14 Ağustos 2012 Salı

Hermes – Eau des Merveilles (2004)



Hermes – Eau des Merveilles (2004) Markanın kadın parfümü olarak lanse edilen parfümü.

Eau des Merveilles. Fransızca bu ismin Türkçe karşılığı olarak “Mucizeler Suyu” cümlesine ulaşabildim. Bir su nasıl mucizeler barındırabilir? Yoksa suyun insan hayatı ve doğadaki işlevini düşünürsek, su zaten başlı başına bir mucize değil mi?

Oldukça ilgimi çeken parfümlerden birisiydi Hermes’in bu kokusu. İlginçliği iki ana eksende diyebilirim. Bunlardan birincisi parfümün nota piramidi, ikincisi ise hangi cinsiyetin kullanımına uygun olduğu.

O zaman önce ilk kokuya değineyim. Çünkü bu parfümü böylesine ilginç kılan özelliği açıklanan notaları. Şimdi normal parfümlerin çoğunda belli bir koku sıralaması oluyor. Mesela üst notalar denen ve parfümü ilk sıktığımızda burnumuza gelen kokular yumuşak, hafif ve burnu çok rahatsız etmeyecek kokulardan oluşuyor. Günümüzde en çok kullanılan üst nota elemanları turunçgiller ailesine mensup. Mesela portakal, greyfurt, mandalina, bergamot, limon vb. Orta notalarda da parfümün ana teması neyse o elementler ortaya çıkar. Mesela baharatlar, çiçekler yada meyveler. Son kısımda ise parfümlerin kalıcılıklarını arttırmak için kullanılan kabe samanı (vetiver), amber, sandal ağacı, misk vb. bulunur.


Bu kısa bilgiden sonra gelelim Eau des Merveilles’in ilginç tarafına. Bu parfüm bilinen üst, orta ve alt notalar klişelerinin biraz dışına çıkıyor. Normalde alt notalarda olması gereken kabe samanı, sedir ağcı ve meşe yosunu üst notalarda kullanılmış. Alt notalar da ise limon ve portakal bulunuyormuş. Üst notalara odunsular, son kısım olan alt notalara da turunçgiller yerleştirilmiş. Yani koku piramidini tersine çevirmiş tasarımcılar. Şimdi bu bir pazarlama hilesi mi yoksa doğru mu birazdan incelemeye geçtiğimde öğreneceğiz.

İkinci olarak da Eau des Merveilles’in kadın parfümü olarak piyasaya sürülmesi. Deneyen yada kullanan bir çok kişi bu parfümün uniseks (hem kadına hem de erkeğe uyacak) olmasını savunuyorlar. Yani çok kadınsı bir hali yok diyorlar. Hatta bu parfümün çok sayıda erkek kullanıcısı da var bildiğim kadarıyla. Artık sorularımızın yanıtlarını almak için geçelim detaylara.


Fragrantica’da odunsu-oryantal olarak sınıflandırılmış. İlk sıkıldığında ortaya çıkan koku bence yumuşak, modern ve hafif tatlı bir sedir ağacı. Gayet güzel ve doğal. Başlangıcı fena değil. Orta notalarda, odunsu notalara biber ve yumuşak bir portakal ekleniyor. Başlangıçtaki odunsu notalar biraz geri çekiliyor bu kısımda. Parfümün şişesinin portakal renginde olması boşuna değil anlaşılan. Alt notalarında ise artık biber hissedilmiyor. Onun yerine amber geçiyor. Biraz da deri hissediyorum. Hafif ve ferah.       

Parfümün iki tasarımcısından birisi Ralf Schwieger kısaca şunları söylemiş: “Esmer amber (ambergris) sihirli bir materyal. Bir çok farklı kokuyu size hissettirebiliyor. Mesela amber, odunsu notalar, tütün ve mürekkebin tuzlu-tatlı karışımı gibi.”  Bu alıntıyı yapmamın sebebi Merveilles’in içeriğinde kayda değer derecede esmer amber bulunması. Zaten açıklanan notalarında da geçiyor esmer amber.


