Chanel – Antaeus
(1981)
"Gaia
ile Poseidon'un oğulları olan, yarı-dev Antaios, insana daha çok Grek-Berberi
karışımı bir efsanenin kahramanı gibi görünüyor. Kaynaklara göre Libya'nın iç kesimlerinde
yaşayan kral Antaios (Latinleştirilmiş hali Antaeus), gelip geçenlere güreşte
meydan okuyor, güreşe tutuşup da tuş ettiği herkesi de acımadan öldürüyordu.
Antaios hiç yenilmez ve öyle çok kişiyi altına alıp öldürür ki bunların
kafataslarını Poseidon tapınağına çatı diye yığar. Antaios'un büyük sırrı,
güreş esnasında toprakla, yani annesiyle olan temasını koruduğu sürece,
Gaia'dan tükenmek bilmez bir enerji akışıyla beslenmesidir. Antaios'un ayakları
bir kez yerden kesilecek olsa, bu hiç yenilmeyen dev, ancak herhangi bir insan
kadar güçlü olacaktır. 11. görevini yerine getirmek üzere, Hesperidlerin efsanevi
bahçesine doğru yola koyulan Herakles, yolu üzerinde Antaios ile karşılaşınca
bu devle güreşmek zorunda kalır. Güreş sırasında çaresizce Antaios'u yenmeye
gayret eden Herakles, bir yandan da onun neden hiç yorulmadığını çözmeye
çalışır. Nihayet, doğru akıl yürütmeyle (bazı versiyonlarda tanrıça Athena'dan
tüyo alarak) devin sırrına vakıf olur; onu havada tuttuğu bir sırada bir ayı
kuvvetiyle sıkıp kaburga kemiklerini kırmak suretiyle öldürür. "
(http://yunanmitolojisi.com/)
Yukarıdaki
karmaşık ve bir o kadar da gerçeküstü hikayenin, Yunan Mitolojisi için sıradan
olduğu söylenebilir. Onlarca Tanrı ve yarı tanrının, doğa üstü yaratıkların, dünyada
şimdiye kadar görülmemiş ve duyulmamış canlıların hikayesidir çoğu zaman
mitoloji. Yunan Mitolojisindeki Antaeus'un kısa öyküsünün anlatıldığı
yunanmitolojisi.com, bu konuları merak edenler için fena kaynak değil.
Antaeus
isimli mitolojik yaratığın isminin Chanel'in parfümüne verilmiş olması
şaşırtıcı değil bizim için. Daha önce Xeryus ve Kouros gibi ismini mitolojiden
alan kokulara rastlıyorduk parfümcülükte. Mitolojideki Antaeus figürüne,
günümüzün popüler kültüründe de zaman zaman rastlıyoruz. Her ne kadar 1400'lü
yıllarda kaleme alınmış olsa da Dante'nin İlahi Komedyası'nda Antaeus ismi
Cehennem bölümünde geçer. Ayrıca Fas'ın Tangier isimli şehrinin Antaeus
tarafından kurulduğu bile söylenir.
Tabii
bizi, Antaeus'un mitolojik geri planından ziyade, parfümle olan ilişkisi
ilgilendiriyor. Chanel'in 1981 yılında piyasa sürdüğü Antaeus, otuz beşinci
yaşını kutlayacak yakında. Denebilir ki otuz dört yıldır, erkek parfümlerinin
en sağlam ve iyi örneklerinden birisi olarak hala yerini koruyor. Dünya parfüm
klasiklerinin muhtemelen en üst sıralarında yer alıyor Antaeus. Simsiyah ve
gizemli şişesiyle, temsil ettiği erkeksi yanıyla ve güçlü karakteriyle, 1980'li
yılların ideal maço erkeklerini işaret ediyor belki de.
Antaeus'u
uzun zaman önce kullanmış ve hakkında birkaç şey karalamıştım. Fakat bu önemli
parfümün çok daha detaylı incelenmesi gerektiğini düşündüm ve yeniden ona şans
tanıdım. Ya da tam tersi o, bu şansı bana bahşetti. Antaeus'un başlangıcı ferah
turunçgillerle gerçekleşiyor. Limon, eski bergamot ve aromatik otlarla yüksek kaliteli
ve nostaljik üst notaları şahane. Orta kısma çabucak geçiliyor ve 1980'li
yılların erkek parfümü gerçeği yüzüme çarpıyor. Orta bölümdeki hayvansallık
benim için zorlayıcı. İnternette dolaşan notalarında castoreum var. Muhtemelen
bu arkadaştan geliyor hayvansallık. Baharatlar da mevcut orta bölümde. Tarçın
öne çıkıyor gibi. Erkeksi orta notalar, onun basit bir parfüm olmadığını
haykırıyor. Orta bölümün sonlarında neyse ki hayvansallık azalıyor ve onun
yerine müthiş bir tütsü geliyor. Sadece tütsü mü? Meşe yosunu harika verilmiş.
