19 Şubat 2015 Perşembe

Bulgari – Jasmin Noir (2008)


Bulgari – Jasmin Noir (2008)

Bulgari, İtalyan mücevherciliğinin geleneksel prestij ve lüks değerlerini mükemmel şekilde ifade eden; zarif ve paha biçilmez yeni kadın parfümü Jasmin Noir'ı yarattı. Sofistike ve çekici Jasmin Noir, Bulgari'nin klasik parfümlerinin en yenisi. Göz kamaştırıcı yaratıcılığa yeni bir sayfa açan Jasmin Noir, parfümcülükte kullanılan en değerli çiçek olan yaseminin çağdaş yorumudur.

Jasmin Noir (Siyah Yasemin), hayal gücünü alevlendiren çiçek. Akşam karanlığında ılık ve tensel, gizem dolu koku yayar. Şaşırtıcı hipnotik ruhu ortaya çıkar. Jasmin Noir bu dualizmin rafine halidir. Paha biçilmez ve esrarengiz çiçeği metafora -saf gizemin çiçeği- dönüştürür. Yaseminin yoğun kokusuna karşılık yaprakları ile aralarındaki saf nüans, Jasmin Noir'ın adanmış olan kadına narin, aynı zamanda baştan çıkaran bir ruh katar.

İki koku uzmanı Carlos Benaim ve Sophie Labbe, karşı konulamayacak cüretkarlığa sahip parfüm yaratmak için çalışmaya başladılar: Aydınlık ve gölgenin karşıtlığı, hafiflik ve derinliğin harmanlanmış sentezi, saflık ve şehvet. Jasmin Noir, ikili ilhamın meyvesidir: Bir adam ve bir kadının, karmaşık, çekici ve baştan çıkaran karakterini yansıtır. Carlos Benaim ve Sophie Labbe, tezatlıkları, yaseminin cezbedici saf dualizmine dönüştüren bir parfüm yarattılar.


Carlos Benaim, Jasmin Noir'a tensel ve kendinden emin, çiçeksi ve çekici karakteri oluşturan, parlak yaseminden bir kalp verdi: "Yasemin, benim için en gözde çiçeklerden birisidir. Ben Tangier'de doğdum ve bu minik çiçek tüm çocukluğumu süsledi. Kokusu beni büyükbabamın villasına götürür. Yaseminin, dallarının sarmayı sevdiği demirden çitimiz vardı. Işık saçan, insanı mest eden bir kokusu vardı yaseminin... Bulgari için, değerli odunsular ile yasemine daha güçlü bir etkinin eşliğini seçtim."

Sophie Labbe de Jasmin Noir'in esansını, derin, kuşatan, kadifemsi notalar ile zenginleştirdi: "Dokusu ile parfüme kattığı ´dokunulası´ ve tensel etkiden dolayı kadifemsi notalar yaratmayı çok severim. Jasmin Noir'ı kokladığımda, beyazı siyah ile bağlamak, gölge paletine hacim kazandırmak istedim."

İşte size ortalama parfüm tanıtım cümleleri. Bulgari'nin ışıltılı ve görkemli pırlantaları ve mücevherat sektöründeki konumu muhakkak önemli. Asli işi değerli taş ticareti olan Bulgari'nin parfümler dünyasındaki hamleleri devam ediyor. Sanki kadın parfümlerine biraz daha ağırlık vermiş gibiler. Hele ki 2008 yılında tanıtımını yaptıkları Jasmin Noir'e oldukça önem veriyorlar. Nasıl vermesinler ki? Belki de hiç beklemedikleri kadar başarılı oldu Jasmin Noir. Kadınlar tarafından oldukça sevilen bu simsiyah şişedeki iksirle yeni tanıştım. Ve daha fazla sözü uzatmadan geçeyim parfümümüze.

