24 Aralık 2015 Perşembe

LM Parfums – Patchouli Boheme (2010)


LM Parfums – Patchouli Boheme (2010)

Fransa Alplerinin kalbinde yaşayan bir İtalyan ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş Laurent Mazzone. Çok küçük yaşlarında parfümlere ve kokulara tutkuyla bağlıydı. İlerleyen yıllarda kokulara olan arzusu, onun koku hissinin gelişmesine vesile oldu. On iki yaşında yaşadığı yerdeki yerel mağazalardan koku numunelerini karıştırıp, kendince oyunlar oynuyordu. Aslında onun aklında tek bir şey vardı: Yeni parfümler keşfetmek.

Ergenlik yıllarında ise DJ'lik yapmaya başladı Laurent Mazzone. Geceleri insanları çaldığı müziklerle eğlendiriyordu. Ve tesadüfe bakın yine "sample" karşısına çıkıyordu. Yaratıcı içgüdüleri moda dünyasına yönlendirdi daha sonra onu. İlk kıyafet mağazasını açtıktan sonra yerinde saymadı. Başka mağazalar da açtı. Farklı objelerin ve yaratıcı kıyafetlerin bulunduğu mağazalarının ardından daha ilginç ne yapabilirim diye düşünmeye başladı.

Çok geçmeden dükkanlarını "duyusal laboratuarlara" dönüştürdü. Mağazasında kullanmak üzere etrafa güzel aromalar yayan kokulu mumlar yapmaya başladı. Bu hayalini gerçekleştirdi ve test bile etti. Mağazasına gelen müşterileri bu mumları çok beğendiler ve devamını istediler. Artık Laurent Mazzone'nin hayatıyla ilgili karar verme zamanı gelmişti.


Daha fazla uzatmadan geleyim konumuza. Laurent Mazzone, 2010 yılında niş parfümevi LM Parfums projesini hayata geçirdi. İlk olarak dört parfümle işe başladı. 2010 yılının sonlarında piyasaya sürülen bu dört parfümden birisi de Patchouli Boheme idi. İsmi sebebiyle ilgimi çeken bu arkadaşı test etmeye karar verdim. İsminden de anlaşılacağı üzere paçuli üzerine temellendirilmiş Patchouli Boheme.

Parfümün başlangıcı anlatması zor şekilde gerçekleşiyor. Saldırgan ve tuhaf üst notaları tanımlamakta zorlanıyorum. Çok keskin anasona benzetiyorum elimde olmadan. Kimileri başlangıcını odunsu notalarla özdeşleştiriyor. Pek öyle olduğunu sanmıyorum. Neredeyse ilacımsı anason diyeceğim son tahlilde. Yanılıyor olabilirim ama rakıya bile benzettim açılışını. Zor ve sert üst notalar bana göre değil. Orta kısma hemen geçilmiyor. Yaklaşık yarım saat sonra tuhaf anasonsu yapı geriye çekilirken ortaya tütün, yağımsı paçuli ve kuru-temiz deri çıkıyor. Geri planda azıcık tütsü de var. Başlangıcına göre çok daha kabul edilebilir orta bölüm. Son kısımda güzel bir sürpriz var: Baharatlar. Baharatlar, alt notalarda daha belirgin. Büyük ihtimalle tarçın. Baharatlara vanilya eşlik ediyor. Musc Ravageur’un sonlarını hatırlatıyor bana. Parfümün en sevdiğim yeri oluyor alt notaları.

Başlangıcını, milyonlarca yıl geçse bile sevebileceğimi sanmıyorum. O garip, rakıya benzeyen yapı tam olarak içkimsi de değil. Acı, buruk, kimyasal atıkları hatırlatan üst notaları gayet itici. Orta kısımda neyse ki o koku geri çekiliyor ama geri planda hala oralarda olduğunu hatırlatıyor. Orta bölümde paçuli, tatlı ve kremsi olarak karşımıza çıkıyor. Köksü ve çikolatamsı değil paçuli. Ağır paçuli yağlarını andırıyor. Paçuliye eşlik eden deri fazla sorumluluk almıyor ve geri planda kalmayı tercih ediyor. Reçineler, paçuliye hatırı sayılır destek veriyor. Sonlarda pudralı zayıf vanilya dikkat çekici.


