23 Haziran 2014 Pazartesi

Gucci - Oud (2014 - Yeni Parfüm)


Niş parfüm evlerinin son yıllarda sevdikleri ve bolca kullandıkları öd teması, adeta çılgınlık haline gelmek üzere. Bir çok niş marka öd merkezli parfümlere imza atıyor. Hatta bu akım, tasarım markalarına kadar sıçramış durumda. Yves Saint Laurent ve Versace'in öd parfümü denemelerinden sonra, yeni bir çalışma da Gucci'den geldi.

Gucci'nin son yıllardaki yeni nesil parfümleri hayal kırıklığı yaratsa da öd kokusunu sevenlerin oldukça ilgisini çekebilecek bir arkadaş Gucci Oud. 2014 çıkışlı parfüm, uniseks olarak piyasaya sürüldü. Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip. Oryantal olarak sınıflandırılmış. Parfümün detaylı tanıtım bilgilerine de ulaştım. Buradan sizlerle paylaşmayı uygun gördüm:

Gucci Oud: Gizemli Duygusallık

Gucci’nin kreatif direktörü Frida Giannini, Oud'un tasarım sürecinde yoğun seyahatlerinden esinlenmiştir. Değişik yerlere seyahat tutkusu ve egzotik kültürlerden etkilenme deneyimiyle, yeni bir parfümün hayalini kurdu: büyüleyici, zengin ve gizemli, bilinmeyeni keşfetme seyahati gibi. Sonuç olarak Gucci Oud, doğunun yoğun ve duyusallığını kutlayan bir parfümdür.

Gucci Oud, parfüm uzmanları açısından yeni deneyimler arayan, güçlü, baştan çıkarıcı, Gucci’nin ruhuna uyan, Doğu’nun tarihsel içerikleriyle donanmış, modern ve ikonik olarak yorumlanan bir kokudur.


Parfümün zengin yoğunluğu Gucci için özel olarak seçilmiş, kültürü yapılmış doğal ve eşsiz Oud'dan kaynaklanmaktadır. Bu özel kalitede Oud, Laos’un orta bölgesinden gelmekte ve özel olarak itina ile yetiştirilmektedir. Oud ağacının damıtılmasından sonra özel ek bir süreç ile % 100 doğal olarak sertifikalandırılan yüksek saflıkta özütü elde edilir. Parfüm için üretilen esansın yüksek kalite standardında sürekliliği sağlanmıştır.

Gucci Oud kullanıldığında, zengin Bulgar gülü ve portakal çiçekleri kokularından önce armut, ahududu notalarıyla ve safranın canlılığı ile açılır. Oud’un yoğun duyusallığı amber, misk notaları ve özellikle Gucci kokularının gerçek ikonu paçuli ile artırılmıştır.

Şişe ve ambalaj Gucci by Gucci'nin yeni serisi olan mükemmel Gucci Oud kokusunu kapsar. Markaya özgü tasarım motifli şişe ve karton ambalajı, yarı şeffaf siyah şişe, Gucci biniciliğe ait ağ şeridinin kum püskürtülmüş versiyonu ile dekore edilmiştir. İç kısmında parlak altın yaldız GG arma, mat arka planda yine altın yaldızla kontrast yaparken, şerit karton ambalaj üzerinde mat siyah arka plan üzerinde parlak siyah olarak yinelenmiştir. Siyah ve altının renk uyumu ve yontmalı şişenin geometrik kapağı parfümün karakterine mükemmel uyan, oryantal ve sanatsal dekor kazandırır.


Seçkin doğal özün, amber notası ve safran nüanslarla harmanlanması ile Gucci Oud, geleneksel parfümlerden farklı olarak yoğunluk ve duyusallık kazanır. Bu muhteşem, zengin ve egzotik koku, lüksün ruhuyla karışarak erkekler ve kadınlar için aynı şekilde uyumlu hale gelir.

Frida Giannini şöyle söyler: “Bazı şeyler vardır cinsiyetle değil ruh haliyle belirlenir. Gucci Oud'da bunlardan biridir. Gizemli, büyüleyici ve alışık olunmadık bir yerde duyuları çağrıştıran parfüm oluşturmak istedim. Baştan çıkarıcı ve sonrasında hayaliyle süregiden.”

