Comme
des Garçons – Odeur 53 (1998) Odeur serisinin ilk parfümü.
Almanca'da "güzel koku, parfüm",
Fransızca'da "koku" anlamına geliyormuş Odeur. Ünlü hazır giyim
markası Comme des Garçons, ilginç, tematik, uçarı, zaman zaman anlaşılması zor
parfümler piyasaya sürerek, rakiplerinden ayrışmak istiyor görebildiğim kadarıyla.
Bunu da her zaman olmasa da başarıyor. İşte yine böyle aykırı bir seri:
"Odeur". Fakat bu seri sadece iki parfümden oluşuyor. Nedense
devamını getirmediler. Oysa güzel bir yol açmışlardı kendilerine.
Bu serinin ikinci parfümü Odeur 71'i uzun zaman
önce denemiş ve oldukça ilginç bulmuştum. Fakat kullanması ve sevmesi zor gelmişti
bana. Şimdi serinin ilk parfümü Odeur 53'ü kullanarak bu seriye noktayı
koyacağım. 1998 yılında piyasaya sürülen Odeur 53, markanın kronolojik olarak
bakarsak üçüncü parfümü.
İsmindeki 53 rakamı, içeriğinde 53 adet
soyut inorganik kimyasal kullanıldığı için uygun görülmüş. Anti-perfume serisi
olarak da biliniyor Odeur'lar. Yani karşı-parfüm teriminin içini doldurmaya
çalışıyorlar. Parfümlerin anti-tezini yapmayı düşünmüşler. Odeur'ların tamamen
insanların günlük hayatta kullandıkları nesnelerin kokularını taklit eden yapay
notalardan oluşturulduğunu iddia ediyorlar. Odeur 53'ün benzetildiği söylenen
bazı nesneler şunlar: "Oksijen ferahlığı, çok sıcak taş, yeni kesilmiş
çimen, rüzgarın kuruttuğu çamaşır, kum tepeciği, yüksek dağların ferah havası,
metalin ışıltısı, tırnak cilası." Bu terimlere markanın kendi sitesinde
rastladım. Buyurun nasıl bir konseptle karşı karşıya olduğumuzu siz düşünün.
Fragrantica'da odunsu-çiçeksi-misk olarak
sınıflandırılmış. Parfümü ilk sıktığımda ne düşüneceğimi bilemedim. Şimdiye
kadar karşıma çıkan hiç bir şeye benzemiyor üst notalar. Acaba zihnim bana oyun
mu oynuyor? Bildiğim kokularla eşleştiremiyorum. Muhtemelen yeşil çiçekler.
Fakat burada yüksek oranda metalik-plastiğimsi efekt var. Yani üst notaları bildiğimiz
plastik gibi kokuyor. Hani yeni alınmış arabaların içindeki plastik kokusu olur
ya biraz onun gibi. Yada dışı plastik kaplı kablolar vardır. İşte onları
andırıyor. Ne olduğunu çözmek zor. Garip ve enteresan. Geçelim orta notalara.
Neyseki ilerleyen dakikalarda yoğun plastiğimsilik azalıyor. Onun boşluğunu
yumuşak çiçekler, bolca misk ve biraz da kremsi vanilya dolduruyor. Bu kısım
başlangıcına göre biraz daha anlaşılabilir ama hala kendisini yeterince açıklamak
istemiyor anlaşılan. Ben yine de oyumu miskli çiçeklerden yana kullanıyorum.
Alt notalarda plastiğimsilik çok az da olsa hissediliyor. Biraz zayıf odunsu
notalar var. O da genel konsepte uygun olarak yapay. Daha ne diyeceğimi
açıkçası bilemiyorum.
Kabul etmek gerekir ki parfümün başlangıcı
pek alışıldık değil. Yoğun metalik-plastiğimsi koku çoğu kişinin hoşuna gitmeyecektir.
Benimde büyük ihtimalle "amma da yapay üst notalar" diye burun
kıvırmam gerek. Ama bu pek mümkün değil. Çünkü parfümün karakteri yapaylık
üzerine inşa edilmiş. Yani Odeur 53 için yapaylıktan şikayet etmenin anlamı
yok. Orta kısmını ise daha sevilebilir ve kullanılabilir buldum. Biraz tatlılık
artıyor bu bölümde. Tatlımsı, çiçeksi, miskli kremsi vanilya oldukça başarılı.
Hatta en sevdiğim tarafı diyebilirim. Son kısımlarda oldukça zayıflıyor kokusu.
Alt notalarıda fena değil.
Yapaylığın had safhada olduğu aşikar. Fakat
buradaki yapaylık burnu tırmalayan, uyumsuzluk hissiyatı vermiyor. Kimi parfümlerdeki
yapaylık burnu yorar, bıktırır ve baş ağrısı yapar. Burada tam tersi çok pürüzsüz,
temiz ve uyumlu harmoniye sahip. Sanırım yapaylığın doğru kullanıldığında
insanların sevebileceği tezini ortaya atıyor. Aklıma hemen Bulgari'nin nefis parfümü
Black geliyor. Oradaki araba lastiği kokusu harika vanilyayla kombin edilmişti.
Sonuç şaşırtıcı derecede başarılıydı. Koku karakterleri çok benzemese de Odeur
53'de de bu yapaylık doğru sonuç vermiş ve tuhaf bir çekicilik katmış.
