Hermes – Un
Jardin Sur Le Nil (2005)
Bu
hikaye, Hermes'in o zamanki başkanı Jean Louis Dumas'ın kafasındaki stratejiyi
hayata geçirmek istemesiyle başlar. 2000'li yılların başlarında her alanda
rekabet ettiği en güçlü rakibi Chanel'in gerisinde kaldıklarını görür bay
Dumas. Hermes'in Chanel karşısında gerilemesini önlemek en büyük arzusudur.
Chanel, özellikle No.5'in itici gücüyle, büyük gelir sağlıyordu parfümlerinden.
Hermes ise önemli klasikleri olmasına rağmen, Chanel'in ulaştığı satış
rakamlarını yakalayamıyordu. O yıllarda Hermes'in sahibi olan Hermes ailesi,
daha cesur yönetim anlayışına yönelmeye karar verdi. Chanel ve diğer iddialı
rakipleriyle mücadele edebilecek parfümler piyasaya sürmeyi artık ciddi ciddi
düşünüyorlardı.
İlk
iş olarak 2000'li yılların başında ünlü parfümör Jean Claude Ellena'yı,
Hermes'in kadrolu baş parfümörü olarak atadılar. İkinci iş olarak rakiplerle
mücadele edebilecek ve ses getirecek parfümler meydana getirmek için yola
koyuldular. Bu bağlamda Hermes'in ünlü "Jardin" serisi hayata
geçirildi. İlk Jardin parfümü Un Jardin En Mediterranee olarak kayıtlara geçti.
Beklenen ilgiyi görmediği söylenebilir bu parfümün. Çok geçmeden Jardin
serisine ikinci üyeyi kazandırmak için çalışmalara başladılar.
Hermes'in
parfüm birimi yöneticileri Jardin serisinin ikinci üyesinin Nil nehrinden
esinlenmesini istediler. Çünkü o yıl Hermes markasının ana teması nehirlerdi.
Önce Amazon nehrini düşündüler. En son Nil nehrinde karar kıldılar. Böylece
parfümün ismi ve konsepti aşağı yukarı belirlenmişti. Bundan sonrası ilginç bir
Mısır seyahatiydi.
Hermes
parfüm bölümü yöneticileri Veronique Gautier ve Helene Dubrule, bir gün
Ellena'ya sürpriz haberi verdiler: "Mısır'a gidiyoruz ve siz de bizimle
geliyorsunuz!" Jean Claude Ellena bu durumdan şöyle yakınmıştı o zaman:
"Ne zaman yeni bir parfüm tasarlamak için çalışmaya karar versem, nereden
başlayacağımı asla bilmem. Onların bana 'Bizimle birlikte Nil'e geliyorsun'
dediklerinde acı duydum. Çünkü benim evrenimi sınırlandırabilirlerdi."
Mısır'a
vardıklarında, Jean Claude Ellena ağır tütsü, yasemin ve dumansı odunsu kokular
ile karşılaşacağını düşünürken oldukça şaşırır. Çünkü Mısır hiç de beklediği
gibi kokmaz. Mısır'ın farklı yerlerini dolaşırlar. Amaçları "Nil nehrini
çağrıştıran bir koku" bulmaktır. Bunun için Nil nehrinin kıyısında
gezinirler. Mısır'ın güneyinde bulunan ve hemen Nil'in kıyısındaki Asvan
kentini dolaşırlar. Fakat Asvan şehrinde dolaşırken Ellena'nın burnuna çöl
kokusundan başka bir şey gelmez. Ellena şaşkın ve gergindir.
Ertesi
sabah Kitchener adasına giderler. Orada birkaç çiçek kokusuyla karşılaşır
Ellena. Tropikal meyveler ve muz kokusu da algılar ama aradığı bu değildir.
Ellena, Gautier ve Dubrule hayal kırıklığına uğrar ama vazgeçmezler. Ertesi gün
bir bota binip, Nil nehrinin kıyısında dolaşırlar. Nehir gezintisine bir yerde
ara vermek isterler ve Nubian isimli köye uğrarlar. Yürüyüş sırasında etraftaki
ağaçlarda asılı gibi duran dolgun yeşil mangoları görürler. Mangonun o egzotik
kokusunu üçü de bol bol içlerine çeker ve Ellena'nın zihninde yeni parfümünün
ilham kaynağı belirivermiştir: Mango.
