Tom Ford – Azure Lime (2010) Markanın
“Private Blend” serisine mensup uniseks kullanıma uygun parfümü.
Hey gidi kocaaa yaz mevsimi. Yavaş yavaş
yerini sonbahara bırakacak anlaşılan. Oysa ne güzel kemiklerimiz daha yeni ısınmıştı.
Sıcacık havaların o değişmez şort-terlik ikilisi, en özleyeceğim şeyler olacak
sanırım. Hiç kış mevsimi yaşanmayan, sürekli yaz mevsiminin yaşandığı bir yerde
hayatımı sürdürsem keşke. Sanırım ben yaz mevsimi insanıyım.
Eylülün ikinci haftasına girdiğimiz şu
günlerde neyseki havalar hala sıcak. Onun için de elimde kalan az sayıdaki yaz
mevsimine uygun parfümleri yazıyorum ki, sonbahara hazırlık yapalım değil mi?
Kadınlar nasıl sonbahar temizliği yaparlar yaz biterken. Bende öyle bir şey
yapıyorum diyebilirim.
Zaten yaz mevsimine uygun parfümlerin
yapısı genel olarak belli. Çok fazla seçenek olmuyor. Turunçgiller her zaman
başrolde. Mesela portakal, greyfurt, bergamot, limon yada yabancıların lime
dedikleri misket limonu/yeşil limon.
Misket limonu ise gerek ülkemizde gerekse
Avrupa kıtasında çok kullanılmıyor bildiğim kadarıyla. Bu coğrafyada limon daha
sık karşımıza çıkıyor. Bunun sebebi ise misket limonunun ağırlıklı olarak Güney
Amerika kıtasında yetişmesi olabilir. Belki de oralarda da bizim limonu çok
bilmiyorlar veya kullanmıyorlar. Sonuçta her coğrafyanın kendi gerçekleri var.
Nasıl ki Güney Doğu Asya’da yetişen tropikal meyveleri pek bilmiyorsak ve
onların yerine bu ülkede yetişen meyveleri yiyorsak aynı durum onlar için de
geçerli olacaktır.
Konuyu dağıtmadan gideyim. Misket limonu
ülkemizde çok sık kullanılan bir meyve değil. İçki kokteyllerinin kenarlarını
süslediğini görüyorum daha çok. Dış kabuğu yeşil renkli bir meyve. Olmamış
mandalinaya benziyor. Zaten hepsi aynı aileden geliyor. Kokusu limona pek
benzemiyor. Daha buruk ve sanki limon kabuğu gibi kokuyor. Limondaki o yoğun
ekşimsi-asidimsi koku pek yok. Her ne kadar isminde limon geçse de bence misket
limonu kokusu bergamota daha yakın duruyor.
Parfüm sektöründe çok sık kullanılmıyor anladığım
kadarıyla misket limonu. Fakat onun fazla kullanılmaması, kokusunun güzel
olmadığı anlamını doğurmamalı. Belki de parfüm üreticileri henüz misket
limonunu tam olarak keşfedememiş olabilir. Oysaki artık hep aynı kokular
üzerinde bir kısır döngü yaşayan yaz mevsimine uygun parfümler için farklı
çıkış yolları bulunabilir. Misket limonu, normal limon, hindistan cevizi,
kırmızı meyveler yaz parfümlerinde keşke daha çok kullanılsa. Bakalım bu
dileklerimiz ilerleyen yıllarda gerçekleşecek mi?
Tom Ford abimizin artık parfüm sayısını
takip etmekte zorlandığımız “Private Blend” serisi ise misket limonuna el atmış
anlaşılan. Azure Lime, Tom Ford’un Black Orchid ya da Tom Ford For Men gibi
normal mağaza parfümlerinden değil. Daha önce de değindiğim gibi Private Blend,
markanın sadece kendi butiklerinde, çok lüks büyük mağazalarda ve özel internet
sitelerinde satılan parfümlerinin genel ismi. Şişelerinin hepsi antik Roma
sütunu gibi tasarlanmış. Çoğunluğu da simsiyah renkteler. Oysaki eski
uygarlıkların mimari öğelerinde hiç siyah renkli sütuna rastlamadım. Her neyse.
Tom Ford’un çok yüksek fiyatlara satılan
özel serisini niche parfümlere rakip olarak da görebiliriz. Zaten gerek
fiyatları gerekse satış şekli bize bir niche parfüm serisi olduğunu
düşündürüyor. Bildiğim kadarıyla hepsi Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonunda.
Azure Lime’da bu geleneği bozmuyor. Fragrantica’da odunsu-çiçeksi-misk olarak
sınıflandırılmış. Aslında doğru bir tanım. Bu üç öğede bulunuyor içeriğinde.
Azure Lime’ın açılışı ferah, doğal, canlı
ve insanı mutlu eden bir limon-turunçgil ikilisi ile gerçekleşiyor. Limon
derken misket limonu da diyebilirim. Üst notaları gayet güzel. İşte keyfim
yerine geliyor. İyi bir parfüm olacak diye düşünürken yine orta notalar beni
şaşırtıyor. O pozitif ve güzel limon-turunçgil oldukça geri çekiliyor Yerine
erkeksi sayılabilecek menekşe-fesleğen geliyor. Evet orta notalar için
rahatlıkla yeşil kokan çiçeksilik hakim diyebilirim. Fakat öyle kadınsı ve
baygın çiçekler değil. Menekşenin etkisiyle erkesi sayılabilecek buruk
çiçekler. Bu kısmı pek kendime yakın bulamadım. Son bölümde ise yine büyük bir
değişim geçiriyor. Erkeksi çiçekler ortadan kayboluyor. Bu sefer karşıma
yumuşak, hafif tatlı, kremsi baharatlar, misk ve odunsu notalar çıkıyor.