21 Haziran 2014 Cumartesi

Le Cherche Midi – No.23 (2012)




Le Cherche Midi – No.23 (2012)

Gün geçmiyor ki yeni insanlarla, yeni hayatlarla, yeni duygularla tanışmayalım. Dünya üzerine yaşayan yedi milyardan fazla insanın her birinin hayatı ayrı bir hikaye ve belki de kitap konusu. Hani bazı insanlar vardır. Hayatlarının roman gibi dolu dolu geçmesiyle övünürler. Başlarından geçen onlarca aykırı olayı biraz da ballandıra ballandıra anlatırlar. Adeta onay bekler ve karşısındakini yeterince etkilemek ister gibi. Oysa her insanın hayatı basit görünse de, derin, karmaşık, zaman zaman bunalımlı zaman zaman huzurludur belli ölçüde. Aslında herkesin yaşanmışlıkları kendi içinde değerlidir. Ayrım yapmaksızın.

İstediğiniz kadar hayatınızın değişik kesitlerini anlatın ve "ne kadar da ilginç hayatın varmış" övgüsünü almaya çalışın bence nafile. Çünkü internet denilen sihirli bağlantı şekli bütün duvarları yıkmış durumda. Artık herkes, dünyanın diğer yerlerindeki başkalarının hayatından ve yaşadıklarından haberdar. Hindistan'daki bir çiftçi İsviçre'deki kayak merkezinden haberdar. Sibirya'daki bir banka memuru, Lady Gaga'nın son aşkını takip edebiliyor. Artvin'deki bir esnaf, Uruguay milli takımının kalecisini biliyor. Sanırım klişe gerçek oldu, dünya küçük bir köye döndü.

Parfüm endüstrisi de hiç durmuyor ve sürekli kendisini yeniliyor. Parfümlerin formülleri değişiyor,  satışı az olan modellerin üretimleri bitiriliyor, farklı pazarlama yöntemleri bulunmaya çalışılıyor ve yeni markalar piyasa çıkıyor. İşte benimde yeni tanıştığım bir niş parfüm evi Le Cherche Midi. Kurucusunun Nathan Motylinski olduğunu öğrendiğimiz Le Cherche Midi, yeni sayılabilecek bir marka. Misyonlarını "en iyi ve kaliteli parfüm yağlarını kullanarak, lüks ve benzersiz parfümler meydana getirmek" olarak belirlemişler. Yani bir çok niş markanın bize sunmak istediği ayrıcalıklardan bahsetmişler. Bakalım Le Cherche Midi'nin kullandığım ilk parfümü nasıl bir izlenim bırakmış bende.


Parfümlerine isim vermeyen bir marka Le Cherche Midi. Sadece numaralar veriyorlar. Bu aralar kullandığım No.23, ilhamını deniz ve okyanus temasından almış. Parfümü üzerime ilk sıktığımda turunçgiller beni karşılıyor. Biraz pudramsı ve kadın deodorantlarını andıran turunçgiller ferah fakat farklı değil. Ortalama başlangıcı var No.23'ün. İlerleyen dakikalarda turunçgillere biraz ferah baharatlar ekleniyor. Hafiften de sandal ağacı var gibi. Gerilerden ferah iris de hissediliyor. Başlangıcı ile aynı karakteri taşıyor orta bölüm. Sonlarda ise değişim gözleniyor. Serinlik hissi veren calone, onu akuatik tarafa doğru kaydırıyor. Sıradan soğuk-serin kapanış, benzersiz değil.

No.23, genel itibariyle ferah ve sucul olmaya çalışan bir arkadaş. Başlangıcını, sürekli kadınlardan duyduğum fakat ismini bilmediğim bir deodoranta çok benzettim. Üst notalar kadın kullanımına daha yakın. Oysa parfüm uniseks olarak sınıflandırılmış. Orta kısımda devreye giren ferah baharatlar biraz daha erkeksilik katıyor kokuya. Son bölüm ise klasik bir calone bombası. Yapaylık sınırında dolaşan alt notalar için parlak şeyler söylemem mümkün görünmüyor.

No.23, tuhaf kullandığı turunçgillere, akuatik nüanslar ekleyerek ilerliyor. Genel olarak büyük değişim görünmüyor sonları dışında. Üst ve orta notalar aynı gibi. Zaman zaman beyaz çiçekler de kendisini gösteriyor. Bu anlamda onun için çiçeksi-akuatik diyebilirim.

