Givenchy – Xeryus (1986) Markanın klasikler arasında yer alan erkek parfümü.
“………
Deniz doğru özlü Nereus'u yarattı:
En büyüğüdür o bütün çocuklarının,
babacan tanrı derler ona,
çünkü hem dürüst, hem yumuşak huyludur,
doğruluktan hiç ayrılmaz düşünceleri,
hep doğruluktan, iyiden yanadır.
………”
(Theogonia, 233 v.d.)
“………
Ulu anası bir çığlık attı, başladı
inlemeye,
denizin dibinde ne kadar Nereus kızı
tekmil tanrıçalar sardı çevresini,
varsa...
Glauke vardı, Thaleia vardı, Kymodoke
vardı,
Nesaie, Speio, Thoe, gök gözlü Halie,
Kymothoe, Aktaie, Limnoreia,
Melite, İaira, Amphithoe, Agaue,
Doto, Proto, Pherousa, Dynamene,
Deksamene, Amphinome, Kallianeira,
Doris, Ponope, ünlü Galateia,
Nemertes, Apseudes, Kalianassa,
Klymene, İaneira, İanassa,
Maira, Oreithuia, güzel örgülü Amatheia,
denizin dibinde daha ne kadar Nereus
kızı varsa
doldurmuşlar gümüş ışınlarla mağarayı,
hepsi de durmadan dövüyorlardı
göğüslerini.
………”
(İlyada, XVIII. Bölüm, 38 v.d.)
Yukarıdaki iki metinden hiçbir şey
anlamamış ve şaşkın şaşkın bilgisayar monitörüne bakan değerli Parfüm Merakı
okuyucuları. Emin olun yalnız değilsiniz. Duygularımız karşılıklı…
Üniversite yıllarımızda hepimizin
çekindiği yada “az not verir” dediğimiz hocalarımız olmuştur. Bunun öğrenciler
arasında uydurulmuş bir mit olup olmadığını fazla düşünmeden, o hocaların
seçmeli derslerini almamaya özen gösterirdik açıkçası. Ha belki doğruluk payı
da vardır. Bu kadar kişi aman dersini almayın dediğine göre…
İşte Yunan Mitolojisi dersi de bizim
için böyle riskliydi diyebilirim. Aslında Yunan Mitolojisi çok ilginç bir konu.
Eski Yunanlıların pagan kültürünün anlaşılması için eşsiz bir kaynak. Çünkü
Yunan Mitolojisinde onlarca hatta yüzlerce Tanrı mevcut. Sadece Tanrılar ile
bitmiyor. Bu Tanrılar sürekli birbirleriyle olup, yeryüzündeki insanlara
olmadık eziyetler yapıyorlarmış. Bazen bunların hiçbir sebebi de olmuyor. Savaş
tanrısı, şarap tanrısı, aşk tanrısı, bereket tanrısı, deniz tanrısı, fırtına
tanrısı, hatta tanrıların kralı Zeus ve diğerleri.
Şu bir gerçek ki bugünkü Avrupa
medeniyetinin Antik Yunan’dan oldukça etkilendiği aşikar. Kültürel, düşünsel
hatta mimari anlamda Avrupa uygarlığının temellerini oluşturuyor Antik Yunan
kültürü. Onun içinde Avrupalı parfüm üreticilerinin bazı kokularına Yunan
Mitolojisinden isimler seçmesi çok yadırganmamalı. Ben bunu bir anlamda
tarihlerine ve kökenlerine sahip çıkmak olarak da görüyorum. Yani bizim pek
yapmayı beceremediğimiz şeyi.
Madem yeri geldi kısaca bahsedeyim.
Tarihine sahip çıkmayı körü körüne “ecdat güzellemesi veya kutsaması” sanan
arkadaşlara Allah akıl fikir versin. Mimar Sinan gibi dahiye en büyük hakaret
onun muhteşem bir camisinin “çakmasını” Çamlıca tepesine dikmeye kalkmaktır.
Rahat bırakın o mimari harikası camileri de “Sinan Usta” huzurla uyusun mezarında.
Oysaki önüne gelen her boş araziye alışveriş merkezi dikmeyi ekonomik büyüme ve
gelişme sanan saftiriklerde var bu ülkede. Şehirlerimiz mimari anlamda
yeterince çirkin değil mi? Daha da berbat etmek için bu uğraş neden bir
anlayabilsem. Neyse konumuza dönelim artık. Yoksa söyleyecek çok şeyim var bu
konularda.
Bugün bahsedeceğim Givenchy’nin Xeryus
parfümü ismini Nereus denilen bir deniz tanrısından almış. Nereus’un sözcük
anlamı “akıcı” olarak geçiyor. Toprak ana Gaia’nın Pontos’la birleşmesinden
oluşmuş. Ayrıca “deniz ihtiyarı” da deniliyormuş Nereus için. Elli kızı ile
birlikte Ege Denizi’nde Tekirburnu açıklarındaki mağarasının içindeki, gümüş
bir sarayda, altın taht üzerinde otururmuş. Kısaca Nereus’un hikayesi böyle.
