By Kilian – Straight to Heaven (2007)
"İşte bu
yüzden Allah onları o günün fenalığından esirger. (Yüzlerine) parlaklık,
(gönüllerine) sevinç verir. Sabretmelerine karşılık onlara Cennet'i ve oradaki
ipekleri lütfeder. Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar. Ne yakıcı sıcak
görürler orada, ne de dondurucu soğuk. Ağaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkar;
kolayca koparılabilen meyveleri istifadelerine sunulur. Yanlarında gümüş kaplar
ve billur kaselerle, gümüşi beyazlıkta (billur gibi) şeffaf kupalarla dolaşılır
ki (Cennet sakinleri bunlara dolduracakları Cennet şarabını Cennet'teki
insanların iştahları) ölçüsünde tavin ve takdir ederler.
Onlara orada bir
kaseden içirilir ki karışımında zencefil vardır. (Bu şarap) orada bir
pınardandır ki adına Selsebil denir. Cennettekilerin etrafında öyle ölümsüz
genç huriler dolaşır ki, onları gördüğünde etrafa saçılıp dağılmış inciler
sanırsın. Ne yana bakarsan bak, (yığınla) nimet ve ulu bir saltanat görürsün.
Üzerlerinde ince yeşil ipekli, parlak atlastan elbiseler vardır. Gümüş bilezikler
takınmışlardır. Rableri onlara tertemiz içecekler içirir. Onlara: "İşte bu
sizin işlediklerinizin karşılığıdır, çalışmalarınız şükre değer" denir.
" (el-İnsan, 76/11-22).
Dinler tarihine
dair araştırmalar, hemen her din ve inanç sisteminde ölüm sonrası
hesaplaşmanın, ceza veya mükafatın varlığının kabul edildiğini göstermiştir.
Genel olarak İslam alimlerinin cennet tasviri hakkında benimsedikleri görüş,
onun mahiyetinin bilinemeyeceği şeklindedir. Fakat yine de Cennet kavramı, bol
ağaçlı, yeşili çok, güzel binaları olan, insanı hayran bırakan, bakıldığı zaman
huzur veren manzaralara sahip bahçeleri çağrıştırmakla birlikte, en güzel
hayatın yaşanacağı, güzellikler ve huzurun, her türlü iyi halin görüleceği
mutluluklar diyarını akla getirir.
Cennet kavramı
bence insanlığın ulaşması gereken ideal ütopyadır. Fakat insanın sonradan
öğrenilmiş veya fıtratından gelen sorunlar, o ideal dünyayı yaşamayacağımızı yüzümüze acı şekilde vuruyor. Yine de insanın
Cennet nimetlerine olan hevesi ve isteği bitmiyor tersine artıyor. İsmini Cennet’ten
alan parfümler kervanına ünlü niş marka By Kilian'da katılmış durumda. Kilian
Hennessy'in sahibi olduğu marka, 2007 yılında kurulmasına rağmen, şimdiden
adından sıkça söz edilir oldu.
Özellikle 2007
yılına fırtına gibi giren By Kilian, çıkardığı altı parfümle dikkatleri kısa
sürede üstüne çekmeyi başardı. İlk parfümleri L'Oeuvre Noire (Siyah Başyapıt) serisine
ait. Bugün inceleyeceğim Straight to Heaven (White Cristal) 2007
yılında ilk çıkan parfümlerinden. L'Oeuvre Noire serisine ait. Kendi
sitelerinde kısaca şöyle tanıtılmış:
"Adaların
sıcaklığında harmanlanmış hayat veren bir alkol olan Rom içkisinden ilhamını
almıştır. Endonezya'nın paçulisi, sıcak ve derin, Java'nın gizemli küçük
hindistan cevizi, Atlas'ın sedir ağacı ve Brezilya'nın gül ağacı. Bu şehvetli
koku bize suni cennetin zevklerini sunar."