Kendi sitelerinde odunsu çiçeksi olarak sınıflandırılmış Jasmin Noir. Üzerime sıktığımda beni yumuşak ve tatlımsı çiçekler karşılıyor. Yeşil sayılabilecek çiçekleri ayırt etmek zor. Genel olarak beyaz ve yumuşak çiçeklerden oluştuğunu söyleyebilirim. Başlangıcı gayet güzel. Orta kısımda çiçeksi yapı güçlenerek devam ediyor. Parfüme ismini veren yasemin ortaya çıkıyor nihayet. Kremsi yumuşacık yasemine tatlımsı-lezzetli vanilya eşlik ediyor. Biraz da badem kendisini gösteriyor. Tabii miski de unutmamak lazım. Orta bölüm çok naif ve beklediğim kadar kadınsı değil neyse ki. Uzak ara parfümün en sevdiğim yeri oluyor orta kısım. Geleyim sonlara. Alt notalarda çiçeklerin etkinliği azalıyor. Onun yerine yapay amber ve parlak-metalik odunsu notalar geliyor. Üst ve orta kısımdaki tatlı-kremsi yapı burada yerini kuruluğa bırakıyor. Son kısmını pek beğenmedim ne yazık ki.


Jasmin Noir, ismindeki yasemin vurgusuna binaen, çiçeksi yanını ilk saniyelerden itibaren size hatırlatıyor. Kremsi, yumuşacık beyaz çiçeklerin çok başarılı karışımına sahip. Neredeyse tropikal-egzotik vanilyalı çiçekleri, ilginç şekilde zaman zaman anason hatta hindistan cevizi kokusunu andırıyor. Badem de aynı çiçekler gibi vanilyanın sayesinde yumuşamış.

Her ne kadar parfümlerde bademi pek sevemesem de, burada tahammül edilebilir halde. Sonları ise hayal kırıklığına sebep oldu. Özensiz ve yapaylık sınırındaki amber ve odunsu notalar böylesine harika ilerleyen parfüme yakışmamış. Üst ve orta kısımda yapaylığa ve rahatsız ediciliğe rastlanmazken, sonları hafiften burun tırmalıyor. Ve hissedilir oranda kalite hissiyatı düşüyor.

Biliyoruz ki Jasmin Noir kadın parfümü olarak sunuldu. Birçok kadın onu severek kullanıyor. Epey kadın parfümü kullanmış birisi olarak söyleyebilirim ki, o baskın ve ağır çiçeklerin saldırısı altındaki baygın kadın parfümleri gibi değil genel yapısı. Daha nötr, sakin, abartısız, dengeli ve feminenliği sınırlı. Tamam erkek parfümü kadar maskülen değil. Yumuşacık kremsi güzel vanilya-misk-çiçek kokusu şeklinde gelişen karakteri, abartılı şekilde dişil de değil. Adeta uniseks, masum bir konfor parfümü.

Üst ve orta notalarını çok sevdim Jasmin Noir'in. Ara ara onu üzerimde koklamaktan zevk alıyorum. Tabii sonları hariç. Açıklanan notaları içinde vanilya olmamasına şaşırdım. Parfüme kremsiliği veren büyük ihtimalle vanilya. Şekerliliğe kaçmayan dozajında tatlılığı tonka fasulyesi veriyor olabilir.


Jasmin Noir, çok zengin ve kompleks değil ama mis gibi taze, lezzetli, temiz kokan bir parfüm. Hem masum hem de çekici. Şişesinin siyah olduğuna ve ismindeki siyah vurgusuna bakmayın. Kokusu hiç de koyu, karanlık ve kasvetli değil. Hatta tam tersine açık ve şeffaf. Eğer Jasmin Noir'i bir renge benzetmek istesem muhakkak beyazı seçerdim. Genel olarak düz çizgide ilerlediği düşünülebilir. Hafiften sabunsuluğa göz kırpsa da asla bebek pudrası kıvamında değil. Genel beğeniye uyabilecek, modern bir kompozisyona sahip. Yasemin kokusu severlerin denemesi gereken arkadaşlardan birisi olarak şans verilebilir.

Luca Turin'in kitabında odunsu çiçeksi olarak sınıflandırılan Jasmin Noir, beş üzerinde sadece iki puan alabilmiş. Benim kullandığım EDP olanıydı. Kalıcılığı gayet iyi. Farkedilirliği fena değil. Sonbahar-kış mevsimi için daha uygun olacağını düşünüyorum. Yaz sıcaklarında biraz ağır kaçabilir. Genç arkadaşlardan ziyade 25 ve üzeri yaşlardaki kadınlara uyacak gibi. Tabii seçim yine de sizin.