Patchouli Boheme, reçinemsi, balsamsı, derili, tütünlü, baharatlı bir paçuli kokusu. Başlangıçtaki garip ve zorlayıcı kısmı dışarıda bırakırsam, paçuliden sonra ikinci öğenin tütün olduğunu söyleyebilirim. Eski ve olgun olarak verilmiş tatlı tütün, ıslak hissiyatı veriyor. Deri, yarı karanlık sanki. Baharatlar, pudramsı vanilya ile kol kola. Tatlığın ise tonka fasulyesinden geldiğini düşünüyorum. Eşine az rastlanabilecek yapıda olduğunu söylemeliyim.

Şu bir gerçek ki karşımızda gerçekten de zor bir parfüm var. Çünkü hem sevmesi hem de kullanması zor, fazlasıyla tematik, ilk dakikalarda neredeyse tahammül edilemez, saldırgan, azıcık kaba, uçlarda dolaşan, rahatsız edici, değişken, şaşırtıcı ve bohem. Aynı ismi gibi paçulinin ve bohemliğin etkisi altında Patchouli Boheme.

Kimilerinin onun kokusunu 68 kuşağının çiçek çocuklarına benzetmesini anlayabilirim. Evet günümüzün parfümlerine pek benzemiyor. Paçulinin vermiş olduğu olgunluk dikkat çekici. Başlangıcını saymazsam, hüzünlü ve depresif koktuğunu söyleyebilirim. Çok canlı ve parlak değil genel havası. Tatlılık baştan sona mevcut. Zengin ve detaylı sayılabilecek harmanı tatmin edici fakat koku güzelliği anlamında şüphelerim var. Onu severek kullandığımı söyleyemem. Ağır ve yağlımsı yapısı nedeniyle çok soğuk günlerin parfümü olduğunu söyleyebilirim. Ilık bahar aylarında bile rahatsız edici olabilir.


Bazı kaynaklarda Patchouli Boheme'in ünlü isim Mona di Orio tarafından tasarlandığı söylenmiş. Kendi sitelerinde bu yönde bilgi bulunmuyor. Eau de Parfum (EDP) formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek, sonrasında normale dönüyor. Erkek kullanımına daha yakın gibi duruyor. Yüksek fiyatı ve farklı kokusu sebebiyle denemeden bir şişesini almanızı önermem.

Koku Güzelliği:10/6.5

23 Aralık 2015 Çarşamba

LM Parfums – Patchouli Boheme (2010)

Fransa Alplerinin kalbinde yaşayan bir İtalyan ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş Laurent Mazzone. Çok küçük yaşlarında parfümlere ve kokulara tutkuyla bağlıydı. İlerleyen yıllarda kokulara olan arzusu, onun koku hissinin gelişmesine vesile oldu. On iki yaşında yaşadığı yerdeki yerel mağazalardan koku numunelerini karıştırıp, kendince oyunlar oynuyordu. Aslında onun aklında tek bir şey vardı: Yeni parfümler keşfetmek.

Ergenlik yıllarında ise DJ’lik yapmaya başladı Laurent Mazzone. Geceleri insanları çaldığı müziklerle eğlendiriyordu. Ve tesadüfe bakın yine “sample” karşısına çıkıyordu. Yaratıcı içgüdüleri moda dünyasına yönlendirdi daha sonra onu. İlk kıyafet mağazasını açtıktan sonra yerinde saymadı. Başka mağazalar da açtı. Farklı objelerin ve yaratıcı kıyafetlerin bulunduğu mağazalarının ardından daha ilginç ne yapabilirim diye düşünmeye başladı.

Çok geçmeden dükkanlarını “duyusal laboratuarlara” dönüştürdü. Mağazasında kullanmak üzere etrafa güzel aromalar yayan kokulu mumlar yapmaya başladı. Bu hayalini gerçekleştirdi ve test bile etti. Mağazasına gelen müşterileri bu mumları çok beğendiler ve devamını istediler. Artık Laurent Mazzone’nin hayatıyla ilgili karar verme zamanı gelmişti.

Daha fazla uzatmadan geleyim konumuza. Laurent Mazzone, 2010 yılında niş parfümevi LM Parfums projesini hayata geçirdi. İlk olarak dört parfümle işe başladı. 2010 yılının sonlarında piyasaya sürülen bu dört parfümden birisi de Patchouli Boheme idi. İsmi sebebiyle ilgimi çeken bu arkadaşı test etmeye karar verdim. İsminden de anlaşılacağı üzere paçuli üzerine temellendirilmiş Patchouli Boheme.

