10 Aralık 2015 Perşembe

L’Artisan Parfumeur – Fou D’Absinthe (2006)


L’Artisan Parfumeur – Fou D’Absinthe (2006)

Diğer ismi "Yeşil Peri" olduğu söylenen dünyanın en sert içkisi Absent, %85'e yakın alkol oranıyla, aynı zamanda içimi en tehlikeli içki. Birçok ülkede üretimi ve satışı yasak olan Absent, yakın dönem popüler kültürde de kendisine yer buluyor. Sadece popüler kültürün değil, Oscar Wilde, Pablo Picasso, Ernest Hemingway gibi tarihe mal olmuş kişilerin bile sıkı bir Absent tutkunu olduğu söylenir. Yüksek alkol oranı sebebiyle içen kişilerde halüsinatif etki gösterdiği söylenen Absent'in, ünlü sanatçıların eserlerini yaratırken itici güç anlamında payı var mı, tam olarak bilmek mümkün değil.

Hakkında türlü efsaneler bulunan bu korkutucu içki, parfüm sektörüne tabii ki ilham verecekti. İsminde Absent olan yirmi civarında parfüm var piyasada. Fakat geçtiğimiz aylarda denediğim ve isminde Absent olmayan By Kilian parfümü A Taste Of Heaven gibi eserleri de unutmamak gerekiyor. Calice Becker'in başarılı çalışması A Taste Of Heaven'den sonra bir başka niş eserde Absent notası karşımıza çıktı. Olivia Giacobetti'nin Absent içkisinden ilhamını alan Fou D'Absinthe'i, 2006 yılında piyasaya sürüldü.

Kendi sitelerinde Fou D'Absinthe, sıcak ve soğuğun, yumuşaklığın ve baharatlılığın kontrası olarak değerlendirilmiş. Ayrıca yine resmi sitelerinde Fou D'Absinthe'in markanın en çok satan parfümlerinden birisi olduğu vurgulanmış. Anladığım kadarıyla erkekler için tasarlanmış. Parfümün açılışı keskin çam aromasıyla gerçekleşiyor. tatlılık barındırmayan kuru ağaçsılık, yüksek kaliteli ve güzel. Başlangıcı gayet başarılı. Orta kısımda yeşil ağaçsı yapı pek değişmiyor. Çam akoru, daha bir terebentin gibi kokmaya başlıyor. Orta bölümde parfüme ismini veren içki teması ortaya çıkıyor ama abartılı şekilde verilmemiş. İçkimsi yapıya kuru baharatlar ve anason destek veriyor. Evet kararsız kalıyorum bu noktada, votka mı desem anason mu desem bilemedim orta bölümdeki kısma. Çok sevemediğimi söylemem gerekiyor orta bölümü. Son bölümde o tuhaf orta nota elemanları az da olsa mevcut. Fakat asıl bombayı tütsü patlatıyor. Yüksek kaliteli tütsü, adeta çölde rastlanan vaha gibi. Harika tütsü, alt notaları zor da olsa kurtarıyor. Fakat parfümün geneli benim için hala kullanması ve sevmesi zor halde karşımda duruyor.


Fou D'Absinthe, yeşil, odunsu, içkimsi, kuru baharatlı ve sabunsu bir karışım. Genel olarak çam esanslı kremleri veya Vicks Vaporub'u hatırlatan balsamsı tuhaf bir parfüm. Bu tarz kokuları pek sevmediğimi söyleyebilirim. Babamın ben küçükken Vicks'i çokça kullanmasından ve kokusu hafızamın derinliklerine kazındığından mıdır bilemiyorum ama Fou D'Absinthe aklıma Vicks Vaporub'u getirdi. Bir parça sabunsuluk bulunan bu yeşil erkeksi iksir, benim tercih etmeyeceğim kadar rahatsız edici. Ama siz yine de es geçmeyin onu. E markanın çok satanlar listesine girdiyse vardır bir güzelliği.

Fou D'Absinthe, ten üzerinde sabunsu kokarken, kıyafet üzerinde neyse ki daha çamsı ve odunsu davranıyor. Kumaş üzerindeki halini daha tahammül edilebilir bulduğumu söylemeliyim.

Sonuç olarak muhtemelen haklılar. Fou D'Absinthe, oldukça erkeksi kokuyor. Yüksek orandaki çamsılık, aromatik otlar ve içki teması, onu kadın kullanımı için uyumsuz hale getirmeye yetiyor. Farklı ve tematik bir kokusu var. Denemeden almak için uygun olmadığını söylemek durumundayım.


