3 Ağustos 2015 Pazartesi

Hugo Boss – Jour Pour Femme (2013)


Hugo Boss – Jour Pour Femme (2013)

"Parfüm dolu bir dolaba sahip insanlardan biriyim. Parfümleri çok severim, daima sevdim ve sevmeye devam edeceğim. Parfümlerle dolu bir dolabım her zaman olacak."

Ünlü Amerikalı oyuncu Gwyneth Paltrow, parfümlere olan sevgisini yukarıdaki cümlelerle anlatmaya çalışıyor. Koca bir dolap dolusu parfümü olan koku severlere de "merak etmeyin, sizden biriyim" demek istiyor belki de. Bayan Paltrow, parfümlere olan sevgisini Hugo Boss'un yeni kadın parfümü sayesinde biraz daha arttıracak gibi görünüyor. Sebebi basit.

Hugo Boss'un yeni kadın parfümü Jour Pour Femme'in dünya tanıtım yüzü olarak Gwyneth Paltrow'un seçilmesi, markanın bu parfümüne ne kadar önem verdiğini kanıtlıyor. Çünkü hepimiz biliriz ki Gwyneth Paltrow gibi Hollywood yıldızları, dahil oldukları tanıtım kampanalarından büyük gelirler elde ederler. Ve kuvvetle muhtemel ki Hugo Boss da Gwyneth Paltrow ile olan anlaşmasında bol sıfırlı bir sözleşme yaptı.


Parfüm sektörünün önde gelen kişilerinin yorumlarına göre, Hugo Boss'un bu büyük tanıtım kampanyası ilk yılında markaya iki yüz milyon euro satış olarak geri dönecek. Hugo Boss'un parfümleri bilindiği üzere P&G Prestige birimi tarafından pazarlanıyor. P&G yöneticileri Jour Pour Femme'in tanıtımında, kokusunun ilhamını günün ilk ışıklarından aldığını söylüyorlar. Ayrıca üç temel üzerine oturtulmuş teması: Hafiflik, ilham vericilik ve zarifçe oluşturulmuşluk.

Jour Pour Femme'in açılışı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Buruk ve neredeyse kremsi limona benzetiyorum başlangıcını. Açıklanan üst notalarında yeşil limon, greyfurt çiçeği ve agathosma denilen bitki var. Evet sanırım haklılar. Buruk limon, misket limonu ya da yeşil limon denilen lime'da geliyor olabilir. Üst notaları fena değil. Orta kısımda çiçekler devreye giriyor. Buruk ferah limona hissedilir oranda kremsi-kadınsı çiçekler ekleniyor. Açıklanan orta notalarında hanımeli, inci çiçeği ve frezya var. Onlardan geliyor olabilir beyaz çiçek kokusu. Orta bölüm benim için biraz fazla kadınsı ve çiçeksi ama kötü olduğu söylenemez. Parfümün son kısmı biraz sorunlu. Alt notalarda yapaylık sınırındaki odunsular (huş ağacı) ve ağdalı amber kendisini hissettiriyor. Kapanışta çiçeksi öğeler var ama amber ve dumansı olmaya çalışan huş ağacı hafiften baş ağrısı yapmaya müsait. Alt notalarını pek sevmedim.

Jour Pour Femme, anlaşılacağı üzere ferah çiçeksi bir deneme. Başlangıçtaki gayet ferah limon ve turunçgiller, onu sıcak yaz günleri için rahatlatıcı hale getiriyor. Orta kısımda devreye giren beyaz çiçekler fazlaca ağır değil, limonla beraber uyumlu ama yine de kadınsı. Kapanışıysa küçük çaplı hayal kırıklığı. Ferah üst ve orta notaların ardından reçinemsi amber ve huş ağacının ne işi var orada anlayamadım. Yani koku piramidinde uyumsuzluk var bence. Yazın kullanmak isteseniz ağır kaçabilir ama limon neredeyse başrolde. Kışın kullansanız ferah limon ve çiçekler ne alaka? Sanırım kullanım dönemi olarak serin ilkbahar günleri olarak düşünülebilir. Sadece 1-2 aylık dönem mi?


