3 Eylül 2015 Perşembe
Creed – Original Santal (2005)
Creed – Original Santal (2005)
Hangisine inanacağım bilemiyorum. Bir tarafta Original Santal'ın, 19. yüzyılda yaşamış olan Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz-Josep için tasarlandığı iddia edilen Creed'in tarihi klasiklerinden Santal Imperial'in yeniden yorumlanmış hali olduğu söyleniyor. Creed'in kendi sitesinde ve blogundaysa bol bol Hindistan ve Taç Mahal vurgusu var.
Creed'in Original Santal için hazırladığı açıklamada aşağı yukarı şunlardan bahsediliyor: "Hindistan'ın kraliyet ve ruhani görkemiyle tanışılan, baş parfümör Olivier ve ErwinCreed'in tasarladığı, hem erkekler hem de kadınlar için uygun olduğu, ilhamının Asya'dan alındığı, Hindistan'daki en iyi sandal ağacı esansının kullanıldığı, resmi ve günlük kullanımda sorun yaratmayacağı ve bol bol övgüler alabileceğiniz."
Gayri resmi kaynaklardan ziyade markaların kendi sitelerini referans aldığımdan, Original Santal'ın Hindistan kökenli sandal ağacından ilhamını aldığını ve parfümün ruhani yönünün öne çıkarıldığı görülüyor. Kendi bloglarındaysa onu kullananın "Taç Mahal üzerinde parlayan gün batımını hissedebileceği" belirtilmiş. Tabii burada Taç Mahal'in bahsedilmesi, gözleri Hindistan'a çeviriyor doğal olarak.
Creed'in sitesinde Original Santal odunsu oryantal olarak sınıflandırılmış. Bir süredir çoğu yerde karşıma çıkan Original Santal'ı merak etmekteydim. Creed'in 2000 yılı sonrası popüler parfümlerinden olan Original Santal hem seviliyor hem de çokça eleştiriliyor. Tabii birçok Creed parfümünde bu duruma rastlanıyor genel olarak. Original Santal'ın ismindeki santal'dan anlaşılacağı üzere sandal ağacı notasını merkeze almış. Bakalım tartışmaların odağındaki bir başka Creed olan Original Santal ben de nasıl hisler uyandıracak.
Parfümün açılışı tuhaf bir aromayla gerçekleşiyor. Garip turunçgiller mi desem ardıç meyvesi mi desem karar veremedim. İlk saniyelerde berberlerdeki ucuz erkek parfümlerini anımsatan açılışla size merhaba diyor Original Santal. Orta kısımda parfümün ana karakteri ortaya çıkıyor. Tatlı baharatlar ve sandal ağacı kendisini gösteriyor. Baharatlarda ön planda tarçın var. Zencefil de sınırlı olarak destek veriyor tarçına. Baharatların ve yarı yapay (plastiğimsi) sandal ağacının birleşimi kokuyu sıcak hale getiriyor. Son kısımda baharatlar hala etkili. Kapanışta vanilya öne çıkıyor. Sandal ağacı hala orada. Sanki biraz da öd ağacı var alt notalarda. Son kısmı en sevdiğim yeri oluyor.
Original Santal, ismindeki ve tanıtımındaki sandal ağacı ögesinin hakkını veriyor. Orta kısmın hemen başında devreye giren sandal ağacını biraz kalitesiz ve basit buldum. Köşeli baharatların (tarçın ve zencefil) sandal ağacı ile uyumu fena değil. Başlangıcını kendime yakın bulamadım ama orta kısmı daha kabul edilebilir. Sonlarda vanilyanın devreye girmesiyle biraz yumuşayan kokusu hala sandal ağacının egemenliğinde.