Luca Turin'in kitabında Fou D'Absinthe sıkıcı ağaçsı olarak nitelenmiş. Beş üzerinden iki puan vererek beğenmediğini belli etmiş bay Turin. Eau de Parfum (EDP) formunda. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği yüksek değil. Çok genç işi değil anlaşılacağı üzere. Sonbahar-kış mevsimi için daha uygun olacağını düşünüyorum.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

L’Artisan Parfumeur – Fou D’Absinthe (2006)

Diğer ismi “Yeşil Peri” olduğu söylenen dünyanın en sert içkisi Absent, %85’e yakın alkol oranıyla, aynı zamanda içimi en tehlikeli içki. Birçok ülkede üretimi ve satışı yasak olan Absent, yakın dönem popüler kültürde de kendisine yer buluyor. Sadece popüler kültürün değil, Oscar Wilde, Pablo Picasso, Ernest Hemingway gibi tarihe mal olmuş kişilerin bile sıkı bir Absent tutkunu olduğu söylenir. Yüksek alkol oranı sebebiyle içen kişilerde halüsinatif etki gösterdiği söylenen Absent’in, ünlü sanatçıların eserlerini yaratırken itici güç anlamında payı var mı, tam olarak bilmek mümkün değil.

Hakkında türlü efsaneler bulunan bu korkutucu içki, parfüm sektörüne tabii ki ilham verecekti. İsminde Absent olan yirmi civarında parfüm var piyasada. Fakat geçtiğimiz aylarda denediğim ve isminde Absent olmayan By Kilian parfümü A Taste Of Heaven gibi eserleri de unutmamak gerekiyor. Calice Becker’in başarılı çalışması A Taste Of Heaven’den sonra bir başka niş eserde Absent notası karşımıza çıktı. Olivia Giacobetti’nin Absent içkisinden ilhamını alan Fou D’Absinthe’i, 2006 yılında piyasaya sürüldü.

Kendi sitelerinde Fou D’Absinthe, sıcak ve soğuğun, yumuşaklığın ve baharatlılığın kontrası olarak değerlendirilmiş. Ayrıca yine resmi sitelerinde Fou D’Absinthe’in markanın en çok satan parfümlerinden birisi olduğu vurgulanmış. Anladığım kadarıyla erkekler için tasarlanmış. Parfümün açılışı keskin çam aromasıyla gerçekleşiyor. tatlılık barındırmayan kuru ağaçsılık, yüksek kaliteli ve güzel. Başlangıcı gayet başarılı. Orta kısımda yeşil ağaçsı yapı pek değişmiyor. Çam akoru, daha bir terebentin gibi kokmaya başlıyor. Orta bölümde parfüme ismini veren içki teması ortaya çıkıyor ama abartılı şekilde verilmemiş. İçkimsi yapıya kuru baharatlar ve anason destek veriyor. Evet kararsız kalıyorum bu noktada, votka mı desem anason mu desem bilemedim orta bölümdeki kısma. Çok sevemediğimi söylemem gerekiyor orta bölümü. Son bölümde o tuhaf orta nota elemanları az da olsa mevcut. Fakat asıl bombayı tütsü patlatıyor. Yüksek kaliteli tütsü, adeta çölde rastlanan vaha gibi. Harika tütsü, alt notaları zor da olsa kurtarıyor. Fakat parfümün geneli benim için hala kullanması ve sevmesi zor halde karşımda duruyor.

 

Fou D’Absinthe, yeşil, odunsu, içkimsi, kuru baharatlı ve sabunsu bir karışım. Genel olarak çam esanslı kremleri veya Vicks Vaporub’u hatırlatan balsamsı tuhaf bir parfüm. Bu tarz kokuları pek sevmediğimi söyleyebilirim. Babamın ben küçükken Vicks’i çokça kullanmasından ve kokusu hafızamın derinliklerine kazındığından mıdır bilemiyorum ama Fou D’Absinthe aklıma Vicks Vaporub’u getirdi. Bir parça sabunsuluk bulunan bu yeşil erkeksi iksir, benim tercih etmeyeceğim kadar rahatsız edici. Ama siz yine de es geçmeyin onu. E markanın çok satanlar listesine girdiyse vardır bir güzelliği.

Fou D’Absinthe, ten üzerinde sabunsu kokarken, kıyafet üzerinde neyse ki daha çamsı ve odunsu davranıyor. Kumaş üzerindeki halini daha tahammül edilebilir bulduğumu söylemeliyim.

Sonuç olarak muhtemelen haklılar. Fou D’Absinthe, oldukça erkeksi kokuyor. Yüksek orandaki çamsılık, aromatik otlar ve içki teması, onu kadın kullanımı için uyumsuz hale getirmeye yetiyor. Farklı ve tematik bir kokusu var. Denemeden almak için uygun olmadığını söylemek durumundayım.

