Bond
No.9 – Bryant Park (2007)
Tarihi 1686 yılına kadar uzanan bir park. İlk olarak 1686'da New York Valisi Thomas Dongan tarafından kamulaştırılmış.
İsminiyse 1884 yılında ölen sivil reformcu ve aynı zamanda romantik bir şair
olan William Cullen Bryant'tan almış. Bryant Parkın bulunduğu alan tarih
boyunca pek çok farklı şekilde kullanılmış. 1930'lu yıllarda mimarı tarzını
belirlemek üzere yapılan yarışma sonunda yeniden şekillendirilmiş ve günümüze
en yakın halini almış.
New York'un Manhattan bölgesinde bulunan,
39.000 m2'lik yüzölçümüne sahip park, New York Halk Kütüphanesi'nin hemen
yanında, 5. ve 6. caddeler ile 40. ve 42. sokakları arasında yer alıyor. Devasa
gökdelenlerin arasında kalmış Bryant Park, anladığım kadarıyla New York ahalisinin en
sevdiği mekanlardan birisi. Günün her saati çimenlerin üzerinde güneşlenen,
kitap okuyan, müzik dinleyen, arkadaşlarıyla sohbet etmek için burayı tercih eden yüzlerce insanla
karşılaşılabilirmiş. Yazın açıkhava sinema gösterimleri ve yoga seanslarının
yapıldığı Bryant Park, kış mevsiminde buz pisti haline getiriliyormuş. Böyle parka can
kurban.
Bryant Park
Oysaki bizim parklarımızda asla çimlere
basılmaz. Yasaktır. Kocaman tabelalar asılır ne yapıp ne yapamayacağımızla
ilgili. Malum, biz parkta ne yapmamız gerektiğini bilemeyecek kadar demokratik
olgunluktan aciz kullarız çünkü. Koca koca yetkililerimiz o tabelaları
koyduklarına göre vardır bir bildikleri değil mi?
Hele ki fikirlerimizi söyleyelim, parkımız elimizden
gitmesin, ağaçlarımız sökülmesin, "çakma kışla" binaları ve alışveriş
merkezleri yapılmasın dediğiniz zaman sopayı yiyiverirsiniz kafanıza. Hatta
"Heyhat! Siz de kim oluyorsunuz? Bizden daha mı iyi bileceksiniz? Biz
herşeyin en iyisini biliriz. Siz susun ve ne yaparsak yapalım bizi alkışlayın."
cevabını alırsınız üstüne üstlük. Şehrin ve insanların nefes alacağı parklara
alışveriş merkezi ve rezidans projeleri yapmak, bizim "vizyonu
geniş!" yöneticilerimizin işleridir sadece. Bu Amerikalı yöneticiler pek
akılsız mesela. Yapsalar ya bütün parklarına alışveriş merkezleri ve rezidans
projeleri. Göndereceksin bizim yöneticileri New York'a. Bak o Central
Parkı nasıl alışveriş merkezi cennetine çeviriyorlar. Bryant
Park'a da o güzelim plastikten kondisyon oyuncaklarını koydun mu, işte sana büyük belediyecilik
başarısı. Yok yok adam olmaz bu Amerikalı yöneticiler. Vizyonu dar adamların.
Dertliyiz hepimiz bu işlerden ve söylenecek
hala çok şey var ama konumuz olan parfümlere dönelim daha da uzatmadan. Bond No.9
parfüm evinin 2007 yılında çıkardığı Bryant Park, anlaşılacağı üzere ismini New
York'un sevimli bir parkından almış. Markanın Midtown serisine ait.
Fragrantica'da çiçeksi şipre olarak sınıflandırılmış.
Parfümün açılışı lezzetli meyveler ile
gerçekleşiyor. Tatlımsı ve biraz ekşi kırmızı meyveler. Sanırım, ahududu ve
azıcık çilek. Ferah sayılabilecek modern açılışı var Bryant Park'ın. İlerleyen
dakikalarda büyük değişim göstermiyor kokusu. Tatlımsı lezzetli meyvelere
çiçekler ekleniyor. Ağırlık gülde. Bu andan itibaren meyveli-çiçeksi gibi
davranıyor. Son kısımda ise bu ana yapıya biraz misk ve paçuli ekleniyor. Fakat
ağırlık her zaman meyveli-çiçeksi birlikteliğinde.
Bryant Park ,
yumuşacık, hafif, tatlı meyveler ve gülden oluşan basit bir arkadaş. Derinliği
olmayan, biraz hoppa, neşeli, gelip geçiçi, adeta yaz aşkları gibi. İnsanda
güzel hisler uyandıran, rahatlatan, sakinleştiren hali var. Ama onun dışında daha
fazlasını veremiyor bu ortalama kompozisyon.
Benzersiz veya yaratıcı değil. Bu kokuyu
bir yerden hatırlıyorum dedirtme ihtamali olan parfümlerden. Burnum bir yerlerden
ısırıyor ama çıkartamadım zaten.
Rahatsız edecek kadar yoğun yapaylığa
rastlamadım genelinde. Fakat yüksek kaliteli koktuğunu da iddia etmek zor. Eğer bu tür meyveli gül
temalı parfümleri seviyorsanız denemenizde fayda var. Tabiki Bond No.9'ın çok
yüksek fiyat etiketleri başınızı döndürmeyecekse.
Şişesinin pembe olması, kadın parfümü
izlenimi uyandırabilir. Bence de kadın kullanımına daha uygun. Kadınlarda
göstereceği etkiyi erkeklerde gösteremeyebilir. Eau de Parfum olarak satılıyor.
İlkbahar-yaz döneminde kullanmak iyi fikir.
Tasarımını tanınmış parfümörlerden Michel Almairac yapmış. Luca Turin'in
kitabında meyveli paçuli olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden üç yıldız verilmiş.
Artıları:
+ Genel olarak bir çok kişinin
sevebileceğini düşünüyorum.
+ Neşeli ve canlı yapısı.
Eksileri:
- Baştan sona çok değişmeyen tarzı.
- Bir niş
parfüme göre fazla mı basit?
- Fiyatı çok yüksek.
Koku Güzelliği:10/6.5