Yüksek kaliteli yada çok farklı bir konsepte sahip olmadığını söyleyebilirim No.23'ün. Basit, ortalama ve ferah. Hakkında çok fazla şey söylenebilecek derinlikte ve özgünlükte bir kokusu yok. Ya da bana öyle geldi. Sanırım Le Cherche Midi markası ile ilk tanışmamız pek de iyi geçmedi. Umarım diğer parfümlerini kendime çok daha yakın bulabilirim.


Eau de Toilette (EDT) formundaki No.23'ün kalıcılığı ve fark edilirliği ortalama seviyelerde. Genel olarak kadın kullanımına biraz daha yakın. Parfümün tasarımını markanın bütün kokularına imza atmış ve pek bilinmeyen parfümörlerden Cecile Hua yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5.5

15 Haziran 2014 Pazar

By Kilian – Beyond Love (Prohibited) (2007)




By Kilian – Beyond Love (Prohibited) (2007)

Aşk hakkında söylenmeyen söz, yazılmayan şiir, yapılmamış film kalmış mıdır acaba? Herkesin, aşkını farklı ve kendi içinde yaşadığı düşünülürse daha milyonlarca şey söylenebilir aşk için. İsviçreli bilim adamları araştırmalar yapabilir. Sufiler onu arayabilir, kadınlar hayalini kurabilir, erkekler gereksiz bulabilir, sanatçılar ise ondan ilham alabilir. Aşk, hiç bitmeyecek ilham makinesi adeta. Her ne kadar günümüzün materyalist dünyasında çoğu şey maddiyata, başarıya ve kazanca endekslenmişse de aşkın gücüne inanan milyonlarca insan karşımıza çıkacaktır.

Bu noktada aklımıza şu soru gelebilir. Peki aşkın ötesinde ne var? Bu soru biraz ölümün ötesini merak eden insanoğlunun hikayesini düşündürtüyor bana. Ölüm ile aşk benzer midir? Aşık insan ölmüş müdür? Yoksa ölen insan aşık mıdır? Peki bir parfüm bize aşkın ötesini verebilir mi? İyi de aşkın ötesinde ne var? İlahi aşk mı? Cennnet mi? Sonsuz mutluluk mu? Tanrı mı?

2007 yılında By Kilian niş parfüm evi, felsefi dozu yüksek isme sahip bir esere imza attı. Tabii parfüme ismini verirken böyle kaygıları oldu mu ve yukarıdaki sorularıma cevap aradılar mı bilemiyorum. Ama Beyond Love (Prohibited) her halükarda çok güzel bir isim, simsiyah şişeye sahip parfüm için. By Kilian'ın neredeyse yarı-resmi parfümörü Calice Becker imzasıyla piyasaya sürdüğü Beyond Love, markanın "L’Oeuvre Noire" serisine ait. Bize aşkın ötesindeki duyguları yaşatacağını umarak, kendi sitelerindeki tanıtımına bakalım:


"Hindistan'dan yavaş yavaş yayılan göz kamaştırıcı bir sümbülteber kokusu. Serin ve asil bu koku, sinsice dikkati üzerine çekerek başlıyor. Narkotik cazibeler, ilerledikçe ortaya çıkan en derin aromalar, büyüleyici bir şekilde gösterişli. Son darbeyi, tüm direnç noktalarını yıkan muhteşem hayvansı notalar ile vurur."

Beyond Love'u üzerime sıktığımda karşıma belli belirsiz bergamot çıkıyor. Fakat bergamodun etkinliği fazla sürmüyor. Bir kaç saniye sonra parfümün ana oyuncusu çiçekler size merhaba diyor. Sabunsu beyaz çiçeklere benziyor. Gayet temiz yapıdaki beyaz çiçekler, ağırlıklı olarak sümbülteberden oluşuyor. Biraz da yasemin ve manolya olabilir. Orta bölüm yekpare şekilde sümbülteberin etkisinde. Temiz ve neredeyse ferah. Parfümün son kısmında büyük değişiklik olmuyor. Yine güçlü sümbülteber hakim. Biraz sabunsu misk kendisini gösteriyor ve çiçeklere eşlik ediyor. Tenden uçup gidene kadar ana yapı böylece devam ediyor.