Onun için standart sandal ağacı kokusu denebilir. Baharatlarla zenginleştirilmiş kokusu, çarpıcı, canlı ve orta kalitede. Oldukça yüksek fiyatlara satıldığını bildiğimiz Creed parfümlerinden beklentinin yüksek olduğu açık. Original Santal, bu yüksek beklentileri ve fiyatını hak eden görüntü çizmiyor. Zaman zaman üzerimden gelen koku için "aslında fena değilmiş" diye düşündürtüyor ama hemen sonra onun fiyatı ve marka konumlanması aklıma geldiğinde Original Santal hiçbir anlamda tatmin edici olmuyor. Sanırım bu hissiyatı birçok Creed parfümünde yaşıyorum ve anladığım kadarıyla epey koku sever de benimle aynı düşüncede.
Ve geleyim asıl konuya. Original Santal'a getirilen en büyük eleştiri, Joop'un efsane parfümü Joop Homme'a çok benzemesi. Hatta kimileri Joop Homme'un kopyası olduğunu iddia ediyor. Bir niş markanın, dünyanın muhtemelen en ünlü ve popüler parfümlerinden birisini taklit etmesi çok mümkün görünmüyor fakat işin gerçeği Joop Homme ve Original Santal birbirlerine benziyor. Joop Homme, saldırgan, yapay, kaba ve zorlayıcı bir parfümken, Original Santal daha çekingen, kibar ve rafine. Aradaki kalite farkı bariz. Bu anlamda Original Santal'ın hakkını yememek lazım. Fakat ben Joop Homme'u hiç sevmeyen birisi olarak Original Santal da ilgimi çekmedi. Eğer Joop Homme seviyorsanız ve ondan daha kaliteli niş parfüm arayışındaysanız Original Santal'ı tavsiye ederim. Bir de Original Santal, Mont Blanc'ın İndividuel'ine benzetilmiş. Hatta kimilerine göre İndividuel, Original Santal'dan daha iyiymiş. İndividuel'i hiç denemedim ama Original Santal'ın uygun fiyatlı benzerini arayanlar bakabilirler.
Original Santal'ı, Creed ailesinin iki üyesi Olivier Creed ve Erwin Creed'in tasarladığı belirtiliyor. Muhtemelen EDP formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Ten de bile ertesi güne kadar kalıyor. Fark edilirliği başlarda iyiyken, ilerleyen saatlerde aniden düşüyor. Hem kadın hem de erkek kullanıma uygun olduğu vurgulanmış. Fakat durum pek öyle değil. Erkek kullanımına daha yakın Original Santal. Sıcak baharatlar ve sandal ağacı, onu sonbahar-kış kullanımına yakınlaştırıyor. Oldukça yüksek fiyatına istinaden denemeden almanızı önermem. Herkesin sevebileceği güvenli bir kokusu yok.
Luca Turin, Original Santal'ı tatlı oryantal olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden bir puan vererek, en kötü parfümler listesine almış.
Koku Güzelliği:10/6
30 Ağustos 2015 Pazar
Hermes – Un Jardin Sur Le Toit (2011)
Hermes – Un Jardin Sur Le Toit (2011)
"Önceden bahçe temasına sahip üç parfümümüz vardı. Arkadaşlarıma ve müşterilerimize daha farklı denemeler yapmamız gerektiğini söyledim. Ama onların cevabı şu oldu: 'Hayır, bahçe temalı kokuları seviyoruz.' Tamam ama bu seferki bahçe temalı koku farklı olmak zorunda diye düşündüm. Jardin serisinin önceki parfümleri egzotik bahçeleri merkeze alıyordu. Hermes'in genel sanat yöneticisi Pierre-Alexis Dumas ve ben, bu seferki ‘Jardin’ parfümünde Hermes'in binasındaki şehir bahçesinden esinlenmenin daha eğlenceli olacağını düşündük. Ben o bahçede biraz zaman geçirdim ve oradaki hissiyatı algıladım.
Hermes binasının çatısındaki bahçede çoğunlukla ağaçlar var (manolya, elma ve armut). Bu ağaçlarla karışan çiçekler de var. Hatta meyvelerden çok çiçek kokusu hakim o bahçede."
