1 Haziran 2015 Pazartesi

Paco Rabanne Pour Homme (1973)


Paco Rabanne Pour Homme (1973)

1 Million, XS, Black XS, Ultraviolet ve son olarak Invictus. Ünlü moda markası Paco Rabanne, bir şekilde popüler olan parfümlere imza atmayı başarıyor. Özellikle 1 Million'la birlikte büyük sükse yaptığını ve önemli satış rakamlarına ulaştığını biliyoruz. Evet ticari anlamda başarılı ve genel beğeniye uygun kokular yaratma da çok az marka onlarla baş edebilir. İyi de Paco Rabanne'in parfümleri sadece 1 Million ve Invictus'tan ibaret mi sandınız?

Calandre, Tenere gibi başarılı klasiklere imza atan Paco Rabanne'in parfüm yolculuğu 1969'da başlamıştı. Markanın ilk parfümü 1969 yılı çıkışlı Caladre olarak kayıtlara geçti. Çiçekler ve aldehitin merkezde olduğu Calandre, kadınların beğenisine sunulmuştu. Calandre'den dört yıl sonra markanın kendi ismini verdiği Paco Rabannne Pour Homme doğdu. İlk parfümlerinin kadın kokusu olması, muhtemelen ikinci parfümlerinin erkek için düşünülmesine yol açtı. 1973 yılında piyasaya sürüldüğünde oldukça başarılı oldu Paco Rabanne Pour Homme. İki yıl sonra FIFI tarafından en iyi parfüm ödülü de aldı. Fakat en büyük ödülü parfüm severler verdi. Bu erkeksi yeşil aromatik fujer, döneminin karakterini yansıtıyordu hiç şüphesiz. Chanel Pour Monsieur'un, Azzaro Pour Homme'un, Ralph Lauren - Polo'nun, Eau Sauvage'ın, Givenchy - Gentleman'in, Aramis Classic'in, Equipage'ın hüküm sürdüğü 1970'li yıllarda piyasaya çıktı Paco Rabanne Pour Homme. Şu saydığım rakiplere bakar mısınız? Her biri kendi çapında efsane parfümlerden hiç de aşağı kalır tarafı yoktu Paco Rabanne Pour Homme'un.

1980'li yıllarda bu efsanelere Antaeus, Kouros, Jules, Bel Ami,  Drakkar Noir ve Zino Davidoff eklenecekti. Yani anlayacağınız 1970 ve 1980'li yıllar, erkeksi, sert, maço parfümlerin altın çağıydı. Günümüzün değişen koku trendleri ile neredeyse hiç alakası olmayan 1970'li yılların başlarında Paco Rabanne Pour Homme, ismini parfüm dünyasının klasikleri arasına yazdırmıştı. İşte karşımızda kırk iki yaşında bir jön var. Siz onu ister Hollywood'un ister Yeşilçam'ın jönlerine benzetin.


Genellikle hakkında övgü dolu cümleler okuduğum Paco Rabanne Pour Homme'u oldukça merak ediyordum. Özellikle içeriğindeki meşe yosunu kullanımı ilgimi çekiyordu. Gerçi 1973 yılındaki orijinal formülünün 5-6 defa reformüle olduğu söyleniyor ve ilk halinden epey değişikliğe uğradığı iddia ediliyor. Zaten kullanım sürecinde bazı soru işaretleri oluştu kafamda bu anlamda. Neyse artık detaylara geçeyim.

