9 Mart 2015 Pazartesi
Le Labo - Ylang 49 (2013)
Le Labo - Ylang 49 (2013)
Anavatanı Güneydoğu Asya olduğu söylenen Ylang Ylang kokusu, Cananga Odorata ağacının çiçeklerinden elde edilen yağdan sağlanıyormuş. Bu ağacın kırk metreye kadar büyüyebildiğine dair kayıtlar mevcut. Oldukça değerli bitki olan Ylang Ylang çiçeklerinin damıtılması yoluyla elde edilen Ylang Ylang yağı, kozmetik ve parfümeri sektöründe bolca kullanılıyor.
İlk olarak ticari amaçla Filipinler'de daha sonra Endonezya'da yetiştirilen, ardından Komor Adaları'na getirilerek 1980'li yılların başlarına kadar yüksek miktarlarda yetiştirilen Ylang Ylang, Endonezya, Filipinler, Madagaskar ve Komor Adalarının yanısıra, halen en çok Çin'in Guangdong bölgesinde yetiştirilmekteymiş.
Ylang Ylang yağının kökeninin Asya olduğu düşünüldüğünde, o coğrafyanın vazgeçilmezi aromaterapi alanında da kullanıldığını tahmin etmek zor değil. Sadece aromaterapi seanslarında değil, tıp ve alternatif tıp alanında da sıkça kullanılıyormuş Ylang Ylang yağı. Rahatlatıcı ve dolaşım sistemini düzenleyici yanından dolayı, anti-depresan, afrodizyak, enfeksiyon önleyici, antiseptik, tansiyon düzenleyici, sinirleri yatıştırıcı etkileri de bulunuyormuş.
Ülkemizde yeni yeni tanınmaya başlayan bu egzotik bitkinin birçok parfümde kullanıldığını biliyoruz. Gerek niş gerekse ana akım markalar Ylang Ylang kokusunu parfümlerinde kullanıyorlar. Tabii oldukça çiçeksi yapısından dolayı kadın parfümlerinde kullanılıyor Ylang Ylang. Bir erkek parfümünde hatırladığım kadarıyla baskın şekilde rastlamadım bu notaya.
Amerika merkezli niş parfümevi Le Labo'da Ylang Ylang kokusunu parfümünde kullanan markalar kervanına katıldı 2013 yılında. Markanın yeni sayılabilecek parfümlerinden Ylang 49, kendi sitelerinde çiçeksi şipre olarak sınıflandırılmış. Parfümü üzerime sıktığımda keskin bir koku beni karşılıyor. Eski tarz kadınsı şiprelere gönderme yapan üst notalarında bergamot algılıyorum ilk önce. Kısa süre sonra tatlımsı-kremsi beyaz çiçeklerin hücumuna maruz kalıyorum. Başlangıcı oldukça saldırgan ve etkileyici. Üst notalarındaki kadınsılık rahatlıkla farkediliyor. Fena değil açılışı. Orta bölüme geçildiğinde çiçeksilik oranı daha da artıyor. Hatta tek yetkili haline geliyor çiçekler. Beyaz çiçekler, sarı çiçekler, indolik çiçekler, sabunsu çiçekler... Ne ararsanız var. Ylang Ylang, sümbülteber, yasemin ve daha kimbilir hangi çiçekler... Çiçeklere kuru paçuli eşlik ediyor. Orta kısımdaki dişil çiçeksilik fazlaca tatlılık barındırmıyor. Başlangıcına göre daha kuru ve tatlılık oranı az orta bölümün. Retro kadınsılıktan bahsedilebilir. Orta bölümü oldukça etkileyici. Sonları, orta bölümün devamı şeklinde gelişiyor. Farklı olarak kuru odunsular ve biraz meşe yosunu kompozisyona ekleniyor. Yine bir sürpriz var sonlarda: Tütsü. Vetiverle harmanlanmış tütsüyü sevdim. Alt notaları, üst ve orta notalar kadar çarpıcı olmasa da kötü değil ama çok da ilginç sayılmaz.
Ylang 49, şüphesiz ki kadın kullanımına yakın bir eser. Gerek ismini aldığı Ylang Ylang bitkisinin verdiği hissiyat gerekse kokusundaki yoğun çiçeksilik, onu, alışıldığı üzere kadın kullanımına yaklaştırıyor. Buradaki kadınsı çiçeksilik, oldukça nostaljik, eski klasikleri hatırlatacak şekilde verilmiş. Evet parfüm 2013 çıkışlı ama verdiği izlenim sizi çok daha eskilere götürüyor. Buradan hareketle günlük kullanım için biraz fazla iddialı olacağı söylenebilir.