Koku Güzelliği10/7

16 Şubat 2015 Pazartesi

Tauer – Incense Extreme (2007)


Tauer – Incense Extreme (2007)

Ağırlıklı olarak Hindistan'da yetişen bir ağaç Boswellia Serrata. Türkçeye Akgünlük olarak geçmiş bu ağacın Afrika ve bazı Arap ülkelerinde yetiştiği bilgileri var. Antik Mısır ve Roma'da bilinen ve tıpta kullanılan Akgünlük ağacının İbn-i Sina'nın kitabında da yer aldığını okuyoruz. 17. ve 18. yüzyıldan günümüze gelen şifa kitaplarında rastlanan Akgünlük ağacının, 21. yüzyılda yeni araştırmaların ışığında başka faydalarının da olduğu ortaya çıkıyor. Bunlardan en önemlisi ise kansere karşı güçlü ve geleneksel bir ilaç olarak değerlendirilmesi.

Sekiz metreye kadar uzayabilen Akgünlük ağacı, muhtemelen Avrupa'nın çatısı olarak gösterilen İsviçre'de yetişemiyor. Bu soğuk Orta Avrupa ülkesinden çıkan bir parfümör ise ilhamını Akgünlük ağacından alan parfümünü 2007 yılında piyasaya sürdü. Bu ağacın doğal reçinesinin ve gövdesinden elde edilen uçucu yağların parfümlerde kullanıldığı biliniyor.

Andy Tauer'in kendi ismiyle meydana getirdiği niş parfümevi, 2013 yılından itibaren ürün çeşidini arttırıyor. Bu yeni parfümler, rakiplerle mücadeleden ziyade belki de koleksiyonun çeşitliliğinin artması anlamında önemli. Tauer'in 2005 yılından itibaren başladığı üretim sürecinde, markanın ilk serisi olarak düşünülebilecek "Klasikler"in beş numaralı üyesi Incense Extreme, merak ettiğim parfümlerdendi. Çünkü niş markaların farklı tütsü denemelerini kullanmış birisi olarak Tauer'in tütsüye nasıl yaklaştığını görmek istemiştim. Yine şanslıyım ki Bay Tauer'in bu farklı tütsü kokusuna sahip oldum ve bir süredir kullanıyorum.


Kendi sitelerinde minimalist, keskin ve temiz olarak tanıtılmış Incense Extreme'in başlangıcı çok tuhaf ve zor. Hani ayakkabınızı boyadığınızda burnunuza keskin ve rahatsız edici kimyasal bir koku gelir. İşte bence Incense Extreme'in başlangıcı aynen böyle. Tahammülü zor boya benzeri kokuya başka Tauer parfümlerinde de karşılaşmıştım. Ne diyeyim bilemiyorum. Bay Tauer, başlangıcında kişniş ve turunçgil yaprağı olduğunu iddia etmiş. Üst notalarını kedime hiç yakın bulamadım. Orta kısmın gelmesini bekliyorum, bekliyorum ve hala bekliyorum. E hani değişim ve orta notalar? Gördüğüm kadarıyla üst ve orta notalar hemen hemen aynı kokuyor ve değişim olmuyor. Baştaki o karanlık, koyu ve yoğun yapı devam ediyor. Bu da demek oluyor ki orta kısmı da sevemedim. Geleyim sonlara. Neyse ki değişim var alt notalarda. Son kısımda nihayet parfüme adını veren tütsüyü görmeye başlıyoruz. Tütsüye kuru ağaçlar eşlik ediyor. Tatlılık barındırmayan odunsuların sedir ağacı olduğunu sanıyorum. Evet burnum sadece bu kadarını algılıyor.

Incense Extreme, baş ve orta kısmıyla garip, dumansı Arap etkili ayakkabı boyası efektine sahip kuru baharatlı ve amberli deri yapısı ile şaşırtıcı ve benim için fazlasıyla zorlayıcı. Şimdiye kadar denediğim Tauer'lerde imza kokusu mudur bilemiyorum bu ayakkabı boyası benzeri amberli yapı. L`Air du Desert Marocain'de de aynı Arabik amberli koyu koku bulutu vardı. Hatırladığım kadarıyla Eau d’Epices'da bu yapı az da olsa mevcuttu.

Ağır, ağdalı, reçinemsi, boyamsı, kimyasalımsı, rahatsız edici deri, mide bulantısına sebep olabilecek baharatlar, sonlarda fena sayılamayacak sedir ağacı ve az da olsa tütsü. Ne biçim kombinasyondur bu? Kim giyebilir bu esansı? Nasıl bir amaçla oluşturulmuştur Incense Extreme? Gerçekten bilemiyorum.