Parfümün başlangıcı anlatması zor şekilde gerçekleşiyor. Saldırgan ve tuhaf üst notaları tanımlamakta zorlanıyorum. Çok keskin anasona benzetiyorum elimde olmadan. Kimileri başlangıcını odunsu notalarla özdeşleştiriyor. Pek öyle olduğunu sanmıyorum. Neredeyse ilacımsı anason diyeceğim son tahlilde. Yanılıyor olabilirim ama rakıya bile benzettim açılışını. Zor ve sert üst notalar bana göre değil. Orta kısma hemen geçilmiyor. Yaklaşık yarım saat sonra tuhaf anasonsu yapı geriye çekilirken ortaya tütün, yağımsı paçuli ve kuru-temiz deri çıkıyor. Geri planda azıcık tütsü de var. Başlangıcına göre çok daha kabul edilebilir orta bölüm. Son kısımda güzel bir sürpriz var: Baharatlar. Baharatlar, alt notalarda daha belirgin. Büyük ihtimalle tarçın. Baharatlara vanilya eşlik ediyor. Musc Ravageur’un sonlarını hatırlatıyor bana. Parfümün en sevdiğim yeri oluyor alt notaları.

Başlangıcını, milyonlarca yıl geçse bile sevebileceğimi sanmıyorum. O garip, rakıya benzeyen yapı tam olarak içkimsi de değil. Acı, buruk, kimyasal atıkları hatırlatan üst notaları gayet itici. Orta kısımda neyse ki o koku geri çekiliyor ama geri planda hala oralarda olduğunu hatırlatıyor. Orta bölümde paçuli, tatlı ve kremsi olarak karşımıza çıkıyor. Köksü ve çikolatamsı değil paçuli. Ağır paçuli yağlarını andırıyor. Paçuliye eşlik eden deri fazla sorumluluk almıyor ve geri planda kalmayı tercih ediyor. Reçineler, paçuliye hatırı sayılır destek veriyor. Sonlarda pudralı zayıf vanilya dikkat çekici.

 

Patchouli Boheme, reçinemsi, balsamsı, derili, tütünlü, baharatlı bir paçuli kokusu. Başlangıçtaki garip ve zorlayıcı kısmı dışarıda bırakırsam, paçuliden sonra ikinci öğenin tütün olduğunu söyleyebilirim. Eski ve olgun olarak verilmiş tatlı tütün, ıslak hissiyatı veriyor. Deri, yarı karanlık sanki. Baharatlar, pudramsı vanilya ile kol kola. Tatlığın ise tonka fasulyesinden geldiğini düşünüyorum. Eşine az rastlanabilecek yapıda olduğunu söylemeliyim.

Şu bir gerçek ki karşımızda gerçekten de zor bir parfüm var. Çünkü hem sevmesi hem de kullanması zor, fazlasıyla tematik, ilk dakikalarda neredeyse tahammül edilemez, saldırgan, azıcık kaba, uçlarda dolaşan, rahatsız edici, değişken, şaşırtıcı ve bohem. Aynı ismi gibi paçulinin ve bohemliğin etkisi altında Patchouli Boheme.

Kimilerinin onun kokusunu 68 kuşağının çiçek çocuklarına benzetmesini anlayabilirim. Evet günümüzün parfümlerine pek benzemiyor. Paçulinin vermiş olduğu olgunluk dikkat çekici. Başlangıcını saymazsam, hüzünlü ve depresif koktuğunu söyleyebilirim. Çok canlı ve parlak değil genel havası. Tatlılık baştan sona mevcut. Zengin ve detaylı sayılabilecek harmanı tatmin edici fakat koku güzelliği anlamında şüphelerim var. Onu severek kullandığımı söyleyemem. Ağır ve yağlımsı yapısı nedeniyle çok soğuk günlerin parfümü olduğunu söyleyebilirim. Ilık bahar aylarında bile rahatsız edici olabilir.

 

Bazı kaynaklarda Patchouli Boheme’in ünlü isim Mona di Orio tarafından tasarlandığı söylenmiş. Kendi sitelerinde bu yönde bilgi bulunmuyor. Eau de Parfum (EDP) formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek, sonrasında normale dönüyor. Erkek kullanımına daha yakın gibi duruyor. Yüksek fiyatı ve farklı kokusu sebebiyle denemeden bir şişesini almanızı önermem.

