Byredo – Bal d’Afrique (2009) Markanın kadın parfümü
olarak lanse edilen kokusu.
"Annem
Hindistanlı. Babam ise yarı İskoç, yarı Kanada Fransızı. İsveç'te doğdum.
Çocukken biraz İsveç'te yaşadım. Daha sonra başka yerlere taşındık ailemle. Bir
kaç yerde büyüdüm diyebilirim. Kanada'nın Toronto şehrinde oldukça zaman
geçirdim. Aksanım İsveç'ten yada çingenelikten geliyor olabilir.
Newyork'da
yüksek okulu bitirdim. Sonrasında Kanada'da üniversiteye gittim. Biraz siyaset
ile ilgilendim. En son olarak iç dizayna merak saldım. Kolej yıllarında
profesyonel olarak basketbol oynadım. Oradan da İsveç'e gidip sanat okudum.
Güzel sanatlar diploması aldım. Resim ve heykeller yaptım. Bu sıralarda ilk
defa bir parfümör (profesyonel parfüm tasarımcısı) ile tanıştım. Pierre Wulff
ile karşılaşmamız benim için yeni bir başlangıç oldu."
Bir söyleşisinde
bunları söylüyor Ben Gorham. Hayatı dünyanın değişik coğrafyalarında geçmiş bu
genç adam, son durak olarak kendisine İsveç'in Stockholm şehrini seçmiş anlaşılan.
2006 yılında kendi niş parfüm markası olan Byredo'yu kurmuş. Eski İngilizce'de
"hoş koku" anlamına geliyormuş Byredo. Her niş marka gibi onun da
hedefi "en iyi ve yüksek kaliteli malzemeleri kullanarak, harika parfümler
üretmek."
Byredo, niş
markalar arasında ismi çok geçen bir yerde değil açıkçası. Daha az yerde
bulunuyor. Fazla öne çıkmaya çalışmıyor. Fakat 7 yıl gibi kısa sayılabilecek
zaman diliminde (2012 yılı sonu itibariyle) on dokuz parfüme imza atmışlar.
Ayrıca Gypsy Water, M/Mink, Pulp gibi başarılı parfümler üretmeyi başardılar.
Bugün inceleyeceğim Bal d'Afrique'de ilgi çeken ve sevilen parfümlerinden
birisi Byredo'nun.
Bal d'Afrique,
şöyle tanıtılmış: "1920'li yılların sonlarındaki Paris ve Afrika kültürü,
sanatı, dansı, müziğinden ilham alınmış sıcak ve romantik vetiver (kabe
samanı). Parisli avantgardizm ve Afrika kültürünün karışımı ile eşsiz ve canlı
bir anlatım."
Görüleceği üzere
parfümümüz Afrika kültüründen ve 1920'li yıllarda Paris'teki yoğun etkisinden
ilhamını almış. Bu etkileşimde o dönemde Paris'i sallayan ünlü dansçısı Josephine
Baker'ın ne kadar katkısı var bilinmez ama ismini anmak istedim bu vesile ile.
Bal d'Afrique,
odunsu oryantal olarak sınıflandırılmış. Parfümün açılışı azıcık limon, bolca
turunçgiller ve biraz da portakal çiçeği ile gerçekleşiyor. Çok modern,
pürüzsüz ve yüksek kaliteli. Başlangıcı gayet güzel. Orta notalara geçildiğinde
asıl karakter karşımıza çıkıyor. Bu andan itibaren tatlı tropikal meyveler,
tatlımsı lezzetli çiçekler, biraz hindistan cevizi ağırlığını koyuyor. Bence
tatlı modern meyveler ve tropikal çiçekler ana oyuncu. Adeta tropikal bir içki
kokteyli gibi. Ferah, yumuşak, sakin ve lezzetli. İnsanın yiyesi geliyor adeta.
Orta kısmını da beğendim. Gelelim alt notalara. Hatta hiç gelmesek daha iyi.
Son kısımda o lezzetli tropikal içki efekti pek kalmıyor. Onun yerine metalik ve
yapay odunsu notalar (muhtemele sedir ağacı) ile yapay kabe samanı etkili
oluyor. Bir de sıkıcı misk. Çok yazık olmuş.