Fragrantica'da
odunsu baharatlı olarak sınıflandırılmış Straight to Heaven. Üzerime ilk
sıktığımda karşıma oldukça farklı bir koku çıkıyor. Yoğun ve bariz içki kokusu üst
notalarda çok baskın. Ne olabilir diye düşünürken parfümün Rom içkisinden
esinlendiği aklıma geliyor. Hiç Rom içmedim ama eğer kokusu buna benziyorsa çok
şey kaçırmışım. Nefis bir açılışı var parfümün. Çok yüksek kaliteli ve zengin
üst notaları ilk kullanımda sevmemiştim. Fakat kullandıkça hayran kaldım. Sanki
çok pahalı bir kırmızı şarap gibi. İçkiye biraz baharatlar ve kırmızı meyveler
de eşlik ediyor. Tam istediğim gibi. İlerleyen dakikalarda içki teması hala
hissediliyor ama etkisini kaybetmeye başlıyor. Bu andan itibaren ortaya kremsi
enfes bir paçuli çıkıyor. Tatlı yada şekerli değil. Bu anda baharatlar biraz daha
hissedilir oluyor içkinin ağırlığı azalınca. Orta kısım başlangıcı kadar vurucu
olmasa da hala güzel. Son kısımda ağırlık odunsu notalara kayıyor. Muhtemelen sedir
ağacı alt notaların ana oyuncusu. Ayrıca ciddi oranda tütsü de hissediyorum.
Kapanışını biraz üretimi bitirilmiş Gucci Pour Homme'a benzettim. Son kısım
metalik ve yapaylık sınırlarında geziniyor. Yine de bir sürü ortalama odunsu
temaya sahip modern parfümden daha başarılı. Böylece tenden ayrılıyor.
Straight to
Heaven kesinlikle çok güzel bir parfüm. İçki temasının verilişi, kırmızı meyveler
(gül veya gül ağacı da olabilir) ve baharatların karışımı, odunsu notaların cazibesi
oldukça ilginç. Özellikle üst notalardaki o kırmızı şarap benzeri içki teması,
karşıma çıkan en iyilerden birisiydi. Ki genellikle parfümlerde içki kokuları
iyi sonuçlar vermiyor. Fakat burada enfes kullanılmış. Orta kısımdaki kremsi
paçuli de takdire şayan. Baharatlarla uyumu gayet yerinde. Sonlarındaki yapay
sayılabilecek tütsümsü odunsu notaları başlarda yadırgadım. Fakat kullanım
süresince onu da çok mantıklı ve kabul edilebilir buldum. Olabilecek en uyumlu
harmanı kullanmış Sidonie Lancesseur.
Straight to Heaven
bana göre iki ana öğeden oluşuyor. İçki teması ve odunsu-tütsü koku. Diğerleri
kokuyu zenginleştirmek için kullanılmış sanki. Hatta biraz zorlarsam tam bir
odunsu parfüm diyebilirim. Orta kısımdan itibaren ortaya çıkan odunsu notalarla
tütsü çok iyi dengeye oturtulmuş. Yoğun ve keskin odunsu parfümlere mesafeli
dursam da buradaki kullanımı iştah kabartıcı.
Erkeksi, biraz
yaş isteyen, modern, cazibeli, çarpıcı, zaman zaman seksi, girdiği ortamın havasını
değiştirebilecek kokuya sahip olduğunu düşünüyorum. Metropolde yaşayan, ev
partilerine ve ünlü kulüplere sıkça giden, iyi işi olan başarılı ve yakışıklı
bir erkeğe çok yakışacağını hissedebiliyorum. Bu anlamda kokuları çok benzemese
de konsept ve vermek istediği mesajlar anlamında Tom Ford For Men ile
benzeştiklerini söyleyebilirim. Fakat Straight to Heaven, ondan 1-2 gömlek daha
üstün koku güzelliği anlamında.
Hani ilk önce
sevemezsiniz bir parfümü. "Bu ne yahu" dersiniz. Kafanızda soru
işaretleri oluşur. "Eyvah" diye aklınızdan geçer. Fakat kullandıkça
ona ısınırsınız, onu anlarsınız, onunla ilişki kurarsınız ve onu seversiniz.
İşte benim de Straight to Heaven ile ilişkim aynen böyle oldu. Sonuç olarak
şimdiye kadar denediğim en iyi içki temalı parfümlerden birisi olduğunu
rahatlıkla söyleyebilirim. Bu anlamda By Kilian çok iyi iş çıkarmış.