Ne yalan söyleyeyim karşımda içimi bayan bir kadın parfümü bulacağımı sanıyordum. Evet çiçekler her daim baskın ama kuru paçulinin etkisini göz ardı edemeyiz. Kokuyu şipre kıyılarına çeken turunçgiller, indolik beyaz çiçeklere fazla direnemiyor ve kendi sitelerinde dedikleri gibi tam bir çiçeksi şipreye evriliyor. Evrim teorisinin babası Darwin bu manzarayı görse sanırım ünlü kitabı Türlerin Kökeni'nde muhakkak bahsederdi bu evrimden :) Her ne kadar sevdiğim tarza sahip olmasa da bu tür kokulara aşık kadınların mutlaka şans vermelerini öneriyorum.
Sonuç olarak üst-orta-alt nota ayrımı dikkat edilirse algılanabiliyor. Kokusu çok zengin olmasa da katmanlı. Onun tarzı gayet coşkulu, vurucu, hırslı ve şık. Sınırlı tatlılığı, eskileri hatırlatan genel yapısı, beyaz çiçek ağırlığı onun genç kız parfümü olmadığı gerçeğini bize haykırıyor. Ylang 49, otuz beş yaşın üzerinde, olgun, kızsal kaygılarından kurtulmuş, hayatı çok farklı açılardan görmeye başlamış, maddiyatı öncelik sırasının altlarına itmiş, Paris modasını takip eden, vintage ürünler satan dükkanları gezmeyi seven, İtalya'ya gittiğinde alışverişi değil de Floransa'daki müzeleri gezmeyi önceleyen kadınların parfümü olmalı. Geçmişin şaşalı şiprelerine modern bir saygı duruşu denebilir Ylang 49 için.
Geleyim Ylang 49 ile Aromatics Elixir benzerliği meselesine. Bazı platformlarda bu iki parfüm karşılaştırılmış ve aralarındaki benzerlikler vurgulanmış. Aromatics Elixir, oldukça karanlık, sert, haşin ve ödünsüzken, Ylang 49 daha açık, ona göre neredeyse ferah, beyaz çiçeksi ve kadınsı forma sahip. Aromatics Elixir erkek kullanımına yakın, acımasız, koyu ve korkutucu bir şipre iken, Ylang 49 şıkır şıkır giyinmiş süslü bir Nişantaşı kadını kokusu olduğunu düşündürtüyor. Evet ikisinin aurası birbirini andırıyor ama aralarında büyük benzerlik olduğunu düşünmüyorum.
Parfümün tasarımcısı olarak Frank Voelkl görünüyor. Bay Voelkl, Le Labo'nun başka parfümlerine de imza attı ve atmaya da devam edeceğe benziyor. Eau de Parfum (EDP) formundaki kokusu çok inatçı, kalıcı ve farkedilirliği gayet yüksek. Bu anlamda performans sorunu yaşayacağınızı sanmıyorum. Çok sıcak yaz günleri dışında her zaman kullanılabilir. Kadın kullanımına daha yakın duruyor. Oldukça yüksek fiyatına istinaden "denemeden almayın" uyarısını yapmayı unutmayayım.
Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.
Koku Güzelliği:10/7.5
6 Mart 2015 Cuma
Christian Dior - Patchouli Imperial (2011)
Christian Dior - Patchouli Imperial (2011)
"Rusya'dan gelen kişniş, Endonezya'nın bağrından kopup gelen paçuli ve Hindistan'dan gelen sandal ağacı."
İşte size Patchouli Imperial'in kısa öyküsü. Aslına bakarsanız uzun hikayeyi bilemiyorum. Belki de bir hikayesi yoktur Patchouli Imperial'in. Her parfümün hikayesinin olması da gerekmiyor. Aslına bakılırsa parfümün ismi, aklımızdaki soru işaretlerini gidermeye yetiyor. Anlıyoruz ki karşımızda paçuli yorumu var.