Kendi sitelerinde aromatik fujer olarak sınıflandırılmış. Kimi yerlerde tarihte üretilen ilk fujer parfümü olduğunu belirtilmiş. Yine kendi sitelerinde parfümün erkeksi, beyefendi yönü vurgulanmış. Üzerime sıktığımda beni eskilerden gelen tozlu limon, bergamot ve aromatik otlar karşılıyor. Tipik 1970'li yıllar erkeksi parfümü açılışı diyesim var. Gayet şık, erkeksi, olgun ve hafiften tütün kolonyası kıvamında. Müthiş üst notalar tek kelime ile harika. Orta bölümde aromatik otlar hala etkin. Bu bölümde erkeksi çiçekler devreye giriyor. Lavanta ve sardunya algılıyorum. Meşe yosunu ise neyse ki kendisini gösteriyor ama biraz sulandırılmış-seyreltilmiş hissi veriyor. Orta notalarda biraz paçuli ve hayvansallık da var sanki. Orta kısım güzel ama sanki bir şeyler eksik. Alt notalarda yumuşak misk var. Yine yumuşak odunsu notalarla, karanlık sayılabilecek tatlı denemeyecek deriyle çok da ilginç olmayan kapanışını gerçekleştiriyor.

Paco Rabannne Pour Homme, döneminin standart erkeksi hissiyatını rahatlıkla veriyor. Başlangıçtaki nostaljik ve tozlu üst notalar, daha ilk saniyelerde kokunun yönü hakkında ipucu veriyor. Açılışı çok rafine, doğal ve otsu. Limondan çok bergamota yer verilmiş başlangıçta. Parfümün şişesindeki yeşil tema, kokunun tamamında etkili. Temiz, neredeyse sabunsu yeşil yapı, Polo kadar ağaçsı veya çamsı değil. Meşe yosunu biraz daha öne çıkıyor ama malum kısıtlamalar sonunda kullanılan meşe yosunu teması epey törpülenmiş anlaşılan. Parfümün orta kısmında başlayan tuhaf seyreltilmiş his, alt notaların sonlarına kadar devam ediyor. New York'daki kadar belirgin meşe yosunu kullanımı yok. Hafiften Bois du Portugal'a benzettim. Fakat yukarıda da söylediğim gibi parfümün genleriyle epey oynamışlar. Çünkü ayakları yere sağlam basan net bir kokuya sahip değil. Hep kararsız, ne koktuğu çok belli olmayan, başlangıcı dışında notaları vurgulanmamış hali açıkça görülüyor.


Eminim ki 1973 yılındaki ilk Paco Rabanne Pour Homme harikaydı. Çünkü ilk formülasyonda meşe yosunu baskın olduğu söylenen parfümün, kırk iki yıl sonraki hali benim için biraz hayal kırıklığı oldu. Nefis başlangıcını saymazsam, 1970'li yılların o müthiş havasını veremiyor. Hafiften erkek traş kolonyalarını andırıyor. Garip, hibrid bir parfüme dönüşmüş. Siz ne yapın edin, eski versiyonlarını bulmaya çalışın. Tek çözüm bu anlaşılan.

Geçtiğimiz haftalarda kullandığım No.19 varken, oldukça yüksek fiyata razıysanız Bois du Portugal varken, zar zor bulmayı göze alabilirseniz New York varken, Paco Rabanne Pour Homme’un son halini tavsiye edemeyeceğim. Yine de otuz beş yaz üzeri erkeklerin kullandığı ağır, oturaklı ve erkeksi bir parfüm arıyorsanız, şans verebilirsiniz. Belki beğenirsiniz.

Luca Turin'in kitabında Paco Rabanne Pour Homme'un aromatik fujerlerin en erken örneklerinden olduğunu, hafiften melankolik koktuğunu yazmış. Ayrıca erkek vücut bakım ürünlerinin (aftershave, sabun, traş kremi ve saç toniği) kokusuna benzetmiş. Odunsu turunçgil olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden dört puan vererek oldukça beğenilmiş.

EDT formundaki parfümün başlangıcı saldırgan. Orta kısma geçildiğinde neyse ki normale dönüyor fark edilirlik. Kalıcılığı fena değil. Tam bir erkek parfümü. Yaş olarak otuz beş hatta kırklarına gelmiş erkeklere uygun olacağını düşünüyorum. Mayıs ayının serin son günlerinde kullandığım Paco Rabanne Pour Homme, yaz sıcakları için fazla gelebilir. İlkbahar-sonbahar dönemlerinde kullanmak fena olmayacaktır. Farklı yapısı ve genel beğeniye uymayan kokusuna istinaden denemeden almak riskli olabilir. Şimdiden uyarayım.