Parfümün basit bir ferah çiçeksi olduğunu kabul ediyoruz. Çok ilginç, farklı ya da parfümler tarihine damga vuracak yaratıcılıkta değil. Kimilerinin saç spreylerine benzettikleri kokusu bazı deodorantlara da benzetilebilir. Ne yazık ki bu tür kadın parfümlerinde bu hata hep tekrar ediliyor. Beyaz çiçeklerin ustaca kullanılmaması bazı yorumcuların dediği gibi "bulaşık deterjanı" kokusuna yakın sonuç veriyor. Jour Pour Femme'de durum o kadar trajik olmasa da uzun süreli kullanımda sıkıcı olacağını ve yapaylığın rahatsız edici olacağını düşünüyorum. 

Hugo Boss'tan beklenebilecek vasatlıktaki Jour Pour Femme, her yaştan kadına hitap ediyor gibi. İlk başlardaki kolay benimsenebilecek kokusu sizi çabucak kandırmasın. En az 2-3 farklı sefer deneyip, alım kararını öyle verin. Eau de Parfum (EDP) formunda. Kalıcılığı ve fark edilirliği normal seviyelerde. 

Parfümün tasarımını IFF (International Flavors & Fragrances) ekibi yapmış.

Koku Güzelliği: 10/6

30 Temmuz 2015 Perşembe

Kenzo Pour Homme (1991)


Kenzo Pour Homme (1991)

"Sahte bergamot kokusu için linalyl acetate, sahte limon kokusu için dihydrogeraniol, çamaşır deterjanı kokusu için dihydromercenol ve ucuz misk kokusu için galaxolide kullanılır genellikle parfümcülükte. Pazarlamacılar sever çok satan klişe parfümleri. Sentetiklerle yapılmış parfümleri, şirketlerin muhasebe birimleri de sever çünkü ucuza mal edilirler. Koku tasarımcıları da sever çünkü yapması kolaydır. Kenzo Pour Homme'daki sahte deniz esintisi hissini veren bol miktarda methylbenzodioxepinone'dur. O, uzun süre Fransa'nın en çok satan parfümleri listesinin üst sıralarındaydı."

Chandler Burr'un yukarıdaki anekdotu, parfüm sektörünün fazlaca teknik konusu olarak görülebilir. Evet bir parfümör kadar kimyasal geri planını bilemeyiz koku tasarım kısmının. Fakat Kenzo moda evi, 1991 yılında öyle bir parfüm piyasaya sürdü ki, her şeyi kökünden sarstı adeta.

Kenzo'nun kendi sitesinde "devrim, ikonik ve klasik" kelimelerini görünce küçük çaplı heyecan yaşamadım değil. Kastedilenin Fransız Devrimi ya da Bolşevik Devrimi olmadığı çok açık. Kenzo, bu ilk erkek parfümü için "Parfümler dünyasında küçük bir devrim. Deniz notasını Kenzo Pour Homme'da kullanmaya cüret ederek, mavi bambu şeklindeki ikonik şişesiyle, bir klasik haline geldi." demiş. Hatta deniz notasının bir parfümde ilk defa bu kadar başarıyla kullanıldığı belirtiliyor. Ve onun okyanus mavisi bir yolculuk olduğundan bahsediliyor.