Fakat bence Eau des Merveilles’de dört ana koku hakim. Yumuşak, hafif tatlı, kremsi odunsu notalar, portakal, biber ve amber. Yani parfümün ana eksenini bu dörtlü oluşturuyor. Biber çok keskin değil. Turunçgiller ile yumuşatılmış. Amber hissi ise sanırım esmer amberden geliyor. Kimi yorumcular kokusunu Terre d’Hermes’e benzetmişler. Ben öyle çok büyük bir benzerliğe rastlamadım. Kimisi de tuzlu hatta deniz kenarı gibi koktuğunu anlatmış. Evet size öyle bir his veriyor ama çok yoğun bir tuzluluk yok. Ayarı fazla kaçmamış bir tatlılık da göze çarpıyor geneline bakarsak.

Şimdi geleyim ters nota piramidi meselesine. Açıkçası bu “üst notaları altta, alt notaları da üstte kullandık” cümlesi bana pazarlamaya yönelik hareketlerden birisi olarak gelmişti başta. Fakat Hermes gibi ciddi markanın böyle bir şey yapmaya gerek görmeyeceğini anlamış oldum. Çünkü aynı dedikleri gibi parfümün başlangıcında genellikle sonlarda kullanan odunsu notalar vardı. Sonlarda ise portakal hissi veren bir amber kullanımı dikkat çekiciydi. Yani söyledikleri gibi yapmışlar konsepti.


Eau des Merveilles, ana akım markaların parfümler konusundaki en başarılı markalarından Hermes’in güzel bir parfümü. Tamam harika değil. Sizi alıp götürmüyor. Ama yaz mevsimi için hoş, rafine ve ilginç bir parfüm arıyorsanız denemenizde fayda var. Üstelik bir çok büyük kozmetik mağazasında bulabilirsiniz. Çünkü malum yaz mevsimi için üretilen parfümler genellikle çok başarılı olamıyorlar. Hele ki ana akım denilen her yerde bulanabilecek markaların bir elin parmaklarını geçmez çok iyi yaz parfümleri. Niche parfümlerinde fiyatları herkesin ulaşabileceği gibi değil. Yani bence Eau des Merveilles’e bir şans verin. Çünkü etrafa farklı bir hava yayıyor. İnsanların bu parfümü neden deniz esintili ya da ısınmış taşlara benzettiklerini daha iyi anlıyorum.

Parfümümüz her ne kadar kadın parfümü olarak lanse edilse de bence uniseks kullanıma daha yakın. Yani bir erkek rahatlıkla kullanabilir. Hatta sonlara doğru neredeyse bir erkek parfümü gibi davranıyor. Mağaza görevlisi hanımlarımız “ama Eau des Merveilles kadın parfümüüü” dese de pek ciddiye almayın. Kararlı olun. Israrla deneyin :))


Parfüm kritikçisi Luca Turin Eau des Merveilles’e beş üzerinden üç yıldız vermiş. Kokusunu “tuzlu portakal” olarak sınıflandırmış. Parfümün tasarımını Ralph Schwieger ve Nathalie Feisthauer yapmışlar.

Tam bir ilkbahar-yaz kokusu bence. Yazın spor kıyafetlerle ya da günlük kullanıma rahatlıkla uyacaktır. Ferah, hafif ve yumuşak. 35 yaş altı kadın-erkek herkese tavsiye edebilirim.

Artıları:
+ Başlangıcı fena değil.
+ Parfüm dünyasının ilginç bir eseri.

Eksileri:
- Sonları pek başarılı değil.
- Benim tenimde fark edilirliği az oldu.
- Fiyatı rakiplerine göre biraz yüksek.

Koku Güzelliği:10/7.5

11 Ağustos 2012 Cumartesi

By Kilian – Water Calligraphy (2012)



By Kilian – Water Calligraphy (2012)  Markanın yeni parfümlerinden.

Tam olarak karşılamasa da kaligrafi sanatının Türkçe’deki karşılığı hat sanatı diyebiliriz. Kaligrafi ismi, kelime anlamı olarak Yunanca “Kallos” (güzel) ve “Graphos, Graphia” (yazı) kelimelerinin birleşmesi ile ortaya çıkmış. Genel olarak her milletin kendi alfabesini kullanarak belli bir disiplin içinde ve  her sanatçının kendi yorumuyla yaptığı güzel ve estetik yazı sanatıymış. Kaligrafi de amaç değişik motifler kullanarak yazıyı olduğundan farklı bir kimliğe büründürmekmiş.

Kaligrafinin tarihinin eski Mısır’a kadar gittiğini öğrendiğimde hiç şaşırmadım. Eski Yunanlıların, Romalıların, hatta Osmanlı sanatının bile etkilendiği sanat dalı olan kaligrafi, bir niche parfüme isim babalığı yapıyor artık. Ünlü Hennessey ailesinin genç temsilcisi Kilian’ın markası yeni parfümlere yelken açıyor. Hem de birer ikişer.