Deri şekerli değil. Azıcık gül bile sıkıştırılmış geri plana. Enfes bir
kapanışa sahip bu koca adam.
"Başlangıçtaki
harika ve eski turunçgillerle aromatik otların uyumu ne kadar güzel. Sanırım
ferah turunçgil şipresiyle karşılaşacağım" diye düşünen arkadaşlara orta notalar
sıkı bir kroşe vuruyor. Evet kroşe boks terimidir ve yandan çeneye gelen sağlam
yumruğun ismidir. Her ne kadar şiddete karşı isek de orta bölümün bünyeme
yaptığı etkiyi ancak böyle dile getirebilirim. Yazılarımı okuyan arkadaşlarım
bilecektir ki hayvansal kokan parfümlerle aram iyi değil. Ne Kouros'la anlaşabilirim
ne çoğu kişinin ayılıp bayıldığı Musc Koublai Khan'ı midem kaldırabilir ne de
L'Artisan'ın Dzing'ini üzerimde isterim. Yumuşak verilmesine rağmen Absolue
Pour le Soir'in hayvansal tarafını bile kabul edemem. Antaeus'un orta
bölümündeki sınırlı hayvansallığı da sevebildiğimi söylemem mümkün değil. Bir
süre kendisini gösteren hayvansal yapı, uzun saatler üzerinize saldırmıyor.
Buna da şükür. Sonları ise şaheser Antaeus'un. Kapanışındaki zenginlik, özen ve
koku güzelliği anlatılmaz. Sizi kendisine amfetamin kadar bağlayabilir,
haberiniz olsun.
Sayfalarca
yazmaya gerek yok çünkü Antaeus, erkek parfümlerinin en büyük klasiklerinden
birisi. Aslında siyah şişesine bakıp ve hakkında anlatılanları okuduktan sonra
çok sert bir yapı bekliyordum. Orta bölümdeki hayvansallık dışında aromatik,
baharatlı şipreyle karşılaştım. Yine çok karanlık nüanslar beklerken üst ve son
kısmında ferah dokunuşlar hissettim. Farklı bir deneyim Antaeus.
Üst-orta-alt
notaların birbirinden ayrıldığı, kompleks, derin, usta işi bir şampiyon Antaeus.
Parfümörünün Jacques Polge olduğunu düşündüğümde, bay Polge'un çıraklık dönemi eseri
olduğu söylenebilir. Zaten Jacques Polge'un ismini dünyaya ilk defa duyuran parfümün
Antaeus olduğu biliniyor.
Sonuç
olarak ilk günler kararsızdım. Nostaljik turunçgil, aromatik otlar, meşe yosunu
kullanımına bayıldım ama hayvansallığına katlanamadım. Öznellik ile nesnelliğin
birbiriyle karıştığı anlarda iç güdülere başvurmak belki de en iyisi. Size de
böyle yapmanızı tavsiye ederim. Onu deneyin, deneyin ve bir daha deneyin. Uzun
uzun koklayın ve kararınızı vermekte acele etmeyin. Yaşamsal iç güdüleriniz
size doğru yolu gösterecektir. Binlerce yıldır olduğu gibi.
Luca
Turin'in kitabında odunsu erkeksi olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden dört
puan verilmiş. Bay Turin'in Antaeus'un kokusunun biraz eskimiş olduğunu söylemesi
gayet yerinde. Onun modern bir parfüm olmadığı açık. Bu anlamda üst yaş
gruplarına uygun olacağını söyleyebilirim.
EDT
konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı iyi. Fark edilirliği ilk bir saat yüksek,
sonrasında normale dönüyor. Çoğu kişi onun çok güçlü ve fark edilir olduğunu
söylese de belki de yeni versiyonunu kullandığımdan çok da etkilenmedim
performansından. Ha bu arada 1981 yılında üretilmiş parfümün birçok defa
reformülasyon geçirme ihtimalini göz ardı etmeyin. Eğer parfümlere fazlasıyla
meraklıysanız eski şişe Antaeus'ların peşinde koşmanızın zamanı gelmiş
olabilir.
Koku
Güzelliği:10/7.5