Deneme sürecinde bol bol kullandım Odeur
53'ü. Başlangıçta şaşırıp kaldım bu koku neye benziyor diye. Çünkü zihnim
sürekli olarak duyduğu kokuları başka nesnelerle eşleştirmeye çalışıyordu. Son
kullandığım günlerde genel kanıya sahip olabildim. Bence şu üç öğeye ağırlık
verilmiş tasarım aşamasında: Plastiğimsi yeşil çiçekler, misk ve vanilya. Başka
çok baskın bir elemana rastlamadım. Belki de ben algılayamadım. Eğer onun
kokusunu bir renge benzetecek olsam rahatlıkla beyaz derdim. Çok kompleks yada
derin değil genel hali. Basit sayılabilecek sadelikte. Hatta minimalist bile
diyebilirim.
Öncelikle Odeur 53 ne? Sanırım ilk olarak
bunu tartışmamız gerekir. Evet görünüşe göre şişeye konulup, satışı yapılan bir
parfüm. Fakat üzerinize sıktığınız anda parfümden çok beyaz eşya dükkanlarını
hatırlattı bana. Neyseki üzerinize hamle yapan bir satıcı yok karşınızda. Hepsi
beynimin içinde. İyi de bu parfümün kokusu niye bende hiç bir çağrışım
yapamıyor. Acaba zihnim yeterli kalmıyor mu onu anlamak için. Yada tam tersi
aslında çok mu basit ne olduğunu çözmek?
Kimi yorumcuların onun kokusunu
"hiçbirşeye" benzetememelerine hak veriyorum. Fakat bazı yorumların abartılı
olduğunu düşünüyorum. Mesela kokusunu "yüksek gerilim hattının altında
yaşamaya" benzetilmesini pek anlamlı bulmuyorum. Çünkü elektrik ile onun
kokusu nasıl bağdaşabilir. Tamam genel olarak metalik-yapaylık, o hissi
verebilir. Ama yüksek gerilim hattı nasıl kokar ki onunla bir tutuyorsun. Hiç
gidip, yüksek gerilim hattı nasıl kokar diye denemişliği mi var? Herneyse, uçlarda
dolaşan, konseptsel ve sanatsal bir çalışma olmuş. Neyseki küçük kardeşi Odeur
71'den çok daha kullanılabilir buldum Odeur 53'ü.
Bazı yerlerde rastladığım parfümün
tanıtımında özellikle "soyut" tarzına vurgu yapılmış. Zaten resmi
olarak da inorganik malzemelerden oluşturulduğu açıklanmış. Koku hafızam
anlamında soyut olduğunu söyleyebilirim. Fakat gerçek dünyada bir karşılığı
olacağını düşünüyorum. Özellikle yoğun şekilde kullanılmış plastiğimsilik, onun
soyutluk iddiasına engel oluyor. Yani Odeur 53 için ruhsal bir aurası var
diyemem. Tam tersine dünya ile bağları sıkı olan ama sürpriz yapmayı seven
haylaz bir çocuk gibi görüyorum genel konseptini.
Odeur 53, anarşist bir parfüm mü? Yani
yerleşik düzene savaş açmış bir arkadaş mı? Kendisi yeni bir yol mu inşa ediyor
parfüm endüstrisine? Geleceğin parfümleri onun gibi mi olacak? Gelecekten
günümüze seyahat eden bir uçan daire mi? O, Iconoclast mı? Hz İsa'nın meşhur
sözünü mü hatırlatıyor yoksa bize: "İlk taşı günahsız olanınız
atsın." Odeur 53 günahsız mı? Parfüm tröstlerine ve birbirinin aynısı
piyasa işi kokulara karşı ilk taşı atıyor mu? Bu soruların hepsine birden aynı
cevabı vermek zor. Ama gördüğüm kadarıyla daha önce benzerine rastlamadığım
kokusuyla Odeur 53'e ve cesaretinden dolayı Comme des Garçons'a şapka
çıkartmayı borç biliyorum.
Muhtemelen büyük satış rakamlarına
ulaşamıyor. 2 yada 2 Man gibi popüler de değil. Ama bu haliyle bile bence her
parfüm severin denemesi gereken eserlerden birisi. Hatta Luca Turin gibi
"En iyi tuhaf parfüm" minvalinde bir liste yapsam üst sıralarda yer
alacaktır. Fakat tekrar söyleyeyim herkesin sevebileceği güvenli bir kokuya
sahip değil. Zaman zaman diş hekimlerinin o ilaç kokan odalarını hatırlatıyor
dersem abartmış olmam. Sadece 200 ml. büyük şişede satıldığı için de denemeden
almamanızı tavsiye ederim. Eğer beğenmezseniz o dev gibi şişe ile baş başa
kalabilirsiniz.
Parfüm kritikçisi Luca Turin, Odeur 53'ü
odunsu sabunsu olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden üç yıldız vermiş.
Dört mevsim kullanılabilir. Uniseks olarak
satışa sunulmuş. Başları erkek, orta notaları kadın kullanımına daha yakın.
Yani doğru bir sınıflandırma yapmışlar. Fark edilirliği zayıf. Kalıcılığı tende
ortalama.
Not: Bu parfümü bana ulaştıran
www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.
Artıları:
+ Orta notalarını sevdim.
+ Çok ilginç bir konsept.
+ Tuhaf ve yaratıcı.
Eksileri:
- Başlangıcına pek alışamadım.
- Herkesin sevemeyeceği yapısı.
Koku Güzelliği:10/7