Parfüm sektörünün muhtemelen en bilinen ve en sıra dışı sucul ferah parfümlerinden birisi olarak düşünülebilir Kenzo Pour Homme. Parfümlere çok az ilginiz bile olsa onu iyi kötü tanıyorsunuzdur. Yirmi dört yıl önce piyasa sürülen Kenzo Pour Homme'un sanki birkaç yıl önce çıkarılmış gibi günümüze yakın kokması, şüphesiz onun zamanın ötesindeki ufkunu kanıtlıyor bize. İşte karşımızda sucul ve deniz gibi kokan parfümlerin ilk ve en esaslı örneklerinden birisi var. Bir çok marka onu örnek aldı yeni parfümlerinde ama öylesine kendisine özgü bir kokusu var ki Kenzo Pour Homme'un, taklitleri her zaman başarısızlığa uğramaya mahkum oldu. Çünkü biliriz ki aslı varken hiç kimse sahtesini kullanmak istemez.

Kendi sitelerinde Kenzo Pour Homme için deniz, okyanus ve su temasına vurguyu da dikkate alarak başlıyorum onu kullanmaya. İlk sıktığımda yosunlu deniz tuzu patlamasıyla karşılaşıyorum. Ferah üst notalarda alıştığımız üzere turunçgillere rastlamadım. Şaşırtıcı ve benzersiz başlangıcı temiz ve geçmiş yıllardan tanıdık. Üst notalarını sevdim. Orta kısımdan itibaren tuzlu-yosunsu kısım biraz geri plana geçerken, yapaylık sınırındaki sucul tema öne çıkıyor. Ona ferah baharatlar da eşlik ediyor. Ayrıca garip erkeksi çiçeklerden de bahsedilebilir. Orta kısmını başlangıcı kadar zengin ve etkileyici bulmasam da kötü değil. Son kısımda misk öne çıkmaya çalışıyor. Ferah yumuşak odunsu notalar da artık daha görünür hale geliyor. Orta bölümdeki sucul yapı hala devam ediyor alt notalarda. Son kısmı fena değil.

Kenzo Pour Homme, görüp görebileceğiniz, koklayıp koklayabileceğiniz en tuhaf, en anlatması zor parfümlerden birisi bence. Bu duyguyu Kouros'u anlatırken de yaşamıştım. Öncelikle kelimeler yetersiz kalıyor onu tanımlamak için. Ne tam turunçgilli ne çiçeksi ne baharatlı ne de odunsu. O bambaşka bir galaksiden gelmiş ve dünyamıza düşmüş gök taşı gibi.


Benim anladığım bu parfüm, tuzlu deniz yosunları, misk ve odunsu notaların birleşiminden oluşuyor. Sizin bu tanıma katkınız muhakkak olacaktır. Chandler Burr'un gayet yerinde deyimiyle "sahte deniz esintisi" hissini bu kadar baskın ve gerçekçi verebilen parfüm, bugün bile azdır. Sahil kenarlarında denizden esen hafif bir meltemin burnunuza taşıdığı tuzlu deniz suyu kokusunu çağrıştırıyor bana genellikle.

Kabul etmek gerekir ki çok doğal kokmuyor. Nasıl koksun ki? Yapay deniz kokusunu bir şekilde Kenzo Pour Homme'a enjekte etmeliydi Christian Mathieu. Ve bunu da 1990'lı yılların başlarındaki koku teknolojisiyle yapmak zorundaydı. Doğadan doğal yollarla elde edemeyeceği bu deniz esintisi kokusunu, olabilecek en iyi ve çarpıcı şekilde vermişti parfümün tasarımcısı Christian Mathieu. Bundan daha iyisi muhtemelen yapılamazdı.

Kimi yorumcular onun zaman zaman plastiğimsi koktuğundan şikayetçiler. Kesinlikle haklılar! Bu hissiyata bende şahit oldum. Fakat berbat verilmiş deri anlamında düşünülmesin bu plastiğimsi tema. Gayet aromatik hale getirilerek beğenimize sunulmuş. Orta kısımda sabunsu deniz etkisinin, yeni nesil bir çok ferah sucul parfümde tekrar edildiğini gözlemleyebilirsiniz. Bilin bakalım hangi parfümü örnek aldılar!


