Bois
1920 – Classic 1920 (2005)
Tutkularının, aşkının ve hayallerinin
peşinden cesurca giden insanlara aslında hepimiz imreniriz. Bir taraftan
konforlu hayatlarımızı bırakmak istemeyiz. Risk almayız. "Aman düzenimi
bozmayayım" deriz. Fakat sürekli hayatımızda çok büyük bir boşluk olduğunu
hissederiz. O boşluğu bir türlü kapatamayız. Bazen yogaya, meditasyona meraklanırız.
Bir dönem artık birbirinin aynısı haline gelmiş kişisel gelişim kitaplarına
dadanırız. Hatta Feng Shui'den bile medet umar hale geliriz. Ama ne yapsak da o
boşluk hiç bitmez içimizde. Hatta bazen daha da büyür.
Tutkularının peşinden bir çocuk saflığıyla
koşan insanları aynı zamanda içten içe kıskanırız çoğu zaman. Hatta o insanları
"tuhaf, deli" diye yaftalayarak kendimizi rahatlatmaya çalışırız.
Aslında bu bir savunma mekanızmasıdır. Karşındaki kişi çoğunluğun yargılarına
uymayı reddediyorsa ve kendisine başka bir yol çizmek isterse hemen önüne
olmadık taşlar koyarız. Çünkü biliriz ki bizim hiç bir zaman yapmaya cesaret
edemeyeceğimiz şeyleri, o insanlar gerçekleştirirler. Belki de hayatın anlamını
çözerler. Mutludur o insanlar. İçlerinde kocaman bir boşluk yoktur
çoğunlukla. Mutlulukları yüzlerine yansır. İşlerine yansır. Ve sürekli başarılı
olurlar. Her ne yaparlarsa...
Oysaki biz o küçük dünyamızda hala
kendimizi kandırmaya devam ederiz. Hayatı "bir evim, bir arabam, bir de
emekli maaşım olsun" basitliğinden ve kısır döngüsünden çıkarmak kendi
elimizdedir. Fakat çok azımız buna cesaret edebilir.
Bundan tam 93 yıl önce İtalya'da bir adam
tutkularının, rüyalarının peşinden gitmeye karar verir. Cesurca ve çocukça.
Guido Galardi ismindeki bu adam, Floransa'nın çevresindeki tepelerde dolaşır ve
olgunlaşmış lavantaları toplardı. Onlardan elde ettiği koku ile başka kokuları
karıştırmaya başladı zamanla. Böylelikle basit ama sihirli koku formülleri
üretmeye koyuldu. 1920 yılında ise ilk dükkanını açmıştı. İsmini ise
"Bottega Italiana Spigo" (İtalyan lavanta mağazası) koymuştu. Onun bu
girişimi etraftaki bir çok koku severin, dükkanında buluşmalarını da
sağlamıştı. Guido Galardi en büyük hayalini gerçekleştirmişti.
Fakat beş yıl sonra bu hayalinden vazgeçmek
zorunda kalacaktı. Çünkü dükkanını kapatmak zorunda kaldı. Oğlu Renato Galardi
ise baba mesleğine hiç ilgi duymadı. Ve uzun yıllar sonra ise küçük bir mucize
yaşandı belki de. Baba mesleği olan kokulara ilgi duymayan ve aile işini devam
ettirmeyen Renato Galardi'nin oğlu Enzo, kokulara karşı çok ilgiliydi.
Muhtemelen dedesinin genlerini almıştı. Ve süpriz bir şekilde dedesinin açtığı
yoldan ilerlemeye karar verdi. Dedesinin parfüm işine başladığı yıl olan 1920'yi
kendi markasının ismi olarak seçti. Dedesinin hatırasını yeniden yaşatmak için
çalışacaktı artık.
2005 yılında Enzo Galardi, Bois 1920
ismiyle niche parfüm markasını oluşturdu. Enzo'nun amacı en iyi malzemeleri
kullarak, yüksek kaliteli parfümler yaratmaktı. Onun, parfümleri aracılığıya
insanlarda uyandırmak istediği hisler benzersiz olmalıydı. Oluşturduğu her
materyalde sanatsal bir ifade yaratmaya çalışıyordu. Bugün inceleyeceğim Bois Classic, anladığım
kadarıyla dedesinin 1920 yılında oluşturduğu parfümlerden birisinin yeniden
yorumlanmış hali.
Bois 1920 çok bilinen bir niche parfüm evi
değil. 2013 yılının başı itibariyle sadece 15 adet parfüme imza atmışlar.