Koku Güzelliği:10/6.5

20 Aralık 2015 Pazar

Giorgio Armani – Armani Code (2004)


Giorgio Armani – Armani Code (2004)

Her parfümün arkasında bir hikaye aramak nafile çaba olabilir. Genellikle niş markalarda karşımıza çıkan "hikayenin üzerine kurgulanmış parfüm" konsepti, büyük kitleler için koku tasarlayan ana akım markaların pek yaptıkları iş değil. Calvin Klein, Hugo Boss ya da Giorgio Armani gibi markalar çoğu zaman en popüler olma ihtimalli koku formlarını seçerler ve başarılı da olurlar. Parfümleri çok satar, kasalarına milyon dolarlar koyarlar. Ama ya işin kalitesi ve sanatsallığı.

Geçtiğimiz günlerde facebook hesabımda paylaştığım bir parfüme yazılan yorumdan sonra kafamda aniden ampul yandı. Hani meşhur klişe vardır: Sanat için sanat mı, halk için sanat mı? Tavuk ve yumurtaların hikayesine benzeyen bu ikilem, aklıma esprili başka bir fikir getirdi. Parfümler sanat için mi yapılmalı, yoksa halk için mi yapılmalı?

Bilemiyorum bu soruyu ilk ben mi soruyorum. Fakat sanat için parfüm üretenleri niş markalara sıkıştırırsak, halk için koku tasarlayan dev tröstleri de ana akıma indirgeyebiliriz. Tabii bu biraz gevşek bir sınırlandırma. Zaten ben de konuyu derinlemesine incelemeyi düşünmüyorum ama böyle de bir tartışma hayli ilginç olabilir.


Halk için parfüm kavramı, benim için her zaman çok satan ve popüler olmuş kokuları çağrıştırıyor. Ve bu işi muhtemelen en iyi beceren marka olarak Giorgio Armani gösterilebilir. Erkek parfümleri anlamında konuya bakacak olursak Armani parfüm biriminin Acqua di Gio ve Code isimli iki kokusu, muhtemelen dünyanın en popüler iki eseri. Zaten ilk çıktıkları yıllardan itibaren her yıl en çok satanlar listesine rahatlıkla giren bu iki Armani parfümü, şimdiden modern klasikler arasına girmiş durumda.

Bu çok popüler arkadaşlardan Code, ilk olarak 2004 yılında erkek versiyonuyla piyasa sürülür. İlk önce Black Code ismiyle çıkar ama daha sonra bazı tepkiler nedeniyle Black kısmı atılır ve sadece Code halini alır. İşin ilginç kısmı, Code, ilk önce Armani Mania'nın bir flanker'ı olarak düşünülmüş. Yani bağımsız bir parfüm olarak piyasa sürülmek istenmemiş. Onun içindir ki büyük bir lansman yapılması planlanmamış Armani tarafından. Bu sayede Code'u tasarlayan ekibin üzerlerindeki baskı fazla değilmiş. Nasıl olsa bir devam parfümü tasarlanacak rahatlığıyla oluşturulan Code'un kokusu, Armani parfüm birimi tarafından çok beğenilince ayrı bir parfüm olarak piyasaya sürülmüş. Bu doğru seçimleri sonucunda dünyanın en çok satılan parfümlerinden Armani Code doğdu. İki yıl sonra da FIFI tarafından yılın en iyi lüks parfümü ödülünü aldı.

Code'u kullandığımda ilk karşıma çıkan kremsi, tatlı turunçgiller oluyor. Portakal, limon ve hatta bergamot da olabilir. Buradaki turunçgillerin ferah olduğunu söylemek zor. Kremsi ve tatlı turunçgiller, modern ama farklı değil. Orta kısma geçildiğinde baharatlar tamamen hakimiyeti ele geçiriyor. Kakule burada baş şüpheli sanki. Karanlık sayılabilecek baharatlar, başlangıcı gibi kremsi ve tatlı. Orta bölümde biraz da amber algılıyorum ama egzotik değil. Son kısma geçeyim. Alt notalarda baharatlara vanilya ve yumuşak odunsu notalar eşlik ediyor. Benim için Code, sadece bu kadar.