Parfüm Merakı, bahçe, bahçe diyorsun da hangi bahçe burası demekte haklısınız. Yukarıdaki söyleşide Hermes'in baş parfümörü Jean Claude Ellena'nın bahsettiği bahçe, Hermes'in Paris'teki 24 Rue Faubourg Saint-Honore adresindeki merkez binasının çatısında bulunan bahçe. Hermes'in binasının terasında örneğine fazla rastlamadığımız güzellikte bir bahçe mevcut. Birçok binanın çatılarında birbirinin aynı kiremitlerin bulunduğu yeni apartmanlardan ziyade, Hermes yönetimi en üst katı açık bir bahçeye çevirmiş. Tabii bu çatıdaki bahçe kavramı, dünyanın farklı metropollerinde zaman zaman karşımıza çıkıyor. Fakat Hermes'in terasında bulunan bahçede, onlarca çeşit çiçek ve ağaç bulunmakta.
İşte 2011 yılında Jean Claude Ellena ve Pierre-Alexis Dumas, Hermes binasının çatısındaki bahçeden ilham alarak yeni parfümleri Un Jardin Sur Le Toit'i meydana getirdiler. Zaten parfümün ismi "Çatıdaki Bahçe" anlamına geliyormuş. Tabii bu bahçenin parfüme ilham vermesini sağlayan ana sebep, şehrin ortasında olması. Çünkü biliriz ki çoğu zaman şehirlerin merkezleri asfalt ve betondur. Hermes'in şehirdeki bir bahçeden esinlenmesi belki de moderniteyi içinde barındıran esprili bir tezat olarak düşünülebilir. Paris ve bahçe...
Neyse konuyu daha fazla uzatmadan geçeyim parfümün incelemesine. Un Jardin Sur Le Toit'i üzerime sıktığımda tatlı ve modern aromayla karşılaşıyorum. Başlangıçta meyveler ve gülün hakimiyeti var. Tatlı elma, ondan daha tatlı armut ve gül üst notalara hakim olmaya çalışıyor. Elma geri planda kalırken, armudun tatlılık oranı biraz fazla. Gül ise çiçeksi değil meyvemsi verilmiş. Üst notalar ferah ve lezzetli. Orta kısımda çiçekler ekleniyor kompozisyona. Kendi sitelerinde bahsettikleri manolyayı dikkate almak lazım. Gül ve armudun işbirliği orta kısımda da devam ediyor. Orta bölüm hala meyvemsiyken, gerilerden gelen o yapıyı hemen tanıyorum. Un Jardin Sur Le Nil, De Bachmakov ve Terre d'Hermes'te tekrar edilen ve benim tuzlu portakal olarak tanımlayabildiğim koku karşıma çıkıveriyor. Kimilerinin kavuna benzettiği orta kısım gayet güzel. Alt notalarda, orta bölümdeki o imza koku devam ediyor. Meyvelerin gücü azalıyor. Kadınsı olmayan nötr güle, saydam, hoş bir misk katılıyor. Kapanışı gayet güzel.
Un Jardin Sur Le Toit, yeşil kokan meyveli-çiçeksi karaktere sahip. Kimilerinin çimene benzettiği yeşil koku, meyvelerle (elma, armut ve kavun) iyi uyum sağlamış. Manolya ve gülün verdiği çiçeksi etki, abartılı şekilde kadınsılık barındırmıyor. Zaten parfümün uniseks olarak pazarlandığını söylemeliyim. Fakat yine de gerek gül ve manolya gerekse epey tatlı verilmiş armut, onu azıcık kadın kullanımına yakınlaştırıyor. Erkeksi parfüm sevenler derneğinin üyesiyseniz, sizin için uygun olmayabilir bu parfüm. Fakat bence erkekler rahatlıkla kullanabilir onu.
