L’Artisan Parfumeur – Timbuktu (2004)
Bir
Afrika atasözü der ki: “Tuz kuzeyden, altın güneyden, gümüş beyaz adamın
ülkesinden gelir; Allah’ın kelamı ve bilgeliğin hazineleri ise sadece
Timbuktu’da bulunur.”
Bugün
kara kıta olarak nitelenen, neredeyse her ülkesinde içsavaş, terör ve açlık
yaşanan, kaderi de üzerinde yaşayanlar gibi kara olan bir kıta Afrika. Oysaki
bundan beş yüz sene önce Afrika kıtası, dünya ticaret, bilim ve kültür
merkezlerinden birisiydi.
Afrika'nın
dünyaya ihraç ettiği en önemli yeraltı kaynağı altındı. Ortaçağlarda dünya
altın ticaretinin üçte ikisinin Afrika'dan sağlandığı belirtiliyor. Buradan
çıkan altın ve fillerden elde edilen fildişi, kıtanın kısa zamanda
zenginleşmesini sağladı. Hatta Avrupa ülkeleri dahil bir çok ulus, gözünü
Afrika'nın zenginliklerine dikmişti. İşte Afrika kıtası bir yıldız gibi
parıldarken, bir şehir, bütün mistikliğiyle göz kamaştırıyordu. Bu şehir Orta
Afrika'da, Sahra çölünün hemen kenarındaki Mali'de bulunan Timbuktu'ydu.
13.
yüzyılda değişen ticaret yollarının ardından hızla gelişen ve zenginleşen
Timbuktu, 15.yüzyılda ticari bir merkez haline gelmişti. İslam’ın Afrika'ya
yayılmasında önemli katkıları olan şehirde, dönemin en önemli medreseleri
mezunlar veriyor, bilim alanında çalışmalar yapılıyordu. Timbuktu'nun şöhreti
1500'li yıllarda dünyaya öylesine yayılmıştı ki, 16. yüzyılda dönemin Papa'sı
şehri merak edip, bir elçisini bile göndermişti. Avrupalı kaşiflerde ismi ve
varlığı efsane halini almış Timbuktu'yu bulmak için yıllarca Afrika kıtasını
dolaştılar. Timbuktu adeta bir ütopya halini almıştı beş yüzyıl önce.
İşte
Batı kültürü için böylesine bir egzotizmi ve ruhaniliği çağrıştırıyor olmalı
tarihi Timbuktu şehri. 2014 yılında Mali'nin ve onun Timbuktu şehrinin durumu
pek iç açıcı olmasa da, Fransa merkezli niş parfümevi L'Artisan Parfumeur,
ismini bu şehirden alan Timbuktu'yu, 2004 yılında piyasaya sürdü. Ünlü parfümör
Bertrand Duchaufour'un ilgi çekici bir eseri olarak duruyor karşımızda.
L'Artisan Parfumeur'un "seyahat" serisinin ikinci parfümü olarak
geçiyor Timbuktu. Duchaufour'un Timbuktu seyahatinden sonra parfümü tasarladığı
söyleniyor. Afrikalı kadınların kullandığı "wusulan" isimli aromatik
bir kokulu yağdan ilhamını aldığını belirtmiş Bertrand Duchaufour.
Kendi
sitelerinde odunsu ve baharatlı karaktere sahip olduğu vurgulanmış ve Fransız
sofistikeliği ile Afrika egzotikliğini bir araya getirdiğinden bahsedilmiş.