Beyond Love hiç şüphesiz ki çiçeksi bir parfüm. Burada yoğun sümbülteber etkisinden olsa gerek kadınsı tarafı ön plana çıkıyor. Zaten farklı kaynaklarda kadın parfümü olarak karşıma çıktı. Bu genel görüşe katılıyorum. Kadın kullanımına daha yakın bir arkadaş diyebilirim.

Parfümün genelinde tek düze ve pek değişmeyen çiçeksilik hakim. Sümbülteber, içine girdiği parfümlere genellikle sabunsu ve temiz bir hava katıyor. Beyond Love'da da aynı durum mevcut. Bu tür kokuları banyo sabunlarına benzetiyorum her seferinde. Beyond Love'u kullandığımdan beri zihnimde hep banyo sabunu imgesi var. Evet sanırım onunla ilgili aklıma kazınacak imaj tam da bu.


Yapaylığa ve herhangi pürüze rastlanmayan kokusu niş parfüm standartlarında denebilir. Bu anlamda hakkını teslim etmek lazım. Fakat neredeyse hiç değişmeyen kokusu biraz daha farklı olamaz mıydı? Çok yüksek fiyatlara satılan By Kilian parfümü, böylesine düz ve sıkıcı olma hakkına sahip mi? Bence değil.

Belki de sorun bendedir. Zaten genel olarak sümbülteber kokusunu ve onun yoğun kullanıldığı parfümleri bir türlü sevemiyorum. Hatta çiçekler içerisinde en tahammül edemediklerimden birisi sümbülteber. Hal böyle olunca da onun fazlaca kullanıldığı parfümler hiç ilgimi çekmiyor. Aynı durum Beyond Love'da da yaşandı. Kullanım sürecinde çabucak sıkıldım kendisinden. Hiç bir özel yada farklı yanına rastlayamadım. Dümdüz bir sabunsu çiçek kokusu. Başka da fazla bir esprisi yok açıkçası.

Aklıma hemen sümbülteber merkezli ünlü parfümler geliyor. Mesela Fracas ve Carnal Flower. Zaten o iki ağır topa rakip olması için çıkarıldığını düşünüyorum Beyond Love'un. Genel olarak ikisine de benziyor. Fakat onlardan daha ferah gibi. Fracas kadar dolgun değil. O iki parfümü de sevmemiştim. Aynı şekilde Beyond Love'u da çok kullanılabilir bulmadım. Belki bir kadında daha cazibeli ve ilginç olacaktır ama benim için olmadığı çok açık.

Parfüm eleştirmeni Luca Turin'in kitabında Beyond Love, sümbülteber olarak sınıflandırılmış. Beş üzerinden dört puan verilerek oldukça başarılı bulunmuş.


Eau de Parfum (EDP) formundaki Beyond Love'un kalıcılığı çok iyi. Fark edilirliği de yüksek. Bu anlamda gayet başarılı. Kadın kullanımı için olduğu rahatlıkla görülebiliyor. Yazın fazla sıkmamak şartıyla, her mevsimde kullanılabilir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5.5

11 Haziran 2014 Çarşamba

Hermes – Voyage d’Hermes Parfum (2012)




Hermes – Voyage d’Hermes Parfum (2012)

"Yolculuk, insanlık tarihinin ana konularından biridir. Tarih, bir yönüyle göçlerin, seferlerin ve bir mekânı terk edişlerin hikâyesidir. Bu sebeple de yolculuk dini kıssalardan mitolojiye, mitolojiden efsaneye, hikayeden şiire kadar edebiyat metinlerinin vazgeçilmez ana teması olmuştur.

Yolculuk fizik planında olabileceği gibi maddeden mânâya, mânâdan maddeye, ya da tamamen mânâ düzleminde de ilerleyebilir. Sözgelimi Mevlânâ Celâleddin Rûmî’nin Belh’ten Konya’ya gelmesi fizik planda bir yolculuktur. Oysa Şems-i Tebrizî ile tanışması ve dostluğu mânâ düzleminde bir yolculuktur. Çünkü Şems’le değişen, olgunlaşan, kendisine dönen ve orada gerçek aşkı bulan bir Mevlânâ vardır.