Un Jardin Sur Le Toit, modern, canlı, cıvıl cıvıl bir parfüm. Un Jardin Sur Le Nil'deki neşeli ve hayat dolu yapı, adeta burada tekrarlanmış. Tek farkla: gül ve armut. Parfümün genel yapısını ten üzerinde kardeşi Un Jardin Sur Le Nil'e benzettim. Nil'deki mangoyu çıkarıp, armut ve gül eklersek, çok büyük ihtimalle Toit'e ulaşabiliriz. İki parfüm de hissedilir oranda yeşil kokuyor. İkisi de meyveli ve ikisinde de çiçeksilik mevcut. Bu anlamda düşünürsek Toit'in çok özgün bir kompozisyon olmadığını söyleyebilirim. Fakat kıyafet üzerinde Nil’den ziyade armutlu ve güllü yüzünü ortaya çıkardı. Bu anlamda ilginç bir deneyim oldu Toit.
Şunu belirtmek gerekir ki Toit, yüksek kaliteli bir parfüm. Yapaylığın rastlanmadığı kokusu çok duru, masum, barışçıl ve naif. Evet sanırım doğru kelime naif. Jardin serisinde Nil ile birlikte ikinci en sevdiğim üye olmayı başarıyor Toit. Bu tür yeşil çiçeksileri sevdiğimden midir yoksa Ellena'nın o anlatması zor imza kokusunu burada bulduğumdan mıdır bilemiyorum ama Un Jardin Sur Le Toit'i sevdim ve hemencecik benimsedim. Her ne kadar Voyage ve Jour d'Hermes'i pek benimseyemesem de Ellena bu sefer kalbimi kazanmayı başarıyor Toit'le.
Ferah, saf ve lezzetli parfüm arıyorsanız Un Jardin Sur Le Toit emrinize amade. İlkbaharın canlılığını ve yaz mevsiminin sıcacık mutluluğunun şişelenmiş hali sanki Toit. Onu "geç kız parfümü" olarak niteleyen yorumculara saygı duyuyorum. Ben de parfümün otuz beş yaş altı kişileri hedeflediğini düşünüyorum. Ama benim için yaş, ırk, dil ve zaman farkı yoktur diyen dünya vatandaşıysanız, o zaman buyurunuz ve tadını çıkarınız Toit'in.
Parfümün tek olumsuz diyebileceğim tarafı tatlılığın biraz fazla olması. Tatlılık büyük ihtimalle armut notasından geliyor. Özellikle başlangıçta epey tatlı davranıyor. Orta notalarda biraz azalıyor tatlılık. Artık eskisi kadar tatlı parfümleri sevemiyorum. Eğer bu parfümü 2011 yılında deneseydim çok daha fazla severdim ve tatlılığına aldırmazdım ama artık değil. Ondaki tatlılık oranı benim için bile biraz fazla.
Kalıcılığı ve fark edilirliği bir EDT için gayet iyi. Sabah sadece 3-4 fıs uygulayıp odaya bıraktığım tişörtümdeki Toit’in kokusunu, akşam eve gelip odaya girdiğimde rahatlıkla algıladım. Yaklaşık sekiz saat sonra bile tişörtün buram buram koktuğunu şaşkınlıkla fark ettim. Kumaş üzerinde, ferah bir EDT için gayet iyi kalıcılığa sahip. Ten üzerinde etkisi daha az oluyor ne yazık ki. Günlük kullanıma rahatlıkla uyabilecek yapısıyla, gerek ofiste gerekse dışarıda kokusu yadırganmayacak bir arkadaş Toit. Çoğu kişinin sevebileceği ve övgüler alabileceğiniz kokusu, bu anlamda sizi mutlu edebilir.
Bir yorumcunun şu sözüne hak vermemek elde değil: "O mükemmel değil ama mükemmele yakın!"
Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.