 

Luca Turin’in kitabında Fou D’Absinthe sıkıcı ağaçsı olarak nitelenmiş. Beş üzerinden iki puan vererek beğenmediğini belli etmiş bay Turin. Eau de Parfum (EDP) formunda. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği yüksek değil. Çok genç işi değil anlaşılacağı üzere. Sonbahar-kış mevsimi için daha uygun olacağını düşünüyorum.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

7 Aralık 2015 Pazartesi

Van Cleef & Arpels Pour Homme (1978)


Van Cleef & Arpels Pour Homme (1978)

19. yüzyılın sonlarına doğru, Estelle Arpels isimli genç kız, Alfred Van Cleef adındaki delikanlıyla tanışmıştı. Estelle Arpels'in babası değerli taşlar satan bir tüccardı. Alfred Van Cleef'in babasıysa değerli taşları kesip, işleyen bir zanaatkardı. Bu iki gencin aşk hikayesi, kendilerinin bile tahmin edemeyeceği büyük maceraya dönüşecekti. 1895 yılında evlendiler. Genç aşıkların çok ortak noktaları vardı: Gençlere özgü coşkuları, öncü ruhları, ailelerine bağlılıkları ve tabii ki değerli taşlara olan tutkuları.

Ama her şeyden önce, iki aşık, beraberce hayata kalıcı bir eser vermek istiyorlardı. Bu arzu, onları Van Cleef & Arpels markasına kadar götürdü. 1906 yılında, Van Cleef & Arpels'in ilk mağazası Paris Place Vendome'de açıldı. İlerleyen yıllarda değerli taşlardan dünyanın en güzel takılarını yapıp satmaya devam ettiler. İki genç aşığın başarıları, büyüleyici aşk hikayeleriyle birlikte günümüze kadar geldi.


2015 yılının son günlerini yaşadığımız Aralık ayı itibariyle, dünyanın en önemli takı, değerli taş üreticisi ve satıcılarından birisi olarak yerini almış durumda Van Cleef & Arpels. Diğer mücevherat firmaları gibi parfümlerin ışıltısına karşı koyamadılar ve parfüm işine girdiler. Gerçi Bulgari kadar popüler olamadı parfümleri bir türlü. Parfümlerinin çoğunun üretimi bitirilmiş durumda. Markanın ilk eseri, Jean Claude Ellena'nın erken dönem tasarımı First (1976) idi. İki yıl sonra da ilk erkek parfümleri Van Cleef & Arpels Pour Homme piyasaya sürüldü. Çoğu kullanıcı tarafından "en iyi klasik erkek parfümlerinden birisi" olarak anılan Van Cleef & Arpels Pour Homme'un, simsiyah şişesi ve erkeksi kokusuyla ilgi çekmemesi zor görünüyor.

Van Cleef & Arpels Pour Homme'un başlangıcı keskin turunçgillerle gerçekleşiyor. Eski tarz bergamot, modası geçmiş aromatik otlar, tarihi artemisya üst notaları domine ediyor. İlk saniyelerde, onun 1970'li yılların sonlarını idealize ettiği anlaşılıyor. Tozlu ve ultra erkeksi bergamot çok çarpıcı, demode ama artemisya ile birleşince enfes. Normalde artemisya içerikleri maskülenleri sevmem ama onun başlangıcı etkileyici. Orta bölümde şikayet edilen sabunsu hissiyat var. Çok ağır olmayan deriye, kuru baharatlar eşlik ediyor. Bir de metalik sedir ağacı algılıyorum. Son kısım tabii ki şahane. Müthiş ve çekingen meşe yosunu ve yarı karanlık paçuli öyle uyum içindeler ki, kelimelerle anlatmaya çalışmanın anlamı yok.

Görülüyor ki, müthiş bir beyefendi klasiği ile karşı karşıyayız. Markanın kendi sitelerindeki "Erkek parfümleri dünyasının harika klasiği" tanımı, onu yeterince anlatıyor. Evet o, 1970'li yılların aromatik deri şiprelerinden birisi. Neredeyse hiç tatlılık yok. Gayet kuru ve tozlu kokuyor. Başlangıcı aromatik, orta kısmı deri ve sonları şipre. Başlangıçtaki saldırgan turunçgilleri, nostaljik bergamot kolonyalarına benzetebiliriz. Hatta dedenizin evinde bulunan ve çok uzun zamandır kullanılmayıp, ahşap komidinin üzerinde duran kolonyaları andırıyor adeta. Bence artemisya eşlik ediyor bergamota. Geçmişteki deneyimlerim artemisyanın o tuhaf kokusunu sevmemem gerektiğini fısıldıyor zihnime ama Van Cleef & Arpels Pour Homme'un üst notalarını elimde olmadan benimseyiveriyorum.


