25 Kasım 2016 Cuma

Christian Dior – Dior Homme Eau For Men (2014)

Dior Homme Eau For Men. Baştaki iki kelimeyi görünce ya da duyunca birden bire ilgimi çekiyor: Dior Homme. Benim için her kapıyı açabilen sihirli şifrelerden birisi Dior Homme. Ona olan garip takıntımı zaman bir türlü tedavi edemiyor. Bir sürü niş parfüm kullanıyorum, dünyanın en pahalı kokularını sürünüyorum, gezegenin en az ulaşılabilen hazinelerini kokluyorum ama ara ara gidip, Dior Homme’u içime çekmeden duramıyorum. Sanırım aramızda platonik aşk var.

Parfümler evreninin en sıradışı çalışmalarından birisi Dior Homme, yerkürede milyonlarca erkeği benim gibi peşinden sürüklüyor uzun zamandır. Christian Dior’un modern klasiği Dior Homme’un büyük başarısı, tabii ki ticari anlamda iştahını kabartacak Dior’un. 2005 yılında çıkan ilk Dior Homme’dan sonra, yedi devam parfümü piyasaya sürdü Dior. Tabii ki bu devam parfümlerinin en popüleri Dior Homme Intense oldu. 2014 yılında ise sessiz sedasız Dior Homme ailesine yeni üye katıldı. Bu delikanlının ismi Dior Homme Eau For Men olarak belirlenmişti.

Kendi sitelerinde ferah odunsu karakterinden dem vurulmuş. Parfümün açılışı beklemediğim kadar ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Kremsi ve buruk turunçgiller bergamot ve greyfurttan oluşuyor muhtemelen. Orta kısma doğru, ferah baharatlar devreye giriyor. Açıklanan notalarındaki kişniş, orta bölümde karşımıza çıkıyor. İris çiçeği de orta notalarda etkili fakat hem kişniş hem de iris, gayet buruk, tatlı ve aromatik. Son kısımda kremsi sedir ağacı kendisini gösteriyor. Buruk ve tatlı sedir ağacına vanilya ve tonka fasulyesinin eşlik ettiği söylenebilir.

Dior Homme Eau için, Christian Dior’un kendi sitesinde üç nota özellikle vurgulanmış. Kişniş, iris ve sedir ağacı. Parfümün genelinde sedir ağacının ve kişnişin etkili olduğunu düşünüyorum. İris sanki bir parça geride duruyor. Başlangıçtaki turunçgillerin kremsiliği bir diğer Dior Homme olan Sport’u andırıyor. Tabii açılışı için ferah dediğime bakmayın, tatlılık ve burukluk serin ilkbahar kokusuna yakınlaştırıyor onu. Orta bölümdeki tatlılığın ve irisin devreye girmesi bile onu kendime yakın bulmamı sağlayamıyor. Sedir ağacının büyük etkisi de durumu kurtaramıyor. Pudralı sayılabilecek vanilyamsı tatlılık hatta tonka fasulyesinin fazlaca kremsi verilmesi parfümden yine soğumama neden oluyor.

asil afis eau yen

Çoğu kişinin onu Dior Homme’a benzetmesini abartılı buluyorum çünkü andırsa da farklı karakterdeler. Bir kere Dior Homme Eau, hissedilir oranda erkeksi, klasik Dior Homme’a göre. Dior Homme Eau, daha ferah ve daha kremsi-baharatlı. Dior Homme ise daha karanlık iris ve deriyi merkeze alıyor. Dior Homme Eau, abisi Dior Homme’a göre daha turunçgilli, daha ferah ve daha piyasa işi. Dior Homme’daki müthiş karakter, Dior Homme Eau’da yok. E zaten bir flankerdan mucizeler beklemeyecek kadar deneyimli sayılırız. Ha bir de kimilerinin Dior Homme Eau’yu Abercrombie & Fitch – Fierce’e benzetmesini ise gayet yerinde buldum. Tabii Fierce’te baskın iris yok ama iki parfüm arasında kokusal yakınlık var. Hatta Versace – Eros benzetmesi bile düşünülebilir.

