Ralph Lauren – Polo Crest (1991) Markanın pek bilinmeyen erkeksi parfümlerinden.
Sonunda! İlk kar taneleri gökyüzünden yavaş yavaş süzülüyor. Sabah kalktığınızda camdan bakınca her yerin bembeyaz olması ne kadar garip. Beyaz örtü adeta her şeyin üzerini usulca kaplıyor. Sanki bütün çirkinliklerin üzerini örtüyor. En hoşuma gideni de dışarı çıktığınızda etrafın derin bir sessizliğe bürünmesi. Ne trafik gürültüsü, ne korna sesi… Sanki hayat durmuş gibi.
Böylesine güzel bir günde Ralph Lauren’in eskilerde kalmış bir parfümü konuğum olacak. Ne yazık ki günümüzde artık parfüm üreticilerinin peynir ekmek gibi parfüm piyasaya sürdüklerini görüyoruz. Bu kadar sanayileşen bir sektörde doğal olarak şirketlerin kar oranları ve satış rakamları daha çok öne çıkıyor. İnsanın yerini yavaş yavaş istatistik biliminin temeli olan sayılar, rakamlar ve oranlar alıyor. Bir şeyin güzel, kaliteli, ilginç olmasından ziyade satışları yada reytingine bakılıyor. İnsanların genel beğenilerine uygun ürünler çıkarılıyor. Riski az olan.
Bu ekonomik sistemden parfüm sektörü de nasibini alıyor doğal olarak. Yeni parfümler artık birbirine çok benziyor. Özellikle 2000’li yılların bu anlamda bir kırılma noktası olduğunu düşünüyorum. Artık parfümlerde tatlı, baharatlı, vanilyalı, çikolatalı kokuları bolca duyuyoruz. Bu trend daha ne kadar sürer kestirmek zor. Fakat 1980’li yıllarda durum hiç de böyle değildi.
Ara sıra “eski kafa” yada “sert erkeksi” gibi terimler kullanıyorum parfümleri incelerken. Burada anlatmak istediğim o zamanların koku karekterini ve parfüm tredleri içinde değerlendirmek doğru olacaktır. Mesela Polo Crest.
1990’ların başında üretilmesine rağmen tam bir 1980 ve daha öncesinin erkeksi parfümlerinin bir örneği. Hatta rahatlıkla söyleyebilirim ki Polo Crest tam bir şipre. Zaten şişesinin rengi bile bize ipuçu veriyor. Bu parfümü ikiye ayırabilirim. İlk bölüm, başlangıcındaki çok garip otsu notalar ve biraz da bergamot. İkinci kısım ise çam ağacı, deri ve silhat (paçuli) ile harmanlanan ana aktörler. Belirtmem gereken bir not ise zerre kadar tatlılık barındırmayan tarzda.
Polo Crest’in başlangıcı açıkçası hiç bana göre değil. Hatta deneyen bir çok kişinin çok sevebileceği gibi de değil. Keskin ve buruk otsular eskilerden fırlayıp gelmiş sinema karekterleri gibi. Başlangıcını hiç sevmediğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Zaten bu eski parfümlerin açılışları neden bu kadar sevmesi zor olur ki. Fakat bir süre sonra orta notalardan itibaren çam ağacı, deri ve silhat başrole geçince işin rengi değişiyor. Bu kısım gayet güzel. Tam da bu noktada biryerden hatırlıyorum diye düşünüyorum burnuma gelen kokuyu. Evet markanın diğer önemli parfümü Polo Classic’e (Yeşil şişe) oldukça benzediğini fark ediyorum. Özellikle çam ağacı kısmı bana bu hissi veriyor muhtemelen. Polo Classic daha temiz, net ve yumuşak kokan bir yapıdayken Polo Crest onun biraz kirli ve eski kokan hali gibi. Eğer Polo Classic’i seviyorsanız Polo Crest’i de seversiniz.
Polo Crest üretimi durdurulmuş bir parfüm. Onun için artık bulmak çok zor. Belki ebay’den alınabilir. Orada da neredeyse niche parfüm fiyatına satılıyor çok az bulunan bir parfüm olduğu için. Yani demek istediğim Polo Crest’e böylesi yüksek fiyatlar vermeye gerek yok. Polo Classic yada Polo Modern Reserve hem günlük kullanıma daha uygun hemde her yerde bulabilmek sorun olmayacaktır.
Polo Crest’in kalıcılığı çok iyi diyemem. Farkedilirliği ilk sıkıldığında yüksekken hemen sonra tene yakın bir hale geliyor. Pek kendisini gösteremiyor. 35 yaş ve üzerindeki erkeklere daha çok uyacaktır. Sonbahar-kış mevsiminde kullanmak fena olmayacaktır.
Artıları:
+ Eğer erkeksi ve 1980’lerin şiprelerini seviyorsanız Polo Crest tam size göre.
+ Belli bir kalitenin üzerindeki rafine kokusu.
+ Sonlara doğru gayet güzel bir hale geliyor.
Eksileri:
- Günümüze çok uzak tarzı ile herkesin sevebileceği gibi değil.
- Başlangıcı küçük çaplı bir şok yaşatabilir.
- Bulması çok zor ve çok pahalı.
Koku Güzelliği:10/6 Kalıcılık:10/6 Farkedilirlik:10/5