Evet farkındayım, Kenzo Pour Homme, yaşı otuz ve üzerinde olan parfüm severler için hala enfes hatıraları, lise yıllarını, aileyle gidilen yaz tatillerini, yazlık bölgelerdeki diskolarda neredeyse her on erkekten sekizinin Kenzo Pour Homme koktuğunu, arkadaşlarla çakır keyif, tekila içme yarışmalarının yapıldığı sıcak, rutubetli sahil kasabalarını hatırlatıyor. Hiç merak etmeyin çünkü Kenzo Pour Homme bende de aynı hisleri uyandırıyor. Onu fazlaca popüler bulabilirsiniz. Hatta ayağa düştüğünü, avamlaştığını, modasının geçtiğini de iddia edebilirsiniz. Şüphesiz bu sözlere karşı çıkmayacağım. Fakat onun parfüm tarihinin şimdiden klasikleri arasına girdiğini de unutmamak lazım. Aynı Cool Water, Kouros, L'Eau d'Issey Pour Homme, Fahrenheit, Acqua di Gio gibi.

İyi de duygusallığı bırakıp, gerçeklere odaklanabilir miyiz? Mesela Kenzo Pour Homme'un başarılı kokup kokmadığını sorgulamak gerekir mi? Kabul etmek gerekir ki 1990'lı yılların başlarında bu tür kokuların neredeyse hiç olmadığını düşündüğümüzde şüphesiz müthiş bir eserdi. Geçtiği yerde iz bırakan bu delikanlının, son yıllarda biraz pabucunun dama atıldığı söylenebilir. Artık her yıl o kadar çok parfüm piyasaya çıkıyor ki Kenzo Pour Homme gibi klasiklere yeterince değer verilmediği söylenebilir. Sanırım bir şişesini alıp kullanmam fakat saygı duyulması gereken bir arkadaş olduğunu düşünüyorum onun. Günümüz dünyasında başarılı olmanın kıstasının yüksek sayılarla ve zenginlikle ölçüldüğü bu ucube modern hayatta, eskisi kadar hayranı olmasa da geçmişteki satış rakamlarını yakalayamasa da evet o gayet başarılı bir parfüm benim gözümde.

Kariyerinde az sayıda parfüme imza atmış Christian Mathieu'nun başyapıtı denebilir Kenzo Pour Homme. EDT konsatrasyonuna sahip. Kalıcılığı kıyafette gayet iyi. Tende normalin üzerinde. Fark edilirliği başlangıçta fazla. Zamanla normale dönüyor. Kimi günler fazlaca uyguladığımda, kapalı yerlerde boğucu olduğunu fark ettim. Onun için dozajlamayı iyi yapmanızı öneririm.


Luca Turin'in kitabında Kenzo Pour Homme ferah otsu olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden üç puan verilmiş.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6.5

26 Temmuz 2015 Pazar

Chanel – Cristalle (1974)


Chanel – Cristalle (1974)

Güney Hindistan'ın Kerala ve Tamil Nadu bölgelerinin sınırlarındaki mavi tepelerde şafak sökmüştür artık. Yasemin çiçeğinin hasadı başlar bu saatlerde. O kadar narin bir bitkidir ki yasemin, sadece elle toplanabilir. Öte taraftan İtalya'da Etna dağının hemen kenarında, Sicilyalı köylüler, merdivenin kenarına oturmuş, topladıkları lezzetli ve değerli limonları seçerler. Böylece 1974 yılında Chanel'in yeni kadın parfümünün ilkeleri, kokunun kaderine yön vermiştir: Limon ve yasemin.

Cristalle'in saflığını, ışıltısını ve şeffaflığını tahmin edebilirsiniz sanırım. Turunçgil ağacındaki meyve ve yasemin şurubundaki yapraklar, yeryüzünün ve gökyüzünün soluğuyla kombine edilmiştir. İşte size Cristalle'in kısa öyküsü.