Bana göre Dior Homme Eau, Dior Homme ismini kullanan ticari bir devam parfümü dışında başka şey değil. Kalite anlamında ortalama seviyelerde dolaşıyor ama koku güzelliği anlamında Dior Homme’un yanına yaklaşamaz. Belki parfüm kullanmaya yeni başlayan genç arkadaşları tavlayabilir.

afis dior homme yen1

Kokusunun tasarımını Francois Demachy yapmış. EDT formunda. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği yüksek değil. İlkbahar ve sonbaharda, günlük kullanıma uyacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/5

21 Kasım 2016 Pazartesi

Vertus – Bois et Cuir (2015)

“Yoğun erkeksi amber, deri ve ud’un mükemmel harmonisi. Akılları baştan alacak.”

Vertus’un 2015 çıkışlı parfümü Bois et Cuir’in tanıtım cümlesi yukarıdaki gibi. İsmindeki Cuir kısmı özellikle dikkatimi çekiyor deri kokusu sever olarak. Bois et Cuir’in tanıtımında bahsettikleri amber, deri ve öd (ud) üçlüsünün birleşimi muhakkak ilginç olacaktır diye düşünerek parfümü kullanmaya başlıyorum.

Açılışı gayet ferah, canlı ve dinamik turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarındaki greyfurtu ve elmayı algılayabiliyorsunuz. Başlangıcını sevdim Bois et Cuir’in. Orta bölümde parlak turunçgiller geri plana geçiyor. Orta kısımda aromatik otlara benzettiğim kısım başlıyor. Burada kremsi verilmiş ada çayı-fesleğen var gibi. Bu otlara bir parça tatlı lavanta, nane ve amber eşlik ediyor. Orta kısımda başlangıca göre tatlılık artıyor, ferah yapı geride kalıyor. Orta notalarda elmayı hala algılıyorum. Son bölümde yeşil aromatik fujer karaktere vanilya ve tonka fasulyesi ekleniyor. Kapanışta dümdüz bir vanilyadan ziyade, orta kısmın devamı olan yeşil balsamsı aromatik yapı mevcut.

Bois et Cuir’in müthiş açılışı şaşırtıcı derecede kaliteli ve ferah. Tabii ilerleyen dakikalarda ferahlık epey törpüleniyor ve daha ilkbahar-sonbahar kokusuna dönüşüyor. Buradaki önemli öğe parfüme de tatlılığı veren ve orta kısımdan itibaren konuya dahil olan tonka fasulyesi. Parfüme balsamsı ve ferah baharatlı havayı veren orta kısım, bir yerlerden oldukça tanıdık. Son bölümle, orta kısım arasında büyük fark yok. Alt notalar, orta kısmın tekrarı ve devamı gibi. Bu anlamda parfümdeki en büyük değişim, başlangıcıyla orta kısmı arasında gerçekleşiyor.

İlk kullanmaya başladığım andan itibaren bu yapıyı bir yerlerden hatırlıyorum derken sanırım buldum. Az da olsa Hugo Boss – Bottled veya Montale Wood&Spice’a benzetiyorum Bois et Cuir’i. Onlar kadar tatlı değil gerçi ama genel karakterleri andırıyor. Bois et Cuir bu iki parfümden çok daha kaliteliyken, aklıma bir isim daha geliyor. Scentstory’nin 24 isimli parfümünü de çağrıştırıyor Bois et Cuir.

Sonuç olarak bu tarz parfümleri kendime yakın bulamadığım sır değil. Niş de olsa ana akım da olsa bir türlü severek kullanamıyorum. Onun içindir ki Bois et Cuir benim tarzımı yansıtmıyor fakat bu tür yeşil balsamsı aromatik fujerleri seviyorsanız, denemenizde fayda var. Kendi türünün kaliteli eserlerinden birisi Bois et Cuir.

EDP formunda. Kalıcılığı kıyafet üzerinde çok iyi. Fark edilirliği makul seviyede. 30’lu yaşların üzerindeki, takım elbise giyen bir işadamı profiline uyacaktır Bois et Cuir. Erkek kullanımına uygun olduğunu söyleyebilirim.