Koku Güzelliği:10/8
26 Ağustos 2015 Çarşamba
Nicolai Parfumeur Createur – New York Intense (2014)
Nicolai Parfumeur Createur – New York Intense (2014)
“New York, erkek parfümü olarak görünüyor kaynaklarda. Bence de doğru sınıflandırma. 1970'li yılların erkeklerinde duysak hiç şaşırmayacağımız, nostaljik, yüksek kaliteli bir parfümle karşı karşıyayız. Günümüzün modern parfümlerine benzemediği aşikar. Gerek başlangıcındaki limon kullanımı gerekse orta kısımdaki baharatlar, 2014 yılı koku trendlerine uymayabilir.”
Pek huyum değildir kendi yazdığım yorumu başka parfümde alıntılayıp kullanmak. Biraz burnu büyüklük olarak görürüm sürekli kendi sözlerini veya yazılarını hatırlatmayı ve mümkün olduğunca yapmamaya çalışırım. Fakat bu sefer ilginç bir durum var. Yukarıdaki paragrafta, 2014 yılında markanın klasikler arasında yerini almış parfümü New York’u anlattığım yazımda, New York’un 2014 yılının koku trendlerine uymadığını belirtmişim. Kaderin cilvesi olarak Nicolai Parfumeur Createur, benim trendlere uygun görmediğim New York’un Intense versiyonunu piyasaya sürdü. Hem de 2014 yılında!
Bilenler bilir, eski ismiyle Parfums de Nicolai’nin en önemli parfümü olarak görülür 1989 çıkışlı New York. 80’li yılların sonlarında piyasaya sürülen bu enfes oryantal, dönemin ve eskilerin efsane kokularına meydan okumadır. Kimlere mi? Chanel Pour Monsieur’a, Caron – The Third Man’a, Obsession For Men’e, Eau d’Hermes’e, Derby’e, Bois du Portugal’a, Cacharel Pour L’Homme’a. Şu harika parfümler bakar mısınız? Bu şaheserlere rakip olmak bile ayrıcalıktır.
New York, niş parfümcülüğün bugünkü gibi çılgınlık boyutlarına varmadığı 1980’lerin sonlarında büyük iş başarmıştı. Benim de çok sevdiğim New York’un, reformülasyonlar sonucunda bir parça değiştiği söyleniyor yorumcular tarafından. 2014 yılında markanın yeni ismiyle yeni parfümler piyasaya çıkmaya başladı. Bunlardan birisi de New York’un Intense versiyonu. Niş parfümcülükte pek görmediğimiz Intense devam kokusu çıkarma işini Nicolai Parfumeur Createur, artık her eski tarihli parfümü için yapıyor. Birçok parfümünün Intense isimli yeni sürümlerini piyasaya sürüyorlar. Tabii eskilerin üretimi de devam ediyor. EDT formundaki klasik New York’un, EDP konsantrasyonundaki kardeşi Intense bugünkü yazı konuğum.
New York Intense, kendi sitelerinde, “asla uyumayan şehir (New York genellikle böyle betimlenir)” temasına vurgu yapmış. Parfümü üzerime sıktığımda karşıma eskilerden kalma bergamot çıkıyor. Tatlılık barındırmayan bergamot erkeksi, nostaljik ve yüksek kaliteli. Başlangıcı eski koksa da bence çok güzel. Orta kısma geçildiğinde bergamot neredeyse hissedilmez oluyor. Bu sefer baş role aromatik baharatlar ve meşe yosunu çıkıyor. Baharatlardan karanfil en önde olanı. Sonrasında biber etkili. Meşe yosunu, geri planda fazla öne çıkmadan tatlımsı ve tarihi baharatları destekliyor. Orta kısmı nefis. Son kısımda sıcak amber kendisini gösteriyor. Karanfil önderliğinde baharat koalisyonu amberin hemen yanıbaşında yerini almış. Sonlarda sürpriz şekilde gizlenmiş deri mutlu ediyor beni. Deri tatlı değil, gayet gerçekçi ve kuru. Azıcık da paçuli mi var orada? Açıklanan notalarında paçuli mevcut. Hatta vanilya bile var kapanışta. Alt notaları da gayet iyi.
