shalimar’ın daha hafif ve modernize edilmiş hali diyor ki bence de haklılar. Klasik Shalimar’daki o kasvetli, yarı karanlık, baskın, pudralı ve kadınsı yapı epey yumuşatılmış şekilde verilmiş Initial’da. Klasik Shalimar’daki fazla verilmiş pudra beni de epey rahatsız eder fakat Initial, daha canlı, ferah olmasa da parlak ve açık kokuyor. Meyveli-çiçeksi iris-paçuli tarzında diyebilirim. Hiç şüphesiz ki klasiğine göre kullanımı çok daha kolay. Hatta günlük kullanımda rahatlıkla uygulanabilir.

Asıl önemli soruya geleyim. Efsaneler arasında yer alan Shalimar’ın o ilginç karakteri, devam parfümü Initial’da var mı? Aslına bakılırsa, klasik Shalimar’dan farklı bir yol izlemeye çalışmış Initial. Pudra oldukça azaltılmış, ferah olmayan, dinamik, buruk limon öne alınmış. İris çiçeği daha görünür olmuş ve sürpriz şekilde modern paçuli eklenmiş. Vanilya kısmıysa iki parfümde de epey benziyor.

Sonuç olarak kötü parfüm değil Initial fakat Shalimar’ın o çarpıcı kokusunun benzerini beklemeyin. Kokusu beni çok etkileyemedi ya da şöyle söyleyeyim içine çekemedi. Belki bu durumda kendisini hissettiren kadınsılığın da payı var. Rahatsız edici yapaylığa rastlamadım. Bir tek kadifemsi paçulinin verilişini beğenmedim. Ayrıca limon daha kaliteli olabilir ve aromatik otlarla desteklenebilirdi. Shalimar’ı seven fakat benim gibi kullanımını zor bulanlar için iyi seçenek Initial. Klasik Shalimar üst yaş guruplarını hedeflerken, Initial’in hedef kitlesi daha geniş.

Kimilerinin Angel kimilerinin Coco Mademoiselle benzetmelerini abartılı buluyorum. Hele ki Dior Homme ve Dior Homme Intense’e benzetenleri anlayamıyorum. Buradaki kadar yoğun limon kullanımı Dior Homme’da ve Intense’de var mı? Kadifemsi paçuli bulunuyor mu Dior’larda? Eğer illaki bir şeye benzeteceksem Initial’i, o da limonlu, vanilyalı kek olabilir 🙂

yakin initial yen

Parfümün tasarımını Thierry Wasser yapmış. EDP formunda. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği yüksek değil. Sıcak yaz günlerinde ağır kaçabilir. Serin ilkbahar-sonbahar mevsimleri için ideal.

Koku Güzelliği:10/6

17 Ocak 2017 Salı

Bois 1920 – Sushi Imperial (2005)

Japonların geleneksel yemeği sushi ismini bir parfüme vermek acaba iyi fikir mi? İşin ilginci, ismi sushi olan parfümü Japon markasının piyasaya sürmesini beklerdik fakat İtalya merkezli niş parfüm evi Bois 1920’den gelmiş bu hamle 2005 yılında. Muhtemelen Japonya denince akla ilk gelen marka olan sushi yemeği, Enzo Galardi isimli İtalyan parfümöre ilham vermiş. İşte size Sushi Imperial.

İlginç ismine binaen, epeydir merak etmekteydim Sushi Imperial’i. Bois 1920’nin sevilen parfümlerinden Sushi Imperial hakkında pek bilgi yok çünkü kendi siteleri bir süredir kapalıymış. Baharatlı oryantal tarzına yakın olduğu söylenen Sushi Imperial’in açılışı buruk turunçgillerle gerçekleşiyor. Ferah sayılamayacak mandalina başlangıca damgasını vururken, ona yavaş yavaş anason eşlik etmeye başlıyor. Oldukça tatlı üst notaları anasonlu mandalina gibi kokuyor. Orta kısımda bu yapı kısmen devam ediyor. Partiye bu sefer kuru baharatlar katılıyor. Tarçın, orta kısımda kendisini gösteriyor. Bu andan itibaren turunçgilli anasonlu tarçın kokusuna dönüşüyor. Tatlılık hala mevcut. Alt notalarda tonka fasulyesi bulunuyor sanki. Biraz da kadifemsi paçuli var bence. Paçuli köksü ve tozlu değil. Son bölüm çok çarpıcı gelmedi bana.

Sushi Imperial, tavrını baharatlı turunçgillerden yana kullanmış. Buruk ve tatlı turunçgiller (mandalina ağırlıkta), kuru ve sıcak baharatlar (tarçın, zencefil olabilir) ve tabii ki anason, parfümün ana aksını oluşturuyor. En özele indiğimdeyse turunçgil-anason ikilisinin parfümü domine ettiğini ve başından sonuna kadar bir şekilde var olduklarını düşünüyorum.

Anason notasını sevmesi ve kullanması zor bulurum parfümlerde. Genellikle burnu zorlayan tırmalayıcı karakteri oluyor anasonun. Onun için anasonun içine girdiği parfümler bana pek konforlu gelemiyor. Sushi Imperial’de yeterince kaliteli verilmiş notalarda sorun olmasa da, turunçgilin, anasonun ve sıcak baharatların karışımı halindeki genel yapı, benim için biraz fazla geldi. İsmindeki sushi göndermesini düşünerek, parfümün daha az tatlı olmasını beklerdim. Tonka fasulyesi epey iş görüyor geri planda. Turunçgillerin, sushi yemeğiyle nasıl ilişkisi var anlayamadım. Parfümün ismiyle kokusu arasında konseptsel anlamda kopukluk var sanki.

set sushi yen

Sonuç olarak hassas sinüslerimi ve atak yapmaya müsait migrenimi tetiklemeye uygun bir parfüm izlenimi veriyor. Kimi kullanıcıların bahsettikleri yapaylığı anlayabiliyorum. Notalar tek tek kaliteli ama çok fazla burun tırmalayan ve zor notayı birleştirmeye çalışmış bay Enzo. Ve ortaya uyumsuz bir kompozisyon çıkmış gibi hissediyorum. Bazılarının elmalı keke benzettikleri Sushi Imperial, bana göre anasonlu tarçınlı çaya daha yakın duruyor. Sanırım Sushi Imperial pek bana hitap etmiyor.

Parfümün genel yapısı eski, tozlu ve köhne değil. Günümüze yakın ve modern. Çoğu yerde uniseks olarak sınıflandırılsa da erkek kullanımına yakın duruyor. Sıcak yapısı ve baharatların yoğunluğu sebebiyle sonbahar-kış mevsiminde kullanmak uygun olacaktır.

EDT formunda. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği yüksek değil. Kokusunun tasarımını markanın kurucusu Enzo Galardi yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6