Koku Güzelliği:10/6

17 Kasım 2016 Perşembe

Guerlain – Ambre Eternel (2016)

İster kabul edelim, ister etmeyelim, son yıllarda Ortadoğu pazarını hedefleyen parfümler, altın çağını yaşıyor. Ortadoğu ülkelerindeki zenginlik ve oradaki görece hayat standartlarının yükselmesi, Dubai gibi bir yıldız şehrin dünya sahnesine çıkması ve petrolden kazanılan büyük paralar, her sektörün olduğu gibi parfümericiliğinde iştahını kabartıyor. Bunun sonunda Arabistan-Ortadoğu’yu hedefleyen parfümler piyasadaki yerlerini alıyor. Tabii bu durumun geçici eğilim olup olmadığını ilerleyen yıllarda daha net göreceğiz ama şimdilik bu alanda işler iyi gidiyor.

Birçok marka hatta niş parfümcüler bile doğudan ilham aldıklarını söyledikleri parfümlerle rekabet etmeye başladılar bile. Dünya parfümcülüğünün en köklü markalarından Guerlain’ın bu alanda eser vermemesi düşünülemezdi. Bunun sonucunda “Les Absolus d’Orient” serisi dünyaya geldi. Bu seride henüz iki parfüm var fakat ilerleyen yıllarda yeni üyeler eklenebilir. İlk Les Absolus d’Orient parfümü 2014 çıkışlı Santal Royal’dı. 2016 yılında serinin yeni üyesi Ambre Eternel karşımıza dikiliverdi.

Kendi sitelerinde odunsu oryantal olarak sınıflandırılan Ambre Eternel’da ambergris’in büyük rol oynadığı vurgulanmış. Parfümün başlangıcı tatlı ambergrisle gerçekleşiyor. Hafiften tuzluluk ve hayvansallık, kısa sürede yerini kremsi, yumuşacık çiçeklere bırakıyor. İristen geldiğini düşündüğüm bu yumuşaklık, harika bir deriyle birleşiyor. Bu andan itibaren hafiften kadınsı tarafa yaklaşıyor ama neyse ki çok değil. İlerleyen saatlerde sıcak baharatlar kompozisyona ekleniyor. Ayrıca meyvemsi bir tatlılık da mevcut parfümde. Son bölümde ten üzerinde nefis bir paçuli algılıyorum ki koklamaya doyamıyorum. Tabii kapanış bölümünde epey zayıflıyor kokusu.

Ambre Eternel’in ismini ve koyu renkli şişesini ilk gördüğümde karanlık-depresif egzotik amberle karşılaşacağımı düşündüm fakat ön yargılarımın yersiz olduğunu anladım. Ambre Eternel, bence ne Guerlain’in iddia ettiği gibi ambergrisi merkeze almış ne de ismindeki amberi yoğun olarak kullanmış. Deri sanki bu parfümün kilit rolünde. Başlangıçtaki karmaşık-gizemli-zengin yapı, parfümün yüksek kalitesini daha ilk saniyelerde size kabul ettiriyor. Ambergrisin hafiften karanlık verildiği açılışı, orta kısımda yerini kremsi çiçeksi-meyveli deriye bırakıyor. Alt notalarda tek düze hale gelen paçulinin görevini yaptığını düşünüyorum.

isleme eternel yen

Guerlain, özellikle LVMH grubuna geçtikten sonra oldukça fazla eleştiriler alıyor. Parfümlerindeki eski kalitenin kalmadığını ve yeni kokuların piyasaya işine dönüştüğü en çok karşılaştığımız eleştiri. Tabii bunda haklılık payı da var fakat Ambre Eternel, son zamanlarda denediğim en iyi Guerlain parfümü diyebilirim. Başlangıcı çok zengin ve keşfetmesi heyecan verici. Orta bölüm gayet karakterli ve çoğu parfüm severin ilgisini çekecek gibi. Kapanışı gayet güzel. Tabii bu arada parfümün en ufak yapaylık belirtisi göstermediğini ve kalitesini her zaman üst seviyede tutmaya çalıştığını görüyorum. Bu anlamda Thierry Wasser’in iyi iş çıkardığını belirtmeliyim. Belki de bay Wasser, Guerlain geleneğini artık iyice özümsedi.