Baharatlar ve misk ön planda. Baharat derken keskin ve rahatsız edici değil.
Çok yumuşak, tatlımsı hatta ferah bile diyebilirim. Sanki kremsi turunçgiller
ile özellikle harmanlanmış. Bana tuhaf bir şekilde Calvin Klein – Obsession For
Men’i hatırlattı alt notaları. Bu bölümü çok sevdiğimi rahatlıkla
söyleyebilirim. Parfümün en güzel kısmı bile diyeceğim.
Azure Lime gerek ismi gerekse konsepti ile
yaz mevsimine uygun, ferah, kullanımı kolay, herkesin sevebileceği tarzda,
doğal kokan bir niche parfüm olmak gibi bir yol izlemiş gördüğüm kadarıyla.
Bence sınırlı da olsa başarmış. Neden sınırlı. Çünkü çok ilginç ya da yaratıcı
bir tarafı yok. Parfüm sektörüne yeni bir şey katmıyor. Eskilerin modern,
kaliteli ve rafine bir tekrarı adeta. Bu sözlerim hem eleştiri gibi hem de övgü
gibi anlaşılmalı. Yani bir taraftan orta kısmını saymazsak çok güzel bir ferah
yaz parfümü. Diğer taraftan ise sizi heyecanlandıran, “işte budur” diyerek en
sevdiğiniz parfümlerden birisi olacak gibi de değil. Ahh o orta notalardaki
yeşil kokan çiçekler. O bölümün yerine başka bir koku konulsaydı muhtemelen
favori yaz parfümlerimden birisi olacaktı.
2010 yılında piyasaya çıktığını düşünürsek
kokusu gayet modern. Genç arkadaşlara da uyacaktır. Orta yaşlılara da. Bu
anlamda başarılı. Uniseks olarak piyasaya sunulsada bana erkek kullanımına daha
yakın geldi. Özellikle alt notaları. Bazı kullanıcılar kokusunu Giorgio Armani
– Acqua di Gio’ya benzetmişler. Başlangıcı ve orta kısımdaki ferah ekşilik
insanlarda bu hissi yaratmış olabilir. Ama çok büyük benzerlikler yok
aralarında.
Şimdi parfümün eleştiri konusu olan iki
yönüne bakalım. Birincisi çok yüksek fiyat etiketini hak ediyor mu sorusu. Evet
Private Blend serisinin fiyatları absürd denebilecek seviyede. 50 ml.’lik
şişeleri yurtdışında 200 dolar civarında, ülkemizde ise sanırım 450-550 TL
seviyelerinde. 50 ml.’lik parfüm için anormal sayılabilecek bir durum. Bunu Eau
de Parfum olması ile dahi açıklayamaz Tom Ford. Fakat her malın bir alıcısının
bulunduğunu da unutmayalım. Kimi gelir seviyesindeki bir insan için 550 TL
çerez parası olabilir. Yani olaya bu açıdan bakarsak fiyatını hak ediyor mu?
Kendi kıstasları içinde evet.
İkinci eleştiri konusu ise kalıcılığının az
olması. Bir çok kişi madem bu kadar para veriyoruz bari kalıcılığı yüksek olsun
diye düşünebilir. Fakat hiçbir marka size bunu garanti etmiyor ki. Bir markanın
bazı parfümleri çok kalıcı olabiliyorken, kimileri de zayıf kalabiliyor tende.
Bunu da çok yadırgamamak gerek. Benim test sürecinde Azure Lime’ın kalıcılığı
çok yüksek olmadı. Ama söylendiği gibi iki saat kadar da değil. Başlangıcı
biraz keskin. Sonlarında ise epey zayıflıyor kokusu. Yani o güzelim alt
notalarını çok fazla hissedemiyorsunuz. Bu da en yadırgadığım yanı oldu.
Azure Lime sonuçta doğal kokan, yapaylık
barındırmayan, belli bir kalitenin üzerindeki harmanı, sonlarındaki güzel
sürprizi ile başarılı bir kokuya sahip. Kötü bir kokusu olduğunu söylemek en
hafif tabirle ayıp olur. Fakat orta notalarındaki çiçekleri bir türlü
sevemedim. Bu parfümün notunu kırmamın sebebi de ne yazık ki orta kısmı. Yazın
günlük kullanımda, şort-parmak arası terlik ikilisi ile, plajda, tatil
kasabalarında veya ofiste kullanmak için çok uygun.
Artıları:
+ Başlangıcı başarılı.
+ Son kısmı nefis.
+ Kaliteli kokusu memnun edici.
Eksileri:
- Orta kısmındaki menekşe-fesleğen benzeri
çiçekleri sevemedim.
- Kalıcılığı ve fark edilirliği yüksek
değil.
- Çok yüksek fiyatı.
Koku Güzelliği:10/7