Water Calligraphy, markanın “Asia Tales” serisinin bir üyesi. Bu seride henüz iki parfüm var. Diğeri de Bamboo Harmony. Fakat önümüzdeki yıllarda bu seriye ait yeni parfümlerin çıkacağının da haberleri geliyor.

“Asya efsaneleri” serisi By Kilian’ın 21. yüzyılın cazibe merkezi olmaya aday Asya kıtasına yaptığı bir gönderme anladığım kadarıyla. Water Calligraphy’de muhtemelen Asya kıtasında sıkça kullanılan bir yazı sanatına atıfta bulunuyor. Buradan “Asia Tales” serisi parfümlerin ağırlıklı olarak Asya kıtasındaki pazarlar için üretildiğini düşünebiliriz.


Parfümümüz akuatik-çiçeksi olarak sınıflandırılmış. Kesinlikle doğru bir tanım bence de. Zaten ismindeki “su” vurgusu kısmen de olsa kokusuna yansımış. Water Calligraphy’nin başlangıcı bana çok tanıdık gelen bir çiçek-turunçgil kokusu ile gerçekleşiyor. Biraz kadınsı. Bu hissi yumuşak çiçekler veriyor olabilir. Kokusunu nereden hatırladığıma gelirsem geçtiğimiz aylarda denediğim Maison Francis Kurkdjian – Aqua Universalis’e oldukça benziyor.

Orta notalarında çiçeksi his biraz daha öne çıkıyor. Bana nedense hani şu her yerde duyduğumuz kadın deodorantlarını hatırlattı. Kadınsı taraf hala biraz daha baskın diyebilirim. Unutmadan söyleyeyim şekerli sayılayamayacak bir tatlılık da ekleniyor bu kısımda. Orta notalarını çok sevdiğimi söyleyemem. Son olarak ise asıl bomba patlıyor. Deodoranta benzeyen kısım artık tamamen geride kalıyor. Ortaya çok yumuşak ve güzel odunsu notalar, çok hafif yumuşak baharatlar ve misk çıkıyor. Alt notalarını çok sevdim. Hatta bence parfümün en güzel tarafı. Hafif bir tatlılık ise hala kendisini hissettiriyor.


Şimdi bu parfüm aklımda yeni soruların oluşmasına neden oldu. Çünkü bu kokuya çok yakın iki tane niche bir tane de ana akım markanın parfümünü denedim. Bunlar: Maison Francis Kurkdjian – Aqua Universalis, Ineke – Derring-Do ve Cartier – Eau de Cartier. Demek ki niche markaların arasındaki yeni rekabet alanlarından birisi bu tür çiçeksi-akuatik kokular.

Bu tip kokular için tam olarak deniz temalı diyemeyiz. Daha çok “su” veya “göl kenarı” gibi diyorum ben böyle parfümlere. Mesela göl kenarında dolaşıyorsunuz. Ve gölün üzerindeki nilüfer çiçeklerini seyrediyorsunuz. O çiçeklerin su ile karışımı kokusunu burnunuza çekiyorsunuz. İşte böyle bir manzara aklıma geliyor bu tür kokuları denerken.


Water Calligraphy, çok temiz (neredeyse steril), çok sakin ve çok yumuşak. Bence çiçekler ana ekseni oluşturuyor. Portakal çiçeğini andıran tatlı turunçgil ve biraz da su teması. Günümüzün modern çiçeksi parfümlerinin başarılı örneklerinden birisi olduğunu düşünüyorum.

Şimdi bu tür parfümlerde en büyük risk kokusunun çamaşır deterjanlarına ya da oda spreylerine benzeme olasılığı. Aradaki bu ince çizgiyi parfümörün usta dokunuşları değiştirecektir. Daha önce denediğim Derring-Do ve Aqua Universalis biraz çamaşır deterjanlarına benziyordu. Bu anlamda zaten çok etkileyici bulmamıştım onları. Fakat Water Calligraphy’de durum biraz farklı. Sadece orta notaları biraz problemli bence. Onun dışında sonları gayet güzel. Bu tür parfümler nasıl olması gerekiyorsa aynen öyle. O hissi çok iyi vermiş tasarımcı Calice Becker. Eğer bu saydığım benzer parfümlerden birisini seçecek olsam Water Calligraphy en güçlü adayım olurdu. Yani bu anlamda bence rakiplerinden daha başarılı.