Kullanan çoğu kişinin sevemeyeceği kokusu, hayvansal desem değil, derili desem değil, tatlı desem değil, çiçeksi desem değil. Tanımlanması zor kokusu ve sınıflandırması pek mümkün olmayan yapısı ile çok uç bir deneme Incense Extreme. Zihin dünyamda ve duygu evrenimde yer bulamayacak ağır ve itici kokusu ile bir daha karşılaşmasam hiç üzülmem.

Incense Extreme'i ismindeki tütsüye aldanarak kullanmak istemiştim ama hevesim kursağımda kaldı. Çünkü tütsü fazlaca yer tutmuyor bence. Parfümün orta notalarının sonlarına kadar devam eden o terebentin/pinoteks benzeri karışımı fazlaca üzerime sıksam muhtemelen bağışıklık sistemim bile isyan edecektir. Özetle zor koku arkadaşlar. Almadan önce mutlaka deneyiniz.

Bay Turin yine beni şaşırtıyor. Kitabında Incense Extreme'i tütsü turunçgil olarak sınıflandırmış. Beş üzerinden dört puan vererek parfümü oldukça beğendiğini göstermiş.


Parfümün tasarımcısı tabii ki Andy Tauer. EDP konsantrasyonuna sahip. Başlangıcı çok güçlü, saldırgan ve yoğun. Onun için az miktarda kullanmanızı öneririm. Zaten kendisi parfümün %25 konsantrasyona sahip olduğunu belirtmiş. Tam bir sonbahar-kış kokusu. Havalar ılıkken kullanmanızı tavsiye etmem. Erkek kullanımına yakın olduğunu düşünüyorum. Hangi kadın ayakkabı boyası gibi kokmak ister ki zaten.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5

15 Şubat 2015 Pazar

ÖzgeCan'ımız

Sana bu vahşeti yapanlar insansa, ben insanlıktan istifa ediyorum.


12 Şubat 2015 Perşembe

Yves Saint Laurent – La Nuit de L’Homme (2009)


Yves Saint Laurent – La Nuit de L’Homme (2009)

Boynuz kulağı mı geçer diyelim yoksa abisinden daha başarılı kardeş durumu mu diyelim bilemiyorum. Yves Saint Laurent, 2006 yılında piyasaya sürdüğü L'Homme ile yeni nesil, bol tatlı kokular evrenine güçlü bir giriş yapmıştı. Bu kulvarda rakipleri ile çarpışacak olan L'Homme serisine kısa süre içinde yeni parfümler eklendi. 2015 yılı şubat ayı itibariyle ondan fazla flanker'ı çıkmış durumda. Ve bu seride en az L'Homme kadar ilgi gören hatta onun daha önüne geçen bir parfüm 2009 yılında dünyaya geldi. Adeta abisinin tahtını salladı bu parfüm.

La Nuit de L'Homme, ismindeki karanlık-siyah vurgusu ile abisi L'Homme'un akşam ve özel günlerde kullanılabilecek benzeri olduğu izlenimi veriyordu bana. Aslında L'Homme ile La Nuit de L'Homme arasında benzerlikler var dikkatli koklandığında. Fakat La Nuit de L'Homme, büyük başarı kazandı devam parfümü olarak. Adeta asıl parfümün önüne geçti. İnsanlar onu çok sevdiler ve kısa sürede markanın en çok satan erkek parfümlerinden birisi oldu. Sadece markanın değil, küresel anlamda da oldukça önemli iş yaptı La Nuit de L'Homme.

La Nuit de L'Homme'un başarısının sebebini parfümü üzerinize ilk sıktığınız andan itibaren anlıyorsunuz. Kendi sitelerinde lavanta, kumarin (coumarin), sedir ve karabiber notaları üzerine temellendirildiği belirtilen parfümümüz, hem çok tanıdık geliyor, hem de garip şekilde size kendisini sevdiriyor. Kalbinizi beklemediğiniz yerden çalmasını biliyor adeta.