Kimilerine göre Matmazel Chanel'in bazı kıyafetlerinde kullandığı mücevherlerden esinlendiği belirtiliyor Cristalle parfümünün. Her kadın gibi Coco Chanel'in de pahalı mücevherlere, özellikle kristale büyük ilgisi vardı. Cristalle parfümünün, Coco Chanel'in bu tutkusuna binaen tasarlandığı anlatılır. Gerçi resmi tanıtımında bu yönde bilgi yok ama parfümün ismindeki kristal vurgusu, bu hikayeyi doğrulayabilir.


Chanel moda evinin dünya parfüm tarihine armağan ettiği klasiklerden birisinin de Cristalle olduğu rahatlıkla söylenebilir. 1970'li yılların ortasında Diorella'ya güçlü bir cevap olarak da düşünülebilir Cristalle. Edmond Roudnitska'nın müthiş şipresi Diorella'ya, Chanel, 1974 yılında Henri Robert'la karşılık vermişti fakat ilk fikrin Edmond Roudnitska'dan çıktığı görülüyor bu rekabette. Yoksa değil mi? Peki 1971 çıkışlı No.19'u nereye koyacağız.

Kadın parfümleri tarihinin üç müthiş klasiği No.19, Diorella ve Cristalle'in, koku formu anlamında birbirlerine yakın oldukları söylenebilir. Kuru, tozlu aldehidik turunçgil şipreleri olarak tanımlanabilecek üç eser, 1970'li yılların, Fransa ve Avrupa merkezli parfümlerinin genel karakterlerini takip ettikleri anlaşılabilir. Gerçi yazımda fazlaca kıyasa girmeyeceğim. Ama Cristalle'in arka planındaki tarihsel boyutu böylece kısaca hatırlatmak istedim.

Cristalle'i üzerime sıktığımda karşıma tozlu turunçgiller ve aromatik Akdeniz otları çıktı. Başlangıçtaki lezzetli ve eski portakal var ama limon muhtemelen baş rolde. Üst notalarda buruk ve rafine limona aromatik otlar büyük oranda destek veriyor. Evet klasik bir tozlu, nostaljik şipre açılışına sahip. Başlangıcı çok güzel. Orta kısımda kuru çiçekler kendisini gösteriyor. Sabunsu-pudralı verilmiş çiçeklerde fazlaca tatlılık yok. Aldehitlere benzer bu çiçeklere biraz da kavun eşlik ediyor sanki. Evet ben de sizin gibi "kavunun ne işi var burada" diye şaşırdım. Orta notalarda kavun veya şeftaliden gelen meyvemsi yapı, çiçeklerin hemen yanı başında duruyor. Açıkçası orta kısmı, başlangıcı kadar sevemedim. Sonlarda yine sürpriz var. Harika bir meşe yosununa parlak ve eski limon eşlik ediyor. Son kısım enfes.


Cristalle'in yeşil, meyveli-turunçgilli şipre olduğunu düşünüyorum. Tabii meyveler daha geri plandayken turunçgiller ve özelde limon ön planda denebilir. Aldehit benzeri pudralı çiçekler tam Chanel klasiği. No.5 ve No.19'da örneklerine rastladığımız bu sabunsu çiçeklerin Cristalle'de izlerini takip edebiliyoruz. Kuru, temiz ve pürüzsüz verilmiş çiçekler abartılı şekilde kadınsı olmasa da, onun feminen yanını vurguladığı açık. Eski-tozlu limon tahmin edebileceğiniz gibi harika kullanılmış. Ve meşe yosunu yine şahane bir kapanışa imza atmış.

Cristalle, adeta No.5'in çiçeklerini, Mitsouko'nun meyvelerini ve No.19'un limon ve meşe yosununu organik şekilde bünyesinde toplamış. Tabii ki yüksek kaliteli, şık, dengeli ve yapaylıktan eser yok. Üst-orta-alt nota ayrımları belirgin, lüks, olgun bir Chanel hanım efendisi duruyor karşımızda. Mesafeli, saygılı, kibar ve asil.