Nihâyet ölüm de bir yolculuktur. Bu yüzden ölüm de seyr, sefer, yol vb. kelimelerle anlatılır ve hayaller yol metaforu ile şekillenir." (Şerife Yalçınkaya - Yol Metaforu ve Klasik Türk Edebiyatında Arayış Yolculukları)

Bu güzel geç-ilkbahar gününde ölüm gibi soğuk bir konuyu konuşmayalım isterseniz. Yukarıdaki alıntı yaptığım makalede yol ve yolculuk temalarının detaylı olarak Türk ve Dünya tarih-edebiyatlarında incelendiğini  söyleyebilirim. Aslında yolculuk daha önce de belirtildiği gibi iki türlü. Birincisi bedensel ikincisi ruhsal yolculuk. Sanırım yolculuğu ve sürekli bir yerlere gitmeyi sevmiyorum. Ve uzun yolculuklar her zaman için gözümü korkutmaya yetiyor. Belki biraz tembellikten belki de bedenden ziyade ruhsal yolculuklar ilgimi çektiğinden. O meşhur ve klişe soruyu sorayım madem seyahat etmek ile ilgili: "Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?"


2010 yılında dünyanın en önemli lüks markalarından olan Hermes, bütün sorulara kulaklarını tıkadı ve ilhamını yolculuktan alan yeni parfümünü piyasa sürüverdi. Baş parfümör Jean Claude Ellena imzasını taşıyan bu EDT'den iki yıl sonra da “Parfum” versiyonu raflardaki yerini aldı. Hermes'in, Terre d'Hermes'ten sonra en çok dikkatlerin çevrildiği parfümü haline dönüştü Voyage. Bu önemli parfüme Hermes, yeteri kadar pazarlama imkanı sundu neyse ki. Bakalım resmi tanıtımında neler söylenmiş Voyage için:

"Hermes'in hikayesi bir yolculuktur. Voyage d'Hermes, yaşayan ve güven verici, yeni ve tanıdıktır. Parlak ve yumuşak, ferah odunsu bir amber kokusudur. Hem kadınlar hem de erkekler için uygundur."

Voyage Parfum'ün başlangıcı yüksek kaliteli ve ferah turunçgiller ile gerçekleşiyor. Biraz limon, tatlımsı portakal, mandalina, greyfurt, aromatik otlar ve yeşil çay. Canlı ve pozitif başlangıcı harika Voyage Parfum'ün. Orta bölüme geçildiğinde bu sefer devreye yeşil çiçekler giriyor. Fazlaca kadınsı olmayan çiçekler hala ferah ve ilginç. Ellena'nın diğer parfümlerinden alışık olduğumuz "güneş altında ısınmış taş" efekti burada da mevcut. Kimileri mineral deseler de tozlu değil daha çok sabunsu bir çiçeksilik hakim. Turunçgiller hala destek veriyor gerilerden. Ferah ve yumuşak baharatları da unutmamak gerek. Başrolün kakule de olması kuvvetle muhtemel. Başlangıcı kadar hayran kalmasam da gayet başarılı orta notaları. Son bölümde artık tamamen odunsu karaktere bürünüyor. Sedir ağacı ve miskin hakimiyeti hissediliyor. Biraz sıradan verilmiş sedir, küçük bir hayal kırıklığı yaratıyor. Keşke daha farklı bir kapanışı olsaymış.


Voyage Parfum, hiç şüphesiz ki yüksek kaliteli bir parfüm. Bir çok niş markanın eseriyle bu anlamda rahatlıkla yarışır. Yapaylık hissedilmeyen duru, ferah, gerçekçi, canlı, insanı mutlu eden bir kokusu var. Özellikle başlangıcı anlatılmaz. Üst notaları şöyle tarif etmeye çalışayım. Yeni soyulmuş limon ve portakal kabuklarını üst üste koyup, sıcak bir yaz gününde güneşin altında bırakın. Ortaya çıkacak koku büyük ihtimalle Voyage Parfum'ün üst notalarına benzeyecektir. Orta bölüm klasik Ellena kompozisyonu. Ferah baharatlar, neredeyse ıslak taşlar ile turunçgillerin kesişimi, sabunsu nötr çiçeklerin cümbüşü, yeşil çayın müthiş rahiyası, gülün davetkar hüznü. Sanki hepsi bir arada. Sonlar ise ortalama bir odunsu olarak çok daha iyisine layık.