Ambre Eternel’in özel seriye mensup olması ve diğer Guerlain’lerden bir parça daha yüksek fiyatlara satılması, onun kalitesini etkilemiş olabilir. Sonuçta bu tür özel serilerle, Guerlain, niş rakiplerine sesleniyor büyük ihtimalle. Demek ki istenince çok iyi parfümler üretebiliyormuş Guerlain. Parfümün tek zayıf karnı orta bölümün sonları. Burada meyvemsi-çiçeksi koku hafiften seyreltilmiş hissiyatı veriyor. Onun dışında başlangıcını ve son bölümünü sevdim.

Sonuç olarak başarılı bir deri parfümü Ambre Eternel. Kullanması ve sevmesi kolay. Modern ama piyasa işi değil. Gizemli ve yumuşak. Sıcak baharatların desteklediği, kremsi çiçeklerin eşlik ettiği (iris en büyük şüpheli), tatlılığın epey hissedildiği, kuru meyvelerin bile rol aldığı renkli, canlı, dinamik ve lezzetli bir parfüm. Gourmand olmasına ramak kalmış olsa da ve son zamanlarda fazlaca tatlı parfümlerden uzak dursam da Ambre Eternel’i sevdim.

ruj eternel

Kimi yorumcuların erkeksi bulduğu Ambre Eternel’i ilk kullandığımda maskülen tarafa yakın bulmuştum. Kullanım döneminde tatlılığın ve kremsiliğin fazla olduğunu fark ettim ve kadınların da seveceğini anladım. Zaten uniseks olarak pazarlanıyor.

EDP formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği ortalama seviyede. Soğuk kış günlerinin kurtarıcısı olabilir Ambre Eternel.

Koku Güzelliği:10/8

13 Kasım 2016 Pazar

Serge Lutens – Fumerie Turque (2003)

“Sigara sizi öldürebilir”

Neredeyse bütün sigara paketlerinin üzerinde yazan bu klişe uyarıyı, bizzat bay Serge Lutens’in, kendi sitesinde yapması tabii ki ironik. Oysa biliriz ki sigara içmek Türklere hiç zarar vermez. Sigara içenlerin en sevdiği hikayedir: “Benim bir akrabam var, elli yıldır sigara içer. Geçenlerde doktora kontrole gitmiş, doktor tertemiz ciğerlerin var demiş.” İçinde onlarca çeşit zehirin olduğu sigaranın, elli yıl boyunca bizim sihirli akrabalarımıza hiç olumsuz etki etmemesi, sadece bu ülkenin şanslı insanlarına münhasır bir ayrıcalık sanırım.

Tarihteki önemli sigara, daha doğrusu tütün düşmanlarından birisi Osmanlı padişahı 4. Murat idi. Koca imparatorlukta sigarayı ve tütün içilmesini yasaklatmıştı. Hatta bu yasağın Avrupa ülkelerine şöyle yansıması olmuştu: “Türk gibi sigara içmek” deyimi. Sanki çok övünülecek bir şeymiş gibi Türk gibi sigara içmek sözü, Avrupa kültürüne daha doğrusu batılı zihinlerin gerisine yerleşmişti. Türk dediğin sigara içer!

Bu kültürel geri planı ne ölçüde kendisine referans aldı Serge Lutens bilemiyorum ama 2003 yılında piyasaya sürdüğü Fumerie Turque parfümünde hem Türklere hem de sigaraya gönderme vardı. Serge Lutens’in şimdiden klasikler mertebesine yükseleceğe benzeyen ünlü parfümü Fumerie Turque, ilhamını tütünden alıyor. Çok uzun zamandır merak ettiğim ve peşinde olduğum Fumerie Turque’e nihayet kavuştum ve dolabımda daha fazla durmasına gönlüm razı olmadı. Sabırsızlıkla kullanmaya başladığım Fumerie Turque, bana şöyle seslendi.