Günümüzün modern ve tatlı baharatlı parfümlerine hiç benzemiyor. O, tamamen farklı bir evrenin üyesi. 2015 yılının pop kültürü, onun umurunda bile değil. Edith Piaf'ın şarkılarındaki eski Paris kulüplerinin üyesi kadınların kokusu o. Lady Gaga veya Justin Bieber, onun muhtemelen en büyük kabusudur. Kim Kardashian ise onu uzaylı bile sanabilir.


Parfüme yönelik iki eleştirim olacak. Birincisi orta kısımdaki o kavun benzeri meyvemsilik. Sabunsu çiçeklerle iyi uyum sağlamadığını düşünmüyorum meyvelerin. Gerçi parfümün 1974'ten beri farklı seferler reformülasyon geçirdiğini düşünürsek, belki de ilk formülasyonda bu sıkıntı yoktu. Ya da sadece benim için sorun orta notalar. İkincisi de fark edilirliğinin düşüklüğü. Tabii parfümün EDT olduğunu düşünürsek harikalar beklemek doğru olmayabilir. Belki de özellikle tene yakın koku formu oluşturulmuştur.

EDT demişken önemli bir bilgi vereyim. Cristalle'in ilk 1974 formülü EDT idi. Ben de EDT'sini kullandım. Bir de EDP piyasaya sürüldü 1993 yılında. EDP'yi Jacques Polge tasarlamış. Yorumlara baktığımda iki parfümün birbirinden farklı olduğu söyleniyor. Genel olarak EDT'si öneriliyor. Hatta bir yerlerden vintage EDT bulabilirseniz onu almaya bakın derim.

Günlük basit kullanım için uygun olacağı izlenimi vermedi Cristalle. Belki yaz mevsimindeki şık bir havuz başı davetinde kullanmak yerinde olacaktır. Kot-tişört parfümü olmadığını düşünüyorum. Yaş olarak ise otuz hatta otuz beş üzeri kadınların denemelerini öneririm. İlkbahar-yaz kullanımı için ideal. Çok soğuk günlerde, yaz sıcaklarında vereceği tadı veremeyeceğini sanıyorum.


Luca Turin'in kitabında turunçgil şipre olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden beş verilerek en iyi parfümler listesine alınmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7.5

23 Temmuz 2015 Perşembe

Parfum d’Empire – Yuzu Fou (2008)


Parfum d’Empire – Yuzu Fou (2008)

Kimilerinin onun için "dünyanın en seksi meyvesi" demesi çok anlamlı mı bilemiyorum. İlk olarak Çin'de üretimi yapıldığı söylenen yuzu meyvesinin, Japonya'ya gelişi ve bu ülke insanı için önemli yere sahip olmasının eski tarihlere dayandığı düşünülebilir. Batı dünyasının fazla bilmediği yuzunun Güney Doğu Asya'da sevilen bir meyve olduğu ve sık sık ünlü şeflerin yemeklerinde aroma arttırıcı olarak kullanılması şüphesiz tesadüf değil. Yuzunun o buruk tadı, çoğu zaman greyfurt-mandalina-limon karışımına benzetilir. Hatta yuzu için Japon Portakalı tabiri bile karşımıza çıkar.

Sadece yemeklerde ve tropikal kokteyllerde kullanılmıyor yuzu. Japon geleneklerinde farmakolojiden, spa'lara hatta meditasyon uygulamalarına kadar çok yerde rastlıyoruz yuzu meyvesine ve onun kokusuna. Kimi belgesellerde gördüğümüz ünlü Japon sedir ağacı banyolarında da arındırıcı, rahatlatıcı olarak kullanılıyormuş yuzu. Tabii antik ritüelleri de unutmamak gerekiyor.