Kokusunun tasarımını Jean Martel yapmış. Kayıtlarda sadece Jules ve Paco Rabanne Pour Homme'u tasarlamış olarak görünüyor Jean Martel. Pek tanınmamış bir parfümör olduğu söylenebilir. Şişesinin tasarımın ise Pierre Dinand yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com'a teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6.5

28 Mayıs 2015 Perşembe

Histoires de Parfums – 1904 (2014)


Histoires de Parfums – 1904 (2014)

Bu öyle bir hikaye ki sanayi devrimi sonrası modern zamanların en tutkulu ve acıklı aşklarından birisini anlatır. Muhtemelen sadece opera sanatı, bir kadının aşkını ancak bu kadar etkileyici ve sarsıcı verebilir.

Dünya opera sanatının en önemli eserlerinden birisi olarak kabul ediliyor "Madame Butterfly". Konusu Japonya'nın Nagazaki kentinde geçen operanın, kadın kahramanı Ço-Ço-San'ın (Butterfly) bir Amerikalı subay olan Pinkerton'a aşık olmasıyla başlar. Farklı bir kültürden gelen Amerikalı için ailesini, sevdiklerini hatta dinini bile değiştirmeyi göze alır. Fakat Pinkerton'un ülkesine dönüp, başka bir kadınla evlenmesi ve yıllar sonra Japonya'ya gelip, Ço-Ço-San'ı ziyaret etmesiyle gelişmeler trajik hale döner. Yıllardır aşkla beklediği erkeğin başka kadınla evlenmesini kabullenemeyen Ço-Ço-San, Japonya'ların geleneksel intihar şekli harakiri ile hayatını sona erdirir. Kadın, aşkı için ölümü seçmiştir.

Madame Butterfly operası, 1900'lü yılların başlarında gösterime girdiği her yerde büyük beğeni kazandı. Birçok ünlü yapımcı da yakın tarihe kadar hala Madame Butterfly operasını sahneye koymuş. Bunların muhtemelen en meşhuru Puccini'nin 1904 yılındaki Madame Butterfly gösterimiydi. Prömiyerini 1904 yılında İtalya'da yapan Puccini'nin Madame Butterfly'ı, 2014 yılında Fransa merkezli niş parfüm evi Histoires de Parfums'e ilham verdi. İsmini ilk gösterim yılı olan 1904'ten alan parfüm, Histoires de Parfums'un "Opera" serisinin beş parfümünden birisi. Serinin beş parfümü de kadın kullanımına uygun olarak verilmiş.


Kendi sitelerinde 1904, çiçeksi pudralı olarak sınıflandırılmış. "Madame Butterfly'ın narin kadınsılığını kucaklayan pudralı çiçeksilikten" bahsedilmiş. 1904'ün açılışı kremsi turunçgillerle gerçekleşiyor. Ferah olmayan mandalina başlangıçta kendisini şöyle bir gösteriyor ama etkisi kısa sürüyor. Orta bölümde parfümün gerçek karakteri kendisini gösteriyor. Bütün heybetiyle süsen (iris) ortaya çıkıyor. Tozlu ve nostaljik verilmiş süsen çiçeği, kokuyu kadınsı tarafa çekiyor. Pudralı yapı orta bölümde süsen çiçeğine eşlik ediyor. Abartılı verilmemiş pudra hiç de fena değil. Orta bölüm, parfümün en başarılı kısmı bence. Geleyim son bölüme. Bazı Histoires de Parfums kokularında rastladığım alt notaların vasatlığı sorunu, 1904'te de karşıma çıkıyor. Sıkıcı bir misk, yapaylık sınırındaki tatlımsı sedir ağacı ile hiç de ilginç kapanış yapmıyor. Son bölümü beğenmedim.

1904, kendi sitelerindeki kadınsılık vurgusu konusunda haklı sayılabilir. Orta bölümden itibaren çiçeksi yapıya bürünüyor. Süsen her zaman çok etkin. Sabunsu-pudralı verilmiş süsen, erkeksilikten uzak. Çok modern kokusu olmaması fakat henüz piyasa sürüleli bir yıl olması, onun ilhamını aldığı 1900'lü yılların tozlu opera sahnesini zihnimizde canlandırmaya çalıştırttığını düşünebiliriz.