Açılışında yoğun ve güçlü paçuli, bal, bolca tatlılık ve bir parça dumansılık. Gayet erkeksi ve güçlü başlangıcını sevdim. Orta bölüme geçildiğinde parfüme ilhamını veren tütün kendisini gösteriyor. Dumansılık orta notalarda daha da artıyor ve mutluluktan neredeyse uçacağım. Harika orta notalarda tatlı hatta şekerli tütüne, kuru baharatlar (muhtemelen karanfil ve tarçın) eşlik ediyor. Biraz da tatlı amber var. İnsanı serseme çeviren o dumansılık orta bölümün yıldızı oluyor. Müthiş. Son kısımda dumansı yapı hala etkili olmaya çalışıyor. Baharatlar geride duruyor kapanışta. Alt notalarda düz bir vanilya ve azıcık tonka fasulyesi var. Kapanışı üst ve orta kısım kadar sarhoş edici olmasa da güzel.

parfumo.net sitesinden alınmıştır.
parfumo.net sitesinden alınmıştır.

Dumansı pipo tütününü andıran parfümün ana eksenine, paçuli, baharatlar, tonka, vanilya ve bal öyle güzel eklenmiş ki söyleyecek söz bulamıyorum. Tam beklediğim gibi ve tam okuduklarımdan sonra hayal ettiğim gibi çıkıyor Fumerie Turque.

Sigarayı sevmem, içilen yerler rahatsız eder ve o duman bulutundan hemen kaçasım gelir ama nedense tütün merkezli parfümleri seviyorum. Fumerie Turque, tütün merkezli parfümlerin en şahane örneklerinden birisi gibi duruyor. Başlangıcında bir parça tozlu-kirli-eski hissiyatı veriyor. Açıkçası biraz serseri havasına bürünüyor. Orta kısımdaysa, dumansılığın ve gizemin artmasıyla müthiş aristokratik şahesere dönüşüyor. Bu ne keskin değişim!

Başlangıcındaki ve orta kısmındaki müthiş zenginlik, son kısımda azalıyor ki bırakın o kadar oluversin. Baharatlar, aromatik otlar, pipo tütünü, vanilya, bal, tonka, amber ve hatta bir parça erkeksi gül. Bu kadar karmaşık notayı bir araya getirip, onu Fumerie Turque haline getirmek de zaten Christopher Sheldrake-Serge Lutens ikilisinin yapabileceği bir iş olabilirdi. Onu da gerçekleştirmişler.

Aslında şöyle özetlenebilir Fumerie Turque: Ülkemizde son yıllarda sayıları artan nargile kafelere, ilk girdiğiniz zaman etraftaki o ilginç ve birbirine karışmış nargile dumanı üzerinize hücum eder. Başta rahatsız etse de, farklı aromalara sahip nargilelerden çıkan dumanların karışmasıyla ortaya baş döndürücü bir koku çıkar. O nargile dumanına, sanki içkiye yatırılmış ıslak tütün ve kuru-kirli paçuli ekleyin. İşte size Fumerie Turque.

Fumerie, genel olarak Pure Havane’a benzetiliyor ama bence pek doğru değil. Bir yazarın Shalimar’a benzetmesi ise gayet ilginç. Aslında Fumerie’deki tatlı amber bir parça andırıyor Shalimar’daki kullanımı ama sonuçta ikisi çok farklı kokulara sahip. Bogart Pour Homme’un o kaba dumansı tütünlü ve tonka fasulyeli tarzının çok daha kaliteli ve rafine hali gibi Fumerie Turque.

yatik fumerie yen

Hatırı sayılır şekilde erkeksi, fazlasıyla olgun ve üst yaş gruplarına yakışacak, kesinlikle herkesin sevemeyeceği ve taşıyamayacağı, günlük kullanımda fena sırıtacak özel bir tasarım Fumerie Turque. Onu çok sevdim ve umarım sevmeye devam edeceğim. Yine harika bir iş bay Lutens.

EDP formunda. Başlangıcı biraz keskin olduğu için az kullanmak gerekebilir. Fark edilirliği ilk bir saatten sonra belirgin şekilde düşüyor. Tam bir soğuk kış mevsimi parfümü. Denemeden almanızı önermem, çünkü herkese hitap etmeyebilir.

Koku Güzelliği:10/8.5