Yves Saint Laurent – Body Kouros (2000) Markanın en çok ilgi gören erkek parfümlerinden.
Devrimci, yenilikçi ve sıra dışı insanları elimde olmadan da olsa seviyorum. Çünkü herkesin yürüdüğü yoldan yürümüyorlar, risk alıyorlar, yeni bir şey yaratıyorlar. Hayatımıza yada dünyaya bakış açımızda zaman zaman derin yaralar açıyorlar. Ülkemizde bu tür insanlar genelde taşlanmaya çalışılır. Çünkü gelenekselin dışına çıkmıştır. Bunu anlayamaz ya da değerini kavrayamazlar. Belki de bu topraklardan hiç dünya çapında iş yapan, tanınan ve saygı duyulan insanlar çıkamayacak. Zaten o meşhur fıkrada anlatıldığı gibi “Türkleri aşağıya itmeye gerek yok. Onlar, içlerinden biri yukarı doğru çıkmaya çalışırsa zaten paçalarından çekerek aşağı indirirler.”
O zamanlar Fransa’nın sömürgesi olan Cezayir’de doğan bir adam, moda dünyasını temellerinden sallayan işler yapacaktı. 1938 yılında doğan Yves Henri Donat Mathieu Saint Laurent genç yaşında Fransa’ya gidiyor. Henüz 17 yaşında çizimleri Christian Dior’un ilgisini çekiyor ve onun yanında çalışmaya başlıyor. Christian Dior’un genç sayılabilecek yaşta ani bir kalp krizi ile ölmesi, herkes gibi onu da derinden etkiliyor. İnanması zor gibi gelecek ama 21 yaşında Dior’un baş tasarımcısı oluyor. Bazı moda yazarlarına göre ise Christian Dior’u böylesine başarılı hale getiren kişi Yves Saint Laurent’den başkası değildi. Bir süre daha Dior’da çalıştıktan sonra kendi markasını oluşturmanın zamanı geldiğini anlıyor. Yves Saint Laurent ismiyle kendi markasının başına geçiyor.
Şu bir gerçek ki 20. yüzyılın en önemli modacılarından birisi olarak kabul ediliyor YSL. Haute Couture kavramını ilk defa o ortaya çıkarmış. Defilelerinde ilk defa zenci mankenler kullanmış. Kadın modasında smokin, kravat ve papyonu da ilk defa o kullanmış. 1983 yılında ise dünyanın en büyük müzelerinden olan Metropolitan Museum of Art tarafından yaşarken ödüllendirilen ilk modacı olmuş. Hayatının son bölümlerinde markasını Gucci’ye satarak adeta emekliliğini ilan etmiş. 2008 yılında ölümüne kadar, sevgilisi ile bir dağ kasabasında inzivaya çekildiği söyleniyor.
" Çıplak bir vücudun sahip olduğu güzellikten daha fazlası yoktur . Bir kadının giyebileceği en güzel kıyafet, sevdiği erkeğin kollarıdır. Fakat bu mutluluğa erişme şansı olmayanlar için, ben buradayım. " diyerek aslında amacının ne olduğunu gayet güzel açıklamış.
Eşcinselliğinin de etkisiyle genç yaşlarından itibaren alay konusu olan YSL, aşırı çekingen ruh hali yüzünden hayatının büyük bölümünde kamuoyunun önüne çok az çıkmış. Depresyon, alkolizm ve uyuşturucu ile yıllarca savaşmış ne yazık ki. Belki de “dahi ve sıradışı” olmanın cezasını çekmiş. Kim bilir.
YSL, parfüm işine de büyük bir tutkuyla girmiş. 1964 yılında ilk parfümlerini çıkardıktan sonra 100’den fazla kokuya imza atmış. Y for Women, Cinema, Paris, Nu, Opium, Jazz, Kouros, M7, Rive Gauche Pour Homme gibi önemli ve saygı duyulan klasiklere sahip markanın Body Kouros isimli parfümü bugün konuğum olacak.