Code, anladığım kadarıyla karanlık sayılabilecek baharatların etkisi altındaki bir arkadaş. Çoğu kişi onun deri merkezinde olduğunu söylese de bence kremsi ve hatta neredeyse çikolatamsı baharatlar, vanilya ve odunsular ekseninde. Kokusu çok tanıdık. Fakat bunun sebebi muhtemelen ona benzeyen parfümlerin son yıllarda fazlaca meydana getirilmiş olması.

Günümüzün modern parfümlerinin tipik örneği Code. Tatlı pudralı baharatlar, vanilya, kremsi turunçgiller ve diğerleri. Tatlılığın kimi zaman şekerliliğe dönüşmesi şaşırtıcı değil. Sanırım tonka fasulyesinden geliyor bu tatlılık. Aynı şişesi gibi yarı karanlık, yarı gizemli bir parfüm bence Code. Ferah değil ama aynı zamanda ağır ya da bıktırıcı da değil. Onun Armani'nin ilk oryantal parfümü olduğu söylenir fakat genlerinde arabik nüanslar yok. Hacı yağımsı oryantallikten değil, modern bir Fransızlıktan bahsedilebilir onu tanımlarken.

Code, uzun zaman önce kullandığım ve sevdiğim bir parfümdü. Tabii artan deneyimlerin sonucunda, bu kullanımımda çok ilginç gelmedi bana. Özellikle tatlılık oranı rahatsız etti. Başlangıçtaki turunçgilleri ise farklı bulmadım. Tek düze olduğunu ve fazla değişmediğini de ekleyeyim. Onun dışında gayet güvenli, herkesin sevebileceği, kadınlar tarafından övgüler alabileceğiniz yapısı var. Eğer böylesi bir parfüm arıyorsanız Code sizin için gayet iyi seçim olacaktır.

Luca Turin'in kitabında Code, yumuşak odunsu olarak sınıflandırılmış. Beş üzerinden üç puan verilmiş.


Code'u, iki ünlü isim Antoine Maisondieu ve Antoine Lie tasarlamış. EDT formunda. Kalıcılığı normal. Fark edilirliği biraz düşük. Sonbahar hatta kış kokusu olduğu söylenebilir. Yaş olarak ise genç arkadaşlara uyacağını düşünüyorum. Otuz yaş altı erkeklere önerebilirim.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

19 Aralık 2015 Cumartesi

Giorgio Armani – Armani Code (2004)

Her parfümün arkasında bir hikaye aramak nafile çaba olabilir. Genellikle niş markalarda karşımıza çıkan “hikayenin üzerine kurgulanmış parfüm” konsepti, büyük kitleler için koku tasarlayan ana akım markaların pek yaptıkları iş değil. Calvin Klein, Hugo Boss ya da Giorgio Armani gibi markalar çoğu zaman en popüler olma ihtimalli koku formlarını seçerler ve başarılı da olurlar. Parfümleri çok satar, kasalarına milyon dolarlar koyarlar. Ama ya işin kalitesi ve sanatsallığı.

Geçtiğimiz günlerde facebook hesabımda paylaştığım bir parfüme yazılan yorumdan sonra kafamda aniden ampul yandı. Hani meşhur klişe vardır: Sanat için sanat mı, halk için sanat mı? Tavuk ve yumurtaların hikayesine benzeyen bu ikilem, aklıma esprili başka bir fikir getirdi. Parfümler sanat için mi yapılmalı, yoksa halk için mi yapılmalı?

Bilemiyorum bu soruyu ilk ben mi soruyorum. Fakat sanat için parfüm üretenleri niş markalara sıkıştırırsak, halk için koku tasarlayan dev tröstleri de ana akıma indirgeyebiliriz. Tabii bu biraz gevşek bir sınırlandırma. Zaten ben de konuyu derinlemesine incelemeyi düşünmüyorum ama böyle de bir tartışma hayli ilginç olabilir.

 

Halk için parfüm kavramı, benim için her zaman çok satan ve popüler olmuş kokuları çağrıştırıyor. Ve bu işi muhtemelen en iyi beceren marka olarak Giorgio Armani gösterilebilir. Erkek parfümleri anlamında konuya bakacak olursak Armani parfüm biriminin Acqua di Gio ve Code isimli iki kokusu, muhtemelen dünyanın en popüler iki eseri. Zaten ilk çıktıkları yıllardan itibaren her yıl en çok satanlar listesine rahatlıkla giren bu iki Armani parfümü, şimdiden modern klasikler arasına girmiş durumda.