Christian Dior'un müthiş parfümleri, ikonik tasarımları, moda dünyasındaki eşsiz yeri, umudumuzun her zaman diri olmasını sağlıyor. Dior'un yeni parfümü çıktığında, en azından vasat bir iş olmayacağını tahmin ediyoruz, belki de umuyoruz. Hele ki söz konusu özel seri koleksiyonundan üye ise daha bir dikkat kesiliyoruz. Aynı bugünkü yazı konum Patchouli Imperial'de olduğu gibi.
Dior'un her yerde satılan popüler parfümlerinin aksine çok az yerde bulunan ve niş parfümlere rakip olarak gösterilebilecek özel serisi "La Collection Privee" ailesi gittikçe genişliyor. 2015 yılı itibariyle yirmiye yaklaşıyor özel seriye mensup parfümler. Anlaşılan Dior, bu seriye daha da yatırım yapacak. Umarız ki koku severleri mutlu edecek başarılı parfümlere imza atarlar.
Patchouli Imperial, 2011 çıkışlı özel seri üyesi olarak büyük ses getiremedi. Bir Ambre Nuit ya da Oud Ispahan kadar talep görmedi. Geri planda kaldığı söylenebilir. Parfümün tasarımcısı François Demachy'e göre "bütün bitki notalarının içerisinde en çok hayvansallık hissiyatı veren nota olan paçuli" benim de son yıllarda ilgimi çeken kokulardan birisi. Uzun zaman önce paçuliyi hiç sevmezken, artık paçuli parfümlerine daha bir heyecanla yaklaşıyorum. İlk anda Patchouli Imperial ismini duyduğumda oldukça merak etmiştim. Nihayet tanıştık kendisiyle. Buyurunuz o zaman detaylara.
Kendi sitelerinde "tutkulu ve rafine bir parfüm" olarak tanımlanan Patchouli Imperial'i üzerime sıktığımda garip burukluk beni karşılıyor. Turunçgil mi desem çiçeksilik mi desem paçuli mi desem yoksa hepsinin karışımı mı desem karar veremiyorum. Tuzlu bergamot ile kremsi paçulinin birleşiminden oluşuyor sanki üst notalar. Pek alışık olunmayan tarzdaki başlangıcını pek beğenmedim. Orta kısma geçildiğinde koku yapısında büyük değişim olmuyor. Kremsi buruk paçuli hala çok etkili. Farklı olarak tütün yaprağı benzeri koku algılıyorum. Açıklanan notalarında tütün yok ama bence ıslak tütün yaprağı tarzında bir tütün kullanımı var. Dumansı olmayan ıslak tütün, kremsi paçuliyi geri planda destekliyor. Kimi zaman tütün kolonyasına benzeyen orta kısım, başlangıcına göre nispeten daha başarılı. Alt notaları oldukça tanıdık geliyor burnuma. Tatlığın azaldığı sonlarda çikolatamsı paçuli bu sefer sürpriz yapıyor. Biraz Angel'ı anımsatan kapanışını sevdim. Hatta parfümün en beğendiğim yeri oldu alt notaları.
Patchouli Imperial, ismine binaen büyük oranda paçuli kokusuna sahip. Hem eski hem de modern sayılabilecek kokusu fazlaca rastlanacak türde değil. Özellikle ana akım markalarda böyle bir paçuli kullanımı hatırlamıyorum. Oldukça kremsi (vanilyalı değil yağlı gibi), yumuşak, bazen ferahlık sınırında gezen bazen de baharatlı-tütünlü izlenimi veren hafif tatlı paçuli, ana aksı oluşturuyor. Biraz hüzünlü, kekremsi, olgun ve bohem tarza sahip. Tatlılık her daim var. Buradaki tatlılık vanilyamsı değil de bal-tonka fasulyesi tarzına yakın verilmiş.
Patchouli Imperial günlük kullanım için uygun değil bence. Daha ortam ya da dönem kokusu. Soğuk sonbahar günlerinde kasım ayının sonlarında, yerlerde sararmış yaprakların olduğu sokaklarda dolaşırken kullanılsa eminim harika olacaktır. Benim kullandığım mart ayının serin günlerinde fena tepkiler vermedi ama yine de baharın cıvıl cıvıl neşesine uyacak bir kokusu yok. Havanın soğuk olduğu akşam saatlerinde montumdan burnuma gelen Patchouli Imperial kokusunu beğendim. Ama tenimdeki halini kendime yakın bulamadım. Belki de tenime uymadı bir türlü.