Geçtiğimiz aylarda YSL’in efsane parfümlerinden Kouros’u incelemiş ve pek sevememiştim. Body Kouros ise büyük abisine hiç benzemeyen tamamen farklı bir parfüm. Yani bir anlamda Kouros’un şöhreti kullanılmış diyebilirim isim seçiminde. Markanın sevilen parfümlerinden birisi Body Kouros. Bunu da nispeten modern yapıya sahip olması sağlıyor. Baharatlı oryantal olarak sınıflandırılmış. Artık geçelim detaylara.
İlk sıkıldığında çok keskin olmayan bir anason kokusu size merhaba diyor. Tam anlamıyla rakı kıvamında olmasa da hoşuma gittiğini söyleyemem başlangıcın. Neyseki bir süre bu anason azalırken yerini nane-mentol kokulu bir vanilya alıyor. İlerleyen saatlerde ise daha pudralı bir hale geliyor vanilya. Aslına bakılırsa başlangıcındaki o anasonu saymazsak çok fazla değişmeyen bir yapısı var. Düz çizgide ilerliyor. Sizi şaşırtmıyor.
Body Kouros bence orta notalarından itibaren sevdiğim bir vanilya parfümü olan Le Male’ye oldukça benziyor. Le Male’deki o nanemsi pudralı vanilyalı his, Body Kouros’da da var. Hani söylemek istemiyorum ama sanki biraz esinlenmiş olabilir. Son kısımdaki pudralı vanilya hissini muhtemelen benzoin elementi veriyor. Bu anlamda bazı yorumcular Givenchy – Pi’ye de benzetmişler. Artık karar sizin.
Body Kouros, seveni çok olan bir parfüm. Bunun nedenini de anlıyorum. Özellikle orta notalardan itibaren hissedilen vanilya bir çok insanı cezbediyor anladığım kadarıyla. Fakat durum benim için o kadar iç açıcı değil. Öncelikle başlangıcını hiç sevmedim Body Kouros’un. Biraz zorlama olmuş sanki. Daha yumuşak bir koku kullanılabilirdi bence. Daha sonrası için düşüncelerim olumlu. Vanilya merkezli parfümleri seviyorum. Onun için alt notaları en sevdiğim kısmı oldu. Yine de Le Male ve Rochas Men varken, hiçbir zaman Body Kouros alıp kullanacağımı sanmıyorum. Body Kouros’u vanilya temasının üzerine inşa edilmiş basit bir parfüm olarak düşünebiliriz. Sanırım parfüme biraz hareket katmak için de üst notalara anason benzeri koku eklenmiş.
Parfümün tasarımını Azzaro - Visit, Boucheron – Jaipur Homme, Bulgari – Black, Christian Dior – Hypnotic Poison, Giorgio Armani – Attitude, Givenchy – Xeryus Rouge, Hugo Boss – Boss Bottled, Jean Paul Gaultier – Kokorico, Lancom – Hypnose (Kadın), Lolita Lempicka gibi popüler eserlere imza atan Annick Menardo yapmış. Önemli sayılabilecek bir not daha vereyim sizlere. Ünlü parfüm kritikçisi Luca Turin kitabında Body Kouros’a beş üzerinden dört yıldız vermiş. Yani hiç de fena bir not değil onun için. Bazı yerlerde üretiminin durdurulduğuna dair bilgiler var. Eğer öyleyse çok üzüleceğimi sanmıyorum.
Parfümümüzün kalıcılığı bir ana akım EDT’ı için gayet yeterli. Kıyafet üzerinde bir günden fazla hissediliyor. Farkedilirliği başlarda iyi. Alt notalara doğru tene yakın hale geliyor. Sonbahar-kış mevsimi için daha uygun.
Artıları:
+ Sonlara doğru ortaya çıkan vanilyamsı kokuyu sevdim.
+ Genel olarak herkesin sevebileceği bir yapıda. Hediye için iyi bir seçenek olabilir.
Eksileri:
- Başlangıcını hiç sevmedim. Hatta beni parfümden soğutan en büyük etken diyebilirim.
- Basit bir yapıda. Düz çizgide ilerliyor.