Şişesinin simsiyah olmasına bakmayın. Water Calligraphy eğer bir renk ile açıklanacak olsa muhtemelen beyaza yakın olurdu. Zaten By Kilian’ın bütün parfümlerinin şişeleri siyah.

Bence başlangıcı uniseks kullanıma yakın. Orta notalar biraz kadınsı. Alt notaları da hem erkek hem de kadın kullanımına uygun. Yani geneline bakarsak çok erkeksi bir kokusu yok. Benden söylemesi.

Water Calligraphy Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip. Tasarımını ünlü burunlardan Calice Becker yapmış. Uniseks kullanıma uygun diyebilirim. Hatta biraz daha kadına yakın olablir. Tam bir ilkbahar-yaz parfümü. 30 yaş ve altındaki arkadaşlara tavsiye edebilirim.

Artıları:
+ Başlangıcı fena değil.
+ Sonları gayet tatmin edici.
+ Saf,berrak ve neredeyse soyut sayılabilecek bir koku arıyorsanız denemenizi tavsiye ederim.

Eksileri:
- Orta notaları biraz kadın deodorantlarına benziyor.
- Farkedilirliği güçlü değil.
- Çok yüksek fiyatı.

Koku Güzelliği:10/6.5

9 Ağustos 2012 Perşembe

Tom Ford – Grey Vetiver (2009)



Tom Ford – Grey Vetiver (2009)  Markanın erkek parfümü.

Valla ne diyeceğimi bilemiyorum. Çünkü genel olarak bana çok bilinen ve popüler markaların parfümlerinin sıkça sorulmasını beklerim. Mesela Calvin Klein, Givenchy, Hugo Boss yada Tommy Hilfiger gibi.

Fakat Tom Ford’un parfümlerinin bu kadar ilgi görmesini şaşırarak izliyorum. Parfüm Merakı blogunda sadece iki tane Tom Ford parfümü incelemesi var. Ve ikisi de uzun zamandır en çok okunanlar listesindeler. Ve markanın bir diğer parfümü Grey Vetiver’de yine çok sorulan ve incelemesi istenen parfümlerin başında geliyordu.

                                                    Markanın kurucusu ve isim babası Tom Ford.

Tom Ford markasının böylesi bir marka bilinirliği olmasında çarpıcı parfümü Black Orchid’in etkisi büyük. Bu çok açık. Bugün inceleyeceğim Grey Vetiver ile Black Orchid farklı kulvarda mücadele ediyorlar. Black Orchid seksi, etkileyici ve ses getiren bir parfümken, Grey Vetiver yumuşak, sakin ve ferah.

Fragrantica’da odunsu-baharatlı olarak sınıflandırılmış. Yoğun baharat kullanımı olmasa da odunsuluk mevcut genel olarak. İlk sıkıldığında aromatik otlar ve turunçgil (muhtemelen greyfurt) kokusu size merhaba diyor. Çok dinamik üst notaları. Harika olmasa da gayet kabul edilebilir.


Orta notalarından itibaren aromatik otlar artık hissedilmez oluyor. Onun yerine ise plastiğimsi bir kabe samanı (vetiver) ortaya çıkıyor. Evet bu andan itibaren hafif bir yapaylık burnunuza geliyor. Fakat çok rahatsız edici değil. Kabe samanına biraz limonsu turunçgil kokusu da eşlik ediyor. Azıcık da kremsi bir tarzı var. Çok yumuşak, ferah ve kendi halinde. Sonlara doğru ise bu turunçgille desteklenmiş yumuşak kabe samanına odunsu notalar ekleniyor. Hala keskin ya da sert değil kokusu. Böylece de tenden ayrılıyor.

Grey Vetiver isminden de anlaşılacağı üzere vetiver temasına sahip. Parfümün ana eksenini kabe samanı, turunçgiller ve odunsu notalar oluşturuyor. Modern, ferah, hafif, kullanımı kolay bir kabe samanı kokusu yapılmak istenmiş anladığım kadarıyla. Bence bu anlamda başarılı olmuşlar. Herkesin sevebileceği gibi basit ve güvenli bir kokusu var. Orta notalarındaki hafif plastiğimsi kokuyu saymazsak kalite anlamında tatmin edici. Ortalama bir parfüm kullanıcısını memnun edecek gibi görünüyor.