Yumuşak ve sakin bir parfüm 1904. Zaten süsen çiçeğinin baskın olduğu parfümler genellikle çok saldırgan ya da çıkıntılı olmuyor. 1904, basit sayılabilecek yapıya sahip. Üst-orta-alt notalar dikkatli koklanırsa, geçişler anlaşılabiliyor fakat çok derin ve detaylı değil. Nostaljik formu, üst yaş gurubu kadınları hedeflediği izlenimini veriyor. Canlı, heyecanlı, kıpır kıpır meyveli-şekerli genç kız kokusu değil.


1904 hangi parfüme benziyor diye düşünürken ampul yandı. Yine Histoires de Parfums'un bir başka süsen temalı kokusu 1889'u anımsattı bana. 1904, daha basit ve daha az yağlı/makyaj malzemesi gibi kokuyor. Biraz daha ferah sayılabilir 1904. Yine de ilkbahar-yaz mevsimi için kullanmak iyi fikir olmayabilir 1904'ü. Sonbaharın hüzünlü serin günlerine çok daha yakışacaktır.

Kendi sitelerinde net bilgi olmasa da Opera serisinin Pure Parfum konsantrasyonunda olduğu karşıma çıktı farklı yerlerde. Dolayısıyla 1904'te muhtemelen Pure Parfum formunda. Kalıcılığı iyi, fark edilirliği fena değil. Oldukça yüksek fiyatına istinaden (kendi sitelerinde 60 ml.si 380 Euro) denemeden almanın iyi fikir olmadığını söyleyebilirim.

Koku Güzelliği:10/7

25 Mayıs 2015 Pazartesi

Versace – Versace Man Eau Fraiche (2006)


Versace – Versace Man Eau Fraiche (2006)

Erkek giyim, iç giyim, plaj kıyafetleri, ayakkabılar, aksesuar, kemer, kravat, küçük deri ürünleri, çantalar, mücevher, saatler, güneş gözlükleri ve sondan birinci sırada parfümler. İşte size Versace'in resmi internet sitesinin erkek bölümünün ürün çeşitleri.

Ürün gamını böylesine çeşitli tutan Versace için parfümler ne kadar önem arz ediyor bilemeyiz. Fakat gördüğümüz kadarıyla parfümlerine büyük yatırım yapmaya pek istekli değiller. Gerçi son yıllardaki Eros hamlesiyle tatlı baharatlı piyasa kokusu payına göz dikmiş görünüyorlar. Oysaki L'Homme gibi müthiş bir klasiği, Versace Man gibi sevilen bir erkeksi kokuyu ve daha birçok esaslı parfümünün üretimini sonlandırarak, hepimizde hayal kırıklığı yaratmaya devam ediyor. Gördüğüm kadarıyla kadın parfümlerine daha ağırlık vermişe benziyorlar. Erkek parfümlerinin pabucunu neden dama atıyorsunuz Versace ailesi?

Yukarıda da bahsettiğim gibi Versace'in beğenilen erkek parfümlerinden olan Versace Man'in üretiminin bitirilmesi çoğumuzu şaşırtsa da, bu parfümün 2006 yılında Eau Fraiche versiyonunun çıkacağı ve abisi Versace Man'dan daha başarılı olabileceğini söyleseler sanırım inanmazdım. İsminden de anlaşılacağı üzere Eau Fraiche, ferah bir parfüm olarak tasarlanmış. Özellikle yurt dışı merkezli parfüm platformlarında ismi çok sık geçen ve bolca övgüler alan Eau Fraiche'yi uzun zamandır merak ediyordum. Ve nihayet kendisini kullanma şansına eriştim. Bakalım abartılan bir parfüm mü yoksa gerçekten de başarılı bir Versace kokusu mu?