Orta bölümde biraz ayrışma ve seyreltilme hissiyatına sahip. Sert ve sağlam deri kullanımı yok. Baharatlarla uyumlu, azıcık hayvansal ve eski deri var. Biraz karanlık ama başlangıcı kadar rafine değil. Başlangıcındaki gibi hala tatlılık yok orta bölümde. Çoğu yorumcu bu noktada sabunsuluktan şikayet ediyor ve belki de haklılar. Fakat orta kısmın bence en önemli sorunu, deriyle uyumsuz metalik sedir ağacı. Tabii parfümün oldukça eski olduğunu düşündüğümüzde, geçirdiği reformülasyonlar sonrasında bu hale geldiği düşünülebilir. Sonları bana göre en güzel kısım. Adeta yemeğin sonunda gelen pasta gibi. Özlediğimiz meşe yosunu ve kuru paçuli, mutlu sonla kapanışı yapıyor.

Şüphesiz ki o, 2015 yılının dünyasına ait olmayan bir arkadaş. Edith Piaf'ların, Serge Gainsbourg'lerin, Jane Birkin'lerin döneminin kokusu. Zaten Van Cleef & Arpels Pour Homme'un, Serge Gainsbourg'un imza parfümü olduğunu öğrendiğimde hiç şaşırmadım. Elinde sigarasıyla, siyah-beyaz filmlerin yakışıklı jönlerinin kokusu olmalı Van Cleef & Arpels Pour Homme. Kırk yaş üzeri, genellikle takım elbise giyen, gizemli erkeklerin parfümü olmalı. Şehir kulübüne giden, briç oynayan, klasik arabalara meraklı erkeklerin üzerinden yayılması gerekiyor onun kokusu.

Orta kısımdaki küçük sorunları saymazsak, gayet başarılı bir erkeksi çalışma ve dedikleri gibi tam bir klasik. Evet biraz karanlık, biraz hayvansal, biraz demode ama gayet karizmatik, duruşu olan, resmi ve mesafeli. Denemeden almak için uygun değil.


Van Cleef & Arpels Pour Homme'un kokusunu Louis Monnet tasarlamış ki adını ilk defa duyuyorum. EDT formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek. İlerleyen saatlerde kendisini rahatlıkla hissettiriyor. Tam bir sonbahar-kış kokusu.

Koku Güzelliği:10/7

6 Aralık 2015 Pazar

Van Cleef & Arpels Pour Homme (1978)

19. yüzyılın sonlarına doğru, Estelle Arpels isimli genç kız, Alfred Van Cleef adındaki delikanlıyla tanışmıştı. Estelle Arpels’in babası değerli taşlar satan bir tüccardı. Alfred Van Cleef’in babasıysa değerli taşları kesip, işleyen bir zanaatkardı. Bu iki gencin aşk hikayesi, kendilerinin bile tahmin edemeyeceği büyük maceraya dönüşecekti. 1895 yılında evlendiler. Genç aşıkların çok ortak noktaları vardı: Gençlere özgü coşkuları, öncü ruhları, ailelerine bağlılıkları ve tabii ki değerli taşlara olan tutkuları.

Ama her şeyden önce, iki aşık, beraberce hayata kalıcı bir eser vermek istiyorlardı. Bu arzu, onları Van Cleef & Arpels markasına kadar götürdü. 1906 yılında, Van Cleef & Arpels’in ilk mağazası Paris Place Vendome’de açıldı. İlerleyen yıllarda değerli taşlardan dünyanın en güzel takılarını yapıp satmaya devam ettiler. İki genç aşığın başarıları, büyüleyici aşk hikayeleriyle birlikte günümüze kadar geldi.

 

2015 yılının son günlerini yaşadığımız Aralık ayı itibariyle, dünyanın en önemli takı, değerli taş üreticisi ve satıcılarından birisi olarak yerini almış durumda Van Cleef & Arpels. Diğer mücevherat firmaları gibi parfümlerin ışıltısına karşı koyamadılar ve parfüm işine girdiler. Gerçi Bulgari kadar popüler olamadı parfümleri bir türlü. Parfümlerinin çoğunun üretimi bitirilmiş durumda. Markanın ilk eseri, Jean Claude Ellena’nın erken dönem tasarımı First (1976) idi. İki yıl sonra da ilk erkek parfümleri Van Cleef & Arpels Pour Homme piyasaya sürüldü. Çoğu kullanıcı tarafından “en iyi klasik erkek parfümlerinden birisi” olarak anılan Van Cleef & Arpels Pour Homme’un, simsiyah şişesi ve erkeksi kokusuyla ilgi çekmemesi zor görünüyor.