Un
Jardin Sur Le Nil ismini alacak parfümün doğumu böyle bir süreç sayesinde
gerçekleşir. Hermes'in "Jardin" serisine ait bu eser, çoğu parfüm
sever tarafından en çok övgüye mazhar olan Jardin parfümü olarak dikkat
çekiyor. İsminin ve bizzat kokusunun Nil nehrinden ilhamını alması, onun
egzotik tarafını öne çıkarıyor. Benim de yıllar önce kullandığım ve çok
sevdiğim Un Jardin Sur Le Nil'i yeniden ve arkasındaki hikayeyi de detaylı olarak
anlatmak istedim.
Un
Jardin Sur Le Nil'in açılışı ekşi, tuzlu, canlı ve doğal greyfurtla
gerçekleşiyor. Hafiften de limon var sanki. Fakat greyfurt çok daha baskın.
Başlangıçtaki lezzetli meyvemsilik olabilecek en güzel haliyle verilmiş. Harika
bir açılışı var. Orta kısımda mango devreye giriyor. Başlangıçtaki meyvemsi
yapı orta bölümde de devam ediyor. Bu sefer portakal-greyfurttan ziyade leziz
tropikal meyveler başrole geçiyor. Mangoya orta bölümde kadınsı sayılamayacak
çiçekler eşlik ediyor. Sarmaşık ya da lotus çiçeği olduğu vurgulanan çiçeklerle
meyvelerin uyumu görülmeye değer. Orta bölüm şahane. Geleyim son kısma. Alt
notalarda meyvelerin yerini yumuşacık misk, ferah odunsular, Ellena'ya özgü
dünyasal mineral yapı alıyor. Son kısım üst ve orta notalar kadar gösterişli ve
canlı olmasa da yine de kötü demek insafsızlık olur.
Un
Jardin Sur Le Nil, yeşil, ferah meyve-çiçek kombinasyonuna sahip. Başlangıçtan
itibaren kendisini hissettiren tatlılık, neyse ki aşırı değil. Yine de epey
tatlı kokusu olduğunu söyleyebilirim. Başlangıçtaki çok ferah ve temiz yapı,
orta kısımda da devam ediyor. Evet o her şeyiyle ilkbahar-yaz kokusu. Canlı,
neşeli, masum, naif, pozitif enerji kaynağı adeta. Onu kullanıp da mutsuz
olacak kişi azdır. Etraftan güzel övgüler alacağınızı tahmin ediyorum onu
kullandığınızda.
Başlangıçtaki
ferah, yeşil, taze meyvelerin tuzluluk barındırdığını düşünüyorum. Yosun kokan
akutikler gelmesin aklınıza. Buradaki tuzluluk mis gibi ferah meyvenin doğal
aroması gibi. İnsanı şaşırtacak denli gerçekçi verilen notalarda yapaylığa
rastlanmıyor. Meyvelerle çiçeklerin uyumu muazzam. Onun kötü ya da başarısız
tarafını yazayım diye düşünüyorum ama aklıma hiç bir şey gelmiyor. Belki son
kısmın biraz ortalama olduğu söylenebilir.
Karşımda
muhtemelen şimdiye kadar yapılmış en iyi modern meyveli-çiçeksi kombinasyon
var. Bir gün karşıma çok daha iyisi çıkar mı bilinmez, ama daha iyisi yapılana
kadar benim için en iyi ferah yazlıklardan birisi Un Jardin Sur Le Nil. Sıcak
günlerde güneş teninize vurduğunda daha bir tuzlu tuzlu kokuyor ki, onu
sevmemek gerçekten zor. Bilemiyorum belki de ben bu tür yeşil, ferah ve
lezzetli kokuları sevdiğim için böylesine ilgimi çekti. Eğer bu tarz parfümleri
sevmiyorsanız benim hissettiklerimi yaşayamayabilirsiniz.
Kimi
kaynaklarda kadın parfümü olarak sınıflandırılıyor. Hatta bazı mağazalarda
kadın bölümünde satılıyor. Siz hiç aldırmayın. Un Jardin Sur Le Nil, kesinlikle
uniseks bir parfüm. Erkekler rahatlıkla kullanabilir ve onun tadını
çıkarabilir. Zaten Hermes'in Jardin serisinin tamamı uniseks olarak sunuluyor.
EDT
konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı yeterli. Fark edilirliği ortalama. Böylesi
ferah bir parfümden performans anlamında harikalar beklemek yerinde
olmayabilir. O, kendisine verilen görevi zaten başarıyla yerine getiriyor. Yaş
olarak bence kırk ve altındaki herkese uyacaktır. Üst yaş gurupları için biraz
"genç işi" kaçabilir.
Parfüm
eleştirmeni Luca Turin'in kitabında odunsu ferah olarak sınıflandırılmış ve beş
üzerinden üç puan almış.
Not:
Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.
Koku
Güzelliği:10/8.5