Zaten Patchouli Imperial ile aşk-nefret ilişkisine benzer bir durum yaşandı aramızda. Kimi zaman sevdiğim kokusundan çoğu zaman hoşlanmadım. Düz çizgide ilerleyen, derinliği olmayan, biraz paçuli yağlarını anımsatan kokusu ile barışamadık. Evet bir süredir paçuli parfümlerine olan ilgim artıyor. Fakat Patchouli Imperial ile bu iş olmayacak gibime geliyor. Coromandel, Angel (kadın versiyonu) ve Borneo 1834 gibi nefis paçuli parfümleri varken, Patchouli Imperial'e ihtiyacım olacağını sanmıyorum.
Bir tek bana mı öyle geliyor yoksa bu parfümün orta kısmı garip şekilde Black Orchid ile hafifen benzeşiyor mu karar veremedim. Sanırım birbirlerini andırıyorlar. Azıcık da Slumberhouse'un Jeke'sine benzettim Patchouli Imperial'i. İlginç olan ise bu parfümün Coromandel'e benzetilmesi. Evet ikisinde de paçuli önemli aktör ama bence çok da benzemiyor Coromandel'e. Patchouli Imperial daha ferah ve tütünümsü kokarken Coromandel karanlık ve çikolatamsı yapıda. Bu anlamda aralarında büyük benzerlik göremiyorum. Sadece sonları benziyor olabilir Coromandel'e.
Gördüğüm kadarıyla oldukça tematik bir paçuli denemesi yapılmış Patchouli Imperial ile. Genel beğeniye uymayacak, yapaylık hissedilmeyen, kullanması zor sayılabilecek yapısı ile paçuli severleri bile şaşırtabilecek kokusu, denemeden alımlar için hiç de güvenli değil.
Geleyim performans kısmına. Kalıcılığının gayet iyi olduğu söylenebilir. Kıyafetlerden günlerce etrafa yayılıyor kokusu. Farkedilirliği başlarda gayet iyi. Kimileri saldırgan olduğunu söylese de bence yumuşak karakterli yapıya sahip. Farkedilirliği 1-2 saat sonra normale dönüyor. Kadın parfümü olarak çıkarıldığı söylense de paçuli seven erkekler rahatlıkla kullanabilir. Sonbahar-kış mevsimi için daha uygun. Yaş olarak ise yirmi beş ve üzerindeki arkadaşların denemesinde fayda var.
Koku Güzelliği:10/6
3 Mart 2015 Salı
Scentstory – 24 Gold (2010)
Scentstory – 24
Gold (2010)
Evet
koku dostları farklı bir durum var karşımızda. Parfüm sektöründe pek örneği
olmayan yeni oluşuma nasıl isim vereceğimiz konusunda kararsızım. Birçok ünlü modacının,
tasarımevinin, mücevher markalarının, popstarların, çizgi film karakterinin,
hatta lüks araba üreticilerinin parfüm işine girdiğine şahit olduk. Özellikle
son on yılda çığ gibi büyüyen parfüm piyasaya sürme merakı, biteceğe
benzemiyor, tersine sürekli artıyor. Artık neredeyse her ünlünün veya ismi bir
şekilde dünya sosyetesinde duyulmuş kişinin, anında parfümleri rafları
süslüyor. Paris Hilton'un bile parfümleri var, daha ne kadar kötüye gidebilir
ki bu iş :)
Amma
bir Hollywood film şirketinin isim hakkını alarak ve destek vererek parfüm
işine girmesi her gün karşılaştığımız durum değil. Dünya film sektörünün en büyük
oyuncularından olan Warner Bros'un lisansı altında piyasaya sürülen ScentStory
parfümleri, Amerika'da çoktan satılmaya başlandı. Tabii 24 dizisinin ana vatanı
olan, orada büyük ses getiren ve müthiş reyting alan Jack Bauer karakterinin
Amerika'daki popülaritesinin etkisiyle, ScentStory parfümleri ilgi gördü.
Bilemiyorum belki de 24 dizisinin hayranları tarafından Jack Bauer ile
özdeşleştirilen ScentStory parfüm serisi, Avrupa kıtasında ve dünyanın geri
kalanında fazla ses getirmişe benzemiyor. Amerika'da oldukça uygun
sayılabilecek fiyatlara satılan ScentStory parfümleri hakkında genellikle
olumlu yorumlar yapılıyor.
Geçtiğimiz
aylarda markanın ilk parfümü 24 Classic'i kullanmış ve pek beğenmemiştim. Bugün
ise ScentStory'nin en çok övgü alan parfümüne göz atacağım. 24 Gold, umarım
sevebileceğim yapıdadır.