Parfümü üzerime sıktığımda keskin bir koku beni karşılıyor. Oldukça parlak, canlı
ve kadifemsi yapı ilk saniyelerde kendisini gösteriyor. Ağaçsılık mı desem
(sedir), Iso E Super mi desem, yeşil mango mu desem, alkol mü desem. Sanki
hepsinden bir parça var. Oldukça keskin üst notalar bence yapaylık sınırında
dolaşan tuhaf bir yeşil-Iso E Super bileşimi. Başlangıcını sevdiğimi
söyleyemem. Orta kısımda bu tuhaf kadifemsilik devam ediyor fakat hissedilir
oranda geriye çekiliyor. Onun yerini köksü, nemli vetiver dolduruyor. Biraz da
baharatlardan söz edilebilir. Kakule ve biber en çok zikredilen. Bence kuru
kakule daha önde gibi. Orta bölüm nispeten daha yumuşak ve neredeyse ferah. Son
kısımda sürpriz tütsüden geliyor. Çok güzel bir tütsü beni mest ediyor. Tütsüye
misk ve vetiver de eşlik ediyor. Kapanışı açık ara en sevdiğim yeri diyebilirim.
L'Artisan'ın
sitesinde odunsu ve baharatlı tespiti gayet yerinde. Ek olarak tütsüyü
yerleştiriyorum bu iki öğenin yanına. Timbuktu, ciddi oranda odunsu-tütsü
merkezinde ilerliyor. Kuru ve tatlı olmayan baharatlar ikinci planda ve her
daim ana yapıyı destekliyor. Sabunsuluk da ara ara farkediliyor.
Hafiften
ekşi, kadifemsi farklı bir odunsuluk var. "Karo-karounde" isimli bir
çiçekten bahsedilmiş tanıtımda. Acaba ondan mı geliyor bu hissiyat anlayamadım.
Alışılmışın biraz dışında başlangıcı. Orta kısımda devreye vetiverin girmesiyle
daha güvenli limana dönüşüyor. Vetiver gayet dinamik ve gerçekçi. Yine de
Timbuktu için safkan vetiver kokusu demek yanlış olabilir.
Timbuktu,
sonlardaki tütsü kullanımı ile gizemli, dumansı, ilginç, egzotik ve meditatif hale
dönüşüyor. Anladığım kadarıyla parfümün tamamında bu kavramlar vurgulanmaya
çalışılmış. Bu bağlamda, koku-konsept arasındaki ilişkide uyum var. Siz yine de
çok karanlık bir yapı beklemeyin. Çoğu zaman neredeyse ferah bile denebilecek
kadar hafif. Herşey ortada ve parlak. Onun saklayacak bir şeyi yok gibi
görünüyor.
Peki
Timbuktu'yu beğendim mi? İlk kullandığım günler çok ilginç bulmuştum kokusunu.
Artık o kadar da farklı olmadığını düşünüyorum. Başlangıcı hafiften rahatsız
edici olmaya ve burnumu tırmalamaya başladı. Orta kısımdaki vetiveri de çok
sevdiğimi söyleyemem. Son kısım neyse ki durumu kurtarıyor ama benim için
yeterli değil. Bu haliyle bir şişesini almak benim için mümkün görünmüyor.
Tarz
olarak Vetiver Extraordinaire, Encre Noire, Avignon veya Kyoto gibi örnekleri
andırıyor. Çok kompleks değil. Düz çizgide ilerliyor ve fazla değişim
göstermiyor. Özellikle başlangıcı ve orta kısmın bir bölümü yüksek kalite
hissiyatı vermiyor. Günlük kullanım için uygun olduğunu sanmıyorum. Daha
tematik bir kokusu var. Farklı ambiyanslarda ya da değişik ruh hallerinde
kullanmak isabetli olabilir.
Parfüm
yazarı Luca Turin'in kitabında Timbuktu, odunsu dumansı olarak sınıflandırılmış
ve beş üzerinden beş verilerek en iyi parfümler listesine alınmış.
Uniseks
olarak piyasaya sürülse de bence erkek kullanımına daha yakın. Yaş olarak otuz
ve üzerindeki arkadaşları hedef almış olabilir. Tatlımsı olmayan kokusu,
günümüzün piyasa parfümlerine hiç benzememesine yol açmış. Ha bu arada
L'Artisan'ın en çok satan parfümlerinden olduğu vurgulanmış Timbuktu'nun.
Kalıcılığı bir EDT'ye göre normal ama farkedilirliği düşük.
Not:
Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.
Koku
Güzelliği:10/7