Bu parfüm neye benziyor diye düşünürken ampul yine yanıyor zihnimde. Bir başka Hermes/Ellena kompozisyonu Un Jardin Sur Le Nil, yardıma yetişiyor. Evet üst notalar ve orta kısmın bir bölümü Un Jardin Sur Le Nil'i andırıyor. Voyage Parfum farklı olarak biraz sabunsu çiçekler, yeşil çay ve gül barındırıyor. Aynı dinamik koku formunu takip etmek olası. Çok az Declaration havası, biraz Terre d'Hermes göndermesi. Hepsinden bir parça var sanki. Ama hiç birisine tam anlamıyla benzemiyor.

İsmi ile uyumlu bir koku konseptine sahip Voyage Parfum. İlk sıktığınız andan itibaren sizi ruhani/şamanistik yolculuğa çıkarıyor. Önce masmavi Akdeniz sahillerinin üzerinde uçuyorsunuz. Taptaze narenciyeler, mis gibi Amalfi limonu, Anamur'un portakal bahçeleri, greyfurt kasaları, sıcak altında dalından koparılmayı bekleyen mandalinalar. Sonrasında Isparta'ya kırıyorsunuz dümeni. Oranın harika güllerinden bir demet. Yetmedi mi? Rize'nin tavşan kanı buzlu çayı, hem de üzerine kakule serpilmiş hali ile. Hatta sakızlı muhallebi mi o derinden gelen? Yoksa hindistan cevizli güneş kremi mi? Yeni yıkanmış nevresimden gelen sabun kokusu? Hayal etmesi zor mu? O zaman son olarak sedir ağacı ormanında yolunuzu kaybedin, nereye gideceğinizi bilmeden. İşte size Voyage Parfum.


Özellikle Terre d'Hermes'in büyük başarısından sonra gözlerin dikkatlice çevrildiği bir parfüm oldu Voyage, acaba aynı büyük başarı gelir mi diye. Bay Ellena'nın genel tarzı, Voyage Parfum'ün üzerine fazlasıyla sinmiş. Yenilikçi kokusu olduğu söylenemez. Başyapıt olacağını iddia etmek de abartılı olabilir. Fakat bence gayet güzel bir parfüm. Kullanım döneminde bol bol kullandım ve sonları dışında hiç bir rahatsız edici yanına rastlamadım. Sevmesi ve kabul etmesi kolay yapıda diyebilirim. Ve bu parfümü kullandığınız için güzel övgüler de almanız olası. Eğer Voyage Parfum, ismini ve konseptini seyahat temasından alıyorsa, beni farklı coğrafyalara götürme konusunda başarılı oldu.

Geleyim ten-kıyafet üzerindeki karşılaştırmaya. Ten üzerine sıktığımda canlı tatlımsı portakal-limon yani turunçgil tarafı öne çıktı. Daha ferah, hayat dolu ve sevilesiydi. Kıyafet üzerine uyguladığımda turunçgillerin biraz buruklaştığını fark ettim. Kıyafette sanki damla sakızlarını hatırlatan bir sabunsuluğa doğru evrildi. Ten üzerindeki canlılığı yoktu. Daha hüzünlü ve sonbaharımsı hale geldi. Bu anlamda ten üzerinde çok daha sevdim Voyage Parfum'ü. Size de tavsiye ederim ten üzerinde kullanmanızı. Parfümün iki başarısız olarak gösterilebilecek tarafları fark edilirliğinin düşük olması ve sonlarının sıradanlığı. Onun dışında günlük kullanım için ideal bir arkadaş.

Voyage Parfum'u tuhaf sayılabilecek bir Haziran ayında kullanıyorum. Sabah havanın oldukça serin olduğu, öğle vakitlerinde aşırı sıcak hale geldiği ve öğleden sonra çılgınca yağmurun yağdığı enteresan hava şartlarında kullandım. Özellikle sıcak zamanlarda kokusunu çok sevdim. Serin dönemde o canlı ve parlak yapısını kaybediyor. Bu anlamda bence tam bir ilkbahar-yaz kokusu. Soğuk kış günlerinde kullanmanın iyi sonuç vereceğini düşünmüyorum.


Kalıcılığı yeterli fakat fark edilirliği zaman zaman fazlaca uyguladığım halde yüksek olmadı. Hem kadınların hem de erkeklerin rahatlıkla kullanabileceği gibi. Fiyat etiketinin, rakiplerinden epey yüksek olmasının sebebi, Hermes ve Jean Claude Ellena faktörü olduğu düşünülebilir.

Koku Güzelliği:10/7