Kendi sitelerinde parfümün karambola (yıldız meyvesi) isimli bir meyveyle açılışının gerçekleştiği vurgulanmış. Ağırlıklı olarak Güney Asya'da yetişen bu tropikal meyveyi ne yedim ne de kokusunu biliyorum. Parfümün başlangıcı lezzetli meyvelerle gerçekleşiyor. Karambola meyvesinin açılışa ne kadar etkisi var kestiremiyorum. Siz kavuna benzeyen başlangıç düşünün. Tatlı ve leziz. Limon, başlangıçta ekşi ve modern olarak kullanılmış. Üst notaları güzel Eau Fraiche'in. Orta kısma geçildiğinde meyveli yapı devam ediyor. Meyvelere yumuşak ve ferah baharatlar eşlik ediyor. Kakule, bu tür parfümlerde ara ara kullanılıyor. Burada da meyveli olarak verilmiş ve iyi de olmuş. Orta kısımda akuatik tarafa kayan yapı ortaya çıkıyor. Bu andan itibaren meyveli bir akuatik olarak yoluna devam ediyor. Fakat başlangıcı kadar güzel ve leziz değil. Biraz sıradan verilmiş akuatik kısım, ortalama bir yeni nesil yaz kokusu kıvamında. Son bölümde ferah odunsu notalar mevcut. Yine çok bilinen klasik bir ferah kapanışa sahip. Tatlımsı sedir ağacına hala az da olsa meyvemsiler eşlik ediyor. Şaşırtıcı ve farklı değil alt notalar.

Eau Fraiche, ismine ve konseptine binaen ferah, serin, sucul, hafif, canlı, meyveli ve baharatlı. Yumuşacık lezzetli tatlı tropikal meyvelerin ve limonun uyumu görülmeye değer. Neşeli ve doğal başlangıç çoğu kişinin rahatlıkla sevebileceği gibi kurgulanmış. Orta bölümde sucul tarafa doğru kayan ana yapı, birçok vasat akuatikte gördüğümüz gibi yapaylık sınırında. Meyveli yapı, sucul kısma eşlik ediyor. Üst notaları kadar etkileyici değil orta bölüm. Avon'un bir parfümü vardı Blue Rush isimli. Ona benziyor sanki orta kısmı. Sonlardaki yumuşak sedir ağacı, gayet standart bir ana akım kokusundaki gibi.

Başlangıçtaki tropikal meyvelere bakıp da onun tropik adalardaki içki kokteylleri konseptine uygun olduğunu sanmayın. Eau Fraiche, yosunlu deniz gibi de kokmuyor. O daha çok meyveli, azıcık sabunsu, ferah bir aromatik. Evet sanırım doğru kelime aromatik. Meyve aroması, soğuk su aroması, klor aroması, baharat aroması, odunsu aroma ve hepsinin birleşiminden meydana gelen basit, ortalama, genel beğeniye uygun, vasat kalitede bir arkadaş Eau Fraiche.


Eğer Light Blue Pour Homme, Chrome gibi parfümleri seviyorsanız denemenizde fayda var. Günlük kullanıma rahatlıkla uyacak, spor ve rahat kıyafetlerle sırıtmayacak, genç işi, fark yaratmayacak, uzun süreli kullanımda sıkıcı olabilecek, etraftan güzel övgüler alabileceğiniz, amacı belli ve sınırlı ama işini iyi yapan bir delikanlı Eau Fraiche. Üst yaş grupları için pek uygun olmasa da, arkadaşınıza hediye etmek için fena seçenek değil. Hele ki çok uygun fiyatlarını düşünürsek, ulaşması kolay bir eser olarak düşünülebilir.

Luca Turin'in kitabında gıcırtılı turunçgil olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden bir puan verilerek en kötü parfümler arasında gösterilmiş.

Kalıcılığı bir EDT'ye göre normal. Fark edilirliği başlarda iyi ama orta kısımda performansı düşüyor. İlkbahar-yaz kullanımına daha yakın görünüyor. Parfümün tasarımına sektörün tanınmış isimlerinden Olivier Cresp imza atmış.


Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6