Bu çok popüler arkadaşlardan Code, ilk olarak 2004 yılında erkek versiyonuyla piyasa sürülür. İlk önce Black Code ismiyle çıkar ama daha sonra bazı tepkiler nedeniyle Black kısmı atılır ve sadece Code halini alır. İşin ilginç kısmı, Code, ilk önce Armani Mania’nın bir flanker’ı olarak düşünülmüş. Yani bağımsız bir parfüm olarak piyasa sürülmek istenmemiş. Onun içindir ki büyük bir lansman yapılması planlanmamış Armani tarafından. Bu sayede Code’u tasarlayan ekibin üzerlerindeki baskı fazla değilmiş. Nasıl olsa bir devam parfümü tasarlanacak rahatlığıyla oluşturulan Code’un kokusu, Armani parfüm birimi tarafından çok beğenilince ayrı bir parfüm olarak piyasaya sürülmüş. Bu doğru seçimleri sonucunda dünyanın en çok satılan parfümlerinden Armani Code doğdu. İki yıl sonra da FIFI tarafından yılın en iyi lüks parfümü ödülünü aldı.

Code’u kullandığımda ilk karşıma çıkan kremsi, tatlı turunçgiller oluyor. Portakal, limon ve hatta bergamot da olabilir. Buradaki turunçgillerin ferah olduğunu söylemek zor. Kremsi ve tatlı turunçgiller, modern ama farklı değil. Orta kısma geçildiğinde baharatlar tamamen hakimiyeti ele geçiriyor. Kakule burada baş şüpheli sanki. Karanlık sayılabilecek baharatlar, başlangıcı gibi kremsi ve tatlı. Orta bölümde biraz da amber algılıyorum ama egzotik değil. Son kısma geçeyim. Alt notalarda baharatlara vanilya ve yumuşak odunsu notalar eşlik ediyor. Benim için Code, sadece bu kadar.

 

Code, anladığım kadarıyla karanlık sayılabilecek baharatların etkisi altındaki bir arkadaş. Çoğu kişi onun deri merkezinde olduğunu söylese de bence kremsi ve hatta neredeyse çikolatamsı baharatlar, vanilya ve odunsular ekseninde. Kokusu çok tanıdık. Fakat bunun sebebi muhtemelen ona benzeyen parfümlerin son yıllarda fazlaca meydana getirilmiş olması.

Günümüzün modern parfümlerinin tipik örneği Code. Tatlı pudralı baharatlar, vanilya, kremsi turunçgiller ve diğerleri. Tatlılığın kimi zaman şekerliliğe dönüşmesi şaşırtıcı değil. Sanırım tonka fasulyesinden geliyor bu tatlılık. Aynı şişesi gibi yarı karanlık, yarı gizemli bir parfüm bence Code. Ferah değil ama aynı zamanda ağır ya da bıktırıcı da değil. Onun Armani’nin ilk oryantal parfümü olduğu söylenir fakat genlerinde arabik nüanslar yok. Hacı yağımsı oryantallikten değil, modern bir Fransızlıktan bahsedilebilir onu tanımlarken.

Code, uzun zaman önce kullandığım ve sevdiğim bir parfümdü. Tabii artan deneyimlerin sonucunda, bu kullanımımda çok ilginç gelmedi bana. Özellikle tatlılık oranı rahatsız etti. Başlangıçtaki turunçgilleri ise farklı bulmadım. Tek düze olduğunu ve fazla değişmediğini de ekleyeyim. Onun dışında gayet güvenli, herkesin sevebileceği, kadınlar tarafından övgüler alabileceğiniz yapısı var. Eğer böylesi bir parfüm arıyorsanız Code sizin için gayet iyi seçim olacaktır.

Luca Turin’in kitabında Code, yumuşak odunsu olarak sınıflandırılmış. Beş üzerinden üç puan verilmiş.

 

Code’u, iki ünlü isim Antoine Maisondieu ve Antoine Lie tasarlamış. EDT formunda. Kalıcılığı normal. Fark edilirliği biraz düşük. Sonbahar hatta kış kokusu olduğu söylenebilir. Yaş olarak ise genç arkadaşlara uyacağını düşünüyorum. Otuz yaş altı erkeklere önerebilirim.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6