Van Cleef & Arpels Pour Homme’un başlangıcı keskin turunçgillerle gerçekleşiyor. Eski tarz bergamot, modası geçmiş aromatik otlar, tarihi artemisya üst notaları domine ediyor. İlk saniyelerde, onun 1970’li yılların sonlarını idealize ettiği anlaşılıyor. Tozlu ve ultra erkeksi bergamot çok çarpıcı, demode ama artemisya ile birleşince enfes. Normalde artemisya içerikleri maskülenleri sevmem ama onun başlangıcı etkileyici. Orta bölümde şikayet edilen sabunsu hissiyat var. Çok ağır olmayan deriye, kuru baharatlar eşlik ediyor. Bir de metalik sedir ağacı algılıyorum. Son kısım tabii ki şahane. Müthiş ve çekingen meşe yosunu ve yarı karanlık paçuli öyle uyum içindeler ki, kelimelerle anlatmaya çalışmanın anlamı yok.

Görülüyor ki, müthiş bir beyefendi klasiği ile karşı karşıyayız. Markanın kendi sitelerindeki “Erkek parfümleri dünyasının harika klasiği” tanımı, onu yeterince anlatıyor. Evet o, 1970’li yılların aromatik deri şiprelerinden birisi. Neredeyse hiç tatlılık yok. Gayet kuru ve tozlu kokuyor. Başlangıcı aromatik, orta kısmı deri ve sonları şipre. Başlangıçtaki saldırgan turunçgilleri, nostaljik bergamot kolonyalarına benzetebiliriz. Hatta dedenizin evinde bulunan ve çok uzun zamandır kullanılmayıp, ahşap komidinin üzerinde duran kolonyaları andırıyor adeta. Bence artemisya eşlik ediyor bergamota. Geçmişteki deneyimlerim artemisyanın o tuhaf kokusunu sevmemem gerektiğini fısıldıyor zihnime ama Van Cleef & Arpels Pour Homme’un üst notalarını elimde olmadan benimseyiveriyorum.

 

Orta bölümde biraz ayrışma ve seyreltilme hissiyatına sahip. Sert ve sağlam deri kullanımı yok. Baharatlarla uyumlu, azıcık hayvansal ve eski deri var. Biraz karanlık ama başlangıcı kadar rafine değil. Başlangıcındaki gibi hala tatlılık yok orta bölümde. Çoğu yorumcu bu noktada sabunsuluktan şikayet ediyor ve belki de haklılar. Fakat orta kısmın bence en önemli sorunu, deriyle uyumsuz metalik sedir ağacı. Tabii parfümün oldukça eski olduğunu düşündüğümüzde, geçirdiği reformülasyonlar sonrasında bu hale geldiği düşünülebilir. Sonları bana göre en güzel kısım. Adeta yemeğin sonunda gelen pasta gibi. Özlediğimiz meşe yosunu ve kuru paçuli, mutlu sonla kapanışı yapıyor.

Şüphesiz ki o, 2015 yılının dünyasına ait olmayan bir arkadaş. Edith Piaf’ların, Serge Gainsbourg’lerin, Jane Birkin’lerin döneminin kokusu. Zaten Van Cleef & Arpels Pour Homme’un, Serge Gainsbourg’un imza parfümü olduğunu öğrendiğimde hiç şaşırmadım. Elinde sigarasıyla, siyah-beyaz filmlerin yakışıklı jönlerinin kokusu olmalı Van Cleef & Arpels Pour Homme. Kırk yaş üzeri, genellikle takım elbise giyen, gizemli erkeklerin parfümü olmalı. Şehir kulübüne giden, briç oynayan, klasik arabalara meraklı erkeklerin üzerinden yayılması gerekiyor onun kokusu.

Orta kısımdaki küçük sorunları saymazsak, gayet başarılı bir erkeksi çalışma ve dedikleri gibi tam bir klasik. Evet biraz karanlık, biraz hayvansal, biraz demode ama gayet karizmatik, duruşu olan, resmi ve mesafeli. Denemeden almak için uygun değil.

 

Van Cleef & Arpels Pour Homme’un kokusunu Louis Monnet tasarlamış ki adını ilk defa duyuyorum. EDT formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek. İlerleyen saatlerde kendisini rahatlıkla hissettiriyor. Tam bir sonbahar-kış kokusu.

Koku Güzelliği:10/7