New York Intense, 2014 çıkışlı müthiş bir eski tarz oryantal. Kompozisyon, tozlu turunçgiller (bergamot), aromatik yumuşak baharatlar (Obsession For Men’dekine benzer), geri planda kalmayı içine sindirmiş meşe yosunu ve gösterişli, gizemli, hayvansallık sınırındaki harika amberden oluşuyor. Fakat bence parfümün ana oyuncusu baharatlar. Tabii baharatlardan da karanfil. Orta notalardan itibaren etkisi giderek artan karanfil ve amber, parfümün bel kemiğini oluşturuyor. Meşe yosunu beklediğimden daha düşük profilde verilmiş. Bergamot sadece başlangıçta şöyle bir kendisini gösterip kayboluyor. Alt notalardaki deriyse, dikkatli koklanmadan algılanamıyor. Böylece meydan aromatik yumuşak baharatlara ve egzotik ambere kalıyor.
Yepyeni bir parfüm olmasına rağmen, ağabeyinin tarihi nosyonuna sahip çıkıyor New York Intense. Onun içindir ki eski kokuyor. Daha doğrusu olgun bir beyefendi gibi davranıyor. 40’lı yaşlarına yaklaşmış erkekleri hedeflediğini düşündüğüm New York Intense, rafine, şık ve erkeksi. Günümüzün yapay, şekerli, vanilyalı, baharatlı kokularına benzemiyor. İyi ki de benzememiş. Onun, 2015 yılının koku trendleri pek umurunda değil anlaşılan.
1989 çıkışlı New York’u kullanmış birisi olarak Intense’le birbirlerini andırdıklarını söyleyebilirim. New York, daha ferah, daha turunçgilli ve meşe yosunu baskınken, New York Intense, daha baharatlı, biraz karanlık ve amber oranı yüksek. New York, ilkbahar-yaz kullanımı için düşünülebilir. New York Intense ise serin havaları tercih edecek gibime geliyor. Ayrıca New York belki de EDT olması sebebiyle performans sorunu yaşarken, New York Intense EDP olmasının avantajıyla dolu dolu kokuyor ve abisinden daha karmaşık, zengin ve dolgun. Gerçek bir parfüm kokladığınızı hissediyorsunuz Intense’de. Parfüm gibi parfüm yani. Sonuç olarak ikisi de harika
New York Intense, yeni nesil zıpır yapay oryantallerin ortasına düşmüş küçük çaplı bir bomba adeta. Herkesin sevemeyeceği, büyük kitlelere hitap etmeyen, kadınlardan harika yorumlar alamayacağınız, kimilerinin hacı yağlarına benzetebileceği yapısı var. Yapaylığın hissedilmediği kokusu biraz Obsession For Men ve Caron The Third Man’i anımsattı bana. Oysa klasik New York, Bois du Portugal çizgisine yakındı. İki parfümün de bir şişesi tez zamanda alınıp, dolapta saklana!
Fetva makamı olmasam da New York Intense, alınması halinde pişman olunmayacak, çok başarılı bir yeni nesil klasik. Eğer bu tarz kokuları sevmiyorsanız, hiç yaklaşmayın derim. Sizler La Nuit de L’Homme’la, Body Kouros’la, Chanel – Allure Homme’la, Versace – Eros’la, 212 Sexy Men’le oyalanmaya devam edebilirsiniz. Bense New Yok Intense’i sıkıp, Fransa meclisi milletvekilleriyle, İrlanda ormanlarında ava gidiyorum, soran olursa söylersiniz. Nerede benim Burberry desenli atkım ve Trench Coat’ım?
Kokusunun tasarımına markanın kurucusu Patricia de Nicolai imza atmış.
Koku Güzelliği:10/8.5
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)