Elimdeki Classic 1920 ise markanın "Classici" serisine ait. Bu seride
birde Classic 1920 Extreme isimli parfüm var.
Kendi sitelerinde "baharatlı-amber" olarak sınıflandırılmış.
Fragrantica'da ise oryantal baharatlı olarak tanımlanmış.
Parfümün başlangıcı yapaylık sınırında
dolaşan turunçgiller ve fesleğen ile gerçekleşiyor. Çok ilginç, etkileyici yada
sıra dışı değil. Ortalama bir açılışı var. Pek sevdiğimi söyleyemem üst
notaları. Sonrasında orta notalara geçiliyor. Burada turunçgiller biraz geride
kalıyor. Ortaya yeşil çiçekler (fesleğen, lavanta ağırlıklı), ilginç baharatlar
(küçük hindistan cevizi, biber, karanfil olabilir) ve tatlımsı meyveler
(şeftali, kayısı, greyfurt benzeri) çıkıyor. Classic 1920'nin en detaylı yanı
orta notalar diyebilirim. Oldukça yeşil kokan bu kısım bana Bond No.9'ın yeşil
çiçeksi akuatiklerini hatırlattı. Son kısımda ise meyvemsi amber ve sandal
ağacı hakim. Alt notaları gayet güzel geldi bana.
Classic 1920 kabaca meyveler, baharatlar,
amberden ve odunsu notalardan oluşan bir kompozisyona sahip diyebilirim. Ana
eksen baharatlar ve meyvelerde. Meyveler daha çok yumuşaklık katsın diye
eklenmiş olabilir.
Classic 1920'yi ilk denediğimde oldukça kadınsı
buldum. Tatlı şeftali ve pudramsı baharatlar ön plandaydı. Fakat oldukça
sevmiştim. Daha sonraki denelerimde ise garip bir şekilde yeşil kokan çiçeklere
rastladım orta notalarda. Sanki lavanta ön plandaydı. Bu denemelerimde nasıl
birbirinden bu kadar farklı iki karaktere bürünür bir parfüm anlayamadım.
Burada sanırım parfümün ten seçen bir arkadaş olduğunu düşünebiliriz. Bir günü
bir gününe uymuyor. Karşınıza ne çıkacağı belli değil. Açıkçası değerlendirmemi
hangi koku üzerinden yapacağımı şaşırmış durumdayım.
Fakat sanırım doğru olanı tatlımsı pudralı
meyveler, baharatlar, amber ve odunsu notalar. Ağırlık meyveler ile
yumuşatılmış baharatlarda. Zaten parfümün en sevdiğim tarafı bu baharat
kullanımı. Tam da bu noktada ilginç bir durumdan bahsedeyim. Bazı parfümler
vardır. Müthiş bir auraya sahiptirler. Etraftaki herkesin başını
döndüren, "bu koku nereden geliyor" dedirten kadın parfümleri vardır.
Gucci'nin yada Dior'un gösterişli parfümleri gibi. Classic 1920'nin aynen böyle
nefis bir aurası var. Canlı, pozitif, biraz pudramsı meyveler etkileyici ve çok
lezzetli. Şık ve lüks. Parfümün beni en etkileyen tarafı burası. Özellikle
soğuk havalarda daha bir güzelleşiyor kokusu.
Classic 1920, başlangıcında hayal kırıklığı
yarattı. Ama sonrasında gayet güzel bir parfüme dönüştü tenimde. Özellikle
sonlarına bayıldım. Fakat yine de herkesin sevebileceği gibi olmayabilir
kokusu. Onun için almadan önce denemek isabetli olacaktır. Sıcak ve biraz
köşeli kokusu çoğu kişinin ilgisini çekmeyebilir.
Parfümümüz uniseks olarak piyasaya sunulmuş
muhtemelen. Bence zaman zaman kadınsı tarafı daha ağır basıyor. Ama erkek kullanımına
da uyacaktır. EDT konsantrasyonuna sahip. Parfümün tasarımcısı ise markanın
kurucusu Enzo Galardi. Sonbahar-kış mevsimi için daha iyi bir seçenek
olacaktır.
Artıları:
+ Orta kısmındaki baharatlar gayet ilginç.
+ Sonları çok güzel.
Eksileri:
- Başlangıcını sevemedim.
- Zor bulunan bir marka. Fiyatları da
oldukça yüksek.
Koku Güzelliği:10/7