Robert Piguet – Fracas (1947) Markanın
klasikler arasındaki yerini almış kadın parfümü.
Evet kabul ediyorum. Ağırlıklı olarak erkek
parfümlerinden bahsediyorum. Onları anlatıyorum. Ya da onlarla ilgili
düşüncelerimi yazıyorum. Zaman zaman da hem erkeklerin hem de kadınların
kullanabileceği unisex parfümlere yer veriyorum. Yani kadın okuyuculara da uzak
durmuş olmuyorum diyebilirim. Ama yeter mi? Bir kadın için asla yetmez…
O zaman bugün biraz kadın parfümlerinden
konuşalım ki başımızın tacı hanımlar bize sitem etmesinler. Aklıma kadın
parfümü deyince nedense hep önemli klasikler geliyor. Mesela Chanel – No.5,
Chance, Coco, Yves Saint Laurent – Opium, Nu, Y, Guerlain – Mitsouko, L’Heure
Bleue, Samsara, Shalimar, Christian Dior – Miss Dior, Poison, Diorella, Caron –
Tabac Blond, Donna Karan – Black Cashmere, Lanvin – Arpege, Gucci – Envy, Rush
ve ismini sayamadığım diğerleri.
Guerlain'in önemli klasiklerinden L'Heure Bleue.
Bu parfümleri kadınların böylesine
arzulamasına ne sebep oluyor acaba? Her ne kadar koku karakterleri farklı olsa
da, bu kokuların kadınlar üzerinde cezbedici bir etkisi olduğunu düşünüyorum.
Yoksa on yıllar boyunca en çok satılan ve kullanılan parfümler olmalarının
nasıl bir açıklaması olabilir ki?
Peki bir kadın neden parfüm kullanır?
Fiziksel olarak erkeklerden çok daha estetik varlıklar olan kadınlar acaba hep
daha fazlasına sahip olma iç güdüsü ile mi hareket ediyor. Daha iyi iş, daha
iyi eş, daha rahat bir hayat, daha arzulanan ve beğenilen bir kadın olmak mı
bütün mesele? Kadın olmadığım için bu sorulara doğru yanıtlar veremeyeceğim çok
açık.
Kadınlar neden parfüm kullanır sorusuna
cevap belki de her kadın için farklı olacaktır. Kimisi dikkat çekmek isterken,
kimisi seksi olmak isteyecektir. Kimisi fazla ilgi odağı olmadan güzel kokmak
isterken, kimi kadın kendi ruhunu tatmin etmek isteyecektir. Oysa ki insan ruhu
doymak bilmez bir kara delik gibi.
Yüzyıllardan beri kadın parfümlerinin
amaçlarından birisi karşı cinsi cezbetmek diyebiliriz belki de. Peki bu etki
nasıl verilecek? Cevabı uzun yıllar önce verilmiş. Çiçekler ile.
Kadın parfümlerinde en çok kullanılan
çiçekler hangisi desek sanırım gül, yasemin, menekşe yada leylak biraz daha öne
çıkar. Bir de çok fazla kullanılmayan ama bolca hayranı olunan çiçek kokuları
var. Mesela sümbülteber. İngilizcesi tuberose olan sümbülteber temalı parfümler
kadınlar tarafından oldukça ilgi görüyor. Bu çiçeğin kokusunu etkileyici buluyorlar
anladığım kadarıyla. Sanırım Robert Piquet’in Fracas isimli parfümünü kadınlar
bunun için çok seviyorlar.
Yukarıda saydığım kadın parfüm klasiklerinin
arasına bir ismi daha eklemek gerekir sanırım. Çünkü şöhreti büyük bir parfüm
ile karşı karşıyayız. İlk olarak 1947 yılında çıkarılan Fracas, 1996 yılında
formülasyonu biraz değiştirilip yeniden sevenlerine kavuşturulmuş Robert Piguet
moda evi tarafından. Ağırlıklı olarak sümbülteber teması üzerine inşa edilmiş
Fracas. Yani bol bol çiçeklerin hakim olduğu bir kokuya sahip.
Fracas çiçeksi olarak sınıflandırılmış.
Gayet yerinde bu tanımlama. Zaten ilk anlardan itibaren çiçeklerin etkisini
hissediyorsunuz. Başlangıcında çok yoğun, doğal ve pürüzsüz bir sabunsu kokuya
çiçekler eşlik ediyor. Bu tür kokular bana hep banyo sabunlarını hatırlatıyor.
Açılışını sevdiğimi söyleyemem. Orta notalarında da çok büyük değişim
göstermiyor. Sabunsuluk biraz azalırken, çiçekler öne çıkmaya çalışıyor.