İyi de bu arkadaşın hiç mi kötü yönü yok Parfüm Merakı derseniz o konuda da bir şeyler söyleyeyim. Öncelikle kabe samanı merkezli parfümler hakkında düşüncelerimi bir çok okur gayet iyi biliyordur. Onun ışığında Grey Vetiver’i çok sevdiğimi söylemem zor. Nefret de etmedim. Benim için “olsa da olur olmasa da” tadında bir kokuya sahip. Hiçbir zaman Black Orchid gibi şöhretli bir parfüm olamayacak. Bu kesin. Zaten yumuşak, ferah ve sakin yapısı ile hiç de iddialı değil. Bence bir şişesi alınacak kadar özel yada ilginç bir kokusu yok. Tabiki karar yine de sizin.

Grey Vetiver’de  keskin ve sert bir kabe samanı kullanımı yok. Yani böyle bir arayışı olan arkadaşlar hayal kırıklığına uğrayabilir. İyiki de böyle yapmışlar. Grey Vetiver eskinin erkeksi kabe samanı parfümlerine modern bir cevap sanki. Tarz olarak Etat Libre d’Orange – Fat Electrician’ı biraz andırıyor.


Parfümümüz Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip. Fakat bu EDP çok yoğun ve etrafı kokuya boğan cinste değil. Fark edilirliği tenimde düşük oldu. Kalıcılığı ise gayet iyi.

Grey Vetiver’i Firmenich firması Tom Ford için tasarlamış. Markanın sitesinde erkek parfümü olarak lanse edilmiş. İlkbahar-yaz mevsimi için daha uygun gibi görünüyor.

Artıları:
+ Başlangıcı fena değil.
+ Modern, ferah ve yumuşak bir kabe samanı parfümü arıyorsanız denemenizde fayda var.
+ Kalıcılığı gayet iyi.

Eksileri:
- Orta notalarından itibaren ortaya çıkan plastiğimsi yapaylık pek olmamış.
- Harika bir parfüm değil. Hele ki ülkemizdeki yüksek fiyatını düşünürsek denemeden almamak iyi bir fikir.
- EDP olmasına rağmen fark edilirliği yüksek olmadı.

Koku Güzelliği:10/5.5

7 Ağustos 2012 Salı

The Different Company – De Bachmakov (2009)



The Different Company – De Bachmakov (2009)  Markanın unisex kullanıma uygun parfümü.

2010 yılında Fransa-Rusya ilişkilerini geliştirmek için Fransa’da “Rusya Yılı” ilan edilmiş. Amaçlar arasında ekonomik, sosyal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak var diyebiliriz. Bu yakınlaşmayı Fransa başkanı Nicolas Sarkozy ile Rusya devlet başkanı Dmitri Medvedev başlatmışlar. Bu yakınlaşmanın şerefine Fransız niche parfüm evi The Different Company’nin kurucularından Thierry de Baschmakoff’un isminin verildiği bir parfüm var bugün sırada.


Thierry de Baschmakoff, öyle bir satır ile geçiştirilecek insanlardan değil. “Aesthete” isimli tasarım şirketiyle dünyanın bir çok büyük kozmetik markasına parfüm şişeleri tasarlamış. Yani asıl işi tasarımcılık. Mesela Bulgari’nin ilginç parfümü Black’in araba lastiği şeklindeki şişesi onun tasarımı. Sadece Bulgari de değil. Sonia Rykiel, Cerutti, Celine, Davidoff, Cartier, Lacoste, Nina Ricci, Pierre Cardin, Salvatore Ferragamo ve Trussardi gibi markaların parfümleri içinde şişeler tasarlamış durumda.

Bu ünlü tasarımcının isminin verildiği De Bachmakov uzun zamandır dolabımda duruyordu. Hatta onu unutmuştum bile diyebilirim. Ve geçenlerde neden bir The Different Company parfümü daha denemeyeyim diye düşünürken buldum kendimi. Tabiki hemen bu arkadaş denenmeye başlandı tarafımdan.

                                     Sağ taraftaki yüz ünlü tasarımcı Thierry de Baschmakoff'a ait :))

Kendi sitelerinde odunsu-aromatik olarak sınıflandırılmış. “Donmuş Sibirya ormanlarına bir yolculuk” diyerek tanıtımı yapılmış. “Canlı ve keskin” bir yapısı olduğu özellikle vurgulanmış.