Bal d'Afrique,
başlangıcı ile sizde merak uyandırıyor. Orta kısmı ile fena değilmiş
dedirtiyor. Alt notaları ile hayal kırıklığı yaratıyor. Üst ve orta notalara
verilen önem keşke alt notalara da verilseymiş. O zaman güzel bir koku ortaya
çıkacağına eminim. Ama fırsat kaçırılmış ne yazık ki.
Genel anlamda
tropikal meyvelerin, egzotik çiçeklerin ve odunsu notaların hakimiyetinde.
Tropikal meyveler zaman zaman sütlü kokteyl yada ananaslı meyve suyu havası
veriyor. Hatta kendinizi Afrika'nın okyanusa kıyısı olan bir ülkesinde,
kumsalın hemen bitişiğindeki butik otelde güneşleniyor gibi hissedebilirsiniz.
Bir taraftan rengarenk kokteylinizi içerken, diğer taraftan insana huzur veren
sessizlik içinde güneşin batışını izliyorsunuz. Ah be yaz mevsimi. Amma da
özlemişim seni...
Başlangıcı ve
orta kısmı yüksek kaliteli, modern ve lezzetli bir parfüm. Pürüzsüz ve yumuşak.
Son kısmı ise vasat bir yapıda. Bu anlamda hayal kırıklığı yaşıyorum. Çünkü parfümün
tende en uzun kalan kısmı olan alt notalarındaki o yapaylığı bütün gün koklamak
zorundasınız. Bu tür parfümleri sevmeme rağmen bir türlü benimseyemedim. 100
ml.sine 220 dolar vermek şu haliyle pek mantıklı değil. Yine de karar sizlerin.
Açıklanan
notalarında “Bucchu” isimli bir bitki de var. Daha önce hiç duymadığım bu
bitki, Güney Afrika’da yetişen çalı grubuna ait bir türmüş. Afrika’da merhem
olarak kullanılıyormuş Bucchu. Ayrıca ekşi kokarmış. Bir de siklamen çiçeği ve
tatlı menekşe var tabiki. Çiçeksilik hissi buradan geliyor olabilir. Başından
sonuna kadar hatırı sayılır derecede tatlılık barındırıyor. Hafiften şekerli
kokuları sevmeyenlerin ilgisini çekemeyebilir.
İlginç bir
yönünden bahsedeyim Bal d'Afrique'in. Parfümü ilk kullandığımda burnuma
neredeyse hiç koku gelmedi. Acaba parfümde bir sorun mu var derken, diğer
denemelerimde de başlangıcının çok çekimser kaldığını fark ettim. Bazı
yorumcularda fark edilirliğinin düşük olduğundan bahsetmişler. Üst notalarda
pek burnunuza gelmeyen kokusu ilerleyen saatlerde daha çok hissedilir oluyor.
Adeta yavaş yavaş açılan ve etrafa yayılan bir kokuya sahip. Daha önce böyle
bir duruma rastladığımı hatırlamıyorum.
Diğer konu ise
kimlerin kullanabileceği. Bazı kaynaklarda kadın parfümü olarak sunulmuş. Bence erkeklerde rahatlıkla kullanabilir. Bal
d'Afrique'i ismi pek duyulmamış parfümörlerden Jerome Epinette tasarlamış. Eau
de Parfum (EDP) konsantrasyonunda. Tam bir ilkbahar-yaz parfümü. 30 yaş
altındaki genç insanların ilgisini çekecek gibi. Üst yaş gruplarına pek
uymayabilir. Yüksek fiyatını hak ettiği konusunda şüphelerim var. Denemeden
almamak gerek.
Artıları:
+ Başlangıcı
fena değil.
+ Orta notaları
idare eder.
+ Genel olarak
herkesin sevebileceği kokusu.
Eksileri:
- Sonlarını hiç
sevmedim.
- Fark edilirliği
az.
- Fiyatı yüksek.
Her yerde bulmak zor.
Koku
Güzelliği:10/6