Xeryus, Givenchy’nin çok popüler olmayan
parfümlerinden birisi. Pi, Insense Ultramarine, Xeryus Rouge gibi çok satan
popüler parfümlerin yanında Xeryus hep geri planda kalmış gördüğüm kadarıyla.
Bunun sebebinin 1980’li yılların ortalarında üretilmesi ve kokusunun genel
olarak çok modern olmamasına bağlanabilir. Muhtemelen de üretimi bitirilmiş
durumda.
Xeryus, aromatik fujer olarak
sınıflandırılmış. Açılışı 1980’ler etkisinde. Eski kokan bergamot, kolonyamsı
tozlu turunçgiller ve aromatik otlar size merhaba diyor. Oldukça yeşil kokuyor
desem yanlış olmaz. Başlangıcı fena değil. Sonrasında orta notalara geçiliyor.
Başlangıçtaki koku pek değişmeden devam ediyor. Sadece aromatik otlar biraz
daha belirginleşiyor. Yanında da çam benzeri ağaç kokusu alıyorum. Baharatlar
ve erkeksi yeşil çiçekleri unutmayayım. Hala yeşil, hala eski kokuyor. Son
kısımda ise klasik aromatik fujerların olmazsa olmazı meşe yosunu ve bir parça
deri yüzünü gösteriyor. Gayet güzel kullanılmış burada. Hoşuma gitti açıkçası.
Karşımızda yine tipik bir 1980’ler
aromatik fujerı var. Başlangıcından sonuna kadar döneminin koku karakterini
taşıyor. Başlangıcındaki eski/tozlu bergamot ne kadar da tanıdık. Sanki Xeryus
değil de Karl Lagerfeld – Photo, YSL – Jazz ya da Hugo Boss – Number One
kullanmış gibiyim. Fakat bence üst notalar hepsinden daha başarılı.
Orta notalarda biraz baharat ve yeşil
erkeksi çiçekler ile çam benzeri odunsu kokular hala eski kokuyor. Evet bir çok
kişi modası geçmiş diyebilir bu tür yeşil kokulara. Ama yurt dışında çok seveni
var bu tür parfümlerin. Son kısım ise tipik meşe yosunu kapanışı.
Kabul etmek gerekir ki Xeryus
yaşadığımız son on yılın parfümü değil. Kökeni daha eskilere giden bir gelenek
adeta. Eski, nostaljik, erkeksi ve maço. Zaman zaman sabunsu his veriyor. Bazen
de aromatik otlar öne çıkıyor. Hatta deri bile kendisini gösteriyor aradan.
Yani diyebilirim ki zengin bir harmana sahip Xeryus. Bu anlamda başarılı
buldum.
Genel anlamda çok büyük değişiklik
göstermiyor kokusu. Ana aks, yeşil, erkeksi, sabunsu bir fujer. Başlangıcındaki
koku sonlara kadar küçük değişiklikler ile devam ediyor. Kafamı karıştıran
taraflarından birisi bu parfümün yaz mevsiminde mi kış mevsiminde mi daha iyi
sonuç vereceği. Fakat kullanım süresinde bu soğuk havalarda oldukça iyi sonuç
verdiğini söylemem lazım. Sanırım yaz mevsimi için biraz fazla keskin olacak.
Xeryus olgun erkek kokusu. Hatta
beyefendi parfümü. Genç arkadaşlara tavsiye edemeyeceğim. 30 hatta 35 yaş ve
üzerindeki erkeklere uyacak gibi. Eğer babanıza hediye etmek isterseniz
düşünülebilir.
Luca Turin, Xeryus’u çiçeksi fujer
olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden üç yıldız vermiş. Unutmadan söyleyeyim.
Parfüm ile ilgili yazılanlarda en dikkat çeken durum kokusunun eski formülünün
her zamanki gibi övgüler alması. Eğer bulunabilirse eski formülü alınsa daha
iyi olabilir. Ayrıca popüler kardeşi Xeryus Rouge ile aralarında koku anlamında
hiçbir benzerlik yok.
Artıları:
+ Her ne kadar bu tip eski kokan
fujerları sevmesem de Xeryus fena bir parfüm değil.
+ Doğal harmanı ilgi çekici.
+ Erkeksi ve nostaljik parfüm arayanlar
için iyi bir seçenek.
Eksileri:
- Herkesin sevebileceği gibi güvenli bir
kokusu yok. Denemeden almak riskli.
- Eski tip erkeksi ve nostaljik
parfümleri sevmeyenlerin hoşuna gideceğini sanmıyorum.
Koku Güzelliği:10/7