Enteresan
tarafıysa günümüzün bir çok modern parfümündeki gibi tatlılık barındırmaması.
Bir tek kırmızı meyveler ve baharat kısmı biraz tatlılık barındırıyor. Onun dışında
çok fazla tatlılık kullanılmaması güzel fikir. Zaten erkeksi genlerini bu
durumdan aldığını düşünüyorum.
Acaba içki teması neden bu kadar baskın şekilde kullanılmış? Bu seçimde, Kilian Hennessy’in ailesinin dünyaca ünlü konyak üreticilerinden olması etkili olabilir mi? Bay Hennessy aile mesleğine saygı duruşunda bulunmuş olabilir mi? Neden olmasın… Yada başka bir açıdan bakarsam; Allah’ın insanlara vaadi olan Cennet’te salih kullara sunulacak içkilerden “Cennet Şarabına” gönderme mi yapılmış? Bu soruların cevabını sadece Kilian Hennessy verebilir gibi görünüyor.
Independent gazetesinin Kilian Hennessy ile yaptığı söyleşide şunları söylemiş
parfümü için:
"Straight to Heaven, By Kilian'ın en çok satan
parfümlerinden birisi. Onun bu kadar popüler olması benim için büyük sürpriz
oldu. Bu koku ile ilgili hiç bir şey kolay değildir. O serttir, o hamdır. Ferah
değildir. O gerçekten benzersizdir. Bir keresinde yolda yürürken bir adam
yanımdan geçti ve bana Straight to Heaven değil mi dedi. Bu bey bana bir hikaye
anlattı. New York'ta Straight to Heaven kullanmış bir erkek arkadaşının, yoldan
geçen hiç tanımadığı bir kadın arkadan yaklaşılıp boynunu yalamış."
Ülkemizde bu parfümü sürdükten sonra hiç bir tanımadığınız kadının boynunuzu yalayacağını
sanmıyorum ama karşı cinsin seveceğini düşünüyorum. Fakat bu parfümün
böylesine sevilmesine ve çok satmasına neden şaşırmış Kilian Hennessy
anlayamadım.
Parfümün bana
göre iki olumsuz yönünden bahsedeyim. İlk olarak sonlara doğru yapaylaşan
odunsu notalar, kimileri için rahatsız edici olabilir. Luca Turin'de yorumunda
bu yapaylığa vurgu yapıp, eleştirmiş kitabında. Bence enteresan bir çekiciliği
var bu tütsü-sedir birlikteliğinin. İkinci olarak da fark edilirliği düşük oldu
bende. Gerek tenimde gerekse kıyafetimde çok fark edilir olmadı. Kalıcılığı
gayet iyi ama fark edilirlik anlamında o kadar da tatmin edici değil.
Kendi
sitelerinde kokusunun tasarımcısı olarak Sidonie Lancesseur gösterilmiş. Parfüm
kritikçisi Luca Turin, Straight to Heaven'ı bitmemiş oryantal olarak
sınıflandırmış ve beş üzerinden iki yıldız vermiş kokusuna. Bana oldukça düşük geldi
bu sefer Turin'in notu. Tabiki saygı duymamız gerekir Luca Turin’in fikrine ama
yine de bence en az dört yıldızı hak ediyor.
Eau de Parfum
(EDP) konsantrasyonuna sahip. Kimi yerlerde uniseks olarak kimi yerlerde de
erkek parfümü olarak verilmiş. Bence de erkek kullanımına daha yakın. Tam bir
sonbahar-kış parfümü. Soğuk havalarda çok daha etkileyici olacağını düşünüyorum.
Her ne kadar oldukça beğensem de çok yüksek fiyatına istinaden denemeden
almamanızı öneririm.
Artıları:
+ Başlangıcı
enteresan ve çarpıcı.
+ Orta kısmını
beğendim.
+ Canlı ve
çekici kokusu övgüler almanıza yol açabilir.
Eksileri:
- Sonları harika
değil.
- Fark
edilirliği düşük.
- Fiyatı çok
yüksek.
Koku
Güzelliği:10/8