Penhaligon’s –
Hammam Bouquet (1872)
Hikayesi
1860'lı yıllara kadar uzanan bir marka Penhaligon's. İlk olarak 1860'lı yılların
sonlarında, berber dükkanı olarak Jermyn Street adresinde açılmıştı. Kurucu
William Penhaligon, 1870'li yıllarda işlerini büyütmeyi düşündü. Bunun
sonucunda parfümeri alanında ürünlere yöneldi. Kısa zamanda çok popüler olan
dükkanı, İngiliz Kraliyet Sarayı'nın resmi tedarikçisi bile oldu. Kraliçe
Viktorya zamanında kraliyet için aldıkları çalışma izni, yaklaşık yüz yıl
boyunca geçerli sayıldı.
William
Penhaligon'un, 1870'lerde Jermyn Street'teki dükkanı, bir Türk hamamı ile
komşuydu. Zamanla yanındaki Türk hamamı fazlaca ilgisini çekmeye başladı. Oradan
çıkan kükürt kokusu ve buhardan ilham alarak, Hammam Bouquet isimli ilk
parfümünü hayata geçirdi.1872 yılında parfümün formülünü hazırladı ve üretime
geçti. Böylece Penhaligon berber dükkanı, ilk defa parfümeri işine girmiş oldu.
Hammam
Bouquet isimli parfümlerinin tasarım aşamasında Türk (O zamanlar Osmanlıydı)
etkisini inkar etmiyorlar. Hatta bunun üzerine inşa etmişler kokusunun
hikayesini. Resmi tanıtımında hayvansal ve olgun tarafından, eski kitap
kokularından, pudralı reçineden ve antik odalardan bahsedilmiş. Sanırım
parfümün bu detayları çağrıştırdığı vurgulanmış. Kendi sitelerinde oryantal
sınıfına dahil edilmiş. Kaynaklarda genel olarak erkek parfümü olarak geçiyor.
Bence de erkek parfümü olarak düşünülmeli.
Hammam
Bouquet'i üzerime sıktığımda karşıma çok eskilerden bir aroma çıkıyor. Tozlu
bergamot, nostaljik lavanta ve biraz da hayvansal misk. 142 yıllık parfümden
beklenebilecek bir açılışı var. Günümüzün modern, tatlı parfümleriyle ilgisi
bile yok. Ferah portakal yada turunçgilleri de unutun. Başlangıcı ve ilk
dakikaları oldukça keskin ve güçlü. Fazla uyguladığınız anda rahatsız
edebilecek tarzda. Bu tür açılışları sevmesem de saygı duydum üst notalara. İlk
yarım saatte lavanta ve tozlu/eski bergamodun etkisi devam ediyor.
Kirli/hayvansal denebilecek koku bir süre sonra sakinleşiyor ve geri plana
geçiyor. Orta bölümde erkeksi çiçekler hakimiyeti ele alıyor. Yasemin ve
karanlık sayılabilecek tozlu gül ilk akla gelen çiçekler. İkisi de gayet
erkeksi kullanılmış. Hiç öyle kadın parfümlerindeki gibi feminen çiçekler
beklemeyin. Erkeksi çiçeklere gerilerden tatlımsı yumuşak baharatlar destek
veriyor. Orta bölüm çok daha giyilebilir ve sevilebilir. Son bölümde ise egzotik
amber kendisini gösteriyor. Biraz da misk var. Sandal ağacı da oralarda bir
yerde muhtemelen. Kapanışı gayet güzel Hammam Bouquet'in.
Doğru
hatırlıyorsam, Jicky ile birlikte şimdiye kadar kullandığım en eski tarihli
formüle sahip parfüm Hammam Bouquet. Uzun zamandır ilgimi çeken bu tarihi
değere sahip parfümü beğendiğimi söyleyebilirim. Gerçi başlangıcı, burnunuza
sağlam bir yumruk atıyor. 1900'lü yılların kirli şiprelerini hatırlatan
bergamot, Jicky ve Mouchoir de Monsieur’u andıran antik lavanta, Shalimar veya
Musc Ravageur’u düşündüren hayvansallığın birleşimi olan üst notalar, acımasız
ve ödünsüz. Size gerçek bir erkek parfümü kullandığınızı ve 1800'lü yılların
sonlarında olduğunuzu hatırlatıyor. İlk kroşeden sonra hafif bir sersemleme
yaşıyorsunuz haliyle. Bir süre sonra sanki o maço boksör gitmiş, yerine İngiliz
asaleti ve emperyalizmi gelmiş. Gayet kibar erkeksi çiçekler, Victorya dönemi
İngiliz bahçelerinde dolaşıyormuş efekti veriyor. Baharatlar gayet dengeli ve
sakin. Sonlardaki amberin ise parfümün ilhamını aldığı doğu (Osmanlı) kültürüne
bir gönderme olduğu düşünülebilir.
Hammam
Bouquet, eski/nostaljik duygular yaşatıyor çoğu zaman. Bu da onu kullanması ve
sevmesi zor olabilecek kokular sınıfına dahil edilmesine yol açıyor. Birçok
yorumcuya göre tam bir gül parfümü olduğu dile getiriliyor. Haklı olabilirler.