İlk çıktığı zamanlarda kullanıp, pek iyi şeyler hissetmediğim La Nuit de L'Homme'u, aradan geçen yılların ardından tekrardan teste tabii tutmak istedim. Kendi sitelerinde ferah oryantal olarak sınıflandırılmış. Parfümün tanıtımını "şıklık, cazibe, gizem" kavramları ile yapmışlar. Üzerime sıktığımda karşıma tatlımsı meyveler (vişne, kuru erik veya turunçgiller) çıkıyor. Oldukça tatlı verilmiş meyvelere kremsilik de eşlik ediyor. Üst notaları enerjik, hareketli, canlı ve genel beğeniye uygun. Yüksek kaliteli olmasa da beğendim başlangıcını. Orta kısımda meyveler hala etkili. Farklı olarak baharatlar ortaya çıkıyor. Koku, bu andan itibaren baharatların egemenliğine giriyor. Kakule, tarçın ve biberin başrolde olduğu söylenebilir. Oldukça tatlı yumuşak baharatlara modern bir lavanta da eşlik ediyor. Orta notaları, meyveler ile birleşen baharatların marifetiyle lezzetli ve sevilesi. Ne yalan söyleyeyim orta kısmını da beğendim. Geleyim sonlara. Belki de gelmesem daha iyi olur. Alt notalarda yumuşak odunsu notalar ortaya çıkıveriyor. Yapay sedir ağacı, hem kremsi hem de vetiver destekli. Fakat en sevmediğim tarzda verilmiş buradaki sedir ağacı. Son kısım durağan, sıkıcı ve sıradan.

La Nuit de L'Homme, herkesin sevebileceği, popüler olabilecek şekilde kurgulanmış. Modern ve canlı meyvelere eklenen tatlı baharatlar bence iyi sonuç vermiş. Tabii kalite hissiyatının yüksek olduğunu söyleyemem. E şimdi Yves Saint Laurent gibi büyük kitlelere hitap eden bir marka, çok satmak adına kaliteden ödün vermek durumunda kalabilir. Sanırım onların yaşadığı da bu. Hele ki alt notalarda artan yapaylık, ortalama üzeri kullanıcıları oldukça sıkıntıya sokacaktır. Tamam bir niş kalitesi beklemiyoruz ama çok daha özenilmiş bir kompozisyon beklemek hakkımız değil mi?

Zaman zaman şekerli denebilecek, abisi L'Homme'dan daha karanlık ve koyu fakat ondan koku güzelliği anlamında daha başarılı bir arkadaş La Nuit de L'Homme. 15-30 yaş grubunu ve fazla deneyimi olmayan, kokusuyla herkesten övgü almak isteyen erkekleri hedefliyor sanki. Tam bir ortam veya ofis kokusu. Belki de kız arkadaşınızla buluşmalarınızın en değişmez öğesi olacaktır ve size eşlik edecektir. Bu parfümü deneyip de nefret edecek kişi azdır. Fakat çok özgün, farklı ve ilginç de bir tarafı olmadığını da kabul etmek gerekiyor.


Evet o hiçbir zaman müthiş bir klasik ya da kült kokulardan olmayacak. Çünkü fazlaca benzeri var diğer markalarda. Hatta uzun süreli kullanımlarda sıkıcı bile olacağını düşünüyorum. Eğer Spicebomb, CK One Shock, Versace - Eros, Bulgari Man'dan birisi elinizde varsa, La Nuit de L'Homme almanıza gerek yok bence.

Günümüzün modern, tatlı, baharatlı oryantalleri arasında kendisine yer edinen La Nuit de L'Homme, benim için "eh işte" kokulardan birisi oldu. Evet bir taraftan koku cezbedici ama vasatlık sınırındaki kalitesi can sıkıcı. Bu iki duyguyu size aynı anda yaşatabilecek kaç parfüm vardır ki? Tabii benim sevip sevmememin pek önemi yok. Onu onbinlerce insan sevmiş ve kullanıyor. Tabii bu durum onu kullandığınızda başkalarıyla pişti olma riskini de içinde barındırıyor.


Parfümün tasarımcıları olarak üç isim görünüyor. Anne Flipo, Pierre Wargnye ve Dominique Ropion üçlüsü kokusuna imza atmış. EDT formundaki kokusunun kalıcılığı ve farkedilirliği tenimde yüksek olmadı. Sonbahar-kış mevsimlerinde kullanmak gerekebilir.

Koku Güzelliği:10/6.5