24
Gold, kendi sitelerinde tatlı oryantal olarak sınıflandırılmış. Parfümün
başlangıcı ekşi-tatlı kırmızı meyveler ile gerçekleşiyor. Kiraz ve ahududu ile
gerçekleşen üst notalar lezzetli ve güzel. Bu tür kırmızı meyveleri seviyorum.
Burada da gayet doğal ve gerçekçi kullanılmış ekşi meyveler. Başlangıcını
başarılı buldum. İlerleyen dakikalarda meyveler geri plana geçiyor. Bu andan
itibaren parfüm size asıl yüzünü gösteriyor. Tatlımsı, koyu ve yoğun
vanilya-amber-misk üçlüsü öyle bir ortaya çıkıyor ki başka notaya izin vermiyor
adeta. Meyveler az da olsa vanilya-amber ikilisine eşlik ediyor. Açıklanan
notalarında öd var. Fakat öd, vanilyanın gölgesinde kalmış gibi. Orta kısmı
biraz fazla tatlı gelse de yine de kötü değil. Son kısımda odunsu notalar
kendisini göstermeye çalışıyor. Kuru sayılabilecek ağaçlara (sedir ve açıklanan
notalarındaki gaiac) tatlımsı sandal ağacı eşlik ediyor. Alt notaları durağan
ve ortalama denebilir.
Başlangıcındaki
canlı, enerjik ve nefis kırmızı meyveler tam istediğim ve hayal ettiğim gibi
kokuyor. Ekşimsi meyveler, hafiften içki efektine de sahip. Biraz Back to Black'in
açılışına benziyor üst notaları. Bence Back to Black'ten daha güzel 24 Gold'un
başları. Orta kısımda bu sefer vanilya-ambere eşlik eden kırmızı meyveler, kokuya
hafiften Tobacco Vanille çizgisine getiriyor. Vanilya, Un Bois Vanille'deki
kadar şekerli değil. Fakat yine de hatırı sayılır oranda tatlılık içeriyor.
Bence çok abartılı değil tatlılığı. Üst ve orta notalar çok güzel tasarlanmış.
Sonları biraz sıradan olmuş. Odunsu notaların üzerinde vanilyanın etkisi
sürüyor ama çoğu parfümde rastlanabilecek tarzda. Üst ve orta notalarının güzel
ve aktif halini düşünürsek, kapanışı heyecan verici değil 24 Gold'un.
Parfümün
vanilya-amber temeli üstünde yükseldiğini söyleyebilirim. Mayhoş meyveler ile desteklenen
ve zenginleştirilen kokusu, kırmızı şarap/likör benzeri hava katıyor 24 Gold'a.
Orta kısımdan itibaren vanilya ve miskin yükselişi, kokuyu uniseks alana
yaklaştırıyor. Zaman zaman çiçeksiliğin hissedildiği orta notalarda kullanılan amber
tam sevdiğim gibi.
Gördüğüm
kadarıyla oldukça sıcak ve kremsi bir parfüm. Tatlı baharat-kirazlı pipo tütünü
esansını andıran 24 Gold, günümüzün modern oryantalleri için güzel bir örnek.
Gourmand sayılabilecek vanilya teması çok yaratıcı olmasa da yeterince özenli
verilmiş. Çok katmanlı ya da derin değil ama kullanan çoğu kişinin beğeneceğini
düşündüğüm 24 Gold, yeterli kaliteye sahip. Hele ki oldukça uygun fiyatlara
satıldığını göz önüne alırsak...
Yurtdışındaki
platformlarda bol bol övgüler alan 24 Gold'u, bu tarz kokuları sevdiğim için
beğendim. Eğer Tobacco Vanille veya Back to Black'i seviyorsanız fakat fiyatlarını
abartılı buluyorsanız, iyi bir seçenek karşınızda duruyor. 24 Gold, ne Back to
Black kadar bebek pudrası kıvamında ne de Tobacco Vanille kadar mumsu düz
vanilyaya sahip. Özellikle oldukça soğuk kış mevsiminde çok daha seveceğinizi
düşünüyorum.
Çoğu
kişinin parfümün çok kalıcı, farkedilir ve ağır olduğunu vurguladığını gördüm.
