Parfum d’Empire – Cuir Ottoman (2006) Markanın
deri temalı parfümü.
14. yüzyılın başlarından
20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar uzanan bir imparatorluk. Gerçek anlamda
dünyanın son cihan devleti. Tarihin altı yüzyılına yön vermiş bir medeniyet. Küçük
bir uç beyliği olarak kurulmuş. Hızla büyümesinin sonucunda İstanbul'u alarak
Doğu Roma İmpartarluğunu tarihten silmiş. En güçlü dönemlerinde, Avrupa
kıtasına korku salmış. Daha sonra gerileme dönemine girmiş ve trajik şekilde
parçalanmış bir imparatorluk.
Parfüm üreticilerinin
neden Osmanlı ismine sahip parfümler üretmediklerini merak etmişimdir. Oysaki
birçok tarihi şahsiyet, olay yada ülke ile ilintili parfümler üretiyorlar. Belki
bilinç altlarındaki milliyetçi duygular, belki de kendi kültürlerinden olmayana
sahip çıkmama refleksi. Fakat 2006 yılında Fransa merkezli niş parfüm evi
Parfum d'Empire, sağlam bir duruş sergileyerek Osmanlı isimli bir kokuyu
koleksiyonunda sergilemeye başladı. Parfüm İmparatorluğunun (Parfum d'Empire),
bir başka imparatorluk olan Osmanlı'ya gönderme yapması da hem ironik hem de
ilginç olmuş. Cuir Ottoman (Osmanlı Derisi), markanın ilgi çekici
parfümlerinden birisi. Fakat aklımı kurcalayan bir durum daha var. Osmanlı
isminin kullanılmasını anlıyorum ama neden deri teması seçilmiş. Çünkü
"cuir" Fransızca deri anlamına geliyor.
Tarihçiler Osmanlı
Devletinin birçok farklı özelliğini sayabilir. Ama "deri" Osmanlılar
için bu kadar önemli miydi ki, ciddi bir parfüm markası böyle isimlendirmiş
eserini. Bu konuda bize en çok yardımcı olacak kaynak markanın kendi internet
sitesi. Burada 19. yüzyılda Osmanlı devletindeki deri sanatından ilham alındığı
gibi bir açıklama var. Fakat bu dönemler tam da Osmanlı devletindeki deri
ticaretinin gerilediği zaman dilimi olarak belirtiliyor başka kaynaklarda. 19 .
yüzyılda klasik tarzdan tamamen kopularak deri aplike, deri rölyef gibi çeşitli
ciltler yapılmış. Barok ve rokoko tarzı ciltler fazlaca rağbet görmüş. Yani bu
yıllarda Osmanlı'nın ekonomik hayatındaki deri işleri daha çok "ciltçilik"
üzerine yoğunlaşmış denilebilir. Daha fazla detaya girmeye gerek yok tabiki.
Konumuz Osmanlı Devletinin ekonomisi değil, Cuir Ottoman isimli parfüm. Yine
kendi sitelerinde "Bir öğleden sonra Türk hamamında rahatlamak
gibi..." denilerek anlatılmaya çalışılmış kokusu. Ayrıca "Duygusal
bir süsen (iris) ve oryantal deri" olarak tanımlanmış kokusunun karakteri.
Şimdi geçelim parfümümüze.
Cuir Ottoman'ı
kullanmadan önce az çok nasıl bir koku ile karşılaşacağımı tahmin ediyordum.
İsmindeki deri ipucu daha ilk saniyelerde kendisini hissettiriyor. Bazı
yorumcuların dediği gibi "Ayakkabı boyası" benzeri açılışa sahip.
Kimi yorumcular bu kısmı "yeni alınmış deri ayakkabı" kokusuna
benzetmiş. Kimisi de hayvansal bir deri olduğunu söylemiş. Bende karanlık,
hayvansal bir deriye daha yakınım. Ayrıca hatırı sayılır derecede süsen (iris)
algılıyorum. Maitre Parfumeur et Gantier – Parfum d’Habit'teki kullanıma
benzettim bu tuhaf deriyi. Üst notalarını ilginç bir çiçeksi-deri kombinasyonu
olarak tanımlayabilirim. Sonrasında orta notalara geçiliyor. Aynı karanlık deri
biraz yapay hale geliyor. Bu kısımdaki deri plastiğimsi bile diyebilirim.
Birazda sıcak baharatlar var. Ayrıca orta notalar hatırı sayılır derecede
tatlılık barındırıyor. Bu anlamda üst notalardan ayrılıyor. Son kısımda ise
açıklanan notalarında bulunmasa da çikolatamsı paçuli ve biraz da odunsu
notalar var. Gayet güzel ve çekici son kısmı.