Egzotik Güney Doğu Asya'nın bu sevilen meyvesi, Fransa merkezli niş parfüm evine ilham kaynağı olması bakımından bizi ilgilendiriyor. Genellikle sağlam ve yoğun karakterli kış parfümlerini sevdiğim Parfum d'Empire, koleksiyonuna bu sefer ferah ve yumuşak meyveli koku ekledi 2008 yılında. Yuzu Fou'nun, "Çılgın Yuzu" anlamına geldiği belirtiliyor. Kendi sitelerinde Yuzu Fou'yu "Japon tazeliğinin yayılması" olarak tanıtmışlar. Ayrıca " turunçgil özünden, donmuş naneden, saf mine çiçeğinden, yeşil bambudan, ballı neroliden ve beyaz miskten" yararlanılmış kokusunu anlatmak için. Bakalım Yuzu Fou, sevdiğim Parfum d'Empire'lar arasında yerini alabilecek mi?


Yuzu Fou'nun açılışında lezzetli turunçgiller var. Biraz portakal, mandalina ve azıcık da limon. Üst notalar gayet meyveli, ferah, yumuşak ve doğal. Buruk denebilecek başlangıcını sevdim. Orta kısımda acı portakal-mandalina hissi artarak devam ediyor. Başlangıcıyla hemen hemen aynı orta notalar hala lezzetli ve durağan. Meyveli yapı etkin orta notalarda. Son kısımda meyvelerin etkisi biraz azalıyor. Onun yerini misk ve yumuşak odunsu notalar dolduruyor. Çok ilginç ya da etkileyici değil son kısım. Hatta bence parfümün en sıkıcı yeri kapanışı.

Güneşte kurutulmuş mandalina kabuğu hissi var parfümün tamamında. Çok canlı portakal kullanımı aklınıza gelmesin. Genel olarak ekşi, buruk ve sakin mandalina kokusuna sahip. Tabii yuzu meyvesini hiç yemediğim için tadını bilemiyorum. Yuzu Fou'yu kullanım sürecinde zihnimde çoğu zaman mandalina canlandı. Özellikle başlangıcı çok doğal. Orta kısım biraz daha ortalama meyve-turunçgil kokusuna dönüşüyor. Sonlarıysa sanki seyreltilmiş misk ve meyve aromasının karışımı gibi.

Biraz olgun tarzı var. Genç işi sayılamayacak turunçgil parfümü olarak düşünülebilir. Yapaylık olduğu söylenemese de oldukça tek düze. Uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olacağa benziyor. Canlı olmayan yapısı da performans anlamında harikalar yaratmıyor.


Yuzu Fou, kendi halinde ve iddiasız bir parfüm. Çok kompleks ya da derin değil kokusu. Evet taze ve lezzetli ama düz çizgide ilerlemesi, böylesi niş marka için soru işaretleri oluşturuyor zihnimde. Yine de kaliteli bir turunçgil parfümü arıyorsanız, Yuzu Fou'yu ziyaret etmeyi düşünebilirsiniz.

Luca Turin'in kitabında çok sesli turunçgil olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden dört puan verilmiş. Fakat ben bu parfümde çok sesliliğe rastlamadım. Yakın zamanda Parfüm d'Empire parfümlerinin reformülasyon geçirdiği konuşuluyor. Sanırım benim kullandığım yeni formülasyon ve dört puan alacak gibi görünmüyor bu haliyle.

Eau de Parfum (EDP) formuna sahip. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği zayıf. Yirmi beş yaş üzeri herkes kullanabilir. İlkbahar-yaz mevsimine uygun görünüyor. Birçok Parfum d'Empire gibi Yuzu Fou'da uniseks kullanıma uygun. Düşündüğüm zaman her iki cinsinde rahatlıkla kullanabileceği basitlikte gibi görünüyor.


Yuzu Fou'nun tasarımını, markanın kurucusu ve sahibi  Marc-Antoine Corticchiato yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6.5