Bir EDT'ye göre performansının iyi olduğu açık. Fazla kullanımda boğucu olabileceği
akıldan çıkarılmamalı. Dolgun, yoğun ve güçlü bir parfüm. Benim tenimde
söylendiği kadar farkedilirliği yüksek olmadı. Kalıcılığı ortalamanın üzerinde.
24
Gold hem kadınlar hem de erkekler için tasarlanmış. Kimileri biraz kadınsı
bulsa da bence erkeksi nüanslara sahip. Bu anlamda uniseks kullanıma uygun
olduğu söylenebilir.
Not:
Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.
Koku
Güzelliği:10/6.5
28 Şubat 2015 Cumartesi
Creed – Royal Oud (2011)
Creed – Royal Oud (2011)
Bilinen tarihi 10.000 yıl öncesine kadar uzanan İran-Pers uygarlığını
ne kadar tanıyoruz? Hemen yanı başımızdaki kadim komşumuz İran, hareketli ve
ilginç tarihe sahip çok önemli bir kültür vahasıdır. Kimi kaynaklarda bugünkü
İran topraklarında M.Ö. 6.000 yılına tarihlenen kalıntılardan ve eserlerden bahsedilir.
Böylesine eskilere uzanan tarih pınarından, sanat fışkırmaması düşünülemez.
Arkeolojik kazılarda İran topraklarında yaşamış eski uygarlıklara ait çok
sayıda tapınak, saray, köprü ve farklı amaçlarla inşa edilmiş eserlere
rastlanıyor. Fakat bunların arasında muhtemelen en önemlisi saraylardır.
Pers topraklarında yüzyıllar boyunca kurulup,
yıkılan medeniyetlerden arta kalan saraylar, bugünün İran sanatı ve kültür
hayatında büyük yere sahip. Antik İran-Pers sarayları, birçok masala, efsaneye
ve gizemli hikayelere konu olmuştur. Özellikle eski sarayların görkemi,
süslemeleri, heykelleri, sütunlu mimarisi, geniş ve büyük merdivenlerle
vurgulanmış ana girişleri, sanat tarihçileri için eşine az rastlanır
değerdedir.
Fransa-İngiltere merkezli tarihi niş parfümevi Creed'in, İran ve Pers
sanatına olan ilgisi 2011 yılında daha da artmış sanki. Resmi açıklamalarında
Royal Oud'un ilhamını "Pers saraylarından" aldığı vurgulanıyor. İran
saraylarında kullanılan deri, ağaç, mermer ve altına göndermeler yapmışlar. Her
ne kadar Royal Oud'un
ilhamı İran'dan alınsa da parfümde kullanılan öd ağacının Hindistan'dan
tedarik edildiği belirtilmiş. Creed'in Royal Oud'u piyasa sürmesindeki amacın "Antik
Pers kültüründeki saray hayatının, modern erkek ve kadınlara koku anlamında
yaşatılmaya çalışılması" olarak açıklanıyor. Royal Oud'un uluslararası
hedefi olarak İngiliz kraliyet hanedanı ve Amerika'nın politikaya yön veren
güçlü aileleri gibi üst düzey kişilerin kokusu olması düşünülmüş.
Resim: artemisiaprofumeria
Royal Oud'un Creed'in yeni nesil öd temalı parfümü olduğu görülüyor. Bu
anlamda rakiplerinden geri kalmak istemeyen Creed'in Royal Oud cevabı, bakalım
nasıl sonuç vermiş? Daha fazla uzatmadan geçeyim detaylara. Kendi sitelerinde
oryantal olarak sınıflandırılmış. Üzerime sıktığımda garip bir koku karşılıyor
beni. Parfümlerin üst notalarında görmeye alışık olmadığımız kadar odunsuluk
mevcut başlangıçta. Ferah-ıslak-nemli sayılabilecek ağaçsı koku yüksek
ihtimalle sedirden kaynaklanıyor. Açılışı gerçekten farklı ve ilginç. Üst
notalarını beğendim. İlerleyen dakikalarda durum değişiyor. Ağaçsılık geride
kalırken, koku formu baharatlara doğru yöneliyor. Tatlımsı lezzetli baharatlar
neredeyse meyvemsi yapıda. Tarçın-biber birlikteliği, kırmızı meyveleri
hatırlatıyor. Orta notalarda baharatlara biraz öd ağacı ekleniyor. Fakat baharatlar
çok daha baskın. Orta bölümün dikkat çeken öğesi ise tütün oluyor. Dumansı
denebilecek tütün, baharatlar ile müthiş uyumlu olmuş. Orta kısmını çok sevdim
Royal Oud'un. Son kısımda fazlasıyla zayıflıyor kokusu. Orta bölümle paralel
devam eden alt notalarda ekstra olarak tütsü var. Orta bölüme göre baharat azalıyor
sonlarda. Tütsü-ağaç kombosu sürpriz yapsa da alt notaları pek ilgimi çekmedi.