Cuir Ottoman, isminden de
anlaşılacağı üzere tam bir deri parfümü. Başından sonuna kadar deri
hissediliyor. Her ne kadar son kısımlarda biraz geri planda kalsa da yine de
arada kendisini hatırlatıyor. Deriden sonra bence en etkin nota süsen (iris)
çiçeği. Buradaki kullanımı ilginç bir şekilde Dior Homme'u andırıyor. Son
kısımdaki çikolatamsı, vanilyamsı, amber-paçuli ikilisi ise Serge Lutens -
Borneo 1834'ü anımsattı bana. Kimi yorumcular Cuir Ottoman'ı Bulgari - Black'e
benzetmişler. Sanırım böyle düşünmelerinin sebebi, plastiğimsi deri. Black'deki
nefis bir vanilya ile yumuşatılmış araba lastiği benzeri koku, plastiğimsi deri
ve çiçeksi-baharatlı Cuir Ottoman’a çok fazla benzemiyor diyebilirim. Bence
ortak tarafları plastiğimsi yapay deri.
O zaman ne hissediyorum
Cuir Ottaman ile ilgili. Başlangıcındaki ilginç ayakkabı boyası benzeri deri ve
süsen (iris) tuhaf diyebilirim. Sanırım beğendim. Orta kısımdaki tatlımsı yapay
deriyi çok sevemedim. Son kısmına ise bayıldım. Yine farklı bir deneyim oldu
benim için. Çünkü değişik bir deri kullanımı var. Kimi zaman L'Artisan - Dzing,
kimi zaman Bulgari - Black, kimi zaman Maitre Parfumeur et Gantier – Parfum
d’Habit ve kimi zamanda Serge Lutens - Borneo 1834 esintileri. Cuir Ottoman
sanki hepsinden bir tutam almış gibi. Bu anlamda eşsiz ve benzersiz bir kokuya
sahip değil. Bir yerlerden tanıdık geliyor sürekli ama karar veremiyorsunuz.
Bence kokusu gayet güzel
ve başarılı. Fakat aradaki o plastiğimsi yapay deriye niçin ihtiyaç duyuldu pek
anlayamadım. Parfum d'Empire gibi niş bir marka çok daha güzel deri kullanımına
imza atabilirdi. Belki de bilinçli olarak böyle bir deri kullanımını tercih
ettiler. Kim bilir. Parfümün eleştirebileceğim tek tarafı zaman zaman ayakkabı
boyası hissi vermesi. Onun dışında kullanması zevk veren modern bir parfüm.
Tatlılık çok baygın veya şekerli değil. Güzel dengelenmiş. Cuir Ottoman hayatımın
parfümü olamayacaksa da gönül rahatlığıyla önerebileceğim ortalama üzeri bir
çiçeksi deri kokusu. İlgilenenlere duyurulur.
Luca Turin, Cuir
Ottaman'ı odunsu amber olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden üç yıldız vermiş.
Ayrıca kitabında şunları yazmış:
"Tiranlar daima
uzaktan iyi görünürler ve Osmanlı İmparatorluğu zamanında çok rağbet görüyordu,
başlıca sebebi yönetimlerin yetkisiz hale getirilmesi, şalvarlar, bölgelere duygusal
bir müziktir ki bu olmasa herşey katı bir Germanik olurdu. Bu deri aslında tam
bir deri gibi değildir, daha çok tatlı odunsu çay kompozisyonu gibidir. Sert ve
güzelce bir el sanatıdır ama bir parça buz patenindeki zorunlu hareketler gibi
hissettiriyor: sert, keskin, etkileyici ve sürprizsiz."
Başka bir parfüm yazarı Chandler Burr ise Cuir Ottoman'a beş üzerinden dört yıldız vermiş ve
şunları yazmış New York Times'daki köşesinde:
"Marc-Antoine
Corticchiato'nun (Parfum d'Empire'ın kurucusu) yaklaşımına göre, Cuir Ottoman,
Tauer - Lonestar Memories'den daha az sert, Chanel - Cuir de Russie'den daha az
lüks ve Hermes - Kelly Caleche'den de daha erkeksidir. Burada gerçek hayattaki
gibi deri, harfi harfine uygun bir sanat işidir. Osmanlı hükümdarları
tarafından kullanılan deri bu denli özenli bir tarzda mıydı bilemiyorum ama bu
deri mükemmel şekilde sunulmuş ve dokulunur durumdadır. Bir kılıfı tutan askıların
kokusu veya belki de Topkapı Sarayı'ndaki Sultanın bir sandalı, bir harem
kızının kibar parfümlü ayaklarının ucuna kayıp düşme talihidir. Cuir Ottoman'ı
sür ve kolunu kokla: deri bir sandal, güneşte ısınmış çiçek gibi bir koku
kızları bekliyor."
Parfümümüz uniseks olarak
satışa sunulsa da bence erkek kullanımına daha yakın. Eau de Parfum (EDP)
konsantrasyonunda. Tam bir sonbahar-kış parfümü. Yazın denemenizi tavsiye
etmem. 25 yaş ve üzerindeki arkadaşlara daha uygun olacak gibime geliyor.
Artıları:
+ Son kısmı nefis.
+ İlginç bir deri parfümü
arıyorsanız tavsiye ederim.
Eksileri:
- Plastiğimsi deri neden
kullanılmış pek anlam veremedim.
- Fiyatı yüksek ve her
yerde bulmak mümkün değil.
Koku Güzelliği:10/8