Muhtemelen sümbülteber. Fakat bence hala sabunsu his ön planda. Son kısımda ise
İlginç bir hayvansı misk ekleniyor çiçeklere. Böylesine saf ve masum bir
parfümde hayvansallık neden vurgulanmış pek anlayamadım. Yani özetle: Sabunsu
çiçekler, beyaz çiçekler, ve misk.
Fracas’ın başarılı bulduğum yanlarından
bahsedeyim biraz. Öncelikle çok temiz ve net bir kokusu var. Gerçek bir parfüm
kokladığınızı hissettiriyor size. Yani “parfüm gibi parfüm” desek sanırım doğru
olur. Dolu dolu bir yapısı var. Eğer banyo sabunlarının kokusunu nasıl bir
parfüme böylesine rafine şekilde verebilir diye bir yarışma açılsa Fracas’ın
şansı yüksek. Yine çiçekler de çok temiz ve net. Yapaylığın yanından bile
geçmiyor kokusu. Yani kalite hissiyatı yüksek.
Kadınların genelde çiçek kokulu parfümleri
tercih ettiklerini göz önüne alırsak Fracas bir kadının tüm çiçeksi koku
ihtiyacına cevap verebilecek gibi. Yabancıların “Beyaz Çiçekler” dediği gibi
kokuyor. Biraz da beğenmediğim yanlarını anlatayım madem.
Fracas’ın, başlangıcındaki ve sonrasındaki
sabunsuluk hiç bana göre değil. Burada sümbülteber çiçeğinin kokusunun da böyle
kokmasında etkisi var kuşkusuz. Ama yine de benim için fazla çiçeksi, fazla
kadınsı ve fazla sabunsu. Diğer konu ise çok düz bir çizgide ilerliyor. Sonları
dışında neredeyse hiç değişmiyor. Yani uzun süreli kullanımlarda sıkıcı
olabilir gibi bir izlenim oluştu bende.
Fracas’ın kokusu Frederic Malle’nin Carnal Flower’ına çok benziyor. Tamam ikisi de sümbülteber temasına sahip. Elbet bir
benzerlik olacaktır diyebilirsiniz. Ama sanki iki kardeş gibiler. Fakat bence
Carnal Flower daha giyilebilir ve ilginç.
Fracas için kimi yorumcular “Diva Parfümü”
demişler. Valla ne güzel anlatmışlar olayı. Sahneye çıkmadan önce kendisini iyi
hissetmek isteyen orta yaşlı kadın sanatçılar kullansalar hiç şaşırmam. Ya da
ünlü sosyetiklerimizin “cemiyet” buluşmalarındaki bol estetikli sarışın
hanımlara yakışabilir. Yaşı 35 ve üzerindeki kadınlar için daha uygun gibi
duruyor Fracas. Genç kız kokusu olduğunu sanmıyorum.
Parfüm yorumcusu Luca Turin, Fracas’a beş
üzerinden beş yıldız vererek bol bol övmüş. Luca Turin çok az parfüme en yüksek
notu olan beş yıldız vermiş şimdiye kadar. Geoffrey Beene – Grey Flannel’a da
beş yıldız vermişti Turin. Zaten Fracas’ın açılışındaki koku ile Grey Flannel’in
başlangıcı sanki birbirine benziyor. Bu anlamda Luca Turin kendi içinde tutarlı
olduğunu kanıtlamış oluyor bir anlamda. Her ne kadar onun düşüncelerine yer yer
katılmasamda.
Koku kalitesine beş yıldız veririm Fracas’ın.
Ama koku güzelliğine o kadar yüksek bir not vereceğimi sanmıyorum. Ne kadar
doğrudur bilemem ama Fracas’ı kullanan ünlüler arasında Madonna, Kim Basinger,
Martha Stewart, Carolina Herrera, Stella Tennant, Morgan Fairchild, Courtney
Love da varmış. Ayrıca 2006 yılında FIFI tarafından “Onur Ödülüne” layık
görülmüş.
Ülkemizde de şovu yayınlanan ünlü programcı Martha Stewart'ın elindeki Fracas'mış.
Fracas’ı ilk olarak 1947 yılında Germaine
Callier tasarlamış. 1996 versiyonunu ise Pierre Negrin tasarlamış. İlk
bahar-yaz kullanımına daha yakın gibi duruyor. EDP olması kalıcılığına oldukça
olumlu etki yapmış.
Artıları:
+ Yüksek kalitesi ilgi çekici.
+ Pürüzsüz ve net kokusu size gerçek bir
parfüm kokladığınızı hissettiriyor.
Eksileri:
- Benim için fazla çiçeksi ve sabunsu.
- Çok düz çizgide ilerliyor. Neredeyse hiç
değişmiyor kokusu.
Koku Güzelliği:10/6