Bu aralar fazlasıyla öd temalı parfüm kullandığımdan olsa gerek nötr sayılabilecek
duygularla kullandım bu
arkadaşı. Gördüğüm kadarıyla öd ağacından ziyade baharatları ve sedir ağacını
ön plana almış Olivier Creed. Hafif tatlı baharatlar, kokuya genel anlamda
sıcaklık katıyor. Baharatların hemen gerisine mevzilenmiş dumansı tütün tam
istediğim gibi. Hafiften kirazlı pipo tütünü havasına sahip orta bölüm, bence
parfümün en güzel yeri. Başlangıcındaki ferah ağaçsılık, yeni nesil popüler
ferah Creed'lere az da olsa göndermede bulunuyor olabilir. İlk kullanımda
yadırgasam da ilerleyen kullanımlarda alıştım ve hoşuma gitti başlangıcı.
Peki parfüme ismini veren öd ne alemde? “Kraliyet Öd Ağacı” ismine
binaen, kokusunda büyük bir öd ağırlığı bulunmuyor. Orta kısımdan itibaren
sıcak baharatların arkasına gizlenmiş öd, fazlaca ortaya çıkmaya niyetli
görünmüyor. Buradaki öd kullanımı neyse ki gül lokumu şeklinde verilmemiş. Daha
odunsu kullanılmış öd ve bu da benim için kabul edilebilir.
Royal Oud, fena parfüm değil. Yapaylığa rastlanmayan, şık, kaliteli,
fazla tatlılık barındırmayan, odunsu, lezzetli bir aurası var. Kokuları büyük
benzerlik taşımasa da biraz Tom Ford'un yeni Private'larından Tobacco Oud'a
benzettim. Bir yorumcunun Burberry - London For Men benzetmesine ise orta
notalardan itibaren hak vermemek elde değil. Tabii London'ın çok daha kaliteli
halini düşünebilirsiniz Royal Oud'un orta bölümü için. London'ı seven bendeniz,
Royal Oud'u da sevdim ve başarılı buldum.
Creed parfümlerinin kaderidir "Fiyatını hakediyor mu?"
sorunsalı. Genel olarak basit sayılabilecek parfümlere sahip Creed'lerin çoğu
zaman kokularının performanslarından şikayet edilir. Kimi kalıcılığı az der,
kimisi "sıkıyorum yarım saat sonra kokusunu alamıyorum" diyerek
farkedilirliğine şerh koyar. Royal Oud, yeni nesil Creed'ler gibi çok derin ve
kompleks yapıda değil. Basit sayılabilecek formülüne, üç haneli dolarları
verecek kadar maddi gücünüz varsa tabii ki parasını hakediyor. Fakat tenimdeki
zayıflığı ve kalıcılığının düşüklüğünü göz önüne alırsam sanırım bir şişesine
600-700 TL vermeyi istemem. Verene de saygı duyarız o ayrı mesele.
Creed'in kendi sitesinde Royal Oud'un hem erkekler hem de kadınlar için
üretildiğini okuduğumda pek inanasım gelmedi. İçeriğindeki baskın baharatlar ve
odunsuları göz önüne getirdiğimde kadın kullanımı için pek uygun olmayacağı
kanaatine varıyorum. Bence Royal
Oud, erkeksi nüanslara sahip ve evet lafı dolandırmayayım o erkekler için daha
uygun olacaktır. Üzgünüm hanımlar dost acı söyler.
Resim: Parfumo
Parfümün tasarımını Creed ailesinin altıncı nesil üyesi "master
perfumer" Olivier Creed yapmış. Eau de Parfum (EDP) formunda olduğu
söyleniyor umarım doğrudur. Bazı çılgınlar ilkbahar-yaz mevsimi için uygun
deseler de bence durum o kadar parlak değil. Sıcak ve baharatlı yapısı onu sonbahar-kış
kokusu kategorisinde değerlendirmemi sağlıyor.
Koku Güzelliği:10/7.5
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)