Belki de sandal ağacı daha büyük rol oynuyor. Baharatlı karanlık gül efektini
sandal ağacı veriyor olamaz mı? Hatta tam tersi de olabilir. Bence o, saf bir
gül parfümü değil. Baharatlı, aromatik otsu, neredeyse pudralı karanlık-tozlu
gül desek daha yerine olabilir. Hissedilir orandaki hayvansallığı da bir yere
koymamız gerekir. Bu haliyle eski ve tarihi kokan parfümlere benzediğini
söyleyebiliriz.
Hammam
Bouquet, dönemin kıta Avrupası geleneklerine göre kurgulanmış, daha ilk
saniyelerde üst notalar vesilesiyle köklerinin çok eskilere dayandığını bize
hatırlatan, ciddi, mesafeli, muhafazakar, orta bölümden itibaren romantik ve
tutkulu, sonlardaysa egzotik ve egzantrik bir parfüm.
Yukarıda
da belirttiğim gibi başlangıcını ağrılıklı olarak Mouchoir de Monsieur ve Musc
Ravageur’daki o kirliliğe benzettim. Birazcık da Ralph Lauren - Safari'deki
artemisya kullanımını aklıma getirdi. Jicky'den sadece on yedi yıl önce ortaya
çıkmış olduğunu biliyoruz. Belki de Jacques Guerlain bu iki parfümün
tasarımında Hammam Bouquet'ten etkilendi. Kim bilir. Gerçi sonlara doğru her
bir parfüm kendi yolunda ilerliyor. Aslında çok benzedikleri söylenemez. Belki
pudralı, eski, nostaljik tarafları algımın o yönde işlemesine sebep oluyor.
142
yıldır hala üretimi devam eden bir gelenekle karşı karşıyayız. Hammam Bouquet
evet bir parfüm fakat bana yaşattığı duygular bir parfümden çok öte. Kendimi
kraliyet dönemi İngilteresinde düşünmemi sağlayan bir koku adeta. Kraliçe
Viktorya'nın sarayındaki, sadece soylular ve üst düzey kişilerin davet edildiği
bir baloda bulunduğumu hayal ediyorum. İyi eğitimli diplomatlar, yüksek rütbeli
subaylar, asilzadelerin züppe çocukları, saray eşrafı ve büyük tüccarlar...
Zaman 1880 yılında durmuş. Adet olduğu üzere baloya en son gelen kraliçe bütün
konuklarını seviyeli ve resmi şekilde kısaca selamlayarak kendisine ayrılan
bölüme geçiyor. Etrafında onlarca yardımcısı ve hükümet görevlileri var. Şimdi
giyilip sokakta dolaşılsa komik gelebilecek kıyafetler, o zamanın modasına ne
kadar da uygun. Yemekten hemen sonra dansa geçiliyor. Sarayın kocaman dans
salonundaki gösterişli avizeler, duvarlardaki ünlü ressamların resimleri,
etrafta bekleyen uşaklar... En iyi kalitedeki rom ve viskinin içildiği ve
gecenin ilerleyen saatlerine kadar kahkahaların atıldığı sohbetler bir hayal
gibi zihnimde uçuşuyor. İşte Hammam Bouquet'in bende çağrıştırdıkları aşağı
yukarı bunlar.
Yapaylık
olmayan, kaliteli sayılabilecek Hammam Bouquet'in, formülünün 142 yılda
defalarca değiştiğini düşünmek gerekiyor. Orijinal formülünün nasıl koktuğunu
büyük ihtimalle markanın yöneticileri bile bilmiyordur. Parfümün şimdiki halini
koklayıp, sadece hayal edebiliriz geçmişini. Onda da ne kadar başarılı
olabiliriz tartışılır.
Geleyim
ten-kıyafet karşılaştırmasına. Ten üzerine uyguladığımda çok daha derin ve
ilginç tepkiler verirken, kıyafet üzerinde kullandığımda tek düze ve sıradan
oldu. Tende eski karanlık gül, baharatlar ve amberi algılayabiliyordum.
Kıyafette ise daha eski kafa hayvansal şipreleri andırdı. Onun içindir ki ten
üzerine kullanmanızı öneririm. Kıyafet üzerinde çok tozlu ve kirli kokuyor.
Luca
Turin’in kitabında Hammam Bouquet, odunsu çiçekli olarak sınıflandırılmış ve
beş üzerinden üç puan verilmiş. Ayrıca kitabının bir yerinde şöyle bahsetmiş: “Geç
Viktorya dönemi klasik İngiliz erkek parfümleri, tipik şekilde tatlı, miskli,
pudralı çiçeksiydi. Bu tarz parfümlerin şu an üretimde olan belki de en iyi
örneği Hammam Bouquet, hala oldukça kullanılabilir yapıda.” Ayrıca
lavanta-vanilya baskın Fransa kökenli Guerlain’in Jicky’sinin, İngiliz
karşılığı olarak Hammam Bouquet’i göstermiş.
EDT
konsantrasyonuna sahip Hammam Bouquet, ilk yarım saat oldukça yoğunken,
ilerleyen saatlerde tene yakın kalmayı tercih ediyor. Kalıcılığı gayet iyi. Yaş
olarak otuz beş ve üzerindeki arkadaşlara hitap edecektir. Kimi yorumcuların
onun kokusunu “yaşlı kadınlara” benzetmesini fazla önemsemiyorum. Sonbahar-kış
kullanımına uygun olacağını düşünüyorum.
Not:
Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.
Koku
Güzelliği:10/7.5