De Bachmakov’un açılışı çok tuhaf. O nasıl bir kokudur. Ne diyeceğimi şaşırmış durumdayım. Açıklanan notalarına bakıyorum. Bu kokuya benzeyen bir şey görünmüyor. “Shiso yaprakları” dışında. Açıkçası daha önce ne ismini duydum ne de kokusunu biliyorum. Fakat başlangıçtaki o koku oldukça yeşil ve yaprağımsı kokuyor. Muhtemelen shiso yaprağından geliyor başlangıçtaki koku. Fakat sevdiğimi söyleyemem.


Bir süre sonra neyseki bu yeşil yaprağımsı koku ortadan kayboluyor. Bu sefer çok güzel bir limon-turunçgil işbirliği size merhaba diyor. Çok doğal ve mis gibi. Hatta harika! Bayıldım orta notalarına. İlginç bir şekilde Hermes’in başarılı parfümü Un Jardin Sur Le Nil’e benziyor bu kısım. Belki de onun için bu kadar beğendim. Zaten Nil’i de tasarlayan bildiğiniz gibi baba Ellena. Sanırım kızı Celine bu parfüme ve babasının eserine küçük bir gönderme yapmış.

Alt notalarına doğru bu hafif tatlı ve modern turunçgil-limon kokusuna hafif yeşil çiçeklerde ekleniyor. Biraz da yumuşak odunsu notalar. Son kısmı da gayet güzel De Bachmakov’un.


Ara ara beni bu kadar mutlu eden parfümlerde olmasa belki de kokulara olan ilgim azalacak. Belki de kalmayacak. Ve bu satırları yazmayı istemeyeceğim. Yani bir insan sevmediği bir şeyi yazmaya ne kadar dayanabilir ki. İşte De Bachmakov, zaman zaman karşıma çıkan ve beni yeni parfümler deneme motivasyonumu arttıran eserlerden birisi. Niche parfüm dünyasında bile çok bilinmeyen hazinelerden bence. Ya da tarzı bana çok uygun olduğu için bu kadar sevdim.

De Bachmakov’un ana eksenini modern, canlı, parlak, lezzetli, tatlı limon-turunçgil ve çiçekler oluşturuyor diyebilirim. Fakat öyle kadın parfümlerindeki gibi yoğun ve pudralı çiçekler gibi değil. Turunçgiller ile çok iyi harmanlanmış. İşte bence bir parfümde çiçek kullanımı böyle olmalı. Öteki türlü bir Robert Piquet – Fracas yada Frederic Malle – Carnal Flower tarzı yoğun çiçek kullanımı bana göre değil.


De Bachmakov bence parlak, pozitif, insanı mutlu eden, yüzüne bir gülümseme yerleştirmesine neden olan çok neşeli bir parfüm. Orta notalarından itibaren Un Jardin Sur Le Nil’e oldukça benzettim. Kimi yorumcular da Terre d’Hermes’e benzetmiş. Evet biraz benziyor. Hatta Terre d’Hermes ile Un Jardin Sur Le Nil’in karışımı gibi bile diyebilirim. Kalite anlamında ise söyleyecek bir sözüm yok. Sadece başlangıcını pek sevmedim.

The Different Company’nin parfümleri ne yazık ki ülkemizde satılmıyor. Fakat denediğim bütün parfümlerini sevdim. Pek öyle ismi fazla ortalarda duyulmasa da benim favori niche markalarımdan birisi olacak gibi görünüyor. Sanırım bu markanın daha fazla parfümünü denemem gerek. Çünkü şimdiye kadar hiçbir parfümü beni hayal kırıklığına uğratmadı.


De Bachmakov’u markanın kurucusu ünlü burun Jean-Claude Ellena’nın kızı Celine Ellena tasarlamış. 35 yaş altı kadın-erkek herkese yakışacaktır. Tam bir ilkbahar-yaz parfümü. Deniz kenarında, yazlık mekanlarda ve günlük kullanım için hararetle öneririm.

Artıları:
+ Orta notalarından itibaren nefis bir kokuya dönüşüyor.
+ Canlı, doğal, parlak, neşeli ve pozitif bir yapısı var.
+ Deneyen bir çok kişinin seveceğini düşünüyorum.

Eksileri:
- Başlangıcını sevmedim.
- Biraz düz çizgide ilerliyor. Başlangıcı dışında çok büyük değişim göstermiyor.

Koku Güzelliği:10/8.5